|

AK Parti Batı'da da oyunu arttırır

Demokratik açılım sürecinin tartışılmaya başlaması ile yapılan araştırmalarda AK Parti'nin oyundaki düşüşlerin konjonktürel olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, “Çocukları askerde olsun, dağda olsun ölmeyen anneler için çözüm isteyen AK Parti tek adres olacaktır. Hem Doğu'da hem Batı'da...” diyor.

Murat Aksoy
00:00 - 16/11/2009 Pazartesi
Güncelleme: 22:00 - 15/11/2009 Pazar
Yeni Şafak
AK Parti Batı'da da oyunu arttırır
AK Parti Batı'da da oyunu arttırır

Süreç başladı. Şimdi herkes bu süreçte hükümetin kendine çizdiği kısa,orta ve uzun vadeli adımları atmasını bekliyor. Biz de 2007 yılında AK Parti tarafından hazırlanan “sivil anayasa taslağına” katkıdan bulunanlardan Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem ile bu süreci konuştuk. Erdem şu noktaya dikkat çekiyor: Bugün çocukları askerde ve dağda olan, çocukları askere gidecek ailelerin korkusunu kim dindirirse bu sürecin galibi o olur.



Meclis'te önemli bir oturum gerçekleşti ve Kürt sorunu Meclis altında tartışıldı. Gelinen nokta hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kürt sorununun Meclis çatısı altında konuşulup tartışılması çok önemli bir gelişmedir. Türkiye tarihinde ilk kez bu sorun demokratik bir zeminde ele alınmaya ve bütün yönleriyle konuşulmaya başlanmış oldu. Çözüm yerinin millet iradesinin tecelligahı olan Meclis olduğunu ve çözüm yönteminin de demokratik ve barışçıl olduğunu ima etmesi ve insanlara bu doğrultuda bir mesaj vermesi bakımından önemsenmesi gereken bir adımdır.

Peki TBMM'de partilerin performansını nasıl buldunuz?

Hükümetin demokratik açılım sürecini başlattığı günden bugüne sürekli negatif bir siyaset izleyen CHP ve MHP, Meclis'te de aynı tutumlarını sürdürdüler. Sorunun çözümü konusunda alternatif politikalardan ya da önerilerden söz etmediler. Yaptıkları tek şey, henüz içeriği dahi belli olmayan çözüm projesini hayali korkular üzerinden eleştirmek oldu. Bugüne kadar sorunun çözümünde egemen olan güvenlikçi perspektifin dışında bir yaklaşım tarzını sergilemediler.

Ya DTP ve AK Parti...

DTP'nin süreci ajite ve provoke edici bir usluptan uzak durmuş olması sevindiricidir. Bu anlamda DTP'nin tavrını olumlu buluyorum. AK Parti ise, sürecin baş aktörü olmanın, hükümet etmenin ve Meclis'te çoğunluğa sahip olmanın olgunluğu ve sorumluluğuyla hareket etti. Türkiye'nin bütünlüğünü koruyan ve kollayan bir anlayışa sahip olduğunu, demokratik açılımın yalnızca Kürt sorununun çözümüyle sınırlı olmadığını, Alevi sorunu ve gayrimüslim azınlıkların sorunlarının da açılım kapsamında olduğuna vurgu yaptı. Kullandığı dil, kapsayıcı, kuşatıcı ve kucaklayıcı bir dildi.

VATANDAŞINI DÜŞMAN GÖRÜYOR

CHP Kürt sorununun çözümünde Dersim'de yaşananları örnek verdi. Ne düşünüyorsunuz?

Emekli bir diplomat olan Onur Öymen'in yapmış olduğu konuşma kelimenin tam anlamıyla bir talihsizliktir ve iki açıdan problemlidir. Birincisi, bölgede uzun yıllardan beridir yaşanan çatışmayı, tıpkı Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı gibi bir savaş olarak algılamasıdır. Bu algı, kendi vatandaşını düşman gibi gören bir zihniyeti temsil ediyor. Bu zihniyet, hukukun dışına çıkmış olan vatandaşlarla hukuk dışı yöntemlerle savaşılması gerektiğini ima eden insanlık dışı bir zihniyettir. İkincisi ise, Dersim katliamını olumlaması, orada yaşanan hukukla ve insanlıkla bağdaşmayan muameleleri benimsediğini ima etmesidir. Katliamın gerçekleştirildiği dönemin devlet adamlarınca, hatta üst düzey askerle- rince de eleştirilen uygulamaların bugün için de geçerli kılınabileceğini düşünmek, patolojik bir ruh haline işaret eder.

Süreç başarılı olursa AK Parti nasıl etkilenir?

Sürecin başarılı olmasından AK Parti yararlanır ve oylar AK Parti'ye kayar. Çünkü bölgede AK Parti'nin rakibi olan tek parti DTP'dir. Çünkü tabanda bir aynılık söz konusu. Geçişkenlik çok fazla. Yüzde 80-90'lık bir geçişkenlik var. DTP'nin tabanının sosyo-kültürel yapısı, hayat tarzı ile AK Parti'nin bu bölgedeki seçmen tabanının sosyo-kültürel yapısı, yaşam tarzı büyük oranda benzeşmektedir.

AİLELER ÇOCUKLARI DAĞDAN İNDİRDİ

Doğu'da süreç AK Parti'ye yarar, peki Batı'da ne olur?

Şu anda bazı araştırmalar AK Parti'nin Batı'da oylarının düştüğünü gösteriyor. Ben bunun geçici bir durum olduğunu düşünüyorum. Yaşanacak olumlu gelişmelerle birlikte bu sürecin AK Parti'ye yarayacağını düşünüyorum. Çünkü sonuçta yaşanan olumlu süreç bir çatışmasızlık ve silahsızlanma doğuracaktır. Bu, askerlerin ölmemesi, şehit cenazesi karşılamamak demek. Çatışmasızlık, kaçınılmaz olarak Batı'yı da etkileyecektir. Çünkü çocuklarını askere gönderen aileler için umut doğacaktır. Onlar hiç değilse çocuklarının başına askerde bir şey gelmeyeceğini bilecektir. Daha rahat ve korkusuz uyuyacaklardır. Bu sadece şu anda çocukları askerde olanları değil, çocuklarını askere gönderecekler için de bir ferahlama ve umut olacaktır. Bu sadece Batı'daki aileler için değil tüm aileler için umut olacaktır.

Çözüm sürecinin başlaması dağa gidişleri ya da dağdan inişleri arttırdı mı?

Açılım süreci, dağa çıkışın kendi içindeki meşruluğunu zayıflatmıştır. Elimizde rakamlar yok, ancak duyduğumuz kadarıyla bu süreç içerisinde dağa çıkan ikiyüze yakın genç ailelerinin girişimiyle dağdan indirildiler.




Hükümet kısa, orta ve uzun vadeli üç aşamalı planda çözüm planlıyor. Kısa vadede neler yapılmalı?

Bu strateji bence çok önemli. Kolay olandan zor olana doğru giden bir süreç ve ben bunu doğru buluyorum. Kısa vadede yapılacak olanların bir kısmı gerçekleştirildi. Sözgelimi, cezaevlerinde Kürtçe konuşma yasağına son verildi. RTÜK Yönetmeliği'nde gerçekleştirilen değişikle özel TV ve radyolarda 24 saat Kürtçe yayın yapılabilmesi mümkün hale getirildi. Devlet Tiyatroları'nda Kürtçe oyun sergilenmesi ve Kürtçe çevrilen bir filme devlet desteğinin verilmesini de bu çerçevede atılan adımlar içerisinde değerlendirmek gerekir. Bundan sonra kısa vadede yasa altı işlemlerle Diyarbakır Cezaevi terör müzesine dönüştürülebilir, camilerde Kürtçe vaaza izin verilebilir, daha önce değiştirilmiş olan yer isimlerinin talep halinde iade edilmesi sağlanabilir, ayrımcılıkla mücadele edecek birimler oluşturulabilir ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatı bütün farklılıkları kucaklayıcı bir mantık doğrultusunda değiştirilebilir.

Orta vadede neler yapılmalı?

Orta vadede, kanun değişiklikleriyle mümkün olacak adımlar atılmalıdır. Bu çerçevede; Siyasi Partiler Kanunu'nun 43 ve 81. maddeleri ile Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkındaki Kanun'un 58. maddelerinde yer alan ve Kürtçe propagandayı, Kürt dili ve kültürünü koruyup geliştirmeyi amaç edinmeyi yasaklayan hükümler kaldırılmalı, siyasi temsil açısından önemli bir engel olan ve Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 33. maddesinde yer alan yüzde 10'luk seçim barajı kaldırılmalı ya da makul bir seviyeye indirilmeli, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Tazmini Hakkındaki Kanun yaşanan mağduriyetler dikkate alınarak yeniden ele alınmalı, Terörle Mücadele Kanunu taş atan çocukların mağduriyetlerini giderecek bir şekilde değiştirilmeli, koruculuk sisteminin kademeli olarak tasfiye edilmesi için gereken yasal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.

Son olarak uzun vade...

Uzun vadede yapılması gereken şey, yeni bir anayasa yapmak olmalıdır. Yeni bir anayasa diyorum, çünkü geçen yıl yapılan anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesiyle birlikte anayasa değişikliklerinin fiilen mümkün olmadığı açıktır. O nedenle yapılması gereken bundan sonraki yasama döneminde yeni bir anayasa yapmak olmalıdır.

Siz AK Parti'nin hazırladığı Anayasa taslağını yazan ekiptesiniz. Yeni Anayasa'nın temel parametreleri neler olmalıdır?

Yeni anayasa, evrensel siyasi değerler üzerine kurulmalıdır. Yani, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi üçlüsü esas alınmalıdır. İnsanı ve onun onurunu yücelten, devleti araçsallaştıran, özgürlükleri ve toplumun çoğulcu yapısını güvence altına alan ve sivil otoritenin üstünlüğü ilkesini esas alan bir anayasa yapılmalıdır. Demokratik açılımın konusunu teşkil eden sorun alanlarının çözümü için yapılması gerekenlerin başında, herkesin kendisini içinde bulacağı kapsayıcı ve kuşatıcı bir anayasal vatandaşlık tanımı yapılmalıdır. Kültürel kimlik hakları güvence altına alınmalıdır. Kısaca, anayasa, toplumda mevcut olan bütün farklılıklara hitap eden, farklılıkları birer zenginlik olarak gören, onların korunup geliştirilmesini mümkün kılan bir anlayışla kaleme alınmalıdır.


Bugüne kadar devletin Kürt siyasetindeki hatası neydi?

Devletin Kürt siyaseti karşısında yanlış politikası HEP ile başlayan süreçte kurulan Kürt partilerinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatmasıydı. Böylelikle Kürtlerin legal siyaset yapma imkânları ellerinden alınmış oldu. Bunun sonucunda legal Kürt siyaseti zayıflatıldı yasadışı örgütün kucağına atıldı. Bu belki de devletin bilinçli bir siyaseti idi, bilemiyorum. Ama şu bir gerçek ki, bu durum DTP özelinde bakarsak bu partinin siyasal gücünü yok etmiştir. Bugün siyasal olarak DTP'den çok PKK'nın sözü geçmektedir. Bugün DTP'nın PKK üzerinde ciddi bir etkisi yoktur. O nedenledir ki sürekli olarak silah bırakma işini bizimle değil İmralı'yla konuşun diyorlar. Siyaseten bunu söylemek doğru değil, ancak bununla bir gerçeği ifade etmiş oluyorlar.

Çözüm süreci DTP'yi nasıl etkiler?

DTP bugüne kadar Kürt sorunu bağlamında mazlum ve mağdur olma üzerinden oy devşiriyordu. DTP Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden siyasi rant elde ediyordu. Bürokratların ve siyasetçilerin Kürtleri rencide edici kimi tavır ve ifadelerinden, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden, Kürtlerin haklı taleplerinin karşılanmamasından ve Kürtlerin sürekli olarak oyalanmasından güç kazanıyordu. Bu süreç içinde önce silahsızlanma ve ardından gelişecek demokratik ve özgürlükçü açılımlar beraberinde DTP'nin siyasal duruşunun sorgulanmasına yol açacaktır. DTP artık negatif siyaset üzerinden, yani Kürt meselesinin çözümsüzlüğü üzerinden siyaset yapmanın getirisinin olmayacağını anlayacaktır.

Bir soruna odaklanmış negatif siyaset, pozitif siyasete nasıl dönüşebilir?

Öncelikle DTP'nin Türkiye partisi olması mümkün değil. Belki anlamlı da değil. Çünkü ortada bir Kürt sorunu vardı ve Kürtlerin bu sorununu gündeme getirecek bir siyasi partiye ihtiyaç vardı. DTP ve selefi olan parti-ler bu sorun ekseninde siyaset yaptılar ve bu demokratik siyaset açısından olumlu bir işlev yerine getirdiler. DTP bugüne kadar yapması gerekeni yaptı ve bunun bir anlamı vardı. Ama şimdi giderek bu anlam azalıyor.


ÇÖZÜM SÜRECİNDE CHP VE MHP MARJİNALLEŞİR

Barış süreci diğer partileri nasıl etkiler?

Ben CHP ve MHP için durumun parlak olacağını düşünmüyorum. Mesela CHP'nin bugünkü performansı 20 yıl öncesinin sahiplendiği raporlarının çok gerisindedir. Raporların arkasındayız diyor ama gerek söylem itibariyle gerekse AK Parti'nin bu süreci birlikte yürütelim talebine verdiği cevap bu raporları sahiplenici tavır değildir.

Bu çelişki midir?

Kesinlikle. Bence kamuoyu bunu açık biçimde görmüştür. Bu süreçte en önemli sıkıntıyı CHP yaşayacaktır.

MHP nasıl etkilenir?

MHP'nin hikmet-i vücudu, ötekileştirici ve dışlayıcı milliyetçilik ve bu tür bir milliyetçiliğin yarattığı ayrışmadır. MHP bu çatışmadan beslenen ve gücünü çatışmanın devamından alan bir siyasi parti idi. Bu çatışmanın sona ermesi MHP'nin var oluş sebebini ortadan kaldırır. O nedenle MHP'nin tavrı kendisi açısından ras-yoneldir ve tutarlıdır. Ama biraz önce bahsettiğim çatışmasızlık hali MHP tabanında da AK Parti'ye bir kayma olmasına yol açabilir. Çünkü MHP tabanında bu çatışmanın bitmesini isteyenlerin de fazla olduğunu düşünüyorum.

DTP'nin sonu ne olur?

Bundan sonraki süreçte DTP, Kürtlerin taleplerini demokratik zeminde seslendiren bir siyasi parti olacaktır. Bu talepler yerine geldikçe DTP'nin meşruiyeti ve hikmet-i vücudu azalmaya başlayacaktır. Ve DTP'nin tabanı bugünkü tabloya bakarsak AK Parti'ye kayacaktır.

Çatışmasızlık hali toplumu nasıl etkileyebilir ki?

Şu anda süren çatışma, toplumun hemen tümünde bir korku kaynağıdır. Birincisi, çocukları şu anda askerde olanların korkusu. İkincisi çocuklarını askere gönderecek ailelerin korkusu. Üstelik bu hem Türkiye'nin Batı'sında hem de Doğu'sundaki anneler için böyle. Yani askerde olan ya da askere gidecek olan sadece Türk ailelerin değil Kürt ailelerinin çocukları da var. Kürt aileleri için şöyle bir korku daha var, dağda çocukları olanların yanında çocukları her an dağa çıkabilecek aileler var. İşte ailelerin, annelerin bu korkuları ancak çatışmasızlık ortamı ile son bulur. Mutlak çatışmasızlık hali sağlanır ve akabinde silahsızlanma gerçekleştirilirse, sürece yönelik kuşkulu ya da olumsuz bakış açısı olan toplumsal kesimlerin algılarında olumlu anlamda bir değişim yaşanır diye düşünüyorum.




14 yıl önce