|

Demirtaş: Önümüzde tarihi bir fırsat var

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ''Pratik politika değişikliği görmek istiyoruz. Biz bunu artık gözlerimizle görmek istiyoruz. Kulaklarımızla duymak yetmez'' dedi.

Aa
00:00 - 3/02/2013 Pazar
Güncelleme: 20:41 - 3/02/2013 Pazar
Yeni Şafak
Demirtaş: Önümüzde tarihi bir fırsat var
Demirtaş: Önümüzde tarihi bir fırsat var

Demirtaş, kent merkezindeki bir düğün salonunda düzenlenen BDP Batman İl Başkanlığı 2. Olağanüstü Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Ankara'da ''Yeni bir müzakere süreci başlatalım'' diyenler bulunduğunu, ancak daha bunun Batman, Van ve Hakkari sokaklarına, mahkeme salonlarına yansıdığını görmediklerini söyledi.

Halen halkın üzerindeki baskı ve zulmün aynı olduğunu öne süren Demirtaş, ''Yeni bir süreç başlattık diyenlerin yapması gereken ilk şey, bu halk ve bu parti üzerindeki hukuk dışı, faşizan baskılara son vermektir. Atılacak ilk adım budur. Bu kadar insan tutuklu iken daha da tutuklanmaya devam ederken yeni bir süreçten kim, neden söz edebilir'' dedi.

Demirtaş, başlatılan süreci, canı gönülden desteklediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

''(BDP başka düşünüyor, Öcalan başka düşünüyor, Kandil, Avrupa başka düşünüyor) diyenler bu partiyi, bu halkı hiç tanımayanlardır. Zerre kadar bu halkın, bu hareketin ruh dünyasını, duygularını anlamayanlardır. Burada açık ve net ifade ediyorum. Biz parti olarak bütün gücümüzle Öcalan'ın arkasındayız. Bu devlet, bu hükümet Öcalan'ı Kürtlere karşı kullanacak diyenlere de iki çift lafımız var. Öcalan'ın nasıl bir siyasetçi olduğunu henüz anlamadıysanız o sizin probleminiz. 40 yıldır Ortadoğu gibi bir cadı kazanında Bir halkı uçurumun kenarından alıp, yeniden var edebilecek bir siyasetçi. Ortadoğu'nun en güçlü siyasetçisini 'enstrüman olarak kullanacağım' diyenler ancak kendi zihin dünyaları bulanık olanlardır.''

''Pratik politika değişikliği görmek istiyoruz. Biz bunu artık gözlerimizle görmek istiyoruz. Kulaklarımızla duymak yetmez. Gözlerimizle değişiklikleri görmek istiyoruz. Bunun içinde fazla zamanımız yok. Bu işi zamana yaymak tehlikelidir. Bu işi zamana yaymak tehlikelere, provokasyonlara davetiye çıkaracaktır' diyen Demirtaş, şunları söyledi:

''O nedenle İmralı'ya giden ilk siyasi heyetimizin ardından, ikinci siyasi heyetin ve sonrasında da düzenli görüşmelerin artık başlaması gerekir. Bu konudaki kafa karıştırmaya dönük her türlü açıklamaya karşı halkımızın da dikkatli olması lazım. Milletvekillerimiz arasında asla isim tartışması olmamıştır. Biz bir kurumuz, partiyiz, hareketiz. İsimler, hiçbir milletvekili açısından fark etmez. Bizim bu noktadaki beklentimiz, kurumlarımızın dikkate alınmasıdır. Partimizin ve Demokratik Toplum Kongre'sinin kurum olarak muhatap alınmasıdır. Bu konuda da kararlığımız sürüyor. İnanıyorum ki önümüzdeki günlerde bu konularda gelişmeler yaşanabilir. İkinci bir siyasi heyeti milletvekillerimizden oluşan bir heyeti İmralı'ya göndereceğiz. Ve Öcalan'ın bu sürece ilişkin görüşlerini, varsa çağrılarını halkımızla paylaşacağız.''

''Sürece sonuna kadar sahip çıkacağız''

Demirtaş, sözkonusu ''tıkanıklığın'' kendilerinden kaynaklanmadığını, ilk heyetin ardından kimin gideceği şeklinde tartışmalar yapıldığını, sanal krizler yaratıldığını savunarak, şöyle konuştu: ''Bu kriz ve tartışmaların hiçbiri bizden kaynaklı değil. Krizin birinci nedeni Paris'te katledilen üç Kürt kadın siyasetçisinin faillerinin henüz ortaya çıkmamış olmasıdır. Arkasındaki güçlerin henüz aydınlatılmamış olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetinin bu konudaki tavrının henüz netleşmemiş olmasıdır. Aydınlatılması da sürecin önünün açılması açısından bu kadar önemlidir. Paris cinayetleri şu anda İmralı sürecinin yavaşlamasının bir nedenidir. Yoksa Başbakan'ın dediği gibi Ahmet Türk'ün bir cümlesinden yola çıkarak bir kriz yaratılmış değil. Bu bahanedir. Bu asıl krizi örtmek için kullanılan bir bahanedir. Ahmet Türk size hakaret mi etti. Tehdit mi etti. Bir yandan operasyon, bir yandan da barışı konuşmak mümkün değil. Bu eleştirinin doğru anlaşılması lazım.''  

Müzakerenin başlangıç aşamasında olduklarını, sağlıklı bir şekilde başlasın diye uğraştıklarını ifade eden Demirtaş, şunları kaydetti:

''Ortada bir masa var, bu masanın iki tarafında şu anda Başbakan oturuyor. Burada bir problem var. Bir müzakere masasından söz edilemez henüz. Masanın ortaya konulmuş olmasını önemli bir adım olarak görüyoruz. O masayı oraya kurdurana kadar çok zorluk çektik. Bu kimsenin bize lütfu, hediyesi değil. Bu nedenle sürece sonuna kadar sahip çıkacağız. Masa ortaya kuruldu diye müzakere başlamış sayılmaz. O masa etrafındaki sandalyelerde oturması gerekenlerin doğru yerde oturması lazım. Kürt halkının temsilcilerinin de, hükümetin temsilcilerinin de oturması lazım. Masanın iki tarafında Başbakan oturacaksa onun adı müzakere masası olmaz. Şu anda Başbakan tek başına müzakere yürütüyor. Adaya avukatlar, siyasetçiler gidemiyor. Öcalan kendi düşüncelerini dışarıya yansıtamıyor. Sadece AK Parti konuşuyor. Tek taraflı bir müzakere olur mu? kiminle müzakere yapıyorsunuz?''

''Önümüzde tarihi bir fırsat var''

Başbakan Erdoğan'ın Türkiye genelinde yüzde 50 oy aldıklarını, bu nedenle bütün Türkiye'yi temsil ettiklerini söylediğini belirten Demirtaş, şöyle devam etti:''Doğru, aldığınız oya, desteğe saygımız var. Halktan güç almışsınız, destek almışsınız, buna saygımız var. Ama diyor ki (Kürtlerden de, herkesten de daha fazla oy aldık. Dolayısıyla Kürtleri de biz temsil ediyoruz) İşte burada müzakere ruhuna, mantığına uymayan bir anlayış var. 'Benim 75 Kürt Milletvekilim var) diyor. Bizim itirazımız yok. Ama Kürt sorununun ortaya çıkardığı bir siyasi temsil var. Ve bu siyasi temsil partimizdedir. Sizde değil. Başbakan bunu kendisi de çok iyi bildiği için BDP'den iki milletvekili İmralı adasına gitti. Kürtleri de AKP temsil ediyorsa masanın bir tarafında sen otur, diğer tarafında da AKP'li kürt milletvekillerini oturt konuşun, çözün. Biz engel olmayız. Biz itiraz etmeyiz. Çözebiliyorsanız masa orada, sandalye orada. Biz buna niye karşı çıkalım. Bizim derdimiz üzüm yemektir. Sorunu çözmektir. 75 milletvekili masanın bir tarafında, siz de diğer tarafında oturun, çözün bakalım oluyor mu? Olmayacağını da kendisi de biliyor. O halde bu muhataplık tartışmasını sonlandırmak lazım.

15 Şubat komplosunun yıl dönümü yaklaşırken, bir kez daha alanlara çıkacağız. Yıllardır tekrarladığımız bir talebi daha haykıracağız. Öcalan'a özgürlük istiyoruz diyeceğiz. Ama müzakere koşulları konusunda hızlı adımlar atılması lazım. Ayda, yılda bir adaya giden, o da Başbakan'ın özel izni ile adaya gidebilen siyasi heyetlerle müzakere yürütmek imkansızdır. Biz destek oluruz. İmralı adasına gideriz. Tartışma yürütürüz. Ama bununla meselenin de bitmeyeceğini de her halde bu görüşmeyi yapan heyet de çok iyi biliyor. Öcalan'ın koşulları müzakereyi yürütebilecek donanıma sahip değil. Oradaki fiziki koşullar uygun değil. Bunun da düzeltilmesi lazım. Biz yüz yıllık sorunu, barış yoluyla çözülmesini tartışıyoruz. Bu kadar köklü ve derin bir sorunu çözmek istiyorsak, bazı konuların açık ve cesurca tartışılması lazım. Hala Öcalan'a İmralı, ada diyorlar. Hayır onun bir ismi var Abdullah Öcalan'dır, İmralı, ada değil.''

Başbakan Erdoğan'a da seslenen Demirtaş, ''Önümüzde tarihi bir fırsat var. Türkiye toplumunun yüzde 80-90'nı bu süreci destekliyor. Bu havayı bu desteği bir daha yakalamamız zor olabilir. O nedenle cesur olmalısınız, kararlı olmalısınız. Ve bu konuda samimi adımlar atmalısınız. Bunları yaparsanız atacağınız adımları destekleriz. Atacağınız adımlar boşa gitmesin diye maniple edilmesin, provoke edilmesin diye biz de elimizden geleni yaparız'' dedi.


11 yıl önce