|

Çatışmalardan medet umanlar yine bir arada

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, "Çatışmalardan, zulümden, yasaklardan, işkencelerden medet uman ne kadar odak varsa şu anda yine bir araya geldiler" dedi.

Aa
00:00 - 26/07/2014 Cumartesi
Güncelleme: 18:18 - 26/07/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Çatışmalardan medet umanlar yine bir arada
Çatışmalardan medet umanlar yine bir arada

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası kapsamında Diyarbakır İstasyon Meydanında düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti.

Başbakan Erdoğan, 16 Kasım 2013 tarihinde Diyarbakır''da düzenledikleri toplu açılış törenine, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ve 38 yıl sonra vatanına gelen Şivan Perver ve İbrahim Tatlıses ile katıldıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Değerli sanatçımız Şivan Perver 38 yıl sonra ilk kez vatanına, toprağına döndü. Sanatçımız İbrahim Tatlıses ile burada sizlere seslendi. Ne dediler; ''meğri'' dediler, ''ağlama'' dediler, ''ağlama kardeş, ağlama can, ağlama Diyarbakır'' dediler. Diyarbakır o gün yine ağladı ama bu kez sevinçten ağladı. Diyarbakır umutla ağladı, kabına sığmadığı için yıllardır aradığı huzuru, kardeşlik iklimini teneffüs ettiği için ağladı. O gün inanın Trabzon ağladı, Antalya ağladı, İzmir ağladı. Diyarbakır ile birlikte televizyonlarının başında Ankara ağladı, Erzurum ağladı, İstanbul ağladı. İnanın o gün bizimle birlikte Erbil sevinç gözyaşları döktü, İslamabad, Kabil, Beyrut, Küdüs, Gazze, Şam sevinç gözyaşları döktü.

O güzel manzara, o kardeşlik manzarası, birlik, dayanışma manzarası herkesin yüreklerine umut ışığı yaktı. Bu umut verici tarihi manzaranın ardından ne yaptıklarını sizler de gördünüz. 81 vilayetin sevinç gözyaşlarından birileri rahatsız oldu, 77 milyonun kucaklaşmasından birileri ciddi şekilde rahatsız oldu. O malum medya, muhalefet partileri, malum çevreler Diyarbakır''daki bu kardeşlik fotoğrafından rahatsız oldular, bu kardeşlik manzarasını gölgelemek için uğraştılar. Yetmedi 17 Aralık''ta, 25 Aralık''ta yargı ve emniyete sızmış bir grup vasıtasıyla darbe girişiminde bulundular. En başta kardeşliğimizi, en başta çözüm sürecini hedef almak istediler. Gezi olaylarının arkasındaki gerçek aktörleri sizler çok yakından tanıyorsunuz, 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin arkasındakileri sizler çok yakından tanıyorsunuz. Faili meçhullerin arkasında kim varsa, işte bu saldırıların arkasında da aynı anlayış var. 1992''de Nevruz''da 40 kişinin ölümünün arkasında kim varsa, 17 Aralık darbe girişiminin arkasında o var. Bütün bu karanlık güçler, AK Parti iktidarını nasıl çökertiriz bunun gayreti içine girdiler."

"Kadim düşmanlarımızın birer kuklasıydılar"

Başbakan Erdoğan, iktidara karşı yapılan bütün operasyonlara karşı dik durarak, yola devam ettiğini belirterek, "17 Aralık darbesinin içinde yer alanlar, ülkemizin ve milletimizin kadim düşmanlarının birer kuklasıydılar. Biz, Pensilvanya ihanet şebekesiyle hesaplaştığımız gibi onların arkasındaki güçlerle de hesaplaşıyoruz" dedi.

Gezi olayları, 17 ve 25 Aralık darbe girişim arkasında eski Türkiye koalisyonunun bulunduğunu, bu koalisyonun Türkiye'yi eski günlere, faili meçhuller dönemine, çatışmalar dönemine, gençlerin kanının aktığı, annelerin gözyaşının aktığı dönemlere, Diyarbakır zindanından feryatların yükseldiği döneme götürmek istediklerini anlatan Başbakan Erdoğan, "Allah''a hamdolsun bunu başaramadılar. Hesapların üzerinde hesap vardır, tuzakların üzerinde tuzak vardır. Rabbim kurulan bu tuzakları altüst etti, milletim 30 Mart''ta bu kirli tezgahları darmadağın etti. Fakat şimdi bir başka tuzak kurdular, o eski Türkiye koalisyonu bir kez daha ortaya çıktı, piyasaya sürdükleri cumhurbaşkanı adayıyla bir kez daha eski Türkiye hayali kurmaya başladılar. Kimin kiminle iş tuttuğunu, ittifak yaptığını siz daha iyi görüyorsunuz. Kürt kardeşlerimin sorunlarını yıllarca inkar eden, yıllarca bu topraklara, inançlara zulüm uygulayan, her darbenin arkasında duran, işte şimdi yine sahnede" diye konuştu.

Erdoğan, CHP ve MHP'nin ortak bir aday çıkardığını anımsatarak, ''Türkiye'yi tanımayan, bilmeyen, Türkiye'nin sorunlarından hiç haberi olmayan bir aday. Bu aday nereye gitse oraya göre konuşuyor. CHP ve MHP'ye çok kısa zamanda uyum sağladı. Batıya gidiyor, ulusalcı oluyor. Başka bölgelere gidiyor, ırkçı oluyor. Doğuya, güneydoğuya geliyor, buranın nabzına göre şerbet vermek istiyor ama şerbeti yok. Hacıbektaş'a gidiyor, din derslerinin zorunlu olmasından şikayet ediyor. Hani diyorlar ya işte 'dini yanı da var.' E niye zorunlu din dersinden rahatsız oluyorsun?'' dedi.

''O dergiyi elinde tutarak içinde olanı dışarıya aksettirdi''

Diyarbakırlılar'a özellikle bir fotoğraf karesini hatırlatacağını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

''İstanbul'da bu aceminin eline bir dergi (Türk Solu) tutuşturdular. Duydunuz değil mi? Gördünüz. Bu monşer aday, kendisini destekleyen o dergiyi aldı, o dergiyle poz verdi. Şimdi ben Diyarbakır'da o rezil derginin bazı kapaklarını sizlere birkez daha hatırlatacağım. CHP ve MHP adayının elinde tuttuğu o derginin kapaklarında ne vardı biliyor musunuz? 'Kürt sorunu yoktur. Kürt istilası vardır.' Bu dergide, işte bunu kapak yaptılar. Açlık grevi yapanlara 'Açlıktan geberin' diye kapak yaptılar. 'Devlet Dersimliler'den değil, Dersimliler devletten özür dilesin' diye kapak yaptılar. CHP Genel Müdürünü ve annesini aşağılayan kapak yaptılar. Merhum Said-i Nursi'yi, merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nu tahkir eden, orduyu darbeye çağıran, şahsımın da idamını isteyen kapaklar yaptılar. İşte bu monşer aday çıktı, bu ırkçı, faşist, kendini bilmez dergiyle poz verdi. Sanmayın ki hata yaptı. Sanmayın ki yanlışlıkla o dergiyi eline aldı. Takdiri ilahi. Zihninde, beyninde, ruhunda ne varsa, işte o dergiyi elinde tutarak, içinde olanı dışarıya aksettirdi. Şecaat arz ederken, sirkatin söyledi. Ben inanıyorum ki Diyarbakır'dan bu ırkçı adaya, bu omurgasız adaya hiç oy çıkmayacak. Ben inanıyorum ki doğu ve güneydoğu, bu ırkçı adaya gereken cevabı zaten verecek.''

''Biz siyasi Kürtçü değiliz''

Irkçı olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, ''Biz siyasi Kürtçü değiliz. Siyasi Türkçü de değiliz. Biz Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Romanıyla, Gürcüsüyle, Abhazasıyla, Boşnağıyla bütün yaradılmışları Yaradandan ötürü seviyoruz'' dedi.

Erdoğan, ''Son zamanlarda hayret ettim. Bahçeli 'Kürt kardeşim' demeye başladı. Ey Bahçeli, sen bugüne kadar 'Kürt kardeşim' demezdin. Fakat hamdediyorum öğrenmiş. Bu siyaset insana neler yaptırıyor. Öğrendi. Çünkü biz, 'inananlar kardeştir' diyerek, hiç ayrım etmeden baştan beri 'kardeşim' dedik'' diye konuştu.

HDP'nin de cumhurbaşkanlığı için aday çıkardığını hatırlatan Erdoğan, ''Bir kere bu HDP'nin cumhurbaşkanı adayı çıkarması Türkiye'de tesis ettiğimiz demokrasi ve özgürlük ortamının en bariz göstergesidir. O da nereye gitse ona göre konuşuyor. Dün bir konuşmasını dinledim. Çok enteresan. Aslında diyor, bizim adayımız diyor, hanım olmalıydı diyor. Hanım olmalıydı diyor. Sen hanım aday çıkardın da olmaz mı dediler. Çıkarsaydın, niye çünkü orada hanımlar var. Türkiye'nin nerelerden nerelere geldiğini görüyorsunuz'' dedi.

1980 yılında Meclis'in cumhurbaşkanı seçemediğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

''114 tur oylama yapıldı. Cumhurbaşkanı seçilemedi. Mardin Bağımsız Milletvekili Nurettin Yılmaz, o günlerde cumhurbaşkanı adayı oldu. Ne dediler biliyor musunuz? 'Bir Kürt cumhurbaşkanı mı olacak?' dediler. 12 Eylül darbesinden sonra Nurettin Yılmaz'ı Diyarbakır Cezaevi'ne aldılar. Cumhurbaşkanlığı adaylığını hatırlatarak günlerce ağır işkence yaptılar. Fakat daha sonra merhum Turgut Özal cumhurbaşkanı oldu. Demek olabiliyormuş.''

''Sen belki satılmış olabilirsin ama o anneler satılmış değil''

BDP, HDP için defalarca ''Doğu ve güneydoğunun CHP'si olmaya çalışıyor'' dediğini anımsatan Erdoğan, ''Evet bu HDP, aynen CHP gibi tek parti olmaya, tek parti zulmünü benim Kürt kardeşlerime uygulamaya çalışıyor. Farklı düşüneni sindiriyorlar, tehdit ediyorlar. Farklı yazanı, farklı söyleyeni dışlıyorlar. Milli değerleri, manevi değerleri, özellikle de bizim dini değerlerimizi her fırsatta tahkir ediyorlar.

Dağa zorla kaçırılan çocuklarının arkasından feryat eden annelere hakaret edecek kadar, onları rencide edecek kadar, insafsızlar, vicdansızlar. Anneler, evlatlar için yürekli, cesur bir eylem ortaya koyuyorlar. Peki bu HDP'nin cumhurbaşkanı adayı ne dedi? 'Bu anneler istihbarat tarafından kendilerine verilen ücret karşılığında o eylemi yapıyorlar' dedi. Sen belki satılmış olabilirsin ama o anneler satılmış değil, bunu böyle bilesin. İşte bunların annelere bakışı bu. Bunların gençlere bakışı bu. Bunlar annelerin sadece gözyaşını sever. Bunlar gençlerin sadece kanını sever. Bunlar dirileri değil, sadece ölüleri sever. Ben Diyarbakar'ın tüm yürekli annelerini kutluyorum. Buradan o annelere birkez daha selamlarımı gönderiyorum. Sadece o anneler değil, Diyarbakır'ın, doğu, güneydoğunun, tüm Türkiye'nin annelerinin bu kan tacirlerine artık itiraz etmesi gerekiyor.''

"Siyasetin konuştuğu bir Türkiye inşa ediyoruz"

Diyarbakır'ın kendisine ihanet eden, hakaret eden CHP ile ittifak arayışına giren HDP'ye sandıkta gereken dersi vereceğini söyleyen Erdoğan, CHP, MHP ve diğer ulusalcı, ırkçı, ayrımcı partilere verilecek her oyun eski Türkiye'ye gideceğini, HDP'ye verilecek her oyun eski Türkiye'nin işine yarayacağını, şahsına verilecek her oyun ise çözüm sürecine destek olacağını vurguladı.

Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:

"Çözüm sürecinde ne var? Çözüm sürecinde annelerin gözyaşının dinmesi, dağa kaçırılan yavrularımızın ana ocağına gelmesi var. Artık dağda geleceği ne olacak bunu bilmeyenlerin kendi köyüne, mezrasına, evine dönmesi var. Çözüm sürecinde ne var? Barış, özgürlük, huzur, refah, birlik, beraberlik, kardeşlik var. Bunu biz başlattık. Milli birlik, kardeşlik ardından çözüm süreci dedik ve şimdi bunu yasal zemine oturttuk mu? Oturttuk. Şimdi bu yasal zeminle birlikte mevzuatı değiştiriyoruz. İnşallah bu mevzuatla birlikte. Ah ahh... Akşam 5'ten sonra kepenkler iniyordu. Şimdi 24 saat benim Diyarbakırlı kardeşim Diyarbakır'ın sokaklarında, caddelerinde. Diyarbakır'a hayat geldi.

Bizim gündemimiz farklı. 12 yılda Türkiye'yi çok farklı bir yere taşıdık. Bu mücadelemizi sürdürüyoruz. Kardeşlerim, millet çetelerle mücadele etti. Şundan emin olun kazanan millet oldu. Silahların değil, siyasetin konuştuğu bir Türkiye inşa ediyoruz. Kanın değil, gözyaşının değil, sıkılı yumrukların değil, fikirlerin konuştuğu bir Türkiye inşa ediyoruz. Herkesin birbirini anlamaya çalıştığı, geçmişin yaralarının sarıldığı, umutla geleceği aydınlık bir Türkiye inşa ediyoruz."

"Hiçbir silah, hiçbir kurşun haklı bir fikirden etkili değildir."

Terörün yıllarca bu ülkede bir bahane, perde, vasıta olarak kullanıldığını vurgulayan Erdoğan, terörün varlığı üzerinden birilerinin güç devşirdiğini dile getirdi.

Terör ve bölünme korkusuyla milletin olağanüstü şartlara mahkum edildiğini, terörün bahane olarak kullanıldığını, faili meçhullerin, çetelerin üzerinin örtüldüğünü vurgulayan Erdoğan, çarpık, eksik bir demokrasiye milletin rıza göstermesinin istendiğine işaret etti.

Erdoğan, devlet içindeki çetelerin, terör bahanesinin arkasına saklanarak rutinin dışına çıktığına, hukuksuzluk yaptığına, cinayetler işlediğine dikkati çekerek, "Hiçbir silah, demokrasi ve hukuk içinde savunulan meşru talepten daha güçlü değildir. Hiçbir silah, hiçbir kurşun haklı bir fikirden etkili değildir. Şunu unutmayın kardeşlerim; yıllarca bu ülkenin efendisi, sahibi gibi davrananlar, Türkiye demokratikleştikçe, kaybettikleri hissine kapılıyorlar. Çözüm süreci ilerledikçe, kardeşlik pekiştikçe bazıları ellerindeki imtiyazların kaybolup gittiğini anlıyor. Şunu herkes bilsin; biz bu çözüm yoluna başımızı koyduk. Bedenimizi koyduk. Canımızı koyduk. Bu süreci, bu çözümü, kardeşliği baltalamak için önümüze çok engeller çıkardılar. Dimdik durduk. Arkamızda sizin olduğunuzu bilerek dik durduk. Sizin hayır dualarınız sayesinde dik durduk. Türkiye normalleşiyor. İnanın Türkiye'de her şey çok daha güzel olacak" diye konuştu.

"Türkiye normalleşiyor"

Başbakan Erdoğan, 77 milyonun bu topraklarda, bu bayrağın altında bir, beraber ve birlikte olarak geleceği inşa ettiğini, "yeni Türkiye" diyerek 23 Nisan 1920'deki katılımcı, kardeş birbirine saygı duyan manzaranın yeniden çizildiğini vurguladı.

Türkiye'yi özüne, aslına, kuruluş ruhuna döndürdüklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kimlikler, kültürler, klavyeler, diller üzerindeki baskıyı biz kaldırdık. Köylerdeki, mezralardaki, yollardaki baskıyı biz kaldırdık. Türkülerin, şarkıların, kitapların üzerindeki baskıyı biz kaldırdık. Düşüncelerin, siyasetin, gösteri hakkının üzerindeki baskıyı biz kaldırdık. Üniversitelere, okullara başörütülü olarak giremeyen yavrularımızın önündeki engelleri biz kaldırdık. Kur'an-ı Kerim öğretilmesini, siyeri Nebi öğretilmesini, onu seçmeli ders haline getirdik. Bütün okullarda artık bunu öğrenme imkanı var. Manevi değerlerin üzerindeki baskıyı biz kaldırdık. Türkiye normalleşiyor. Türkiye özüne dönüyor. Türkiye ilk Meclisteki ruha, heyecana, kardeşliğe kavuşuyor."

İsrail'in Gazze saldırıları

İsrail'in Gazze'deki saldırılarına da değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Filistin'de maalesef bu İsrail katliam, soykırım yapıyor. İsrail bir terör devleti olarak terör estiriyor. Onun için diyorum ki 'zalimler için yaşasın cehennem.' 150'yi aşkın o yavruların ölümünü gördünüz değil mi? Annelerin ölümünü gördünüz değil mi? Dünya, Avrupa sessiz. Şu anda gerek özel temsilcilerim, gerek Dışişleri Bakanım devredeler, çalışıyoruz. Er veya geç, bu iş de yoluna girecek inşallah. Allah nasip eder, milletimin teveccühü ile sizin teveccühünüzle cumhurbaşkanı seçilirsem, Diyarbakır'da devam eden tüm yatırımların, tüm hizmetlerin takipçisi olacağım. Hiçbir hizmet, proje yarım kalmayacak. Cumhurun başı olmak kolay değil. Orada da koşacağız. Bizim işimiz eser üretmek."

İstanbul'da boğaz köprüsünün altından Marmaray'ın geçtiğini, 3. boğaz köprüsünde kulelerin yükseldiğini belirten Erdoğan, denizin altından ikinci bir tüplü geçişi Avrasya tüneliyle sağlayacaklarını, burayı da otomobillerin kullanacağını anlattı.

Çalışmaların Cumhurbaşkanlığında da devam edeceğini belirten Erdoğan, o nedenle 10 Ağustos'ta Diyarbakırlılar'ın desteğini beklediğini söyledi.

Erdoğan, "Siz 3 Kasım'da bu ülkenin makus talihini değiştirdiniz Türkiye şahlandı. 10 Ağustos'tan sonra da Türkiye'de yeni bir dönemin miladı olacak inşallah" dedi.

Vatandaşlardan mutlaka sandığa gitmelerini, yeni Türkiye'nin inşası için oy kullanmalarını isteyen Erdoğan, "Yarın çocuklarınıza torunlarınıza ne diyeceksiniz biliyor musunuz? 'Yeni Türkiye'nin kuruluşu için biz 10 Ağustos 2014'te tarih yazdık' diyeceksiniz. 'Halkın oylarıyla belirlenen bir cumhurbaşkanını biz seçtik' dieyceksiniz. 'Vesayete, statükoya son verdik' diyeceksiniz onun için 10 Ağustos seçimleri çok önemli" diye konuştu.

Yola çıkacaklara uyarı

Ramazan Bayramını şimdiden kutlayan Erdoğan, vatandaşlardan trafikte dikkatli olmalarını, uykusuz ve alkollü araç kullanmamalarını istedi.

Erdoğan, "Giden can sadece sizin canınız olmayacak. Aynı zamanda, siz alkollü olacaksınız alkolsüz nice otobüslerin maalesef devrilmesine vesile olacaksınız. İşte geçenlerde maalesef sevdiklerinden ayrılanlar oldu. İşte Bingöl-Diyarbakır yolunda tankerin devrilmek suretiyle 70 kardeşimiz, vatandaşımız maalesef yandı. Az önce aldığım bilgiyle 12 kardeşimiz ne yazık ki öldü" dedi.

Erdoğan, terör mağduru ailelerle görüştü

Erdoğan, miting için Diyarbakır Havalimanından ayrılışında Diyarbakır'da 1990'lı yıllarda yaşanan olaylar nedeniyle mağdur olan ailelerle de görüştü.

Diyarbakır Havalimanı'na gelen 4 aile, çözüm sürecinin barışla nihayete erdirilmesini istediklerini dile getirerek, Başbakan Erdoğan'a kırmızı ve beyaz gül verdi.

Başbakan Erdoğan ile görüşen Şemsettin Ayhan, AA muhabirine, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi olan kızı Aynur Ayhan'ın 1 Temmuz'dan itibaren kayıp olduğunu, bıraktığı mektubunda Suriye'nin kuzeyindeki Rojava bölgesine gittiğini öğrendiklerini söyledi.

Her yerde onu aradıklarını, kızının kandırıldığını anlatan Ayhan, " Başbakan Erdoğan ile görüşme fırsatımız oldu. Kendisine derdimizi anlattık.Başbakan Erdoğan, bizi dinledi. Derdimize inşallah derman olacak" dedi.

Ayhan, görüşmeden dolayı memnun olduklarını dile getirerek, şunları söyledi:

"Kızımızı, barış ve huzur istiyoruz. Kimsenin çocuğu ölmesin. Kızımı zorluklarla büyüttüm. Kızım umudumuzdu. O bizim ciğerimizdi. Kızım için canımızı vermeye hazırız. Başbakana çözüm sürecini desteklediğimizi, çocuklarımıza kavuşmak istediğimi söyledik. Analar ağlamasın dedik."

Başbakan ile görüşen Zeynep Yağmur da 4 kız kardeş olduklarını, babalarını 1993 yılında faili meçhul cinayette kaybettiklerini söyledi.

Olayın halen aydınlatılmadığını dile getiren Yağmur, "Amacımız bundan sonra hiç kimse babasız büyümesin. En küçük kardeşim babam öldüğünde 16 aylıktı. Ben 9 yaşındaydım. Temennimiz bir daha böyle bir şeyin yaşanmaması. Babasız büyümek çok zor. Çözüm sürecini destekliyoruz. Hep başbakanımıza dua ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Gülistan Güler ise Hazro ilçesinde 1990'lı yıllarda köylerinin yakıldığını, köyden ayrılmak zorunda kaldıklarını kaydederek, bu nedenle çok mağduriyet yaşadıklarını aktardı.

"Başbakanımız sayesinde artık huzurluyuz ve mutluyuz. Barış süreci bizi çok mutlu etti. O dönem çok sayıda insanın köyü yakıldı. Temennimiz köyümüze geri dönmek. İnşallah bu başbakanımızın sayesinde olur. Kendisini cumhurbaşkanı olarak da görmek istiyoruz" diyen Güler, Başbakan Erdoğan'a teşekkür etmek için geldiklerini ifade etti.

Aileler, durumlarını dile getirdikleri mektubu Başbakan Erdoğan'a verdi.

Mitinge Erdoğan''ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve AK Parti Diyarbakır ve çevre illerin milletvekilleri ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş katıldı.

Alanda açılan "Zalime Alp, mazluma Eren olan milletin adamı Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, Allah yar ve yardımcın olsun", "Anadolu yiğidi, mazlumların ümidi" ve Türkçe-Kürtçe hazırlanmış, "Milletin adamı, başımız gözümüz üstüne / Ser Seran, ser çavan" pankartları dikkati çekti.

10 yıl önce