|

Namaza değil nikaha geldik

Hz. Peygamber dönemindeki camide nikah geleneği geri geldi. Sünnnete uymak ve Avrupa'dan ithal nikah törenlerine yenilmek istemeyen çiftler, evlilik cüzdanlarını kaptıkları gibi soluğu camilerde alıyorlar. Eş dost akrabanın da katıldığı nikah törenleri avluda verilen ikramlarla son buluyor.

Aysel Yaşa
00:00 - 13/04/2014 Pazar
Güncelleme: 18:27 - 12/04/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Namaza değil nikaha geldik
Namaza değil nikaha geldik

Hz. Ali zengin biri değildi. Elinde Bedir ganimetlerinin taksimi sırasında, Hz. Peygamber tarafından verilen bir zırh vardı. Bu zırh satılarak düğün hazırlıkları başladı. Nikâh ilân edildi. Misafirler için gül suyu, hurma ve bal şerbeti hazırlandı. Davetliler Mescid-i Nebevi'de toplanınca, Hz. Peygamber (s.a.s.) ilk sözü alarak, evlilik konusunda veciz bir konuşma yaptı. Davetliler nikâha şahit tutularak, dört yüz dirhem gümüşün mehir olarak belirlenmesi ile nikâh kıyıldı. Nikâhın sonunda Hz. Peygamber (s.a.s.), evliliğin hayırlı uğurlu, doğacak nesillerin necip olması için duada bulundu. Tören bittikten sonra misafirlere hurma ve bal şerbeti ikram edildi. 

EVLİLİK CÜZDANI YETERLİ

Anlattığımız tören Hz. Ali ile Hz. Fatma'nın, Mescid-i Nebevi'de gerçekleşen nikah akidlerinden bir kesit. Asr-ı Saadet'te nikahlar, mescidde kıyılır, ikramlar da burada yapılırdı. Fakat aradan geçen yüzlerce yıl, bu sünneti pek çoğumuza unutturdu. Malezya, Endonezya, Bosna gibi ülkeler haricinde camide imam nikâhını kıyan çok da fazla Müslüman kalmadı. Ama son zamanlarda İstanbul'da bu sünneti yerine getirmek isteyen çiftler, imam nikahlarını camilerde kıymaya başladılar. Namazın dışında diğer aktiviteler için de camilerin açık olduğu gerçeği yavaş yavaş öğrenilmeye başlanınca biz de camilerde nikah kıydıranları araştırdık. Gördük ki bilhassa İstanbul'da sayı hiç azımsanmayacak kadar fazla. Resmi nikahlarını kıydıran gençlerin, camide imam nikahı için ekstra bir başvuru yapmasına gerek yok. Ellerinde evlilik cüzdanları bulunması yeterli. Cami imamıyla görüşülerek, namazın olmadığı bir vakit nikah akdi gerçekleşebiliyor. Özellikle Süleymaniye, Sultanahmet, Fatih, Şehzadebaşı gibi camilerde nikah kıydıran gençler, anı kalmasını istedikleri fotoğrafları da camide çekiliyorlar. Minare gölgesinde dini nikahlarını kıyan çiftlerin çoğu, camilerin artık hayatın merkezine oturması ve bir sosyalleşme mekanı olarak anılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca ilgi çekici bir diğer yön ise, genelde Avrupa'dan ihraç kültürlerle gerçekleşen nikahların, bizim geleneğimiz gibi oturmuş olması. Camide nikah işte bu algının da yıkılması için iyi bir alternatif.

DAHA ÖNCE GÖRMEMİŞTİK

Münire Zeynep Maksudoğlu ve eşi Hüsamettin Maksudoğlu, imam nikahlarını aile dostlarıyla Şehzadebaşı Camii'inde gerçekleştiren çiftlerden sadece biri. 24 Ağustos 2013 tarihinde evlenen Zeynep Hanım 'Ne ben, ne de eşim daha önce böyle bir nikah akdi görmemiştik. Orada hazır bulunan davetlilerimizin de hiçbiri görmemişti. Çünkü bu şekilde 'kamuya açık' dini nikah Türkiye'de rejim korkusu yüzünden 100 yıldır yapılan bir şey değil. Dolayısıyla bizimkisi şaşkınlık, merak, hayranlık ve beğeniyle karşılandı. Haftalar sonra bile böyle alışılagelmemiş bir düğün yaptığımız için tebrik telefonları gelmeye devam etti. Boğaziçi Üniversitesi'nde hiç tanımadığı öğrenciler kardeşime gelip 'Ağabey duyduk ki camide düğün yapmışsınız. Müthiş bir fikir. Ne kadar iyi yapmışsınız. Böyle olmalı işte' demiş mesela' diyerek bir ilki gerçekleştirmenin heyecanını aktarıyor.

KONSEPTİ BİZ İCAD ETTİK

Daha önce buna benzer bir nikah akdi görmedikleri için her şeyi baştan sonra düşündüklerini söyleyen Maksudoğlu, 'Konsepti, nikah akdi belgesini, bahçede yemeği biz icad ettik diyebiliriz. Bu arada imamı ikna etmemiz hiç kolay olmadı tabi. Daha önce hiç bu şekilde bir evlenen bir çift olmamış. Camiye imam nikahı kıydırmak için gelenler olduysa bile arkadaki imam odasında başkalarının görmeyeceği bir biçimde gerçekleşmiş. Nikahımızı mihrabın önünde bütün davetlilerimizin huzurunda istediğimizi öğrenince imamımız şaşırdı ve tereddüt etti.  Eşimin babası Prof. Mehmet Maksudoğlu da vaktiyle, cami imamına hocalık etmiş olduğu için sonunda razı geldi. Böylece 17 Şevval 1434'de Şehzade Camii'nde evlendik' diyor. Nikah akdi gerçekleşmeden önce, gelinin babası genç çiftler için diğer Müslüman ülkelerde hatta Avrupa ülkelerinde kıyılan dini nikahlarda imzalanan İngilizce, Arapça, Boşnakca belgeleri incelemiş ve nikahı belgeleyen sade bir metin hazırlamış. İmam, şahitler ve çiftlerin bu akdin tarafları olarak imzaladığı belge, evli çift tarafından saklanıyormuş.

Camide düğün değil, nikah!

Burada önemli bir noktaya dikkat çekmek gerek. Camide nikah denince akla, camilerin salonlarında yapılan merasimler gelmesin. Genç çiftler bilhassa bu merasimlerden hoşlanmadıkları için sadelik arayışıyla imam nikahlarını camilerde kıydırıyor. Müftülükler de son dönemde bununla ilgili çok yoğun talep aldıklarını söylüyorlar. Farklı dinler, nikahlarını kutsal mekanlarında kıyarken ülkemizde senelerce, camide nikahın olmayacağı tartışıldı. Bu konuda fikir beyan eden alimler ise, imam nikahının kıyıldığı özel bir yer olmadığını belirtiyor. Kız evi, damat evi, cami veya müsait herhangi bir yerde nikah akdi gerçekleşebiliyor.

Tıpkı Asr-ı Saadet'teki gibi

Sefaköy Kazım Bektaşoğlu Cami'sinde imam nikâhlarını kıydıran Adnan ve Songül Gül'ün tercih nedenlerinin başında sünnet geliyor. 'Mescid-i Nebevi'deki gibi bir nikâh hayal etmiştim' diyen gazeteci Adnan Gül, 2 ayrı yerde nikah kıydıklarını belirtiyor. 2011 yılında Kuşadası'nda yapılan düğünün ardından, camide nikahlarını kıydıran çift, caminin ortak alanında hem tebrikleri kabul etmiş, hem de Asr-ı Saadette olduğu gibi gelenlere çeşitli ikramlarda bulunmuş. Avrupa'dan ithal düğün merasimlerine oldum olası ısınamadığını söyleyen Gül 'Bir kere camide nikâh kıymak bir sünnet. Evlilik de öyle. Bu yüzden eşimi ikna ettim. 2 ayrı yerde nikâh kıydık. Yahudiler ve Hıristiyanlar, kutsal mekanlarında evlenirken biz bundan neden koptuk düşüncesi bu kararı almamızı sağladı' diye de belirtiyor. Gül çiftinin nikah merasiminde de yine eş-dost ve akrabaları onları yalnız bırakmamış. Kadın ve erkeklerin ayrı ayrı bölümlerde iştirak ettiği nikâh töreninin ardından, cami avlusunda gelen konuklara ikramda bulunulmuş.

MİMAR SİNAN'DA BİR İLK

Osmanlı mimarisi takip edilerek yapılan Ataşehir'deki Mimar Sinan Cami'sinde ilk nikahı kıydıran Bilal ve Suna Yılmaz çifti olmuş. 13 Ocak 2014 tarihinde evlenen çiftin Mimar Sinan Cami'sini seçmelerinde bir çok faktör etkin olmuş. 'Düğün salonlarını ve oralara giden paraları doğru bulmadığımız için camiyi tercih ettik' diyen Bilal Yılmaz, sözlerine şöyle devam ediyor: 'Nikah törenimizde sureler okundu, kısa bir vaaz yapıldı. Yaklaşık 3 saat sürdü. Öğlen ve ikindi namazı arasında gerçekleşti.' Camiyi tercih nedenlerini ise şöyle sıralıyor Yılmaz: 'Biz nikah için yeri kararlaştırırken insanların merak ederek geleceği bir yer olsun istedik. O dönemde de yeni açıldığı için Mimar Sinan Cami, merak uyandırıyordu. Davetlilerimize 'Hem camiyi gezersiniz hem de nikah merasimimize katılırsınız' diyerek davette bulunduk.'

Kutsalımızı düğün salonunda bulamadık

Hayat tarzlarına uygun bir şekilde evlenme hayaliyle yola çıktıklarını söyleyen Maksudoğlu sözlerine şöyle devam ediyor: 'Gönül ister ki bir ömür filmlerde kilise nikahlarını seyretmeye alışkın yurdum evladına camide adlı adınca kaçak köçek yapmadan bu şekilde evlenme seçeneği sunulabilsin. Biz hayat tarzımıza inancımıza uygun bir usulle evlenmek istediğimiz için bunu tercih ettik. Bu işin biraz felsefi biraz ontolojik bir düzlemi var kaçınılmaz olarak. Çünkü insan hayatının en önemli anları olan doğum ölüm ve düğün her kültürde memlekette o insanların inancına, hayatındaki kutsallara atıfta bulunan bir tören içerir. Bizim kutsallarımız neler? Biz neye inanıyoruz? Bunların cevabını belediye/düğün salonunda bulamadık. Orada hakim cübbesi giymiş bir memur, İspanya Kraliçesi İsabel'den aparma beyaz bir gelinlik, kökü Ortaçağ İngiltere'sine dayanan bir pasta vardı. Bunlar bize iğreti ve zorlama geldi. Onun yerine yüzümüzü kendi kültürümüze döndük ve ortaya böyle sade ama manevi yönü güçlü bir seremoni çıktı. Öyle ki annemin yakın arkadaşlarından Cihan Aktaş 'Hz.Fatma-Ali düğününü hatırlatan bir cami düğünüydü. Bir ilkti. İyi ki katıldım' diye yazdı sosyal medyada.

10 yıl önce