|

Arınç'ı takip skandalında şok iddia

00:00 - 1/01/2010 Cuma
Güncelleme: 09:32 - 1/01/2010 Cuma
Yeni Şafak
Arınç'ı takip skandalında şok iddia
Arınç'ı takip skandalında şok iddia

Genelkurmay ile İçişleri arasında 1997'de imzalanan yasalara aykırı EMASYA protokolü halen yürürlükte...Genelkurmay ile İçişleri arasında 1997'de imzalanan EMASYA protokolünün yasalara aykırı olduğu, 7 yıl önceki Mülki İdare Şûrası'nda tescil edildi. Şura'nın 'iptal edilsin' önerisine rağmen protokol hala yürürlükte...


Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında 7 Temmuz 1997'de imzalanan gizli Emniyet Asayiş Yardımlaşma (EMASYA) Protokolü'nün hâlâ yürürlükte olması tartışma konusu olmaya devam ediyor. Protokol, siyasi otoritenin az da olsa zayıfladığı, afet, toplumsal olaylar ve terör olayları karşısında resmi olarak ilan edilmeyen bir sıkıyönetim halinin, fiilen yürürlüğe sokulmasının yasal dayanağını oluşturuyor.


Asker, protokole dayanak sivil alanda istihbarat bile yapabiliyor. EMASYA'nın yasalara aykırı olduğu bundan 7 yıl önce 25-27 Nisan 2002 tarihlerinde yapılan Mülki İdare Şûrası'nda tescil edildi. Şûra, bu protokolün iptal edilmesini de önerdi. Ancak protokol hala yürürlükte.


SIKIYÖNETİM GİBİ

Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Korgeneral Çetin Doğan ile İçişleri Müsteşarı Teoman Ünüsan tarafından imzalanan ve 27 maddeden oluşan protokol "gizli" ibaresini taşıyor. Bu protokolde askeri birliklerin, "büyük toplumsal hareketler" karşısında yerel mülki idare amirinin çağrısı ve kararını beklemeden harekete geçmesi öngörülüyor. İldeki polis ve jandarma, yardıma gelen askeri birliğin komutanının emrine giriyor ve garnizon komutanı mülki idare amirinin güvenlikle ilgili yetkilerini fiilen devralıyor.


Protokol, bu tür olayların öngörülmesi için sivil alanda geniş bir istihbarat çalışmasının askeri güçler tarafından yapılmasına da olanak sağlıyor. Protokolün uygulaması durumunda, adeta ilan edilmemiş bir sıkıyönetim hali ortaya çıkıyor.


2002'DE KANUNSUZ DENİLDİ

Siyasi otoritenin iyice zayıfladığı 1997'de imzalanan bu gizli protokolle askeri otorite, terörle mücadeleden toplumsal olaylara uzanan birçok bahane ile müdahale yetkisi kazandı. EMASYA'nın yasalara aykırı olduğu ise bundan 7 yıl önce yapılan Mülki İdare Şurası'nda tescil edildi.


AK Parti iktidarı öncesinde 25 Nisan 2002'de toplanan Başbakan Bülent Ecevit ve İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in de bulunduğu şura, 273 üyenin katılımı ile 3 gün çalıştı. Şurada oluşturulan 2 numaralı komisyon, protokolü didik didik inceledi. Şura sonunda yayımlanan raporda, EMASYA'nın birçok noktadan kanuna aykırı olduğu vurgulandı.


EMASYA'DA ARINÇ'I TAKiP YETKiSi VAR

EMASYA'nın TSK ile Emniyet Teşkilatı arasında yönetmelik gibi bir şey olduğunu ifade eden Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu, protokolün 28 Şubat'ın karanlık sürecinde imzalandığını hatırlattı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı takip skandalıyla ilgili bilgiler veren Orakoğlu, "EMASYA'nın uygulanması komutanların demokrasi anlayışı ile ilgili bir şey" dedi. "Şimdi dese ki 'Arınç'ı EMASYA protokolüne göre yapıyoruz' buna yetkisi var" diyen Orakoğlu, hiçbir hukuk devletinde bir işin subjektif fikirlere bırakılamayacağını vurgulayarak , bir sistemin geçerli olması gerektiğini söyledi.


EMAYSA protokolünün kanunu aştığını belirten Orakoğlu, 2003'te toplanan Mülki İdare Şurası'nı ise şöyle anlattı: "Yani burada 105 tane üst düzey yönetici var. Emekli valiler var, hazır görevde valiler var. Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığından yetkililer var. Bunlar toplanmışlar bu EMASYA protokolünün 12-13 tane maddeden 5442 Sayılı Kanu'na aykırı olduğunu karara bağlamışlar. Bunu 13-14 maddelik bir raporla hükümete ilettiler. Tahmin ediyorum ki hükümet de bu EMASYA protokolünün kaldırılması adına bunu TSK'ya yazmıştır. Ama EMASYA protokolü şu anda devam ediyor."


DOĞRUDAN MÜDAHALE

Orakoğlu, EMASYA'nın direkt ve doğrudan demokratik hayata müdahale edebileceğine dikkat çekti. Protokole göre Ankara'nın en üst düzey garnizon komutanının EMASYA komutanı olduğunu söyleyen Orakoğlu, "İlin idaresi 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'na göre valilere verilmiştir. Ama EMASYA protokolü bu yetkiyi garnizon komutanlarına vermiştir. Yani burada garnizon komutanı isterse emniyetin istihbarat başkanını da çağırır herkesi çağırabilir" diye konuştu.


PROTOKOLÜN HUKUKSUZ 8 YÖNÜ

1-Protokol, yasanın çizdiği sınırı aşarak "bir ilde çıkan" asayişle ilgili olaylarla ilgili yardım isteme esaslarını düzenliyor. Oysa bir ilde çıkacak olaylarla ilgili durum İller İdaresi Kanunu'nun 11/D maddesinde zaten ayrıntılı olarak ele alınıyor. Bu nedenle protokol yetki yönünden hukuka aykırı.


2-Protokolle kurulan il ve ilçe Güvenlik Koordinasyon Komisyonları üyeleri arasına garnizon komutanı sıfatıyla bir askeri yetkili dahil edilmesi mülki idare amirliğinin asayiş hizmetlerine ilişkin yetki ve sorumluluk düzeninin bütünlüğünü bozuyor.


3-Protokol aniden ortaya çıkan ve hakkında acilen karar alınması gereken sorunların çözümünde sürat ve etkinliği azaltabilecek bir işleyiş sistemi oluşturmakla mülki idare amirlerinin takdir yetkisini ve hareket serbestisini kısıtlıyor.


MÜLKİ AMİRE ZORUNLU GÖREV

4-Protokolle getirilen mülki idare amirlerinin kuvvet talebinde bulunmadan önce EMASYA Bölge ve Tali Bölge komutanlıklarına bilgi vermesi zorunluluğu, 5442 sayılı İller İdaresi Kanunu'nun askeri birliklerden yardım istenilmesi konusunda getirdiği düzenlemenin esasını teşkil eden "istisnailik" ve "'olağanüstülük" nitelikleriyle bağdaşmıyor.


5-Protokolle EMASYA komutanlıklarına verilen mülki amirlerin talebi olmaksızın olaylara müdahale yetkisi 5442 Sayılı Yasa'ya "şekil, yetki, konu ve maksat" yönlerinden aykırı.


6-Protokolle iller arasında kuvvet kaydırılmasının EMASYA Tali Bölge komutanının aracılığına bağlanması, 5442 Sayılı Yasa'ya açıkça aykırı.


7-Protokolün polis ve jandarma güçlerinin tamamının kaçınılmaz olarak yardıma gelen askeri birliğin komutasına girmesini öngören düzenlemesi yasalara aykırı.


8-Protokol'ün 20. maddesiyle Asayiş Harekât Merkezi ve 22 ve 23. maddeleri ile Müşterek İstihbarat Merkezleri şeklinde düzenli ve sürekli örgütlenmelere gidilmesi, başta 5442 Sayılı Kanun olmak üzere, iç güvenliği düzenleyen tüm yasalara aykırı. (Bugün Gazetesi)


14 yıl önce
default-profile-img