|

13 Eylül'de yeni anayasa isteyeceğiz

Türkiye'nin en fazla üyesi olan konfederasyonu Memur-Sen'in Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu; anayasa değişiklik paketine eksikliklerine rağmen 'evet' diyeceklerini söyledi. Gündoğdu; “Görevimiz 12 Eylül'de evet demekle bitmeyecek. 13 Eylül'de 'Yeni Anayasa' için meydanlarda olacağız” dedi.

Murat Aksoy
00:00 - 9/08/2010 Pazartesi
Güncelleme: 23:25 - 8/08/2010 Pazar
Yeni Şafak
13 Eylül'de yeni anayasa isteyeceğiz
13 Eylül'de yeni anayasa isteyeceğiz

12 Eylül'de yapılacak referandum sadece partiler için değil, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, konfederasyonlar içinde bir sınav niteliği taşıyor. Ve partiler gibi onlarda oylarının rengini belli etmeye başladılar. KESK, Türk-İş ve DİSK 'hayır' oyu vereceğini açıklarken HAK-İŞ ve Memur-Sen evet oyu vereceklerini açıkladılar. Evet oyu vereceğini açıklayan ve bunun içinde tüm Türkiye'de etkinlikler düzenleyecek konfederasyonlardan birisi de Memur Sendikaları Konfederasyonu'nun (Memur-Sen) Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ile Pakette özellikle sendikacılığa ilişkin düzenlemelerin kendilerini tatmin edip etmediğini, pakete yönelik eleştirilerini ve referandumun anlamını konuştuk. Gündoğdu Anayasa değişiklik paketinde sendikacılığa ilişkin düzenlemelerin yeterli olmadığını ancak paketi bir bütün olarak değerlendirdiklerinde evet oyuyla yeni Anayasaya bir adım daha yaklaşacaklarını söyledi.



Anayasa değişiklik paketinden başlayalım. Sendika olarak açık biçimde destek verdiniz. Neden?


12 Eylül bizim için bürokratik oligarşinin en açık şekilde kendini hissettirdiği ve darbecilerin kirlettiği bir gün. Ve 12 Eylül, 28 Şubat'ın, 27 Nisan'ın, Balyoz'un, kafes'in, Ayışığı'nın, Sarıkız'ın anası. Ve 12 Eylül, bütün sonraki karanlık senaryolara imkân tanıyor. Ama unutmamak gerekir ki, 12 Eylül'e de 27 Mayıs 1960 Darbesi imkân sağlamıştır. Kurduğu kurullarla bürokratik oligarşiyi devletin hâkimi yapmıştır. Siyaseti, toplumu devre dışı bırakmıştır.

Ama o tarihten bugüne de Meclis var…

Meclise biçilen rol nedir? Meclis maaşları tedarik etsin, çöpü toplasın, çukurları doldursun ama özgürlüklerle ilgili karar almasın, suya sabuna dokunmasın. Bu sözde bir demokrasi anlayışı. Bu yüzden gerçek demokrasiye geçmek için bu anayasa paketi bir fırsat ve bir aşama. Onun için biz bu paketi Memur-Sen ailesi olarak anayasanın geçici maddeleriyle, giriş bölümüyle, -ama-larla, -ancak-larla, -lakin-lerle milletten kurtarılan bu yapının, yeniden millete döndürülmesini, millet devlet kaynaşmasını sağlayan ve milletin devletini tesis edecek ilk adım olarak görüyoruz. 72 milyonun Alevisi, Sünnisi, Lazı, Çerkezi, dindarı ve ateistinin birlikte yaşayabildiği bir ülke istiyoruz.

Anayasa paketi bunu sağlayacak mı?

Anayasa değişikliği paketi birlikteliği sağlamada önemli bir kilometre taşı olacak. Bunu sağlayacak olan 72 milyonu kucaklayan, meşruiyeti yüksek bir anayasa. Bu bizim en önemli talebimiz. Zaten biz 12 Eylül'de “evet” için gece, gündüz çalışacağız. Darbecilerin kirlettiği 12 Eylül'ü millet iradesi ile temizleyeceğiz. Ama 13 Eylül'den itibaren de talebimiz “yeni anayasa” olacak. Bu paket referandumda kabul edilirse, yeni anayasa için yolumuz kısalacak.

YENİ ANAYASAYA BİR ADIM DAHA YAKLAŞACAĞIZ

Paketin içeriği konusunda ne diyeceksiniz?

Bir sendikacı ve bu milletin değerlerine yönelik sözcülük yapan birisi olarak, YAŞ kararlarına yargı yolunun açılmasına seviniyorken, yine kadro şişkinliği bahanesiyle insanların emekliye sevk edilecek olmasına üzülüyorum. Bugüne kadar HSYK'nın meslekten ihraçla tokatladığı insanların en son örneği Ferhat Sarıkaya. Artık evrensel hukukun en temel hakkı olan savunma hakkının onlara tanınacak olmasından elbette gurur duyuyorum ama HSYK'nın sürgün etme hakkı hala yargıya kapalı. Bunu da eleştiriyorum.

Bu paket sendikacılıkta neyi artı getirdi, neyi eksik bıraktı?

2001 yılında toplu görüşme hakkıyla sadece örgütlenmenin önünü açan bu zamana kadar topluca görüştüğümüz ama topluca sözleşemediğimiz 9 yılın kaybından sonra ilk kez işçilerde olduğu gibi pazarlıkta eşit haklara sahip toplu sözleşme hakkına kavuşmuş olacağız. Bu en önemli boyut.

İkincisi, HSYK ve YAŞ kararlarının yargıya kapalı olması gibi bir okul müdürünün, bir amirin memura uyarı ve kınama cezası verdiğinde; memur kendine haksızlık edildiğini düşünüyorsa hukuk önünde hakkını arama imkânına sahip değildi. Şimdi uyarı ve kınama cezaları yargıya açılıyor.

Üçüncüsü örgütlenme hakkımız vardı, toplu sözleşme hakkına ilk kez kavuşuyoruz. Yani hükümetle uzlaşır imza altına alırsak bu imzanın kimsenin icazetine gerek duymaksızın geçerli olduğu bir hak var. Uzlaşamazsak Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kurulacak. Uzlaşma kurulunun bağlayıcılığı yoktu, şimdi Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun verdiği karar kesin olacak. İkisi de olmazsa grev hakkı olmalı ama bu pakette yok. Pakette toplu sözleşme olması en güzel yanı, grev hakkının olmaması önemli bir eksiklik. Eylem hakkımızın özünde hiçbir engel yok. Siyaset yasağının sonlandırılmamış olması da bu pakete yönelik bir eksiklik ama bu 657'de yapılacak bir değişiklikle de olabileceği için anayasal değişiklik şart değil. Bu pakette olmasını istediğimiz yüzlerce şey var, bunlar olursa topyekun anayasa değişikliği olur, ideal olur.

MEMURA VİZE ANLAMSIZ

Sendikacılık konusunda…

Bu zamana kadar toplu sözleşme, grev, siyaset hakkımız yok. Dünyada çalışanlara baktığımızda memurların toplu sözleşme hakkı Avrupa ülkelerinin % 85'inde var, grev hakkı % 55'inde var. Örgütlenme hakkı % 100'ünde var. 2001'de çıkarılan 4688 sayılı yasayla sadece örgütlenme hakkımız var. Devletin bakanı ile masaya oturuyoruz. 15 gün çalışıyoruz, uzlaşıyoruz; ek ödemeler konusunda anlaşıyoruz. Sonra hükümet, “pardon bu sene kriz var, ek ödemeyi unutun” diyor. Niye? Atılan imzaların bağlayıcılığı yok, yani suya imza atmışız. Bunun yasal güvenceye alınması şart.

Başka yok mu?

Olmaz mı? Mesela onca ülkeyle vizeyi kaldırdınız, memurunuza vize uygulamaya devam ediyorsunuz. Avrupa sosyal şartının 5. ve 6. maddelerine konulan çekinceler kaldırılmalı. Biz paketin yapılması esnasında Başbakan'a çıkarak bir tavır ortaya koyduk. “Eğer anayasa değişikliğindeki pakete toplu sözleşme hakkını, geçici 15. maddenin anayasadan çıkarılmasını ve yargı reformunu koyarsanız biz pakete % 100 evet diyeceğiz, milletin de evet demesi için çalışacağız” dedik. Başbakandan söz aldık. Ama 13 gün sonra toplanan hukukçu kurmaylar heyeti 65 yaşına kadar iş güvencesi olan memura toplu sözleşme hakkı verilir mi diye paketten bunu çıkardılar. Biz yeniden Adalet Bakanı ve Başbakana çıktık; “bu pakette bu yer almazsa tek ayaklı demokrasi işletmiş olursunuz, inandırıcı olmaz, devlet memurundan korkuyor deriz” dedik. “Toplu sözleşme hakkı yer almazsa pakete evet deriz ama bize destek için gelmeyin” dedik. Ve toplu sözleşme pakete alındı. Toplu sözleşme hakkının pakete girmesiyle çalışma hayatı ILO'ya uyarlanmış, tarihi bir fırsat yakalamış olacağız.

SİYASİ YASAK KOŞULSUZ KALKMALI

Siyaset yasağı devam ediyor ama…

Evet bu önemli bir eksiklik. 13 Eylül'den itibaren de topyekun anayasa değişikliği istiyoruz. Siyaset yasağının kaldırılmaması ve grev hakkının verilmemesi önemli bir eksiklik. Bunun adı paket, bu pakette gereksiz hiçbir şey yok. Memur Sen'in evet dememesi ayıp olur. Memur Sen 392.400 üyesi ile en diri ve en büyük örgüt. Türkiye çapında eylemler, mitingler, gazete, televizyon haberleri, konferanslarla 12 Eylül'e kadar 24 saat çalışacağız. 13 Eylül'den sonra da daha kapsamlı anayasa değişikliği için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.


Pakete sendikaların tavırları nasıl?

Referandum karşısında sendikacıları ve kurumları 4'e ayırdım. Evetçiler, hayırcılar, boykotçular, renksizler. Evetçileri anlamak çok kolay. Evet demek için binlerce sebep var. İşçiyim, memurum, gelirimin artmasını istiyorum, vatandaşım; irademe ipotek koyulmasını istemiyorum gibi binlerce gerekçe öne sürebilirsin.

Hayırcılar. Aslında içinde önemli maddeler var, ben yapsam bunu savunurdum ama falancılar yaptı diye desteklemiyorum bakışı var. CHP'nin böyledir. Ne dedi; önce bu paket sostur, fostur dedi. Sonra 3 maddeyi çıkarın(bu maddeler anayasaya aykırı) bizde destekleyelim dedi. Anayasa mahkemesi onayladı yine hayır diyorlar. Bu süreçte en çok şaşırdığım olay ise; 12 Eylül öncesi 1977'de bir mitingde karanlık güçlerin saldırısı sonucunda çok sayıda üyesini kaybeden, genel başkanı suikastta hayatını yitiren, 12 Eylül darbesinde kapısına kilit vurulan ve 90'lı yıllara kadar sendikacılık yapmasına müsaade edilmeyen bir konfederasyonun genel başkanının 'hayır' kampanyası düzenlemesidir. Doğrusu darbecilerin en çok tokadını yemiş bir konfederasyonun genel başkanının hangi gerekçelerle hayır dediğini anlamakta zorluk çekiyorum.

Boykot ve renksizler….

BDP boykotçu. Seçmenimizin isteğiyle siyaset yapıyoruz diyorlar. Sıkışınca İmralı'yı muhatap gösteriyorlar. O zaman sen niye meclistesin? En son partisi kapanan sensin, parti kapatmada bile parti kapanmasın dememişsin. Boykotun amacı seçmeni sandığa göndermemek. Çünkü biliyorlar ki, vatandaş sandığa gittiğinde evet diyecek.

Bir de renksizler var. Ben demokrattım, şimdi hayır desem, demokratlığımı hatırlatacaklar. Ben zaman zaman da darbecilere ev sahipliği yaptım, bir de bana emir verenler var, o halde ne yapsam. Efendim henüz yetkili organlarımızı toplamadık gerekçeleri ile renk vermemeye çalıyorlar. Türkiye'nin en önemli tartışması yaşanıyor, en önemli referandumu olacak sen hala safını belirlememişsin, yetkili organları bekliyorsan, eyvah. Evet desem üstüm kızar, hayır desem tabanım hoşlanmaz.(Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık misali)

TÜM TÜRKİYEYİ DOLAŞACAĞIZ

Sendika olarak neler yapacaksınız?

Hangi siyasi partiye oy vereceksen ver, bu benim işim değil. Benim üyelerim de parti seçiminde % 100 özgür. Ama referandum, partiler üstü bir olaydır. Tabanımıza milletimize sendikalara siyasetçilere çağrım: Türkiye'nin demokratikleşmesi için, terör gibi siyaset üstü konularda milli takım ruhu ile hareket etmemiz lazım. Biz Memur- Sen olarak Türkiye'nin her yerinde evet kampanyaları örgütleyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, bu paket sendikamızın savunduğu değerlere uygun. Ama eksikliklerini de ifade ettik. Bu yüzden bizim stratejimiz şu olacak.

İyi daha iyinin düşmanı değildir. Devletin milletinden milletin devletine geçmek için tarihi bir fırsat yakalamışız. Vesayetten millet iradesine giden yolu kısaltma şansımız elimizde. Şu anda ülkemiz Dünya Demokrasi liglerinde ikinci ligde bir ülke konumunda. Bu paketle birinci lige çıkacağız, topyekun anayasa değişikliğiyle süper lige çıkacağız inşallah.


Hükümete yakınlığınız eleştiriliyor. Ne diyorsunuz bu eleştirilere?

Bu konuda bize yapılan iki itham var. İlki iktidara yakınlık, ikincisi ise bu iktidar döneminde % 900 büyüme ithamı. Yeni Şafak aracılığıyla herkesi resmi rakamlara bakmaya ve kongreleri takip etmeye davet ediyorum. AK Parti 2001'de kuruldu, Memur -Sen 1992'de. Memur -Sen 2001'e kadar neyi savunuyorsa, bu iktidar zamanında da onları savunmaya devam etti. Yani iktidara göre görüş değişikliği olan hiçbir nokta yok. Memur- Sen hak ve özgürlükler konusunda taraftır. Memur -Sen özlük hakları ve üyesinin haklarını korumada hiçbir iktidarın dünya görüşüne bakmaz. Biz iktidarda kim olursa olsun kendi duruşunu kendi belirleyen bir örgütüz. Biz bu iktidar yokken, bu partinin esamesi okunmuyorken, 28 Şubat döneminde İstanbul'da aynı değerlere inanmış sivil toplum kuruluşları ile mitingler yapıp 'demokrasi istiyoruz' dedik. Eğer bugün Başbakan da 'darbecileri istemiyorum' diyorsa, aynı noktada olmaktan mutluluk duyarım. CHP, 1989'da İnönü Genel Başkanken Deniz Baykal'ın başkanlığını yaptığı komisyon tarafından hazırlanan Demokratikleşme Paketi'ne sahip çıksın, biz % 100 CHP'ye destek verelim. Öteden beri savunduklarımızı dile getiren parti varsa, o partilerle bu değerler konusunda aynı yerde olmak bizi rahatsız etmez.

HER YIL 44 BİN ÜYE

Büyüme konusundaki eleştiriler…

2001'de çıkan 4688 sayılı yasaya göre tüm sendikalarda üyelikler sıfırlandı. 2002 Mayıs'ında yapılan açıklamada bizim 42 bin, KESK'in 260 bin, Kamu Sen 360 bin. Bu ne kadar becerikli Kamu Sen ve KESK'miş ki 8 ayda yüz binlere ulaşıyor. Bunlar ne kadar becerikli Anasol M iktidarı bakanlarıymış ki 8 ayda bu sendikaları uçurmuşlar. Biz her yıl 44 bin üye yapa yapa 8 yılda bugünkü noktaya geldik. Biz iktidarlara göre değil değerlere, özlük ve özgürlük haklarına göre büyümeyi benimsediğimiz için istikrarlı bir üye artışı gerçekleşiyor.

Savunduğunuz değerler için mi meydanlardasınız?

İşçi ya da memur sendikasısınız. Hangi hükümet olursa olsun masaya oturuyorsunuz: Zam almak için gece gündüz çırpınıyorsunuz. Öbür taraftan işçinin de, memurun da, milletin de geleceğini gasp etmek için enflasyonu yükseltmek, faizleri uçurmak, milli geliri yok etmek için darbeler yapılıyor. Bizim sendika olarak işlevimiz, üyelerimize ve Türkiye'ye faydamız ancak demokratik bir ortamda, darbelerin olmadığı bir ortamda anlamlı. Darbe varken, kaos varken ve bunlardan belli bazı sınıflar yararlanıyorken bizim sendikal mücadelemizin bir anlamı olmaz. Bu yüzden sadece sendikacılık yapmıyoruz son yıllarda. Sivil toplum kuruluşu olarak darbelere karşı çıkıyoruz, darbecilerin yargılanmasını istiyoruz. Demokratik ve sivil bir Türkiye istiyoruz. Memur Sen'in misyonu önemli. İktidara bakmaksızın, Türkiye'nin normalleşmesine katkı sağlamak. Biz demokrasi ağacının yeşermesi, büyümesi için bedel ödemeyi göze almış bir Konfederasyonuz. Bu yüzden ithamlar, suçlamalar konusunda içimiz rahat.

Referandumdan beklentiniz?

Duygularım % 65, aklım % 58 diyor.




14 yıl önce