|

Dünya adil olsun önce İsrail'e hesap sorsun

Aa
00:00 - 30/03/2012 Cuma
Güncelleme: 10:23 - 30/03/2012 Cuma
Yeni Şafak
Dünya adil olsun önce İsrail'e hesap sorsun
Dünya adil olsun önce İsrail'e hesap sorsun

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kur'an-ı Kerim ve Hz. Muhammet'in hayatının seçmeli ders olarak okutulmasıyla ilgili, 'Halkımız bize diyor ki böyle, böyle... 'Düz liselerde, orta okulda Kur'an-ı Kerim ve peygamberimizin hayatı seçmeli ders olsun'. Kimse buna mecbur edilmiyor. İsteyen girecek bu derse, isteyen girmeyecek. Kimse mecbur değil. Niye bundan rahatsız oluyorlar. Yani KESK'in mensubunu tekme tokat o derse mi sokacaklar, yok. Çocuğunu tekme tokat o derse mi sokacaklar, yok. E, niye rahatsız oluyorsun ama dert başka. Dert, burada hemen ayrımcı damgasını vuruyorlar, hemen iyot gibi ortaya çıkıyorlar' dedi.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Şu bir gerçek ki bölgemizde yer alan her türlü istikrarsızlık unsuru Türkiye ve İran dahil olmak üzere bölge ülkelerinin tümünü birden etkileyecek, tümüne birden zarar verecektir. İranlı yetkililerle yaptığımız görüşmelerimizde bunu açıkça dile getirdik ve bu konuda hemfikir olduğumuzu bir kez daha teyit ettik' dedi.


Erdoğan, İran dönüşü Ankara Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, Güney Kore ve İran'a gerçekleştirilen ziyaretlerin her bakımdan faydalı olduğunu belirterek, neticelerini de en kısa zamanda almaya başlayacaklarına inandığını söyledi.

Seul'e, 'Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde Türkiye'yi temsil için gittiklerini belirten Erdoğan, zirvenin ilkinin 2010'da 47 ülkenin katılımıyla Washington'da düzenlendiğini, bu ikinci zirvenin ise 58 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katılımıyla gerçekleştiğini ifade etti.



'Yaklaşımımız, prensibimiz çok net'

Erdoğan, zirve sonrası kabul edilen ortak bildiride nükleer emniyetin güçlendirilmesi ve nükleer terörizm riskinin azaltılması yönündeki siyasi irade beyanını yenilediklerini, önümüzdeki döneme yönelik uygulama önceliklerini de ifade ettiklerini dile getirerek, şöyle konuştu:

'Ben de Türkiye'yi temsilen sürece ilişkin değerlendirmelerimizi ve bu alandaki politikalarımızın dayandığı temel ilkeleri yapmış olduğum iki ayrı konuşmada açıkladım. Bizim bu konudaki temel yaklaşımımız, prensibimiz çok net. Biz, nükleer silahlardan tamamen arındırılmış, barışçıl hedefleri olan bir dünya hedefliyoruz. Bu hedefimizi, bu anlayışımızı zirve vesilesiyle bir kez daha ifade ettim. Nükleer silahsızlanma, yayılmanın önlenmesi ve nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla yararlanma alanlarındaki tutumun, kararlı biçimde sürdürülmesi gerektiğini vurguladım. Yakın zamanda nükleer santral projelerini başlatan bir ülke olarak, bizim bu alandaki temel önceliğimiz nükleer enerjiden yüksek emniyet ve güvenlik standartlarında yararlanmaktır. Bu yüzden Nükleer Güvenlik Zirvesi sürecine başlangıcından itibaren güçlü destek verdik, veriyoruz. Desteğimizi önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz ve bundan sonraki 3. zirve yine 2 yıl sonra Hollanda'da yapılacak.'

Erdoğan, Seul'de başta ABD Başkanı Barack Obama olmak üzere zirveye katılan çok sayıda liderle ikili temaslarda bulunduğunu belirterek, beraberindeki bakanların da muadilleriyle bir araya geldiğini ve görüşmeler yaptıklarını, bu bakımdan Güney Kore ziyaretinin son derece olumlu ve verimli olduğunu vurguladı.


'Her türlü istikrarsızlık, bölge ülkelerine zarar verecektir'

'Orada hem ülkemizin hem de dünyanın geleceğini yakından ilgilendiren pek çok alanda dünyanın önde gelen liderleriyle görüş alışverişinde bulunduk' diyen Erdoğan, İran ziyaretine ilişkin şunları söyledi:

'İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Birinci yardımcısı Sayın Muhammed Rıza Rahimi'nin davetine icabetle Tahran'a gerçekleştirdiğim resmi ziyaret de yine son derece verimli olmuştur. Ziyaretim sırasında Sayın Rahimi'nin yanı sıra dini rehber Sayın Ayetullah Ali Hamaney, Cumhurbaşkanı Sayın Mahmud Ahmedinejad ve İran İslami Danışma Meclisi Başkanı Sayın Ali Laricani ile görüşmelerde bulundum. Temaslarımda ikili ilişkilerimizi, ticari ekonomik alanda artan işbirliğimizi değerlendirme imkanı bulduk. Ayrıca başta Suriye olmak üzere her iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konularda kapsamlı görüş alışverişinde bulunduk.

Şu bir gerçek ki bölgemizde yer alan her türlü istikrarsızlık unsuru Türkiye ve İran dahil olmak üzere bölge ülkelerinin tümünü birden etkileyecek, tümüne birden zarar verecektir. İranlı yetkililerle yaptığımız görüşmelerimizde bunu açıkça dile getirdik ve bu konuda hemfikir olduğumuzu bir kez daha teyit ettik. Bu görüş birlikteliğimizden, fikir birlikteliğimizden mülhem bölgemizin istikrarı ve kalkınması için komşumuz ve dostumuz İran ile ortak gayretlerimize her düzeyde devam etme kararlılığımızı ortaya koyduk. Ziyaret vesilesiyle İran'ın nükleer programı konusundaki görüşlerimizi en üst düzeyde İran tarafıyla bir kez daha samimiyetle paylaştık. Bu konunun diplomatik yollarla çözümünü kolaylaştırmak için çabalarımızı sürdüreceğiz.'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile yapacağı görüşmenin bir gün sonraya ertelenmesinin İran'ın diplomatik hamlesi olduğu' yönündeki değerlendirmelerle ilgili olarak, 'Bu değerlendirmeyi yanlış yaklaşımlar olarak görürüm. Zira bir insan rahatsız olabilir, hasta olabilir' dedi.

Başbakan Erdoğan, İran ziyareti dönüşü Esenboğa Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Erdoğan, 'Tahran ziyaretinde Suriye'ye, Suriyelilere insani yardım ulaştırılması konusu gündeme geldi mi? Geldiyse Tahran'ın bu konuya yaklaşımı nasıl, pozitif bakıyor mu?'sorusuna, 'Lojistik destek konusunda şu anda henüz Suriye tarafının buna müsait olmadığını görüyoruz. Çünkü Kızılay beklediği cevapları henüz alamadı, beklediği adımları da atamıyor. Burada zaten sıkıntı var. Ama lojistik destek konusuna zaten kimsenin hayır deme gibi lüksü de yok. İran'ın da böyle bir özellikle yanlış bir yaklaşımı olmadı, olmaz' yanıtını verdi.


Annan Planı

Başbakan Erdoğan, 'Esad, Annan Planı'nı kabul ettiğini açıkladı. Siz bu planın uygulanabilir olduğunu düşünüyor musunuz?' sorusu üzerine şunları söyledi:

'Altı maddelik Annan Planı'nda, bakın 'kabul edildi' dendi, dendiği andan itibaren şu ana kadar Suriye'de ölümler durmadı. Yine devam ediyor. Burada kalkıp ben bunu ümit ediyorum, bekliyorum, beklentisi içindeyim dememize zaten gerek yok. Buna gerek kalmıyor. Çünkü öldürmeye devam ediyor. Şu anda bu tabloyu gördüğümüz için benim henüz böyle bir ümidim yok. 

Sayın Kofi Annan bir telefon görüşmesi için aradılar. Bugün görüşecektik ama yarın görüşmemiz kararlaştırıldı. Yarın kendisiyle görüşeceğiz. Bakalım kendisinin Çin ziyaretinden sonra durumu nedir ve şu andaki yorumu nedir? Kendilerini biz 1 Nisan tarihindeki Suriye'nin dostları toplantısına davet ettik ve gerek Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ni, gerekse Kofi Annan'ı bu toplantıda görmek istediğimizi kendilerine söyledik. Şu ana kadar da bize geleceğini bildiren ülke sayısı 71 oldu. Bu sürekli bir artış içerisinde. Pazar günü de toplantıyı gerçekleştireceğiz.'


'El pençe divan durup seyirci olamayız'

Erdoğan, 'Sayın Ahmedinejad ile görüşme aslında dün gerçekleştirilecekti. Bugüne alındı. Bugüne alınması farklı yorumlara da neden oldu. İran'ın bir diplomatik hamlesi olarak da yorumlandı. Bu yorumları nasıl değerlendirirsiniz?' sorusuna, 'Tabii bu değerlendirmeyi yanlış yaklaşımlar olarak görürüm. Zira bir insan rahatsız olabilir, hasta olabilir. Nitekim böyle bir rahatsızlık sebebiyle ertesi güne ertelenmesi talebi kendilerinden geldi. Bugün de uzun uzadıya kendileriyle hem heyetler arası görüşme yaptık hem de ikili görüşmemizi yaptık. Türkiye-İran ilişkilerini değerlendirmenin yanında da bölgenin mevcut durumunu da değerlendirme fırsatımız oldu.

Sayın Ahmedinejad ile görüşmenin ardından Sayın Ayetullah Ali Hamaney ile görüşmeye geçtik. Gerçekten bir dini lider olarak o da bizleri çok farklı bir şekilde, anlamlı bir şekilde karşıladılar. Türkiye'ye olan kardeşlik duygularının, kardeşlik bağlarının ne kadar zengin olduğunu, bunu çok açık net olarak bizlere ifade ettiler. Türkiye ile İran'ın arasındaki atılması gereken adımların çok güçlü ve zengin olması gerektiği istikametinde beklentilerinin olduğunu ve Suriye'ye yönelik de özellikle üzerinde durduğu konu, burada da dayanışma içerisinde bir adımın atılması talebi ki buna benzer bir talep de aslında Ruslardan da tabii, Sayın Medyedev ile yaptığım görüşmede geldi. Onlar da Rusya-Türkiye ve İran olarak bir araya gelerek burada bir şeyler yapmamız gerekir yönünde talepleri de oldu.

Bizim Türkiye olarak temennimiz bağcıyı dövmek değil, üzümü yemektir. Suriye'deki bu gidişe bir an önce nasıl dur diyebiliriz, bunu nasıl durdurabiliriz ve Suriye halkının iradesinin iktidar olduğunu nasıl görebiliriz? Bunun için herkesin bir şeyler yapması lazım. Türkiye olarak da biz 910 kilometre sınırı olan bir ülkeyiz. Buna tabii el pençe divan durup seyirci olamayız. Atmamız gereken adımlar var. Yapmamız gerekenler var. Bu konuda da şüphesiz üzerimize düşeni yapacağız. Nitekim pazar günü yapılacak olan toplantı da bu adımların bir boyutun teşkil etmektedir. İnşallah hayırlı olur' cevabını verdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Halkımız bize diyor ki böyle böyle, düz liselerde, ortaokulda Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı seçmeli ders olsun. Kimse buna mecbur edilmiyor. İsteyen girecek bu derse. İsteyen girmeyecek. Kimse mecbur değil. Niye bundan rahatsız oluyorlar?' dedi.

Başbakan Erdoğan, düzenlediği basın toplantısında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Erdoğan, 'ABD Başkanı Obama ile yaptığınız görüşme sonrasında sizin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'a bir mesaj götüreceğiniz ve bu mesajın İran'ın nükleer programı ile ilgili olacağı yönünde değerlendirmeler var. Siz böyle bir mesaj götürdünüz mü?' sorusuna şu yanıtı verdi:

'Sayın Obama ile ilgili olarak, bu konuda bizimle herhangi bir görüşmeye girmedi ama şunu söyleyebilirim. Biz biliyorsunuz İran'ın nükleer programı ile ilgili zaten tavrımızı Tahran Anlaşması ile koymuştuk. Tahran Anlaşması ABD'nin talepleri istikametinde yapılmış bir anlaşmaydı. Bu anlaşma da Brezilya'nın o zamanki Cumhurbaşkanı Sayın Lula ile birlikte böyle bir adımı attık ve bu adımı kararlı bir şekilde sürdürdük. Bugün de bizim haklılığımız ortaya çıktı. 

Şimdi ise biz tabii Sayın Obama'ya şunu çok açık ve net söyledik: Bakın dini lider Ayetullah Ali Hamaney şunu çok açık ve net söylüyor; diyor ki 'bizim fıkhımızda, bizim şeriatımızda bir defa kitle imha silahı kullanılamaz. Böyle bir şeye yer yok.' Bunu söylüyor. Nitekim bu akşam da görüşmemizde bu ifadeyi yine kullandılar. Şimdi bunu söyleyen bir insanın bu ifadelerinden sonra ben 'İran nükleer silah yapıyor' iddiasında bulunamam. Aynı şeyi Cumhurbaşkanı da teyit ediyor. Şimdi onların barışçıl amaçla bir nükleer program uygulama hakkı yok mu? 

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bugüne kadar geldiler, gittiler, baktılar ettiler falan, zaman zaman farklı şeyler söylediler. Ama 'burada evet silah var' demiyorlar. İhtimalden konuşuyorlar. Ve en sonunda işi getirip zenginleşmedeki yüzde 20'ye dayıyorlar. Şimdi tabii bu işin tekniğini iyi bilenler, ben tekniğini çok iyi bilmem. Ama diyorlar ki yani yüzde 3,5'u zaten buldu mu, halletti mi ondan sonra yüzde 10, yüzde 20, hepsini yapabilirsin. Bu imkanı yakalarsın. Böyle de bir durum söz konusu. Öyle ise atılması gereken adım temennimiz odur ki dünya adil davransın ve dünya bu adaletini her yerde aynı şekilde göstersin. İşte şu anda İsrail'in durum ortada. İsrail'de bu kadar başlık var. Kimse bunun hesabını sormuyor. Bunun da hesabı sorulsun. Batı bunun da hesabını sorsun. Bunun hesabı o zaman bizde de tabii ister istemez, 'dürüst davranmıyorlar, doğru davranmıyorlar, niçin?' diyoruz.'


'Her zaman polisimiz dayak yiyen konumuna düşmüştür'

Erdoğan, kesintisiz eğitimi 12 yıla çıkaran kanun tasarısına yönelik muhalefet partilerinin tutumu ve sivil toplum örgütlerinin yaptıkları eylemler ile ortaokul ve liselerde Kuran-ı Kerim ile Hazreti Muhammed'in hayatının seçmeli ders olarak okutulması ile ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti:

'Şüphesiz ki gösteri ve yürüyüşün hepsi kanuna tabidir. Kanuna tabi olarak gösteri ve yürüyüş yapılıyorsa ve oradaki valilik kalkıp da şurada bunu yapacaksınız deyip de orada yapılıyorsa orada bu gösteriyi yapanların güvenliğini sağlamakla görevlidir emniyet yetkilisi. Bunu sağlar. Ama yok böyle bir izin almadan, haber bile vermeden bu tür adımlar atılıyorsa her taraf kırılıp dökülüyorsa orada da bu defa çevrenin emniyetini, güvenliğini almakla görevlidir. 

Şimdi görünen o ki bu noktada bazı sıkıntılar ortada var. Polisimiz burada çevrenin güvenliğini alma ihtiyacını hissettiği için böyle bir adımı atmış olabilir. Yurt dışında olduğum için işin detayını tam bilmiyorum. Fakat ben bugüne kadar ortaya koyduğu işlevi ile her zaman polisimiz dayak yiyen konumuna düşmüştür. Bunu da görüyoruz.'


MHP'ye teşekkür

Özellikle sendikaların yaptığı eylemlerin türünün çok açık ve net ortada olduğunu belirten Erdoğan, CHP'nin Tandoğan Meydanı'nda yaptığı mitinge de değindi. 

CHP'nin grup toplantısı ile ilgili gayet güzel bir açıklamayı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın zaten yaptığını kaydeden Erdoğan, 'Yıllarca TBMM Başkanlığı yapmış bir insan olarak, Grup toplantısının nerede olabileceğini Sayın Arınç ifade etti'  dedi. 

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Sayın Genel Başkan herhalde adresi şaşırdı ki böyle bir grup toplantısını Tandoğan Meydanı'nda yapma zaruretini hissetti. Orada da tabii beklediğinin veya beklentilerinin cevabını alamadı. Fakat üslup tabii bir siyasetçiye, bir genel başkana yakışan bir üslup değil. Onun için de biz aynı üslubu kullanmama sözü verdik. Onun için de kullanmayacağız.

Bir diğer konu, düz liselerde seçmeli ders konusu, Kuran-ı Kerim ve Hazreti Muhammed'in hayatı ile ilgili. Burada siyaset yapıyoruz değil mi? Parlamentodayız, grubumuz var. Bizim de MHP, CHP, BDP'nin de grubu var. Yani bizim seçmeli ders olarak halkımızdan aldığımız bir talebi orada gündeme getirmekten daha doğal ne olur? Halkımız bize diyor ki böyle böyle, düz liselerde, ortaokulda Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı seçmeli ders olsun. Kimse buna mecbur edilmiyor. İsteyen girecek bu derse. İsteyen girmeyecek. Kimse mecbur değil. Niye bundan rahatsız oluyorlar? Yani KESK'in mensubunu tekme tokat o derse mi sokacaklar? Yok. Çocuğunu tekme tokat o derse mi sokacaklar? Yok. Niye rahatsız oluyorsun? Hiç rahatsız olmaya gerek yok ama dert başka. Dert işte burada ayrımcı damgasını vuruyorlar. Hemen iyot gibi ortaya çıkıyorlar. Kim kimdir sorusunun yanıtını burada bulabilirsiniz. 

Başka talepler varmış... Siz de grup olarak demokratik bir ortamda teklifinizi getirirsiniz ve bu teklifiniz makul karşılanırsa buna yönelik de Meclis'te böyle bir karar alınabilir. Ama niçin demokrasinin gereği olarak parlamento içerisinde bu yola başvurmuyorsun da hala sokaklarda bu işi arıyorsun? Burada otoriter bir rejim yok, burada totaliter bir rejim yok, burada otokratik bir rejim yok. Demokratik yollarla iktidara gelmiş parti, demokratik yollarla parlamentoda yerini almış gruplar var. İşte MHP de geldi teklifini ortaya koydu. Biz de teklifimizi ortaya koyduk. Tekliflerimiz az çok farkla, ayrı da olsa birbiriyle neredeyse örtüşen teklifler. Nitekim her iki partinin de desteğiyle buradan geçmiş oldu. Ben MHP'ye de verdiği destekten dolayı teşekkür ediyorum. Diğer partilerden de destek veren varsa onlara da ayrıca teşekkür ediyorum.'


MECLİS'E ZİYARET

Erdoğan, Esenboğa Hava Limanı'ndaki basın açıklamasından sonra TBMM'ye gelerek, milletvekilleri ile bir süre sohbet etti.

Başbakan Erdoğan, iktidar kulisine geldiğinde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, ayağa kalkarak, 'hoş geldiniz, biz de arkadaşlarla müzakere ediyorduk' diyerek BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık'ı gösterdi. Önder ve Sakık, Başbakan Erdoğan'a 'hoş geldiniz' diyerek elini sıktı. Bu sırada Kapusuz, 'Arkadaşların tam önüne çıktınız' diye espri yaptı. Erdoğan'da, 'Oturun lütfen biz ön kesmeye gelmedik' diye espriye karşılık verdi. 

BDP'li Sırrı Süreyya Önder, 'AK Parti milletvekili arkadaşlar geleceğinizi duyunca çok telaşlandılar, ben de 'telaşa mahal yok' dedim' şeklinde espri yaptı. Önder'in esprisine Başbakan Erdoğan ve etrafındakilerin güldüğü görüldü. 

Başbakan Erdoğan daha sonra Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, BDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Sakık, Adil Kurt, CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özpolat, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Salih Kapusuz ve Abdülkadir Aksu ile bir süre sohbet etti, çay içip simit yedi.   

12 yıl önce