|

CHP'nin tarihine bakın dikili bir ağacı var mı?

Erdoğan, "CHP'nin tarihine bakın. Dikili bir ağacı var mı? Çakılı bir çivileri var mı? Çakılı çivileri olsa, onları sökerler" dedi.

Aa
00:00 - 8/07/2007 Pazar
Güncelleme: 22:35 - 8/07/2007 Pazar
Yeni Şafak
CHP'nin tarihine bakın dikili bir ağacı var mı?
CHP'nin tarihine bakın dikili bir ağacı var mı?

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, oy atmanın ciddi bir iş olduğunu belirterek, “Takım tutmak gibi oy verilmez” dedi.

Erdoğan, İzmir Gündoğdu Meydanında partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Gündoğdu Meydanı'nın insan seliyle dolup taştığını, İzmir'in 28 ilçesini meydanda gördüğünü belirtti. Oy atmanın ciddi bir iş olduğunu dile getiren Erdoğan, “Değerli kardeşim, oy atmak çok ciddi bir iştir. Futbol takımı tutmak gibi oy verilmez. Oy işi önemli bir ölçüdür. Oy büyük bir hassasiyettir. Oy deyip geçmeyin. Oy namustur, şereftir, iffettir. Gelecek nesillere yönelik bir karardır” diye konuştu.

Türkiye'yi aşkla ve şevkle dolaştığını, hedefe varmak için güçten hiç bir şey eksilmeden yollarına devam ettiklerini belirten Erdoğan, “Durmak yok. Bu yol devletin yolu. Milletin doldurduğu meydanları, AK Partili olsun, olmasın bütün insanları siyasetin merkezine insanı yerleştiren bir felsefeyle yolumuza devam ediyoruz. Atatürk'ün hedeflediği muasır medeniyet seviyesine ulaşma azmiyle bu yürüyüşümüzü kararlılıkla sürdürüyoruz. AK Parti daha ileri bir Türkiye için hizmetlerini durmadan sürdürecektir” dedi.

Antalya ve Eskişehir mitinglerinde de meydanların dolduğunu belirten Erdoğan, bölge mitingleri yapmadığını belirterek, şunları söyledi:

“Biz her ilde mitingler yapıyoruz. Sayın Baykal ne zaman gelecek, bilmiyorum. Gelmesi lazım, arzu ediyoruz. Ama geldiği zaman bölge mitingi yapmasın, İzmir mitingi yapsın. Ben Manisa'da da miting yapacağım. Bindirilmiş kıtalarla değil, il il mitingler yapıyorum. Sayın Baykal'ın listesinde 20 miting var. Niye, ne anlatacak ki. 'Şunu yapacağım, cak cek' diyecek. Gelecek zamanla konuşacak. Yaptıkları bir şey yok ki. CHP'nin tarihine bakın. Dikili bir ağacı var mı? Çakılı bir çivileri var mı? Çakılı çivileri olsa, onları sökerler. Biz bu yolculukta güven ve istikrar için varız. Durmak yok, yola devam.” Erdoğan, büyüme ve kalkınma için, AB'ye tam katılım için durmadan yollarına devam ettiklerini, yatırımları sürdüreceklerini söyledi. Demokrasi için kardeşlik ruhuyla, halkla birlikte, kardeşlik duygularını zedelemeden, cumhuriyet ve demokrasinin kazanımları için çalıştıklarını belirten Erdoğan, herkesi kucakladıklarını, tek devlet, tek bayrak ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı adı altında bir bütünlük istediklerini belirtti.

“MADEM Kİ MİLLİYETÇİSİN...”

Başta kendisi olmak üzere hükümet üyelerinin dünyanın dört bir yanına gittiklerini, ataların izlerinin bulunduğu yerleri ziyaret ettiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bugün burada bazıları çıkıyor. 'Ben milliyetçiyim' diyor. Madem ki milliyetçisin, Azerbeycan'a, Türkmenistan'a, Tacikistan'a kaç kere gittin? Alacağınız cevap, 'Düşüneyim, gelirsek gideriz'. Bu kadro, başta Mehmet Aydın olmak üzere devamlı bu yerleri mekik gibi dokudular, Moğolistan'a bile gittim. Orhun Abidelerine gitmek için Moğol Başbakan ile uçakla tarlaya indim. İnekler vardı, otluyorlardı. Oraya indik ve oradan adeta çöl safarisi yapar gibi 50 kilometre yol yaptık ve Orhun abidelerine ulaştık. Şimdi oraları müze haline getiriyoruz. Asfalt yolu bitirdik.

Diyeceksiniz ki şimdi, İzmir'de asfalt sorunu bitti mi de oralara asfalt yapıyorsunuz. Geçmişini bilemeyen, geleceğini de kuramaz. Nereden geldiğimizi bilmek için o müzeyi kurduk. Birileri kalkacak, gidecek. Moğolistan'daki Orhun Abidelerini ziyaret edecek ve diyecekler ki, 'Bir zamanlar AK Parti iktidarı vardı, buralara gelmiş. Allah razı olsun'. Bu medeniyetin evlatları oraları göreceklerdir. Büyük devlet olmanın gereğini yerine getiriyoruz. Selçuklu devletinden beri bu coğrafya birlik ve beraberliğe ne kadar ihtiyacımız olduğunu biliyor. Bugün istediğimiz şey budur. Kahramanmaraş ile İzmir'in kaderi birdir. Şanlıurfa, Sivas, Kastamonu, Erzurum ile İzmir'in kaderi birdir. Neden bu merkezleri peş peşe saydım. Bu yerler aynı düşünceye sahiptir. İstiklal, ay yıldız ve bağımsızlık ateşiyle yanıp tutuşurlar. Kimse bizi küçük düşürmeye, ufkumuzu karartmaya çalışmasın. Siyaset, yönetimi küçük düşürmeye mahkum etmek değildir. Böyle bir gayretin içerisine girmesin.”

“BAYKAL'IN BİR SÖYLEDİĞİ BİR SÖYLEDİĞİNİ TUTMUYOR”

Geçen 5 yıl içinde CHP'nin hafızalarda bıraktığı herhangi bir iş, bir cümle olmadığını savunan Erdoğan, “Baykal'ın bir söylediği bir söylediğini tutmuyor” dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kimileri çıkmış 'Mazotu 1 YTL'ye indiriyoruz' diyor. Sayın Baykal şimdi hesap yapıyor. Açıklayacağı rakam bu parayı kıl payı biraz geçer. Ama biz mazotu zaten 1 YTL'ye veriyoruz. Kime mi veriyoruz? Şu yan tarafta gördüğünüz balıkçı teknelerine, yük ve yolcu taşıyan gemilere mazotu 1 YTL'den veriyoruz. Biz milleti aldatmayız. Olabileceği söyleriz. Şimdi ona söylüyorum. Biri diyor ki, '1 YTL'ye indireceğiz.' Senin babanın,... neyse. Hepsi birbirine benziyor. Bunlar çok dürüsttü de 22 bankayı hortumlamanın maliyeti neydi biliyor musunuz? O günkü parayla 40 milyar dolar. Kim ödedi bu parayı, kim? İzmirli kardeşim, çiftçi kardeşim, sen ödedin. Memurum, işçim ödedi. Bir de bir İmarbank vardı, İmarzedeler vardı. Bunların faturası neydi biliyor musun? 9 katrilyon. Bunu kim ödedi? Bizim iktidarımız ödedi. Mazotu 1 YTL'ye indireceğine, varsa gücün kaçak olan babanla kardeşinin 9 katrilyonunu öde. Bu kadar dürüstlükten bahsediyorsun. O zaman kaçak olan baban ve kardeşini getir ve yargılansınlar.” Uzan ailesinin yeni bir “tezgah” içerisine girdiğini ifade eden Erdoğan, “Bunlar Güney Kıbrıs'ta bir sanal şirket kurmak suretiyle Türkiye Cumhuriyetini mahkemeye verdiler. Hani siz Kıbrıs ile ilgili konularda hassastınız. Güney Kıbrıs ne iş? Ne zamandan beri orada şirket kuruyorsunuz?” dedi.


"ALLAH'TAN BİZ GELDİK DE BÜTÜN BUNLARIN İPİNİ ÇEKTİK"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “22 banka hortumlandı gitti. Allah'tan biz geldik de bütün bunların ipini çektik ve bu paraları, affedersiniz horozlarına, tavuklarına kadar sattık ve onu sahiplerine ödedik” dedi. Gündoğdu Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde konuşan Erdoğan, TMSF'nin mücadelesini kararlılıkla sürdürdüğünü kaydederek, “Peki Sayın Baykal ne yapıyor bütün bu olaylara karşı? Sadece 'Ön kesmek için ne yapabilirim?' bunun gayreti içerisinde” dedi.

Türkiye'nin 79 yılda 220 milyar dolarlık Gayri Safi Milli Hasıla'ya ulaştığını, iktidarları döneminde buna 180 milyar dolar eklediklerini ve milli gelirin 400 milyar dolara ulaştığını anlatan Erdoğan, “Şimdi eğer bu hortumculuk devam etseydi, 220 milyar dolar 4-4.5 senede olur muydu? Yan gelip yatsaydın, 220 milyar dolar bunun üzerine ilave edebilir miydiniz? Bu işler yürek ister, yürek. Yüreğini koyacaksın, işte biz onu yaptık” diye konuştu.

Erdoğan, kendilerinden önceki hükümet döneminde 22 bankanın hortumlandığını ifade ederek, “Allah'tan biz geldik de bütün bunların ipini çektik ve bu paraları, affedersiniz horozlarına, tavuklarına varıncaya kadar sattık ve onu sahiplerine ödedik” dedi. DSP-MHP-ANAP koalisyonu döneminde faizlerin yüzde 8 bin olduğunu, bunun bedelinin günlük 2.5 katrilyon olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Kim ödedi bu parayı kim? Hani dürüsttün, hani dürüsttünüz? O zaman da MHP, DSP'nin değirmenine su taşıyordu. Şimdi DSP battı. Yedek lastik olarak CHP yanına aldı. Şimdi bir değirmen kurdular. Şimdi de MHP'ye, eğer benim milletim müsaade ederse gidecek, bu değirmene su taşıyacak. Ona hazırlanıyorlar. Soruyorum size; Cumhurun değerlerine saygısı olmayandan, cumhuriyetçi olur mu? Halkının değerlerinden uzak olandan halkçı olur mu? Milletinin değerlerine saygı duymayandan milliyetçi olur mu? Halep oradaysa, arşın Gündoğdu Meydanı'nda. Geri kalmış bir çağdaşlık olmaz.

Muhalefetin, Sayın Baykal'ın bugüne kadar ki görevi şu olmuştur. 'Siyaha beyaz, beyaza siyah' demek. Yolsuzlukların, hortumların hesabını vermeyenlerin yanında olmuş, onların avukatlığına soyunmuştur ve bunu batının sosyal demokratları bile kabul etmiyor. Avrupa'da görüştüğüm sosyal demokrat liderler ki, gayet iyidir aram, 'Bunun sosyal demokratlıkla alakası yok, bu başka bir şey' diyorlar. Biz de tanıyamadık. 'Sizi Sosyalist Enternasyonal'e alsak, nasıl olur?' dediler. Ben dedim ki, olur ama onu çıkarmanız lazım. Ve bu son toplantıda ciddi eleştiriler de getirdiler. Adını koymadılar sadece. Adını da yakında koyacaklar.”

ŞEHİT CENAZELERİ

Bazılarının camileri siyaset meydanına çektiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Neymiş, bunlar terörü halledecekmiş. Neyi hallediyorsun? Evvelki gün Bursa'da liste başı olan adayları, bilboard şirketinin 2 elemanını, yanındaki bir grupla, mafya mı, terörist mi, ne dersen de, ellerinde beyzbol sopalarıyla komaya sokuncaya kadar dövdüler. Biri yoğun bakımda, biri hastanede yatıyor. Bu nasıl demokrasi? Bu zihniyet mi Türkiye'ye barışı getirecek? Tahammülleri yok.

Cami meydanında hocaefendi cenaze adabını anlatıyor. Hocaefendiye 'yuh' çekiyorlar. Bizim cenazelerimizde bağırma çağırma olmaz. Bizim cenazelerimizde alkış tufanları olmaz, sessizlik olur. Saygı bunu gerektirir. Şehidimize saygı budur, ama bunlarda bu yok. Çünkü mesele İslami ve insani görevi yapmaya gelmek değil. Dostlar alışverişte görsün. 'Oradan acaba kaç tane oy götürürüm'. Belli işaretleri de var. Zannediyorlar ki, sene 1999. O iş geçti artık, sür eşeğini Niğde'ye. Artık benim milletim cenazesine saygısı olmayana 22 Temmuz'da cevabını verecek. Şehidine saygısı olmayana cevabını verecek. Cami avluları bizim birlik beraberlik yerimizdir. Kin yeri değildir. Ayrılık yeri değildir. Nefret yeri değildir. Camiler bizim birlik beraberlik yerimizdir. Siyasi tercihin farklı olabilir ama oraya ne olarak gidiyorsun? Müslüman olarak. Aynı safta duruyoruz, değil mi? Aynı safta durmanın bir anlamı var. Aynı safta duran bir başbakana, bakanlara eğer sen 'yuh' çekiyorsan, başka bir dünyada yaşıyorsun. Siyaset yapacaksan meydan burası. Bunlar bu süreci böyle sürdüredursunlar, biz Türkiyemizi kapalı rejime sürmek isteyenlere karşı tavrımızı ortaya koyduk.”

17 yıl önce