İç hukuk yollarının tüketilmesini beklemeden devreye Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) hükümetin sert eleştirileri sürüyor. Dün toplanan Bakanlar Kurulu'nun ardından açıklama yapan Hukümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AYM'nin yanlış bir karar aldığını ve düzeltmesi gerektiğini ifade etti. 'AYM durumdan vazife çıkardı' diyen Arınç özetle şunları kaydetti:
Kanuna göre tüm iç hukuk yolları aşılmadan bireysel başvuru yapılamaz. Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamaz. Anayasa Mahkemesi durumdan vazife çıkarıyor. Eskiden durumdan vazifeyi başkaları çıkarırlardı. Eskiden durumdan vazife çıkaranlan şimdi sadece yazılı hukukta ne varsa onu yerine getiriyorlar. Oysa burada Anayasa Mahkemesi kendince durumdan vazife çıkarmış. Burada itiraz konusu olan şey nedir? Bir insanın bir yargı kararını istihsal ettikten sonra bunun uygulanması gerekir.
Twitter şirketinin aleyhinde tam 27 mahkeme kararı var. Bu kararlardan dördünü uyguladılar. Diğerlerini de uygulama aşamasındaydılar. Fakat AYM'nin bu kararı onların imdadına yetişti. AYM kararla Türk yargısının kararlarını geçersiz sayacak bir sonuca ulaşmış oldu. Türk yargı kararlarını hiçe sayan, uygulamayan, başka ülkelerin yargı kararlarını uygularken hiç tereddüt etmeyen Twitter isimli şirkete, 'Türk mahkemelerinin kararlarını uygulamayabilirsiniz' şeklinde bir güvence vermiş olduk. Twitter 23 mahkeme kararını uygulamamak noktasında eline büyük bir koz geçirmiş oldu.
Anayasa Mahkemesi'nin karar vererek bireyi koruması gerekirken burada verdiği kararla Twitter'ı koruyor, bireyi korumuyor. Bence çok yanlış bir karardır, bunun düzeltilmesi gerekir ve biz, bu konuda Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı elbette uygulama noktasındayız ama hukuk içinde de insanımızı, bireyi koruyacak tedbirleri, bugünküler yeterli değilse mevcut tedbirlere ilaveten başkalarını da getireceğiz.
Efendim sanal alemdir, isteyen insana hakaret eder, isteyen insanı şiddete teşvik eder, isteyen istediği şekilde her şeyi yapabilir. Böyle bir özgürlük hayvanlar aleminde bile yok. Anayasa'nın bize verdiği görevler var, bize verdiği yetkiler var. Bunları sonuna kadar kullanırız. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Bireyin hakkı her şeyin üstündedir. Bireyin taleplerine karşı kulaklarımızı tıkayamaz, gözlerimizi kapatamayız. Kimse kusura bakmasın.'
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylık dolayısıyla, New York'ta yaptığı görüşmede kendisine bu yönde soru soruldu. Okulların kapatılmasını sormadan önce, şunu bana söyleyin, bir ülkede yaşayanların kendi ülkelerini mektup yazarak, araya hatırlı insanları koyarak şikayet etme hakkı var mı? 'Bu hükümet çok kötüdür, tam bir diktatör oldu, bunlar bizim kökümüzü kazımak istiyorlar, Türkiye ile ilişkilerinizi gözden geçirin, artık bundan sonra Türkiye güvenli bir ülke değildir.' Böyle bir mektup yazma hakkını kim nereden alıyor? Sayın Dışışleri Bakanımızın bu sorusuna cevap versinler, ondan sonda ben de bu soruyu rahatlıkla cevaplayayım.
ABD Büyükelçisi'nin bugün bir gazetede çıkan yazısından mı bahsediyorsunuz? Onun içerisinde 'Gülen hakkında bizden iade istediler' şeklinde bir cümleye rastlayamadım. Sayın Gülen ile ilgili olarak Türkiye'den hükümetin böyle bir talepte şu an için bulunmadığını ben şahsen biliyorum.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri bugün gündemimizde bu yoktu. Biz 30 Mart'ı konuşmalıyız. Hükümetimizin itibar kazandığını görmezden gelerek topu taca atarak ve Cumhurbaşkanlığını gündeme getirmek doğru değildi ama geldi.
