Antalya'ya gelen Egemen Bağış valiliği ziyaretinde Reyhanlı'daki patlamalar üzerine konuştu. 46 kişinin hayatını kaybettiği patlamaların Reyhanlı'daki saldırının Türkiye'nin birlik ve beraberliğine, demokratikleşmesine, müreffeh bir ülke olmasına yönelik olduğunu ifade eden Bakan Bağış, 'Bu saldırılar sayın başbakanımızın da dün çok net bir şekilde vurguladığı gibi aslında bir provokasyon çabasının tezahürüdür. Biz bu provokasyonlara hiçbir şekildi gelmeyeceğiz. Bizi çekmek istedikleri tuzağa düşmeyeceğiz. Tam aksine bin yılı aşkın süredir devlet olmanın bilinciyle bu süreci yakından takip edeceğiz. Bununla ilgili bütün analizi tamamladıktan sonra yapılması gerekeni, yapılması gerektiği zamanda yapacağız. Bundan herkes müsterih olsun.' diye konuştu.
Bugün Reyhanlı'ya giden CHP liderine de seslenen Bakan Bağış, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: 'Sayın Kılıçdaroğlu bugüne kadar pek yapmadı ama bugün artık en azından şu Esed zulmünü kınasın. Esed diktatörünü kınasın. Çünkü gerçekten çevredeki bazı ülkelerin Türkiye'nin kalkınmasından duyduğu rahatsızlığı anlayabiliyorum ama Türkiye'nin muhalefeti bile olsa, kendi siyasi partilerinin, kendi siyasi liderlerinin bu konuda ortaya koyduğu kafa karıştırıcı durumdan da endişe etmeye başlıyorum. Onun yüzden de sayın Kılıçdaroğlu bugün madem ki Reyhanlı'ya gittiniz, insanların acısını yakından görmek istediniz, bari bugün yüreğinizi biraz daha güçlendirin ve şu katili, zulümle abad olabileceğini zanneden diktatörü kınayın ve uluslararası topluma da bir mesaj verin.'
Suriye'de yaşananların insanlık zulmü olduğuna değinen Bakan Bağış, 'Bizde bir patlama oldu yüreğimiz yandı. Suriye'de her gün onlarca patlama oluyor. Günde ortalama 100 ila 150 kişi kendi devleti tarafından katlediliyor. Dünyada bazı ülkelerde, 'Acaba bunlar kimyasal silah kullanıyor mu, kullanmıyor mu?' tartışması başladı. Ben buradan bir soru sormak istiyorum, 'Kimyasal silah kullansa ne fark eder, konvansiyonel silah kullansa ne fark eder?'. Günde 150 kişiyi öldüren bir diktatörle dünya karşı karşıya ve hala sessiz. Biz buna sessiz kalmayacağımızı ilk günden itibaren ortaya koyduk. Nasıl ilk günden itibaren 'Kaddafi gitmelidir, Mübarek gitmelidir' dediysek 'Esed gitmelidir' dedik ve uluslararası camiaya çağrıda bulunduk. Ümit ediyorum ki Türkiye'nin bütün siyasi aktörleri doğru olanı, vicdanlarının sesini dile getirebilecek cesareti bulurlar.' şeklinde konuştu.
