|

Esed'e karşı birlik çağrısı

'Adalet' ana fikriyle düzenlenen İstanbul Küresel Forumu'na katılan seçkin isimler Suriye krizini Yeni Şafak'a değerlendirdi. Türkiye'nin Suriye politikasını doğru bulan uzmanlar, yaptığı katliamlarla Esed'in kendi mezarını kazdığını belirtiyor. 'Esed'in gidişini geciktiren en önemli faktör muhaliflerin gruplara bölünmüş olması' diyen Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Abdülhakim Beşşar, Esed'e karşı topyekûn mücadele çağrısı yaptı

Burcu Bulut / İSTANBUL
00:00 - 15/10/2012 Pazartesi
Güncelleme: 00:31 - 15/10/2012 Pazartesi
Yeni Şafak
Esed'e karşı  birlik çağrısı
Esed'e karşı birlik çağrısı

'Adalet' temasıyla yapılan ve dünyanın dörtbir yanından uzman isimleri biraraya getiren İstanbul Küresel Forumu'nda, Suriye krizi ön plana çıktı. Yeni Şafak'a açıklamalarda bulunan seçkin isimler, 'Esed dönemi er ya da geç bitecek' mesajı verdi. Türkiye'nin Suriye konusunda doğru bir politika izlediğini belirten Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Abdülhakim Beşşar, 'Erdoğan öyle doğru hamleler yapıyor ki, Esed'in onu kıskandığını düşünüyorum' dedi. Akçakale saldırısının bu kıskançlığın ürünü olduğunu kaydeden Beşşar, saldırıları 'gözüdönmüşlük' olarak niteledi. Esed'in gidişini geciktiren en önemli faktörün 'muhalifler arasındaki bölünmüşlük' olduğuna dikkat çeken Beşşar, şunları söyledi:

YEKVÜCUT OLMAK GEREK

Suriye'de gördüğüm en büyük sorun insanların, siyasi tercihlerine etnik yapılarına göre gruplara bölünmüş olması. Oysaki Esed'e karşı bir bütün, yekvücut olunsa inanıyorum ki o zaman bu savaş çok daha çabuk bitecek. Esed gruplara ayrılmış bir halkla daha rahat savaşıyor. Çok daha rahat mücadele ediyor. Konseyimiz bu yönde halkı bir araya getirmeye çalışıyor ama bu gerçekten de kolay değil, özellikle de son zamanlarda... Suriye'de Esed rejimi yıkıldıktan sonra bölgede özerklik istiyoruz. Suriye'de Esed tarafından ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören Kürt vatandaşlar, bu şekilde özgüvenlerini yeniden kazanacak. Başbakan Erdoğan'ın sözünü ettiği adalete 'özerklik' ile sahip olacaklar. Ayrıca düşünülenin aksine, bu durum Türkiye'deki Kürtleri etkilemez, çünkü onlar zaten demokratik bir ülkede yaşama şansına sahipler. Oysaki Suriye'deki Kürtler Türkiye gibi bir ülkenin özlemi içindeler. Türkiye'deki Kürtlerin şımarmaması gerektiği kanısındayım. Türkiye'deki her bir birey özgürlükçü, çoğulcu bir ortamda, adalet ve eşitlik içinde yaşıyor; buna Türkiyeli Kürtler de dahil.

PUTİN'E SÖYLEDİM DİNLEMEDİ

Forum katılımcılarından Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Abdülbasit Seyda ise Türkiye'nin bölgede etkin ve güçlü olduğu için Esed'in sadece Suriye'ye değil, Türkiye'ye de zarar vermek istediğini dile getirdi. Seyda, Suriye'deki çözümün Rusya'ya da yarayacağını, bu görüşünü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e de aktardığını dile getirdi. Seyda, 'Ama Ankara'da indirilerek incelemeye alınan uçak bize gösterdi ki, Putin maalesef verilen mesajı anlamamış' dedi. Seyda, şu mesajları verdi:

BABASINDAN DAHA ZALİM

Beşar Esed'in babasını da tanırım. O da zalimdi, zulmü severdi. Ama Esed ne yazık ki babasından daha zalim çıktı. Halkı katletmeye devam ediyor ve bundan müthiş zevk alıyor. Biz de inadına Suriye halkı ile iç içeyiz. Esed sadece Suriye'ye değil, Türkiye'ye de zarar vermek istiyor. Çünkü Türkiye'nin bölgede ne kadar etkin ve güçlü olduğunun farkında. Gerçekleştirilen Akçakale saldırısı da Türkiye'yi kışkırtarak, düzeni bozmak için yapılan bir oyun. Başbakan Erdoğan, Suriye halkını destekleyen ve iradesine saygı duyan bir politika izliyor. Suriye ile Türkiye arasında 900 km'ye varan bir sınır var. Neredeyse iki ülkenin halkı iç içe yaşıyor. İşte Esed bu beraberliği, bütünlüğü bozmak istiyor. Şunu söyleyebilirim ki, Erdoğan, yürüttüğü Suriye politikası ile çözüme ulaşacak. Esed'in tek korkusu da bu... Erdoğan'la görüştüm; Türkiye olarak Suriye'ye her türlü desteğin verilmeye devam edeceğini söyledi. Erdoğan öyle bir lider ki yapamayacağı hiçbir şeyin arkasında durmuyor. O yüzden kendisine inancımız tam.

Din adamları toplanıp ortak mesaj vermeli

İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen İstanbul Küresel Forumu'nda yaptığı konuşmada, dinin adalete olan katkısında en önemli aracın 'din adamları' olduğunu belirtti. 'Adaleti gerçekleştirmek için din ne şekilde katkıda sunar. Din kendini hangi araçla ifade ediyor. Etkisini neyle ortaya koyuyor. Bana göre bunun cevabı din yöneticileridir. Din kendini temsilcileri vasıtasıyla ifade ediyor' diyen Karaman, din adamalarının biraraya gelerek dünyada 'barış ve adalet konusunda neler yapabiliriz' konusunda samimiyetle konuşmaları gerektiğini vurguladı. Şiddetin sebebinin egoizm olduğunu, dini egoizmin de bulunduğunu ifade eden Karaman, 'Dünyada benim dinim olsun. Benim dinimden olanlar dünyaya egemen olsun, dediğimiz zaman dini egoizm olur. Dini egoizm meşrulaştırıldığında, ne barış ne de adalet olur' diye konuştu.

İsrail'in katliamları gözardı edilmesin

Kudüs ve Filistin Müftüsü Muhammed Hüseyin, kutsal topraklarda büyük katliamların yaşandığını belirterek, 'Bu topraklarda barış eksiktir. Dünya bu konuda harekete geçmemektedir. Dünya İsrailli işgalcilerin hareketlerini göz ardı etmektedir' dedi. 'Tüm dinler aynı şeyi üretir. Kardeşliği, iyiliği vurgularlar' diyen Hüseyin, bir imamın binlerce insanı camide, bir papazın da binlece insanı kilisede bir araya getirdiğini, bunların örnek alınması gereken kişiler olduğunu söyledi. Kutsal topraklarda, dinlerin beşiği olsa dahi 1948'den beri büyük katliamların yaşandığına dikkati çeken Hüseyin, 'İsrailli işgalciler bu topraklarda adaletsizliğe neden olmaktadırlar. Hazreti İbrahim, barışın tesiri yönünde bir mesajdır. Tüm dünyanın ortak paydası budur. Adalet, iyilik ve barış mesajı vermiştir. Eğer barışı, bu şekilde uygulayabilirseniz insanlık adaletten nasibini alır' diye konuştu.

Yeni bir müctehid çıktı adı da Tahrir Meydanı!

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, 'Arap devrimi ile ilk defa kadınların ve gençlerin ön safta yer aldığı yepyeni bir eylemlilikle karşı karşıya kaldık. Bu da başlı başına bir devrimdir' dedi. 'Bizim açımızdan Arap devriminin başlangıç noktası Hamas'ın seçimle iş başına gelmesidir' diyen Çelik, İstanbul Küresel Forumu'nda şöyle konuştu: 'Bir direniş örgütünün silah bırakarak seçimler yoluyla işbaşına gelmesi bütün gelişmelerin habercisiydi. 1300 yıldır İslam dünyasında kabul gören içtihat, her zaman için otoriteden yana bir tavırdı. Gazali'den sonra içtihat kapısı kapanmıştı. Bundan sonra artık sivil alanla koruyabildiklerini koruyacaklardı. Otoriteden yana fetvalarla hayatlarını sürdüreceklerdi. Kişiler düzeyinde içtihat kapanmışken İslam dünyasında yeni bir müctehid çıktı ve bütün içtihatları ortadan kaldırdı. Bunun adı Tahrir Meydanı.'

Çığırtkanlara dikkat
David Hearst (İngiliz 'The Guardian' Gazetesi Yazarı)

Arap baharı başlayalı 2 yıl oldu. Bence 11 Eylül saldırılarından sonra 21. Yüzyıl'ın en önemli olayı. Türkiye'nin Ortadoğu'da izlediği yolu dünya yakından takip ediyor. Suriye konusu çok tehlikeli. Özellikle savaş çıkması için uğraşanların ekmeğine yağ sürülmemesi gerek. Esed'in Türkiye ile ilgili olarak karmaşık diye nitelendirebileceğim bir planı var. Ama bu planında yalnız değil. Bu yüzden Türkiye'nin çok dikkatli olması gerek. Ortadoğu'daki düzenin değişmesinde Türkiye belirleyici bir rol oynayacak.

İran'ın amacı Türkiye'yi bölgeden koparmak
Prof. Muhammed Eyüb (Siyaset Bilimci Ordinaryüs):

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında yaptığı tespit çok doğruydu. Batı, gücü elinde bulunduran taraf olma yetisini kaybetmiş durumda. Özellikle Ortadoğu'da meydana gelen değişim sanki bunun ispatı gibi. Ortadoğu'daki en önemli sorun Suriye. Türkiye haricinde tüm aktörler, belirsizliği tolere edebilecek bir konumda bulunuyor. Oysa Türkiye hem Suriye ile uzun bir sınırı paylaşması hem de çok net bir biçimde soruna taraf olması nedeniyle belirsizliğin daha fazla uzamasını istemiyor. Rusya, Suriye ile olan ittifak ilişkisini uzun zamandır devam ettiriyor. İran açısından ise Suriye'deki rejimi kaybetmek, Şii ekseninin Akdeniz'e ve daha da önemlisi İsrail'e erişiminin engellenmesi anlamına gelir. Ayrıca İran-Irak-Suriye ekseni, Türkiye'nin güneyinden geçen bir blok olarak Ortadoğu'yla bağlantısını kesiyor. Bu eksen yoluyla İran, bölgesel liderlik konusunda kendisine rakip olarak gördüğü Türkiye'yi bölgeden kopararak Ortadoğu bölgesinde Türk etkisini azaltmayı amaçlıyor.


11 yıl önce