|

Kendimiz uçacakmışız gibi tamir ediyoruz

Sizin için yaptığım acar muhabirlik girişimlerime bir yenisini ekledim ve Turkish Technic'e gidip uçak bakım teknisyenleriyle görüştüm. Hepsi okumuş çocuklar. İşlerinde de çok titizler. Gönül rahatlığıyla uçağa binebilirsiniz, çünkü işlerini “bu uçağa bir gün biz de binebiliriz” diye düşünerek yapıyorlar.

Emeti Saruhan
00:00 - 16/11/2008 Pazar
Güncelleme: 14:10 - 15/11/2008 Cumartesi
Yeni Şafak
Kendimiz uçacakmışız gibi tamir ediyoruz
Kendimiz uçacakmışız gibi tamir ediyoruz

En 'havalı' muhabiriniz ben Emeti Saruhan, deniz uçağı ile Körfez semalarında yaptığım keşif uçuşundan sonra, bu hafta da bakalım “bu uçaklar nasıl oluyor da uçuyor, bakımlarını tamirlerini kim yapıyor” diye merak edip Turkish Technic'in hangarlarına bir uğradım. Tam teçhizatlı foto muhabirimiz Sedat ile kapıda tüm sülalemizin dökümünü verip, “Valla billa haber için geldik. Başka bi amacımız yok” diye üç defa yemin ettikten sonra güç bela içeri girdik. Tam arkamızdan yetişip “bi daha yemin edin bakim” diyeceklerdi ki THY Basın'dan Fatih Karaman Bey ve Turkish Technic Basın'dan Fatma Ellialtı Hanım yetişip bizi kurtardı. Hemen bir arabaya binip olay yerinden hangarlara kendimizi zor attık. Ne yapalım, güvenlik tedbirleri gerekli. Apron'a polisten habersiz sinek bile giremiyor.


KORİDORDA BİSİKLET TURU

Hangarların girişindeki koridora adım attığımızda çocuklar kadar şen, bisikletli teknisyenlerle karşılaştık. “Ay ne güzel, muhabirliği bırakıp burada çalışayım” dedim ama öğrendim ki bisikletler sadece gerekli parçaları taşımak için kullanılıyormuş. Peki muhabirliğe devam o zaman. Kocaman uçaklar hangarda yan yana yatıyor. Kiminin gövdesi bakımda, kiminin moturu. Elimi ağzımın kenarına dayayıp “Kim bakımını yapıyor bu uçaklarııııınnn” diye hangara doğru ünledim. Anında 1 ana, 3 babayiğit, zıpkın gibi genç teknisyen karşımda beliriverdi.


MESLEK BABADAN KIZINA GEÇMİŞ

Anlatın bakalım dedim, nasıl bulaştınız bu işlere? Mehtap'la hemşehri çıktık; Eskişehirliymiş. Eskişehirlilerin yarısı kenarından köşesinden havacılığa bulaşmıştır. Babası da uçak bakım teknisyeniymiş. Meslek babadan, kızına geçmiş. Aydın, 7 yıldır uçak teknisyeni. Çocukluktan bu yana uçaklara meraklıymış. Sinan, uçak mühendisliğini tercih ettiğini sanırken kendini uçak bakım teknisyeni olarak bulmuş. Şimdi hem Sakarya Üniversitesi Makine Mühendisliği son sınıfta okuyor hem de Açıköğretim Fakültesi İşletme'de. Ümit'in uçaklara olan aşkı ise, uçak teknisyenlerinin görmesi gereken eğitimleri takip ederken başlamış. Ofisin camından sürekli hangarı seyrediyormuş. Hatta boş zamanlarında yardım ettiği de oluyormuş. 2004 yılında uçak teknisyeni alımı yapılacağını da duyunca, hemen başvurmuş.


AMAN 'ARABA TAMİRCİSİ' İLE KIYASLAMAYIN

Bu 4 cevval uçak bakım teknisyeni ile yaptığım sohbetten kesin olarak çıkardığım 3 şey var. Bir: Uçak bakım teknisyeni olmak zor. Neredeyse beş yıl boyunca eğitim alıyorsunuz. İki: Uçak bakım teknisyeni olarak çalışmak zor. Ağır sanayi sayılıyor ve çok dikkat gerektiriyor. Fiziki güce dayalı işlerle karşı karşıya kalıyorlar. Son teknolojiyi kullanıyorlar. Yakıt tanklarının içine girdikleri bile oluyor. Bunu “dar alanda kısa paslaşmalar”a benzetiyorlar. Üç: Siz siz olun sakın “Araba tamircilerinden farkınız ne?” diye sormayın. “Öyle bir karşılaştırma yapmak yanlış olur” diye başlıyorlar söze. Canım zaten ben de bunları söyletmek için sormuştum. Bir defa bir sürü eğitim ve sınava girdikten sonra, uçak bakım teknisyeni olabiliyorlar. Yani hepsi okumuş çocuklar. Sonra İngilizce bilmeleri şart. Çünkü her gün, yapacakları tüm işlemleri, ilgili mevzuattan okuyarak yapıyorlar. Mevzuatlar da İngilizce. İşleri azami derecede dikkat gerektiriyor. Her işi kitabına uygun yapıyorlar. Ben bilirim demek yasak adeta. “Ben yapamıyor muyum?” diye alınganlık da göstermiyorlar, yaptıkları her işi bir başkasının bakıp kontrol etmesi ve onaylaması gerekiyor. Gerekirse kendilerinden tecrübeli ustalara danışıyorlar.


KORKMADAN UÇABİLİRSİNİZ

Durun daha en güzel yerini anlatmadım. Burası çok hoşuma gitti: Diyelim ki uçağın uçuş güvenliği ile ilgili bir bölümünde çalışıyorsunuz. O günde evde kavga etmişsiniz, canınız sıkkın. Ya da bebek sabaha kadar ağladı, uykunuzu alamadınız. Gidip “ben bu işe konsantre olamıyorum” diyorsunuz. İşi başkasına veriyorlar. Neden? Çünkü işin sıfır hata ile yapılması gerekiyor. Uçakların tamiri ya da bakımı bitince, kontrollerde ilk kendileri biniyor. Hangarlarda uçakların A bakımları ve büyük S bakımları yapılıyor. Uçakların bakımı A, B, C gibi büyükten küçüğe doğru sıralanıyor. Uçuş saatine göre bakım işlemleri burada gerçekleştiriliyor. Motorları, iniş takımları değiştiriliyor, bakımları yapılıyor, kontroller yapılıyor. Uçuş saati dolduysa bazı komponentleri değiştiriliyor. Uçak üzerinde “bu uçağa bir gün ben de binebilirim, ailemden biri de” diye düşünerek çalışıyorlar ve hepsi de şunu söylüyor: “Uçağa korkmadan binebilirler. Bakımlarını biz yapıyoruz.”


İÇERİ ONLAR DA GİREMİYOR

“Ya tamam havacılık havalı meslek anladık, bana hava atmayın” diyorum. “Havalıyız ama herkes pilotlar daha havalı sanıyor” diyorlar. “Ama iş yerinize kimseyi getiremiyorsunuz. Naber?” diyorum. (Nedenini merak ediyorsanız, içeriye nasıl girdiğim bölümünü tekrar okuyun.) “O da bir şey mi, kartımızı evde unutursak biz de içeri giremiyoruz” diyorlar. Tatile uçakla giderlerse, uçak kalkarken eşlerine iş yerlerini gösteriyorlar. Hele bir de uçak hangarın önünden kalkarsa, bir de hangarın kapıları açıksa o zaman çok mutlu oluyorlar. Ya mühendisler? “Onlarla aramızda tatlı bir çekişme var, ama sonuçta birlikte çalışıyoruz. Sinerji oluşturuyoruz” diyorlar. Acaba Acun'un sinerjisinden mi? Bu uçağın arızası büyük, hissediyorum. Mavi kabloda sorun çıkacak.


MAAŞ İYİ DEĞİL, ALTI ÜSTÜ 5 BİN

“Tamam, her şey güzel. Peki tekrar bir meslek seçme imkanınız olsa uçak teknisyenliğini seçer miydiniz?” diye soruyorum, önce bir sessizlik oluyor. Tehlikeli soru. Cevabını yönetimle paylaşacakmış mıyım? Yok diyorum, sadece gazetede yazacağım. “Havacılığa gireriz yine ama uçak teknisyeni olur muyuz bilmiyoruz. Çok zor bizim mesleğimiz çokk” diyorlar. O zaman maaşlarınız iyidir diye göz kırpıyorum. Basına yansıdığı kadar değilmiş. Mesela 10 bin almıyorlarmış, 7 bin de almıyorlarmış. “Canım dert değil, 5 bine anlaşırız”, diyorum. Maaş fena değil. Sektörde ihtiyaç çok. İş bulmak kolay. Hem de havalı. Uçak revizyon bölümünde, yani büyük bakımların yapıldığı yerde 300 kişi çalışıyor. Bunların 4'ü bayan. Uçakla birebir çalışan teknisyen sayısı 1500'ü buluyor. Yani özet olarak onlar yapıyor, biz uçuyoruz.



SEDAT BURAN: Güvenle uçarım

18 yıldır hangarda görev yapan Sedat Buran, askerden sonra işe başlamış. “Önceden uçakları seviyordum ama uzaktan. Kendi yaptığım uçakla uçarken, uçma prensibini bildiğimiz, tamirlerini biz yaptığımız için, güvenle uçuyorum” diyor.


EYÜP DUYGUN: Zevkli ama zor!

Eyüp Duygun hangarın en genç delikanlısı. Dün hangardaki 24 yılını doldurdu. Uçakların her şeyini bilmenin mümkün olmadığını, ama 24 yılda neyi nerede arayacağını öğrendiğini söylüyor. İşlerinin zevkli ama çok zor olduğunu ve sosyal hayattan mahrum bıraktığını anlatan Eyüp Usta, gökyüzünden bir uçak geçtiğinde daima bakıyor. Hele uçak 747 ise kaçamak yapıp hangarın önüne çıkıp bakıyor. Önemli görevler için yurt dışına çıkan Eyüp Usta, bu işlerden sonra mektupla teşekkür almış.


NEJAT AKBULUT: Eşim meraklı!

1985'ten beri uçak bakım teknisyenliği yapan Nejat Akbulut'un görevi yapılan işleri kontrol edip, onaylama. “Yaptığımız iş yoğun olduğu kadar titizlik ve özen gerektiren bir iş. Hem zevkli hem de dikkat gerektiriyor. Uçağa binmekten korkmasınlar. Biz de zevkle ve şüphesiz uçuyoruz.” diyor. Nejat Bey'in eşi uçaklara ondan daha çok meraklıymış. Gençliğinde havacılıkla ilgili bir işte çalışmayı çok istemiş. Ne zaman bir uçak geçtiğini görse özellikle bakarmış.



15 yıl önce