|

Övgüler ödüle biletler komediye

Türk sinemasının 2014 yılına ait gişe verileri netleşirken, rakamlardaki ayrıntılar da dikkat çekiyor. 52 filmin vizyona girdiği ilk 6 ayda 20 milyon bilet satıldı. Recep İvedik, Eyvah Eyvah, Düğün Dernek ve Mandıra Filozofu''nun gişesi 18,5 milyonu bulurken, geriye kalan 1,5 milyonluk rakamı ise bazıları ödüllü tam 48 film paylaştı. Ödül alan filmler pek tercih edilmezken, seyirci bileti komediye kesti.

Suat Köçer
00:00 - 27/07/2014 Pazar
Güncelleme: 19:29 - 26/07/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Övgüler ödüle biletler komediye
Övgüler ödüle biletler komediye

Sinema sektörünün bu yılki karnesine dair ilk notlar belli olmaya başlarken, yılın ilk yarısına ait tablo da netleşti. Çoğu komedi türüne ait yerli filmler seyirciden büyük rağbet görürken, 52 yapımın vizyona girdiği 6 aylık süreçte 20 milyon 743 bin 721 biletin satıldığı belirlendi. Bu rakamlar sinemamız için olumlu gözükse de bazı ayrıntılara bakıldığında tablonun pek de iç açıcı olmadığı ortaya çıkıyor. Zira rakamlarda sinema-seyirci ilişkisine dair hayli düşündürücü ayrıntılar var.

PASTANIN ASLAN PAYI 4 FİLMİN

Yılın ilk yarısında vizyona giren 4 film, 18,5 milyonluk bilet satışlarıyla adeta aslan payının sahibi olurken, geriye kalan yaklaşık 1,5 milyonluk seyirciyi ise tam 48 film paylaştı. Recep İvedik 4, 7.219.428 seyirci ile listenin ilk sırasına yerleşirken, onu sırasıyla Düğün Dernek (6.961.909), Eyvah Eyvah-3: (3.414.212) ve Mandıra Filozofu (943.334) izledi.

Bu hafta yılın ilk yarısında ortaya çıkan gişe tablosunu, sinema yazarı dostlarımıza sorduk.

Ali Ulvi Uyanık (Milliyet Sanat): Seyircinin takdiri, yapacak bir şey yok

Türkiye''de sinema sanatının ''eğlence'' ağırlıklı ayağı, halkımızın evrensel ve yerel kültürel referanslardan iyice kopmasına / koparılmasına paralel olarak baskın hale geldi artık. Nüfus / seyirci artış hızını, sadece popüler yapımlarda görüyoruz. Mesela, uzun yıllardır ''arthouse'' seyirci sayısı sabitleşmiş durumda. Oysa bu sayının da biraz artması gerekiyordu! Bu sonuç, kolay tüketilen eğlence anlayışının ve bu anlayışın dört bir yandan dayatılmasının doğal yansıması. Arada istisnalar da olabiliyor ama genel olarak tablo bu şekilde oluşmaya devam edecek, yapılabilecek bir şey yok. Arz - talep ve kalitesizlik meselesi bu. Öte yandan, hala tam bir endüstri olamamış sinemamızın ve çalışanlarının, maddi yararlarına yönelik bir tablo bu. Sinemanın sanatsal özelliklerini öne çıkaran yapımlar ise, devlet ve fonlar desteğiyle sübvanse edilmeye devam edecek.

Serdar Akbıyık (Star Gazetesi): Çok film çekmek çare değil

Türk sinemasının asıl göstergesi budur. Her yılsonunda şu kadar film çekildi diye böbürlenenlere verilecek en iyi cevap da bu sayılardır herhalde. Biz ülke olarak geçmişimizden ders almayı bir türlü beceremeyen insanlarız. Yeşilçam gibi günümüz sinema endüstrisinden çok daha temelli ve güçlü bir sinemanın en fazla film çekilen 1973 yılı sonunda battığını unutuyoruz. Bizim gibi yıllardır her çekilen Türk filmini izleyen insanların son dönemde nasıl rezalet filmlerle karşılaştığını kimse konuşmuyor. Gerçekten filmlerin kalitesi yıllardır olmadığı kadar düşük son iki yılda. Üstte yazdığımız problemlerde sinemaya destek veren Kültür Bakanlığı''nın da sorumluluğu var. Politikalarımız tamamıyla daha çok film çekilsin üstüne kurulu. Yoksa sinemanın kalitesini denetleyecek ve yönlendirecek bir yapılanma hala yok yönetimlerde. Bu şu an en büyük problem bence sinemamız adına. İkinci problem ise üniversiteler ile piyasanın arasındaki kopukluk. Neredeyse her üniversitenin bir sinema bölümü var. Ama buradaki iyi niyetli öğrencilerin çıraklık döneminden geçmediğini görüyoruz. Bütün büyük yönetmenler kendi arkasından birilerini yetiştirmiyor. Onun için herşey kopuk kopuk ve devamsız. Tabii sinemamızın stüdyo sistemine geçmemiş olmasını da konuşmalıyız ama yerim bitti herhalde.

Melis Zararsız (Beyazperde.com): Halk sıcak hikâyeler istiyor

20 milyonluk gişenin aslan payını 4 filmin paylaşmasını sektör/seyirci bağlamında şöyle yorumlayabilirim; bu 4 film de komedi türünde Türk filmleri. Recep İvedik''i saymazsak, diğer filmler ülkemizin çeşitli yörelerinde geçen, farklı kültürleri de içeren, sıcak filmler (Sivas, Ege…) Aslında Türk sineması kendi derdini, sorunlarını anlatmaya başlamış ve seyircinin dikkatini çekmişti fakat sanırım bu dönemde halkın tek ihtiyacı sıcak hikâyeler izlemek ve biraz da olsa gülmek… Söz konusu tablo bu bağlamda aslında çok da anormal değil, fakat diğer filmlerin de pastadan hak ettikleri payı kapabilmeleri için ne yapmak lazım, düşünmeli… Aslında Başka Sinema gibi bir oluşum başladı herkesin malumu. Bu oluşumun kendilerine has vizyon takvimleri var ve kıyıda köşede kalmış değerli Türk filmlerine de yer veriyor. Genel pastada yeterli pay alıyor olamasa ve o anlamda görünür olmasa da, salonlarının genelde beklenenden daha dolu olması, hiç yoktan bir umut yaratıyor. Uzun vadede sinema seyircisinin bilinçlendirilmesi gerekiyor.


10 yıl önce