|

Anayasa'da laiklik lastik gibi olmasın

12 Eylül darbesi sonrası baskılardan bunalarak Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki dekanlık görevinden ayrılan ve ABD'ye göç eden Türkiye'nin ilk İslam Hukuku Proferösü Yusuf Ziya Kavakçı, hazırlanmakta olan 'sivil Anayasa'nın açık, kısa ve net olması gerektiğini belirtti 'Sivil Anayasa'da kısa tanımlar yaparken 'laiklik' kavramına dikkat edilmesini isteyen Kavakçı, 'Anlamını sorsanız Fransızlar dahi bilmez' dediği bu kavramın iyi tanımlanması gerektiğini vurguladı. Kavakçı, 'Tarifi kısa yapacağım derken, laiklik lastik gibi sündürülmesin' dedi

Burcu Bulut
00:00 - 26/05/2012 samedi
Güncelleme: 00:36 - 26/05/2012 samedi
Yeni Şafak
Anayasa'da laiklik lastik gibi olmasın
Anayasa'da laiklik lastik gibi olmasın

Darbe döneminde Kenan Evren 1982 Anayasası için görüşlerinizi belirtmenizi istedi ama sonrasında kendisinden geri dönüş olmadı sanırım...

Üniversitede o yıllarda doçent olan Ali Şafak'ın başkanlığında bir komite kurduk. Milli, tarihi, örf ve adetlerimize uygun öneri tekliflerinde bulunduk, fakat bir geri dönüş olmadı. Bunun üzerine ben de bir yazı yazdım ve bu yazı Tercüman Gazetesi'nde yayımlandı. Anayasa'da özellikle laiklik kelimesinin olmaması gerektiğini belirtmiştim. Anayasa'da manası bilinen kelimeler olmalıydı. Ayrıca, laiklik kelimesi CHP'nin altı okundan biriydi. Öyle ki Anayasa CHP için tahsis edilmiş bir sistemler bütünü görümüne kavuşmuştu. Kemalizm'in temsilcileri gözünde biz dindarlara ise mülteci gözüyle bakılıyordu. Askerin kırmızı kitabında irticacı, gericiydik. Oysaki biz sadece Anadolu çocuğuyduk. Dobra dobra inandıklarımızı savunduk. Bu nedenle de kenara itildik. Ankara'dakiler bizim kadar cesur davranamadı.

Sizce laiklik kelimesi bugün yeni Anayasa'dan çıkarılmalı mı?

Cumhuriyet, vatan, millet kelimelerinin Arapçası var, anlamları da var ama laiklik kelimesinin hiçbir anlamı yok! Fransa'dan alıntı olan bu kelimenin anlamını sorsanız Fransızlar dahi bilmez! CHP'nin kullanılması yönünde dayattığı bir kelime. Bu nedenle yeni anayasada laiklik kelimesi tabii ki olmamalı. Eğer olacaksa da tarifinin doğru bir şekilde yapılması gerekir.

GERÇEK LAİKLİK HZ. MUHAMMED (S.A.V.) DÖNEMİNDE YAŞANDI
Laikliğin tarifi nedir? Nasıl olmalı?

'Tarifi şöyle şöyle olmalı' diyemem ama bana sorarsanız Hz. Muhammed zamanında gerçek laiklik vardı. Mesela Yahudiler serbestti, mahkemeleri, kiliseleri vardı. Sonra Peygamber Efendimiz'in adaletli 'Medine Anayasası' vardı. Keza Osmanlı da laikti. Kimse kimseye karışmıyor, kimse kimsenin boğazını sıkmıyor, diline, dinine, kılık-kıyafetine karışmıyordu. Bugün kullandığımız laiklik ise CHP devrinin yanlış politikaları ile şekillenmiş durumda. Doğuda Kürt sorunu neden çığırından çıktı sanıyorsunuz? Osmanlılar döneminde neden Kürt sorunu diye bir şey yoktu? Çünkü serbesti vardı. Bugün yaşadığımız sorunların hepsinin altından laiklik ve CHP çıkar.

KISA, AÇIK VE NET OLMALI
Yeni Anayasa şeklen nasıl olmalı? Kısa mı yoksa uzun mu?

'Yeni Anayasa kısa olmalı' deniliyor ama Türkiye gibi ülkelerde kısa Anayasalar olur mu bilmem! Mesela laiklik kelimesinin tarifini kısaca yapacağım derken lastik gibi nereye çekersen oraya giden bir anlam içeriği katarsan bu olmaz! Anayasa kısa ama açık, net ve anlatılmak istenen kâfi derecede ifade edilmiş olmalı. 'Köylü kadın başörtüsü takarsa tehdit değil ama okumuş şehirli kadın takarsa tehdittir' anlayışı artık son bulmalı. Böyle hukukçuluk mu olur? Bu nedenledir ki Tayyip Erdoğan'ı sadece bir şiir okudu diye mahkûm eden hâkimlere de şaşarım!


Doğramacı başörtüsüne ikna edebilirdi

1982'deki 'darbe anayasası' için Kenan Evren'in fikirlerinin izdüşümü demek doğru olur mu?

O dönemde Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde dekandım. YÖK; üniversiteler, mahkemeler, yargı vesayet rejimine hizmet edecek şekilde yapılanmıştı. 1982 Anayasası, Kemalizm'in görüşlerini resmileştirerek, kurumsallaştırmıştı. Devletin sistemleri askerin kontrolüne verilmişti. YÖK Başkanı merhum İhsan Doğramacı'nın felakete nasıl destek verdiğini de unutmamak gerekir.

İhsan Doğramacı tam olarak ne yaptı?

Doğramacı sırtını askere dayayarak işini kurdu, genişletti. Neden askere yanaştı? Çünkü zenginleşti. Askerin suyuna giderek; asker ondan o askerden istifade etti. Askerin önünde secde etti ve başörtüsü konusunda milletin anasını ağlattılar. O zamanlar mertçe çıkıp askere, 'Bu ayıptır, kızların örtüsüne karışılmaz, Avrupa'da böyle bir şey yoktur, insan haklarına aykırıdır' deseydi belki de bugün üniversitelerde başörtüsü sorunu olmayacaktı. Şayet ağırlığını koyup 'Genç kızlarımıza yazık olur, Türk âdetlerine göre kadınların kıyafetlerine karışılmaz, Atatürk de karışmamıştı, kanunda böyle bir madde yoktur' deseydi generalleri kesinlikle ikna ederdi.

Doğramacı'ya karşı çıkanlar olmadı mı?

Hatırladığım kadarıyla kendisine şiddetle karşı çıkan, dik duran değerli Profesörler Servet Armağan ve Hüseyin Hatemi üniversiteden atılmışlardı. Ben de aynı sorundan ötürü ayrılmıştım. Üniversiteye bin bir zorlukla gelmiş, cebinde 1 lira parası yok, ayakkabılarının altı delik bir genç kıza sırf başörtülü olduğu için 'Git! okula giremezsin' nasıl diyebilirdim? Hangi vicdanla bunu yapabilirdim?


Kemalistler 'İllallah' dedirtti

Anayasa'da başörtüsü sorununa kısmi değil, kesin çözüm getirecek bir çalışma yapılabilir mi?

Başörtüsüne kesin çözüm getirmek zorundalar. Her konuda Fransa ile ters düşen Türkiye, başörtüsü konusunda Fransa'yla neden sarmaş dolaş? Bunun acilen düzeltilmesi gerekir. Üstelik Atatürk başörtüsüne karşı değildi ki! Atatürk hutbe okumuş, cübbe giymiş bir insandı. Hocalarla TBMM'yi açan, Buhari'nin hatmini emretmiş bir kişiydi. Başörtüsü yasağı da laiklik kavramı gibi Fransa'nın Türkiye'ye kötü bir armağanı. Ayrıca başörtüsünün her yerde ilköğretimde de serbest olması gerektiğini düşünüyorum. Eğer başörtülü kişi işini icra ederken suç işlerse, cezalandırılmalı ama sırf inancının vecibesini yerine getiriyor diye dışlanmamalı. Kemalist, liberal olmayan insanlardan millet artık 'İllallah' der hale geldi. Yeni anayasaya başörtüsü maddesini koysunlar, referanduma gitsinler bakalım; millet ne diyecek, görsünler!



il y a 12 ans