|

Var mı benden daha zengini!

Enver Yücel, eğitim alanında yaptığı yatırımlarla Türkiye'nin ufkunu açan girişimcilerden. Yılda 100 saatini havada geçiren Yücel, dünyayı dolaşıp iyi eğitim örneklerini ülkesine taşıyor. Yücel'in son icraatı olan Co-Op yani 'hayatta işe yarayan üniversite eğitimi' modelini duyunca gidip, onu dinlemek ve portresini yazmak üstümüze vazife oldu. Nedeni aşağıda...

Recep Yeter
00:00 - 22/03/2009 Pazar
Güncelleme: 22:28 - 21/03/2009 Cumartesi
Yeni Şafak
Var mı benden daha zengini!
Var mı benden daha zengini!

Bir gün telefonum çaldı, arayan eski yayın yönetmenimiz Mustafa Bey'di, “Recep sen hangi bölüm mezunuydun” diye sordu, söyledim ve kapattık. Evet, ne var bunda diyenler için hemen söyleyeyim. Mustafa Bey, gazetecilik mesleğine başladığım günden bu yana hangi bölüm mezunu olduğumu işimle alakalı bir nedenle soran ilk kişiydi. Yani dört yıllık gazetecilik bölümü diplomasına 15 yıla yaklaşan meslek hayatımda hiç ihtiyaç duymadım. Sarı basın kartını altı ay daha erken almayı ve kısa dönem askerlik yapmayı saymazsak. Kariyerimin hiçbir noktasında gazetecilik mezunu olduğum için itibar görmedim. Beni bulunduğum noktaya getiren de diplomam değil, üniversite okurken ve çalışırken kendime yaptığım yatırımlar oldu. Bu tecrübemi fırsat buldukça gazetecilik okumayı ya da yapmayı düşünen arkadaşlarla paylaşıyordum. Bahçeşehir Üniversitesi'nin diplomayı işe yarar hale getiren bir projesi olduğunu duyunca epeydir planladığım söyleşi için soluğu üniversitenin mütevelli heyeti başkanı Enver Bey'in yanında aldım. Sorumu da sordum: 'Sizin diplomalarınız da mı bir işe yaramadı?” Siz cevabı merak ederken ben de sizi Enver Yücel'le tanıştırayım.


OKUL İÇİN HER GÜN 2 KM

Enver Yücel'le söyleşi yaptığımız boğaz manzaralı makam odasının bir köşesinde aile albümleri asılı. Siyah beyaz fotoğrafların içine dalıp Giresun'a doğru yola koyulabilirsiniz. Orada karşımıza çıkanlarsizi asla çok da şaşırtmadı. Piraziz ilçesine bağlı Şeyhli köyünde doğan Yücel, “Ben bir köylü çocuğuyum” derken gözleri ışıldıyor. Fındık alım satımı yapan bir babanın oğlu olan Yücel'in müteşebbis ruhu da buradan geliyor. Türkiye'nin eğitim piri, hem ilkokulu hem ortaokulu köyünde bitirmiş. Hem de iki kilometre mesafedeki okula her gün yürüyerek gidip gelerek. Ortaokul bitince oğlu büyük adam olsun isteyen her baba gibi Enver Bey'in babası da tutup oğlunun elinden İstanbul'a getirmiş. Haydarpaşa Lisesi'nin parasız yatılısına bırakıp dönmüş memleketine. Koca İstanbul'da tek başına okuyup büyük adam olmanın hayallerini kuran Yücel'in üniversite hazırlık için dersaneye gittiği yıl sınıfta kalması, hayatının belki de dönüm noktası olmuş.


DİREKLER BENİ TANIR

Laledi'deki üç odalı Uğur Dersanesi'ne kayıt olan Yücel, sahibi dersaneyi kapatmaya karar verince matematik öğretmeniyle birlikte satın almış. Tam 41 yıl evvel 26 Kasım 1968'de 10 taksitle ve 50 liraya... Ardından bir iş bölümü yapılmış. Enver Yücel'e dersanenin pazarlaması idaresi, temizliği gibi işler düşmüş. Üniversiteyi kazanınca bir yandan çalışmaya devam eden Yücel'in elinin değmediği elektrik direği neredeyse kalmamış. Yücel'in hizmet sektörünü sevmesinde ise ilkokul üçüncü sınıfa kadar okumuş bir ev hanımı olan annesinin kurduğu sofralardan misafir eksik olmamasının büyük payı var. “Hep hizmet ediyorsun, birilerine yararlı oluyorsun” diye açıklıyor bu durumu Enver Bey ve ekliyor: Eğitimcilik mayamı bu hizmet kültürü yoğurdu Bu hizmet sevgisi, Karadeniz insanının mücadele azmiyle birleşince ortaya bir müteşebbis çıkmış. Bugün altı kardeşinden dördü, yani üç kız kardeşi ve Enver Bey hayatta. Bir ablası Giresun'da yaşayan Yücel'in yeğenleri okulda kendisine destek oluyor. Üniversite mezunu iki çocuğu ise Bahçeşehir Üniversitesi'nin farklı birimlerinde stajlarını yapıyor ve babalarından iş bekliyorlar.


100 SAAT UÇAN EĞİTİM TASARIMCISI

Enver Yücel'in yılda yaklaşık 100 saati havada geçiyor. Bu özverinin sonucunda da Enver Yücel'in isminin peşinden bugün artık eğitim tasarımcısı gibi tanımlar geliyor. Yücel'in ilk göz ağrısı olan Uğur Dersanesi, aradan geçen 41 yıl sonunda bugün tam 153 şubeye ulaşmış. Anaokulu, ilköğretim ve lise olmak 30'un üzerinde şubesi olan Bahçeşehir Kolejleri'nin sayısı hızla artmaya devam ediyor. Bahçeşehir Üniversitesi'nin kampüsü Beşiktaş'ta paha biçilmez bir değere sahip. Türkiye'nin köklü okullarından Beşiktaş Koleji'nin hisselerinin altında yine Enver Yücel'in ismi yazıyor. Tüm bu müteşebbis ruhun yanı sıra Haydarpaşa Liseliler Vakfı, Giresunlular Vakfı, TÖDER Başkanlığı gibi sivil toplum kuruluşlarında, topluma karşı görevlerini yerine getiriyor.


Diploma işe yaramaz!

Diplomalarınız hayatta ne işe yaradı?

Resmi işlemlerin hallolabilmesi için devlet katında, askere giderken belge olarak işe yaradı. İçerik olarak işe yaramadı.

Sizce neden yaramıyor?

Biz eğitimi evrak için alıyoruz. Belgeye çok meraklıyız. Alınca her işin hallolduğunu, bütün kapıların açılacağını sanıyoruz. Hem öğrencide bu mantalite, bu zihniyet yok hem eğitim ona göre değil.

Başarılı olanlar Mars'ta mı eğitim alıyor?

Kendinize, etrafınıza, holding patronlarına, iyi bir CEO'ya bakın. Kime baksanız, ünversite okurken ya yazları ailesinin yanında çalışmış veya harçlığını çıkarmak için çalışmıştır. Hatta okula 'sınavdan sınava gitsek yeter' demiştir. İnsanlar farkında olmadan bir model geliştirmiş.

Siz de bunun adına CO-OP mu dediniz?

Evet. Amerika'da eğitim bir asır önce buna göre düzenlenmiş. Ülkemizde hala yok. Şimdi biz büyük firmalara staj sırasında ne öğretiyorsanız gelip okulda öğretin ya da öğrencimiz gelsin diyoruz.

Eğitim tasarımcısıyız diyorsunuz. Ne demek?

Geleceğe öngörü değil uzgörü ile bakmak demek. Tarım, sanayi dönemi bitti, bilgi dönemi de bitiyor. Bu yüzyıl tasarım asrı olacak. Örneğin krizle bir daha karşılaşmamak için yeni bir ekonomi modeli tasarlamak gerekiyor.

Fikir tümüyle size mi ait?

Dersanecilikten buraya geliyorum. Ben temizlik yapan elemanlarımla dahi toplantı yaparım. Ve onlardan fikir alarak karar veririm. Herkesin katkısı var.

Dünyayı dolaşıyorsunuz. Sizi etkileyen ilk gözleminiz neydi?

Üniversitenin kuruluş aşamasında, 1996'da Amerika'ya gittim. Dev bir üniversitenin rektörü henüz eğitime başlamamış olmamıza rağmen bizi muhatap aldı, ağırladı, işbirliği anlaşması yaptı. Bu benim çok dikkatimi çekmişti.

Neden?

ABD'nin Türkiye ile stratejik işbirliğini ülkede yaşayan herkes hissetmişti. Türkiye'deki gibi birileri başka, diğerleri başka yere çekmiyor yani. İkincisi insanları küçük görmüyorlardı. Değer veriyorlardı. Orada şunu düşünmüştüm. 'Ben Türkiye'de bir üniversiteyle randevu almaya kalksam herhalde aylarca beklerim' dedim.

1996'dan sonra da defalarca gittiniz. Bu sürede ABD ve Türkiye'de ne değişti?

Amerika'da 11 Eylül'den sonra ve krizle birlikte güvensizlik oluştu. Bence acil olarak bu psikoloji ile mücadele etmeliler.. Yoksa krizin dibini dolduramazlar. Türkiye'de ise beni mutlu eden bir şey var. Artık kendine güvenen, ben de dünya arenasında varım diyen bir anlayışa sahibiz. Artık moralimiz, motivasyonumuz iyi. Bir müteşebbis olarak dünyanın bizi nerede gördüğünü gözlemleyebiliyorum. Bizim iç dinamiklerimiz bunu bugüne kadar görebilseydi, Türkiye daha farklı olurdu.

ABD'ye eğitim ihraç ediyorsunuz. Beyin göçü artık tersine döner mi?

Son gidişimde gördüğüm bir Türk profesör ve öğrencileri zihin okumaya yarayan bir buluşun patentini almışlar. Ortam olsa, bunu Türkiye'de yaparız diyorlar. Sadece Türkler'i değil, tüm bilim adamlarını çekebiliriz.

Bu ortam için para mı gerekiyor?

Önce mantalite ve yönetim tarzının değişmesi gerekiyor. Yüksek öğretime artık bu elbise dar geliyor. Tek tiplilik olmuyor. Yeniden yapılanma denilince öğrenci seçme akla geliyor. Yükseköğretim nasıl olmalı, ne işe yaramalı diye kimse düşünmüyor. Araştırma yapılacak olsa kanun, yönetmelik engeli çıkıyor. Para şart değil. Harvard gidiyor Arap dünyasında okul açıyor, ben Kocaeli'nde okul açayım diyorum, il dışına çıkamazsın deniyor. YÖK bana eğitim fakülteni aç demesi gerekirken ben açmak istediğim halde izin verilmiyor.

Sebep?

Bilmiyorum, bilsem! Dünyanın en iyi eğitim fakülteleriyle anlaşmam var. Eğitimi seviyorum eğitimciyim. Eğitimden kazandığımı eğitime yatırıyorum ve eğitim fakültesini farklı bir anlayışla kuracağım diyorum ama yok. Bu mantıkla bir yere gidemezsiniz.

Üniversiteye ne kadar yatırım yaptınız?

100 milyon doları bulmuştur. Ayrıca bir özelliğimiz daha var. 11. yıldayız. Devletten beş kuruş yardım almayan tek üniversiteyiz. Devletin arazisini, arsasını kullanmayan bir üniversieyiz.

Direklerin yerini nasıl bir pazarlama strateji aldı?

Yeni stratejim şu. Hedef kitlem öğrenciyse onun yararına bir iş yapıyorum, bilgiyi sunuyorum, iş imkanını kapısına getiriyorum. Karşımdaki kişi mutlu olunca zaten beni tercih ediyor. Yoksa, her gün gazetede, TV'de, biz çok iyiyiz diye ilan verseniz bir işe yaramaz.

Sırada hangi hayaliniz var?

Yapabilir miyim bilmiyorum ama Tarihi İpek Yolu'nu İpekyolu Üniversiteler Birliği'yle bilim yolu yapmak istiyorum. Japonya'dan bir üniversite ile Eylül ayında İstanbul'da ilk toplantıyı yapacağız.

Hesabınızda kaç paranız var?

Şahsımın birikimi yok. Benim zenginlik ölçüm ve anlayışım farklı. Evet, zengin bir insanım. Kaç liranız var da bunu söylüyorsunuz derseniz o zaman çok fakirim. Bana göre insanı mutlu eden şey beyin gıdasıdır ve ben beyin gıdamı eğitimden alıyorum. Bankada 10 milyar dolarım olsa herhalde beni mutlu etmezdi. Türkiye'de burs veren kişi olarak en zengin insan benim. Varsa başka çıksın söylesin. Beni mutlu eden bu.

Ne kadar burs veriyorsunuz?

Yılda 30 milyon dolarlık burslu öğrenci okutuyorum. Anaokul, kolej, üniversite, dersane ve doktora öğrencisi.. Haydi birisi daha çıksın. Çevremde üniversiteye gitmeyen insan kalmayacak sözünü verdim. Zenginlik bana göre budur. Bugün bu, gelecekte daha çok bu olacaktır. Çünkü artık zenginlik sermaye ile parayla ölçülmüyor. İnsanlığa yaptığınız katkıyla ölçülüyor. Sosyal sorumluluk projen veya sürdürülebilir bir dünyaya yararın yoksa zengin de değilsindir.

Kendinize, hobilerinize vakit kalırsa ne yapıyorsunuz?

Denizde bol bol yüzüyorum. Ağırlıklı olarak güney sahillerine gidiyorum ama eski günleri hatırlayım diye mutlaka Karadeniz'e de fırsat buldukça kaçıyorum. Fotoğraf çekiyorum ve seyahat ediyorum.



15 yıl önce