Türkiye, AK Parti iktidarı ile birlikte büyük bir dönüşüm yaşadı. Bu alanlardan birisi de şüphesiz ki dış politika. Dış politikada Türkiye'nin benimsediği yeni yol, bölgesel anlamda gücünü artırıp nüfuz alanını genişletirken, kaçınılmaz olarak kimi çatışmaları da ortaya çıkardı. Bu bağlamda MİT, hem iç politikada, hem de dış politikada atılan adımların etkin bir unsuru olarak öne çıktı. Bu noktada, MİT'e ve Hakan Fidan'a yönelik saldırıya varan yayınları, MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ile konuştum. Öneş, MİT'e yönelik saldırıları, gerekçelerini gündem bağlamında açıkladı.
İstihbarat çalışmaları tarihin, insanlığın her döneminde olduğu gibi günümüzde de bir ülkenin can damarları içinde en önemlilerinden birisidir. Ülkeler yaşayan organizma gibi yaşayan, geçmişi olan ve geleceğe bakan bir yapıdır. Ülkelerin yaşadığı gelişimin sağlıklı olması için bilgi çok önemlidir. Haber alma ve bu bilgiler ışığında gelişmeler karşısında erken analiz yapabilme kabiliyetini kazanabilmek için bilmeye, bilebilmek için de istihbarata ihtiyaç vardır.
Eğer devletiniz, siyasi yapınız nitelikleri itibariyle güçlüyse, bir değer ifade ediyorsa, kurumsal yapılarınız da değer ifade ediyor demektir. Bu yüzden de, Milli İstihbarat Teşkilatı da devletin güçlü olması ile paralel olarak niteliklerini ortaya çıkarır. Devletin yapısından bağımsız şekilde kurumlara farklı anlamlar atfetmek doğru olmaz.
Wall Street Journal'da sonra da Washington Post'da yer alan haberleri değerlendirdiğimiz zaman Hakan Fidan ön plana çıkıyormuş gibi gözüküyor. Hakan Fidan'ı gerek Türk kamuoyunda -ki bana göre öncelikle Batı kamuoyuna yöneliktir- güvenilirliğinin zayıflatılmak istendiği, Fidan ile birlikte MİT'in güvenilirliği ile ilgili bir soru işareti oluşturulmak istendiği izlenimini alıyorum. Ve bu sadece izlenim değil gerçekçi bir tespittir.
Sayın Hakan Fidan'ın MİT Müsteşarı oluşundan hemen sonra İsrail Dışişleri Bakanı Ehud Barak'ın açıkça Fidan'ı hedef alan açıklamaları oldu. Daha sonra Arap Baharı ile bir süreç başladı. Bu süreç Ortadoğu'da bir altüst oluşun, değişimlerin süreciydi. Ortadoğu'daki bu gelişmeler İsrail'i rahatsız etti. Ardından da Suriye'deki Esad rejiminin gitmesi ve arkasından ortaya çıkacak yeni tablodaki belirsizlikler, Türkiye- Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ilişkisindeki gelişmeler de dikkate alındığında İsrail kendisini yalnız ve güvensiz hissetti.
Bu çalışmanın içinde Obama yönetimin olmadığı gibi bir izlenim alıyoruz. İsrail gizli servisi ekseniyle birlikte hareket eden medya, ekonomik-siyasi güç, İsrail ve neo-con ekseniyle kesişen bir yapı.
Evet, bir iç darbe. Ama bu iktidar içi bir kavga. Bu açık görülen bir şey ve zaten bunu bizzat Başbakan'ın kendisi de ifade etti.
Doğrudan var mıdır, yok mudur konusunda tereddütlüyüm. Dolaylı olarak bir etkinin olup olmadığı da tartışılması gereken bir olaydır.
Türkiye'nin Ortadoğu politikası, özelde Suriye politikası, Kürt siyasetleriyle olan ilişkiler gibi birçok konu karşımıza çıktığına göre burada farklı aktörler var. Bölgesel olarak baktığımız zaman İsrail, İran, Irak, Suriye, Suudi Arabistan, Mısır aktör olarak karşımıza çıkıyor. Bu ülkeler, bahsettiğim bu konularla ya doğrudan ya da dolaylı olarak ilgililer. Ayrıca işin içine özellikle İran-İsrail-Türkiye istihbaratları arasındaki ajan sorunu girince doğrudan İsrail karşımıza çıkıyor. Türkiye'nin özellikle Ortadoğu politikası sorgulandığına göre, Suriye sürecinde ve İran'la nükleer müzakereler konusunda, Ruhani ile Obama arasındaki yeni adımlara baktığımızda bu cepheden de İsrail'in rahatsızlığını görüyoruz.
Özellikle Wall Street Journal'de yer alan haberlere baktığımızda Türkiye'nin dış politikasının, özelde Suriye politikası ile ilgili soru işareti oluşturmak için hazırlandığı görülüyor. Bu süreçte de Hakan Fidan ve MİT araçsallaştırılıyor ve bu araçsallaştırma, Türkiye'nin dış politikasına yönelik soru işaretleri meydana getirmek, Sayın Başbakan'ı ve Davutoğlu'nu yıpratmak amaçlı bir tablo ortaya koyuyor. Konu dış politika olunca bu dış politikanın hedefleri hükümet ve bu hükümeti oluşturan esas iradeyi ortaya koyan Sayın Başbakan'dır.
Evet tabii. Hakan Fidan bir bürokrat. Bir istihbarat teşkilatı, politika üreten kurumsal yapı değildir. Sayın Başbakan, Sayın Cumhurbaşkanı ve toplumun çok geniş katmanları desteğini verdiğine göre bu politikaların uygulanmasında demek ki MİT, doğru duruş sergilemektedir.
Çözüm süreciyle birlikte ortaya çıkan çatışmasızlık, çok hayati ve mutlak korunması gereken bir konudur. Bunun korunabilmesi için gerek hükümetin uygulamalarında, gerekse Öcalan'ın stratejik kararıyla hareket eden Kürt siyasetinde hiçbir şekilde hata yapılmaması gerekir. İfade ettiğimiz gelişmelerin bölgesel ve küresel bağlantıları, Türkiye'nin ve Öcalan'ın kontrol edemeyeceği riskleri daima taşımaktadır. Sürecin bu riskleri dikkate alarak bir bebeğe bakar gibi hassasiyetle davranılarak ilerletilmesi gerekir. Bu sürecin risklere karşı korunabilmesinin de kaçınılmaz şartları var.
Çözüm süreci, Türkiye'nin nitelikli olarak demokratikleşmesi üzerine inşa edilen bir süreçtir. Türkiye'nin demokratikleşme yolunda atacağı adımlardan, yapacağı uygulamalardan başka bir çözüm yolu bulunmamaktadır. Bu anlamda yeni bir anayasada özellikle vatandaşlık tanımının düzelmesi bir an önce yapılmalıdır.
Ben 41 sene bu teşkilatta fiilen çalıştım. Böyle bir ifade doğru değil. Her yönetim eleştirelim eleştirmeyelim ülkeler arası veya servisler arası işbirliği, dost-düşman kavramı üzerinden değil, Türkiye'nin çıkarları üzerinde yapılmıştır. Bu işbirliğinde yanlışlar var mıdır yok mudur tartışması servislerin işbirliği üzerinden değil devletinin politikaları üzerinden yapılması lazımdır. Çünkü servisler sadece devlet politikalarını uygularlar. Burada hata varsa, bu politik çalışmanın dayandığı hükümet politikalarıdır.
İktidar mücadelelerinde belirttiğiniz isimlerin yahut bazı devlet yapısı dışına çıkmış iktidar mücadelesi içinde bulunan grupların yabancı merkezlerle işbirliği MİT'in kurumsal yapısı içinde olmaz. Onlar kendi bağlantılarını kendileri kurarlar. Bir kaçak varsa, bu MİT'in kurumsal yapısıyla ilgili değil iktidar mücadelesi içindekilerin kendi metotlarıyla kurdukları irtibatlardır.