|

'Söz yetmez'le ne demek istedi?

Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un laikliğe vurgu yapmasını yeterli bulmayan ve 'Söz yetmez' diyen Baykal, "Devletin çok önemli kurumlarının sözcüleri, düşünceler ortaya koyuyorlar fakat bu düşüncülerin gereği yerine getirilemiyor" dedi.

Aa
00:00 - 31/08/2008 Pazar
Güncelleme: 15:21 - 31/08/2008 Pazar
Yeni Şafak
'Söz yetmez'le ne demek istedi?
'Söz yetmez'le ne demek istedi?

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Parti Meclisi toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Baykal, “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un yaptığı ilk açıklamayla ilgili siz değerlendirmenizde, 'İlker Paşa çok güzel konuştu. Artık sözle etkili olma aşaması geride kaldı' dediniz. Bu sözlerinizle ne kastettiniz?”sorusuna, şu yanıtı verdi:


“Genelkurmay Başkanı'nın konuşması toplumda büyük bir ilgi yarattı. Zaten bu tür konuşmalar ilgiyle karşılanır, değerlendirilir. Bazı çevreler bu konuşmadan çok rahatsız oldular. Konuşmada dile getirilen düşüncelerin karşısında yer aldılar. Bu düşünceleri sakıncalı buldular. Halbuki Genelkurmay Başkanı'nın değerlendirmelerinin altında şu temel anlayış yatıyor; 'Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ulus devlet olduğu ve bunun mutlaka böyle sürdürülmesi, korunması gerektiği anlayışını' ifade ediyordu. Yine aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir devlet olduğu ve bunun mutlaka korunması ve sürdürülmesi gerektiğini ifade ediyordu. Bu ısrarlarıyla, bu anlayışıyla ilgili toplumda bir tartışma çıkmış olması gerçekten çok üzüntü vericidir. Öyle anlaşılıyor ki Türkiye'nin ulus devlet kimliğini reddetmek isteyen pek çok çevre vardır. Laik devlet kimliğinden tedirgin olan çevreler vardır. Onlar bu anlayışlarını yansıtmışlardır. Benim dikkati çekmeye çalıştığım bir başka nokta var. Bu söylenenlerin tümünün çok önemli, çok haklı, çok doğru olduğundan hiçbir kuşku duymuyorum ama Türkiye'de şöyle bir tablo var; devletin çok önemli kurumlarının sözcüleri, devletimizin çok temel konularıyla, sorunlarıyla ilgili düşünceler ortaya koyuyorlar fakat bu düşüncülerin gereği yerine getirilemiyor. Bu tür konuşmalar yönlendirici, etkili, belirleyici olmak için yapılır. Konuşulan konuya baktığımız zaman, fevkalade önemli böyle bir konuda çok temel görüş ayrılıklarının devlet katında ortaya çıkması çok şaşırtıcı olur.”


“YAŞANAN SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ SAĞLANMADI”

AK Parti hakkındaki kapatma davasına da değinen Baykal, dava sonucunda “AKP'nin laiklikle ilgili konumunun yüksek yargı kararıyla netleştiğini” söyledi.

“Anayasa Mahkemesi 11 üyesinin 10'uyla dedi ki (AKP laikliğe aykırı eylemlerin odak noktası konumundadır)” diyen Baykal, Anayasa Mahkemesinin kararından önce de partisinin, bazı yazarların, düşünürlerin de aynı düşünceyi dile getirdiğini ve tartıştığını hatırlattı. Bu duruma yönelik tartışmaların artık sona erdiğini, konunun Anayasa Mahkemesinin kararından sonra netliğe kavuştuğunu anlatan Baykal, şu görüşleri dile getirdi:

“AKP, Türkiye'de iktidar partisi. Bu parti hakkında, bizim Anayasamızın en önemli ilkesi bakımından karşılıklı çatışma durumu olduğunu Mahkeme hükme bağlamıştır. Bu, yaşanan sorunların çözümünü sağlamış değildir. Adını koymuştur, tarif etmiştir, sorunu incelemiştir. Türkiye'deki laiklik krizini çözmemiştir. Laiklik krizi olduğunu hukuken tespit etmiştir. Bunun çözülmesi lazım. Bunun tek çözümü vardır; AKP iktidarı der ki 'Laikliğe karşı eylemlerin odağında bir parti olmaktan vazgeçeceğim'. Bunu açıkça ilan eder, etmez. Topluma, hukukçulara, kamuoyuna dedirtir ki 'Evet, AKP, Anayasa Mahkemesi kararından sonra laikliğe karşı eylemlerin odağında olmaktan çıkmıştır. Bu kanaati bize verir ve Türkiye krizden kurtulur. Şimdi böyle bir tablo var mı? Hayır, böyle bir şey yok. Mahkeme böyle bir karar verdi, Başbakan çıkıp, 'Hayır, laikliğe karşı eylemlerin odağında değiliz' demedi. Bu hükme götüren dayanak noktaları neyse onlar ortadan kaldırılır.”

"AKP'Yİ ANAYASAYA UYDURALIM"

Baykal, bir başka gazetecinin, “Ulusal Program çerçevesinde bazı anayasal değişikliklerin içerisinde olduğu bir program hazırlandı. Sayın Bahçeli destek verdi. Bir uzlaşma komisyonu kurulacak. Siz destek verecek misiniz?” sorusuna, Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'ye karşı açılan kapatma davasında verdiği kararın bir kriz yarattığını ileri sürdü.

Baykal, “Söz konusu parti iktidar partisi. Anayasa Mahkemesi böyle demiş, Anayasa böyle. Biraz önce çözümü söyledim. Bazı çevreler diyorlar ki 'hayır değildir'. Nedir peki? Anayasa'yı değiştirelim. Bazı çevreler de diyor ki 'Anayasa Mahkemesini değiştirelim. Bir daha böyle bir karar alamayacak bir Anayasa Mahkemesi yapalım. Bunlar da çözüm ama bunlar bizim meşgul olduğumuz çözümler değil. Biz Anayasa'nın temel felsefesine yönelik bir değişiklik ihtiyacı içerisinde değiliz. Anayasa'yı uyduralım AKP'ye, hayır. AKP'yi Anayasa'ya uyduralım. Türkiye'yi AKP'ye uyduralım, hayır. Türkiye herkesten büyüktür. Siyasi partiler, iktidarlar bugün vardır, yarın yoktur. Kalıcı olan Türk milletidir, Türkiye'nin Anayasası'nın temel özüdür” diye konuştu. Baykal, “Türkiye'nin sorununun hiçbir şekilde AK Parti'nin tercihlerine yardımcı olacak bir anayasa değişikliği yapmak olmadığını” söyledi.

"BEN MAÇ İÇİN BAKÜ'YE GİDERİM"

Bir gazetecinin, “Cumhurbaşkanı Gül'ün Ermenistan'a yapmayı planladığı ziyaret kamuoyunda tartışılıyor. Sayın Başbakan ziyarete Dışişleri Bakanı'nın da katılacağını söylemişti. Siz de maçı izlemek için Ermenistan'a gidecek misiniz, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Baykal, "Bakü'ye maça gitmeyi tercih ederim" dedi.

16 yıl önce