|

Yedi güzel adam: Bir Türkiye hikayesi

Türk edebiyat ve düşünce tarihinde derin izler bırakan hepsi birbirinden değerli yedi güzel adamın ortak hikâyesi, nihayet TRT öncülüğünde ekrana taşındı. Yedi Güzel Adam'dan Nuri Pakdil, 'Yedi Güzel Adam olarak nitelenen bizler, gerçekten, övünmek gibi de olsun, olağanüstü bir arkadaş topluluğuyduk' diyor.

Yusuf Genç
00:00 - 27/04/2014 Pazar
Güncelleme: 18:40 - 26/04/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Yedi güzel adam: Bir Türkiye hikayesi
Yedi güzel adam: Bir Türkiye hikayesi

Her biri Türk edebiyat ve düşünce tarihinde önemli etkiler bırakmış onlarca ismin yollarının aynı şehir ve aynı okulda kesiştiği, bugüne kadar yalnızca edebiyat tarihine ilgili az sayıda okurun bilgisindeydi. Başta Sezai Karakoç olmak üzere, Nuri Pakdil, Akif İnan, Rasim Özdenören, Alaaddin Özdenören, Erdem Bayazıt ve Cahit Zarifoğlu'nun Maraş merkezli başlayan ve sonraki yıllarda devam eden birliktelikleri Diriliş, Edebiyat, Mavera ve daha onlarca dergi gibi Türk edebiyatının unutulmaz dergilerini ortaya çıkarmış, bu isimler üzerinden bir neslin yetişmesini sağlamıştı. Şairler ve düşünce adamlarından oluşan bu Yedi Güzel Adam'ın bütünüyle şiirden hikâyesi TRT aracılığıyla televizyon ekranlarına taşındı. İlk bölümü geçtiğimiz hafta yayınlanan Yedi Güzel Adam dizisi, Türk dizi tarihi açısından cesaret isteyen bir çalışma. Zira Türk izleyicisi ilk kez şiir, şair ve düşünür merkezli bir diziyle karşı karşıya.

YENİDEN YEDİ GÜZEL ADAM

Yapımcılığını Pusula Film adına İlksen Fırat ve Ömer Can'ın yaptığı, senaryosunu Şilan Avcı'nın yazdığı Yedi Güzel Adam dizisinin yönetmen koltuğunda Levent Demirkale oturuyor. Uraz Kaygılaroğlu (Erdem Beyazıt), Baran Akbulut (Cahit Zarifoğlu) Mertcan Sevimli (Rasim Özdenören), Kemal Uçar (Nuri Pakdil) Çağdaş Tekin (Ali Kutlay) Yiğit Çakır (Akif İnan) ve Orhan Kanalp (Alaaddin Özdenören) gibi oyuncuların rol aldığı dizi, dostluk, edebiyat ve aşk merkezli ortak bir hikâyeyi şair Erdem Bayazıt'ın gözünden anlatıyor. Türkiye'nin belli bir döneminin kültür ve birikimini yansıtan yerli bir proje olarak ortaya çıkan dizi, Yedi Güzel Adam'ın ilki Sezai Karakoç'un projede adının geçmesini kabul etmemesi dolayısıyla, Cahit Zarifoğlu'nun Yedi Güzel Adam'ında Sezai Karakoç'un yerine yeni bir isim koyarak devam ediyor.

Diziye ismini veren Yedi Güzel Adam adlı şiirin de sahibi olan Cahit Zarifoğlu'nun dediği gibi 'Bir kalbiniz vardır, onu tanıyınız' diyor ve biz de Yedi Güzel Adam dizisi vesilesiyle Güzel Adamları, kalbimizi tanır gibi tanıyalım.

ERDEM BAYAZIT (1939-2008) 

'Büyüyen elimin üstüne koy elini / sana bir yürek vuruşu gibi belirli / gelen zamanı haber veriyorum'

Sezai Karakoç'u saymadığımız zaman Nuri Pakdil'den sonra Yedi Güzel Adam'ın yaşça en büyüğü olan Erdem Bayazıt, aynı zamanda dizinin de, gözünden anlatıldığı ana karakteri. Maraş'ta doğan Bayazıt, ilk şiir kitabı Sebep Ey'i dostlarının kurduğu Edebiyat Dergisi Yayınları'ndan çıkarmıştır. İlk kitabını, Risaleler ve Gelecek Zaman Risaleleri izlemiştir. Bayazıt, İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan'a yaptığı yolculukları da İpekyolundan Afganistan'a gezi-anlatı kitabında toplamıştır. Bir dönem Mavera Dergisi'nin yönetimini de üstlenen Bayazıt, milletvekilliği de yapmıştır. Bayazıt'ın 'Sana, bana ve ülkemin güzel insanlarına dair' adlı şiiri Başbakan Erdoğan tarafından da okunmuştu.

NURİ PAKDİL (1934)
 

'Kuşkusuz en etkili ve evrensel silah kelimedir, okumadığın gün karanlıktasın'

Türk edebiyat ve düşünce tarihinin en kendine mahsus ışıklarından biri o. 1934 yılında Maraş'ta doğmuş ve tüm yeryüzüne oradan dağılmış bir klas duruş sahibidir Pakdil. Edebiyat Dergisi ve Edebiyat Dergisi Yayınlarını kurmuş, onlarca önemli şair ve mütefekkirin yetişmesine vesile olmuş insana karşı insanı savunan bir derviş. Oyun, çeviri, deneme, gezi-izlenim ve şiir türünde de eserler veren Pakdil'in Batı Notları, Klas Duruş, Sukut Suretinde ve Derviş Hüneri kitapları görülmesi gereken eserler.

Nuri Pakdil: Sapımıza kadar İslam devrimcisiydik

'Yedi Güzel Adam olarak nitelenen bizler, gerçekten, övünmek gibi de olsun, olağanüstü bir arkadaş topluluğuyduk. Nuri Pakdil, devrimciliği, yenilikçiliği, çok modern bir anlatıcılığın vuruculuğunu; Akif İnan, eski edebiyatımıza vukufiyeti; Rasim Özdenören, hemen hemen aynı niteliklere haiz olmakla birlikte itidali; Erdem Beyazıt, Beyazıtoğullarının bey tavrını; Alaeddin Özdenören, şiirde ve tavırda deli fişekliği; Cahit Zarifoğlu, içimizdeki en artist kişiliği; Hasan Seyithanoğlu, arkadaşlarını kanatları altına alan baba tavrını temsil ediyordu.

İdeolojimiz ortaktı. Hepimiz sapına kadar İslam devrimcileriydik. Her zaman, yazmayı ve düşünceyi önceledik biz. Yazılı ve görsel basında yer alma, konuşmalar yapma, en azından benim için anlamlı gelmiyordu. Zamanla farklı kulvarlarda ilerleyenlerimiz oldu, ama herkes yapmak istediğini en iyi yapanlardandı. Öykü yazan iyi öykücü, şiir yazan iyi şair, deneme yazan iyi denemeci oldu. Bir olayın, bir kişinin, bir dönemin, bir eylemin belgesellere, filmlere konu olması, kuşkusuz çok önemlidir. Bu bağlamda, TRT'nin yaptırdığı Yedi Güzel Adam dizisini önemli buluyorum. Bu önemseme de: Şubat 1969 yılında biraraya gelerek çıkarmaya başladığımız 'Edebiyat' dergisinin çıkışında ve devamında bulunan arkadaşlarımızın, rahmetli Cahit'in şiirinden hareketle Yedi Güzel Adam olarak adlandırılmasından kaynaklanmaktadır. Kuşkusuz dergiyi çıkaran ve sürdüren arkadaşlarımız, adı geçen yedi kişiden ibaret değillerdi. Edebiyat'ta, daha onlarca kişinin emeği, alın teri ve fikri vardı.

O tarihte başlattığımız, özgünlüğü ve etkisi tartışılmaz Edebiyat Eylemimizin bir dizi filme konu olması, bu bakımdan da oldukça önemlidir. Ancak, oluşum süreçlerinde bulunmadığımız, katkımızın olmadığı, fikrimizin sorulmadığı ve tanımadığımız insanların gayretli çalışmaları ve yoğun emekleri sonucunda da olsa ortaya çıkacak istenmeyen ve olumsuz durumları kabullenmediğimizi belirtmek isterim.

Sinema sanatı yoluyla yapılmak istenenler de, gerekli özen gösterilirse kesinlikle, yazıdan daha önemli ve etkili sonuçlar doğurur. Bu yadsınamaz bir gerçektir. Her sanat çalışmasında olduğu gibi, sinema sanatında da gerekli özenin gösterilmediği ve özverili çalışmalar yapılmadığında, ortaya istenmeyen sonuçlar çıkabilir. İşte bu olumsuz sonuçları kimse kabullenmek istemez, bir sorumlu aranır.

Bir de şu var: bir sanat akımı ya da bir edebiyat, kültür akımı ele alınıp anlatılırken, bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmelidir. Kısmen ya da belli bir bölümü ele alındığında, gerçek amaca ulaşılmış olunmaz. Büyük yapımlar ve büyük yönetmenler kolaylıkla ortaya çıkmamışlardır. Ciddi, sabırlı, titiz ve uzun çalışmalar vardır her başarının ardında. TRT'nin yaptığı dizinin gelecek bölümlerinin daha kapsayıcı ve bütüncül bir bakış açısına kavuşacağını umut ediyor, diziyi ortaya çıkaran, emek veren herkesi kutluyorum.'

RASİM ÖZDENÖREN (1940) 

'Müslüman'ın antiemperyalist oluşu, basit bir siyasi tavır alış olarak okunmamalıdır'

Denemeci ve öykü yazarı Rasim Özdenören de Türk edebiyatının Maraşlı isimlerinden. Çözülme, Hastalar ve Işıklar ve Toz gibi hikâyelerinin yanı sıra Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı, Müslümanca Yaşamak ve Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti gibi onlarca düşünce kitabıyla hem yakın dönem Türk edebiyatının hem de düşüncesinin adından söz ettiren kalemlerinden biri. Yedi Güzel Adam'ın Nuri Pakdil'le birlikte hayatta olan ikinci kişisi. Usta yazar Özdenören halen Yeni Şafak'ta da yazmaya devam ediyor.

ALİ KUTLAY (1940-2008) 

Öykü yazmaya lisede başlayan ve yine lisede aldığı ani bir kararla yazmayı bırakan bir öykücü Ali Kutlay. Ne kendisini tanıyoruz, ne kendisini tanıtacak eser bıraktı geride. Yedi Güzel Adam'la aynı lisede okumanın bile tarihe not edilmek için yeterli olduğunu Yedi Güzel Adam dizisiyle birlikte gördüğümüz bir isim Kutlay. Rasim Özdenören'i hikaye yazmaya teşvik eden kişi olması itibariyle de önemli.

CAHİT ZARİFOĞLU (1940-1987) 

'Halk aşksızsa sokaklar banka dükkanlarıyla doludur'

Yedi Güzel Adam şiirinin yazarı. Güzel adamların en yakışıklısı, en artisti, en şairi… Dünyadan en erken göçüp gideni… Ancak kısa ömrüne rağmen giderken arkasında döne döne okuduğumuz yüzlerce şiir, yüzlerce deneme, hikâyeler, çocuk oyunları, romanlar ve henüz çıkarken bile bir efsaneye dönüşen Mavera Dergisi'ni bırakmış yedi güzel adamın isim babası. 1967'de çıkan İşaret Çocukları kitabıyla büyük yankılar uyandıran Zarifoğlu, sırasıyla Yedi Güzel Adam, Menziller ve Korku ve Yakarış şiir kitaplarıyla Türk şiiri içinde kendine mahsus bir alan açabilen ender şairlerden biri.

MEHMET AKİF İNAN (1940-2000) 

'Kim demiş her şeyin bitişi ölüm, destanlar yayılır mezarımızdan'

Akif İnan, Yedi Güzel Adam arasındaki en teşkilatçı isim. 1940 yılında Şanlıurfa'da doğan İnan'ın yolu aziz dostlarıyla Maraş lisesinde kesişir. 1960 yılında yine Maraş'ta Necip Fazıl'la tanışmış ve bu tarihten dokuz yıl sonra da Nuri Pakdil'le birlikte Edebiyat Dergisi'ni kuruluşunda yer almış. Hicret ve Tenha Sözler adlı şiir kitaplarının yanında Din ve Uygarlık ve Edebiyat ve Medeniyet Üzerine adlı deneme kitaplarıyla da düşünce yolculuğunu sürdüren İnan, ayrıca Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen sendikalarının da kurucu başkanlığını yapmış bir eylem adamıydı.

ALAEDDİN ÖZDENÖREN (1940-2003)

'Gülüm gülüm / Bu kentin koynuna girdiğim günden beri / Cebimde ölümüm'

Rasim Özdenören'in ikiz kardeşi şair Alaadin Özdenören, Cemal Süreya'nın 'şiir geldi kelimeye dayandı' dediği yerde az şiir yazmış ama her şeyi şiir olmuş bir başka güzel adam. Şiir ve yazılarını, Yeni İstiklal, Diriliş, Edebiyat, Mavera ve Ay Vakti gibi dergilerde yayınlayan Alaaddin Özdenören, Güneş Donanması ve Gide Gide Yalnızlık adlı şiir kitaplarının yanı sıra Batılılaşma Üzerine ve Devlet ve İnsan gibi deneme kitapları da bulunuyor.

Rasim Özdenören: Dizi olduğu için hataları görmeyebiliriz

Yedi Güzel Adam dizisine ilişkin önce biraz sitayişle şunu söylemeliyim, bize danışan olmadı. Sadece sinopsisini okudum, onun hakkındaki görüşlerimi söyledim. Son tahlilde bir televizyon filmidir. Her film de olduğu gibi kurgu yanı ağır basan bir dizi filmdir. Realiteye uyulmayan yerleri de izleyiciyi yakalamak adına planlanmış. Realiteye uymayan hususlarından biri de Üstad Necip Fazıl'la Cahit (Zarifoğlu) arasında geçen evlenme meselesinin konuşulduğu o sahnedir. O görüşmede Necip Fazıl, Cahit'e evlenmesini tavsiye ediyor, ona evliliğin faziletlerinden bahsediyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Cahit'in evlenmesinde bizim ailemiz rol oynadı. Bitlis'te bir arkadaş görmüş Berat Hanım'ı durumu bize intikal ettirdi, biz de Cahit'e söyledik. Cahit de olur dedi. Sonra talep Berat Hanım'ın babası Kasım Arvasi Hoca'ya aktarıldı. Kasım Hoca da 'bu adamlar madem yazar-çizer taifesindendir o halde Üstad bunları tanır' diyerek durumu Necip Fazıl'a sormuş. Üstad, o tarihlerde Cahit'i tanımazdı. Akif'le beni aradı, bize sordu. Biz de sonra 'Üstadım uygundur' dedik. Böylece Necip Fazıl da Kasım Hoca'ya olumlu kanaatini bildiriyor. Ve sonra Üstad da nikâh şahidi oluyor zaten. Yanlış bir olay aktarımıdır ama neticede bir kurgudur, bir dizidir bu. Ama Necip Fazıl'ın karakteri o sahnedeki duruma uygun değildir. O sahnede Üstad, Cahit'i ikna etmeye çalışıyor, Cahit de nazlanır gibi tavır takınıyor. Cahit'in tavrı da o kadar süklüm püklüm bir tavır değil. Ama dediğim gibi neticede filmdir, insanlar beğeniyorsa sorun yok.

Ali Kutlay da bizim sınıf arkadaşımızdı. Lisede hikâyeler yazan ama liseden sonra ani bir kararla hikâyeyi bırakan biriydi. Sezai Bey kabul etmeyince, Yedi Güzel Adam'dan biri olarak son anda onu eklemişler. Bana sorulmadı da. Sanıyorum benim zaman zaman anmam dolayısıyla onu eklediler. Bir iki yerde yazmıştım. Ama Ali Kutlay benim kişisel tarihimde yeri olan biriydi. Ali'nin bir tek benimle ahbaplığı, arkadaşlığı vardı. Çok büyük ihtimalle anmam dolayısıyla onu eklediler. Bana danışılsaydı Hasan Seyithanoğlu'nu önerirdim. Hasan yazı yazmıyordu ancak Hamle Dergisi'ni çıkartırken onun çizdiği motifleri biz dergide kullanmıştık. Ali'nin olması da yadırganacak bir şey değil, belki dizinin ilk döneminde Ali, ikinci döneminde Hasan şeklinde, yedinci adam dönebilir. Tarihsel bilgileri dışarıda bırakırsak, dizinin başarılı olduğunu söylemek mümkün.

1974 yılında Cahit'in bu isimdeki şiir kitabı çıktığında Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Alaaddin Özdenören, Akif İnan, Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu. Bana sorduklarında söylediğim orijinal Yedi Güzel Adam budur. Daha sonra 1975 yılından itibaren Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil'le bir iletişim kopukluğu yaşandı. Acaba Yedi Güzel Adam diye bir şeyin arasında anılmak bu isimleri üzer mi mülahazasıyla 1976'dan sonra Nazif Gürdoğan ve Bahri Zengin'in adı anılmaya başlanmıştı Yedi Güzel Adam arasında. Mavera Dergisi'nin çıkmaya başlamasıyla…

Ersin Nazif Gürdoğan: Devlet ricali bu isimleri okuyarak büyüdü

Yedi Güzel Adam dizisi, tabi yeni bir deneme, kıymetli bir proje. İlk defa böyle bir çalışma yapılıyor, inşallah hakkıyla üstesinden gelinir ve bundan sonraki benzer yeni projelere yol açmış olur. Daha müstakil hikâyeler de olabilir, müstakil dergilerin anlatıldığı projeler de gerçekleştirilebilir. Bugün devlet kademesinde yönetici olan insanların hemen hepsi, Tayyip Bey ve Abdullah Bey dâhil Necip Fazıl'dan ezbere şiirler bilirler, Sezai Karakoç'tan ezbere şiirler bilirler. Erdem Bayazıt'tan şiirler bilirler. Cahit Zarifoğlu'nun şiiri biraz zor bir şiirdir ama yine de bilirler, Rasim Özdenören'in yazılarını okumuşlardır, benim Görünmeyen Üniversite'mi okumuşlardır. Bizim kuşağımızın bugünkü yönetici kadrolar üzerinde çok ciddi etkisi vardır. Tabi Necip Fazıl Üstad'ı ayrıca anmak gerekir.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik: Yeni bir cazibe merkezi oluşacak

'Aslında Yedi Güzel Adam'ın hikâyesi, Türkiye'nin hikâyesinin çok önemli bir parçasıdır. Bu dizi, hem Maraş açısından, hem Maraş'a ruh veren insanlar açısından hem de bu insanları yetiştiren mekânlar açısından çok önemli mesajlar içeriyor. Bu adamları yeniden Türkiye'nin gündemine getirme sorumluluğu TRT'ye nasip oldu. İzlenirliği zor, standart belgeseller yerine böyle dizilerle gündeme getirilmesi daha büyük bir cazibe merkezi oluşturacaktır.'

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin: Reyting kaygısını gözardı ettik

'Yedi Güzel Adam'dan biri olan Erdem Bayazıt'ın kızı Sevde Bayazıt ilk olarak böyle bir projeyle bize geldiğinde biz ehemmiyetini bildiğimiz için işi sahiplendik. Bizim endişemiz açıkçası şuydu. Diziyi yaparken reyting kaygısıyla izlenmeme kaygısı arasındaki tercihimiz ne olurdu diye. Neticede biz kamu yayıncısı olduğumuz için reytingten de gerekirse ödün verilebilirden hareketle bu diziye niyetlendik. Ama ilk bölüm itibariyle bu dizinin tutacağını şimdiden söylemek mümkün… Belki şu hususun altını çizmek gerekir, neticede bu bir belgesel değildir. Böyle bir projenin TRT arşivi için çok önemli olduğunu söylemek gerekir. Tabi sadece Türkiye'de değil, Arap dünyasına satabilir miyiz bilmiyorum ancak Türk cumhuriyetlerinde de bu dizinin tutacağına inanıyorum.

Yapımcılar İlksen Fırat ve Ömer Can: Gönül borcumuzu ödemeye çalışıyoruz

Dizinin yapımcılığını İlksen Fırat ve Ömer Can üstleniyor. Türk televizyonlarında bir ilk olması sebebiyle böylesine riskli bir projeyi neden kabul ettiniz diye sorduğumuzda, ikisinin de cevabı değişmiyor, ticari endişelerle yaklaşmadık diyorlar. Ömer Can, dertlerinin 30-40 yıl sonra TRT arşivi için kalıcı bir eser yapma heyecanıyla hareket ettiklerini söylüyor. İlksen Fırat ise, 'Gençliğimiz şiiri unuttu. İsteğimiz yeniden şiir okumaları, şiiri öğrenmeleri. Bir sürü gençlik dizisi var, şiirle edebiyatla bu Yedi Güzel Adam'ın fikirlerini, eserlerini yeni nesillere aktarmak istiyoruz' diyor. Projeyle ilgili hepsi kamuoyuna mal olmuş tanınmış isimleri yıkma ihtimalini sorduğumuzda, İlksen Fırat'ın TRT'ten Zarifoğlu'yla mesai arkadaşı olduğunu öğreniyoruz. Bu isimlerin tamamının eserleriyle ünsiyetimiz var diyen Fırat, bu isimlere olan gönül borcunu ödemeye çalıştığını söylüyor. İnsanlar dizi vesilesiyle bu isimlerin eserlerine yönelirse amacımıza ulaşacağız diye de ekliyor. Dizide adının geçmesini istemeyen Sezai Karakoç'la ilgili bir proje düşünüp düşünmediğini sorduğumuz İlksen Fırat, 'Üstadımız eğer izin verirse böyle bir yapmaktan ancak şeref duyarız' diyor.

Genç oyuncular genç edebiyatçıları canlandırıyor

Dizide Yedi Güzel Adam'ı, hepsi birbirinden yetenekli yedi genç oyuncu canlandırıyor. Biz üç isimle, Erdem Bayazıt'ı canlandıran Uraz Kaygılaroğlu'yla, Nuri Pakdil'i canlandıran Kemal Uçar'la ve Cahit Zarifoğlu'nu canlandıran Baran Akbulut'la içinde oldukları projeyi ve canlandırdıkları isimleri konuştuk. Uraz Kaygılaroğlu, canlandırdığı Erdem Bayazıt'ı yazdıklarının dışında yaşadığı şehirde birlikte olduğu insanlar üzerinden de tanıdığını söylüyor. 'Şahit ettiğim güzel bir adamı oynuyorum' diyor.

Pakdil'in 'klas' duruşunu seviyorum

Nuri Pakdil'i canlandıran Kemal Uçar ise dizi öncesinde de Pakdil'li tanıdığını, yazdıkları üzerinden teması olduğunu söylüyor. Pakdil'in yanı sıra Cahit Zarifoğlu'nun şiirlerini de iyi bildiğini söyleyen Uçar, 'ama ben Nuri Pakdil'in susuşunu, o klas duruşunu sevdim' diyor.

Zarifoğlu 'özel' bir şair

Türk edebiyatının yakışıklı ve artist şairi Cahit Zarifoğlu'nu ise oyuncu Baran Akbulut oynuyor. Zarifoğlu ile dizi öncesi az da olsa teması olduğunu söyleyen Akbulut, projeden sonra Zarifoğlu'na daha fazla eğildiğini söylüyor. 'Zarifoğlu özel ve sıra dışı bir şair, böyle bir ismi oynamaktan ayrıca mutluyum' diyor.

Sevde Bayazıt Kaçar (Proje danışmanı- Erdem Bayazıt'ın kızı): Hem güzel adamları hem Maraş'ı anlatalım istedik

'Bu diziyle, Yedi Güzel Adam'ın aynı lisede okuduklarını öğrendikten sonra, bunu insanlara anlatalım istedik. Nasıl yaparız diye düşünürken Maraş milletvekilimiz Mahir Bey'le dedik ki bunu diziyle yapabiliriz. Bunun yanı sıra Kahramanmaraş'ı da anlatacağız, doğal ve kültürel özelliklerini… Dizi yapalım dedik ancak kime yaptıracağımızı kestiremiyoruz. Bu isimleri çok iyi tanıyan, böyle bir dizinin ruhunu kavrayabilecek bir isim bulduk, kendisi burada da değil Almanya'da idi; İlksen Fırat ablamıza anlattık. O da 'ben ekibimi kurarım, bu işi güzel bir şekilde halledebiliriz' dedi. Senaristimiz Şilan Avcı'yı da İlksen Hanım buldu. O da edebiyatın içinden gelen bir isim. Daha senaryo bile ortada yokken soluğumuzu Rasim Özdenören'in yanında aldık. Sonra Nuri Pakdil'in yanına gidildi, saatlerce konuşuldu, sohbet edildi. Günlerce albümlere bakıldı. TRT'de bu işi kendi dizisiymiş gibi sahiplenince güzel bir şey de çıktı ortaya.'

10 yıl önce