|

Ayşe Hür: CHP için halk sadece figüran

Tarihçi Ayşe Hür'ün Atatürk, İsmet İnönü ve CHP'ye ilişkin değerlendirmelerine bugün de devam ediyoruz.

Mehmet Gündem
00:00 - 22/04/2008 Salı
Güncelleme: 23:11 - 21/04/2008 Pazartesi
Yeni Şafak
Ayşe Hür: CHP için halk sadece figüran
Ayşe Hür: CHP için halk sadece figüran
İnönü Kemalist miydi?

Kemalizmin ne olduğunu bilmiyorum. Milli Mücadele kadrolarının hemen hepsi İttihat Terakki'den geliyor. Kemalizm deyince aklıma; devleti merkeze alan, statükocu, geri kabul ettiği halkı modernleştirmeyi hedefleyen, pozitivizmden esinlenen ama toplumu mobilize etme işini kültür politikalarına havale etmiş, ordu desteğinde, lider ve yakın adamlarının kontrol ettiği partiye dayanan bir ideoloji geliyor.

İNÖNÜ'NÜN BÜROKRATİK ANLAYIŞI HAKİM
Bu zihniyet halkı nasıl görüyor

Halk temiz ama cahil, güdülmeye muhtaç. İşçi sınıfı kontrol edilmeli. Kürtler baskıyla asimile edilmeli. Dinsel cemaatler sindirilmeli. Sakin bir ülke istiyorlar. Köylülüğü bunun için muhafaza ediyorlar. O zamanlar, ordu her dakika kullanılması gerekmeyen bir şey, temiz kalsın ki müdahale ettiğinde sözü dinlensin. Parti, liderin düşünce ve emirlerini toplumun en ücra kesimlerine aktarmak için kullanılan bir organ. Bu politikaların ideolojik taşıyıcıları da Ankara'ya biat etmiş aydınlar.

Bugün CHP'deki zihniyet kimin etkisinde?

Bürokratik devletin yüceltilmesi açısından İnönü çizgisini uyguluyor. Kültür politikaları açısından ise Mustafa Kemal'in çizgisi hakim. Dış politikada ikisi arasında salınıyor.

KEMALİST ELİTLER AYSUN KAYACI GİBİ
Onur Öymen 22 Temmuz'da AK Parti 47'i oy alınca, halkı doğru tercih yapmamakla suçladı.

Tipik aydınlanmacı zihniyet. Aysun Kayacı'nın sözüne kızılıyor ama Kemalist elitler de benzer düşünüyor. Biz bu cahil halkı kendi haline bırakırsak davulcuya varır diyorlar. Türkiye'de topluma dayanan bir devlet yapılanması yok, bu rasyonel bir yapı değil. Sivil-asker bürokrasisinden oluşan bu aygıt toplumsal tabakalardan, sınıflardan bağımsız çalışıyor. Farklı çıkarları, farklı ajandası var, bazen burjuvaziyle çatışıyor, bazen işçi sınıfıyla. Son tahlilde iktidar savaşı devletin içinde geçiyor.

Devlet ilişkiyi öyle kuruyor ki sizi kendisine mahkum ediyor...

Memuriyet en önemli ikbal kapısı. Yaşam boyu garantili, başarısız da olsa onu kendi kademesinden daha aşağı bir göreve atayamıyorsunuz. Memurlar, iş adamları, aydınlar, sendikalar hepsi devlet tarafından bağımlı hale getirilmiş. Aydınlar devletten bağımsız fikir üretmiyorlar. Kafasını biraz kaldıranın başına güm diye binilen bir ülke, Cumhuriyet'in ilk yıllarında İstiklal Mahkemeleri ile terbiye edilmişiz, 60'tan beri sürekli askeri müdahale tehdidi altında yaşıyoruz.

CHP neden değişime direniyor?

Yıllardır muhalefette kalmanın getirdiği bir atalet var, bu ruhlarına işledi, değişimle baş edecek güçte değiller. Türkiye artık eskisi gibi tekdüze bir ülke değil. Ekonomi de siyaset de, kültürel hayat da çok karmaşık. Sırtında yumurta küfesi olmayan adam psikolojisi içindeler. İş yapan adamı eleştirmek ise kolay. CHP devletten büyük yardımlar alıyor, Mustafa Kemal'in bıraktığı miras payı var, bürokraside etkinliği var, belli bir kesim tarafından onaylanıyor, itibar görüyor, yetmez mi? Rahatını niye bozsun ki?..

İttihatçı çizgi devam mı ediyor?

İttihatçılar dahi bu kadar pısırık değildi. CHP kesinlikle iktidar olmak istemiyor.

CHP MEŞRUİYETİNİ HALKTAN ALMIYOR
CHP'nin meşruiyet problemi var mı?

İstiklal Mahkemelerinden 1934 Trakya olaylarına, Varlık Vergisi'nden, modern dünyanın insan hakları açısından kınayacağı olayları örgütlemiş bir parti. Baskıcı bir rejimin yürütücüsü. Cumhuriyet'in başından beri var olan sorunlara çözüm getirememiş başarısız bir parti. Bu yüzden de meşruiyetini tarihten ya da halktan değil, yargıdan ve asker-sivil bürokrasinin desteğinden almaya çalışıyor.

CHP'nin belden aşağı politikaları, demokrasi hazımsızlığı “milli şef” dönemi siyasetini hatırlatıyor mu?

Tabi ki hatırlatıyor. O zaman halk bir çeşit figüran rolü oynuyordu. Meclisin oluşum şeklinden kurumların yapısına kadar hepsi birkaç kişi arasında hallediliyordu. Halka hiç güven yoktu. CHP direniyor, çünkü ayrıcalıklı statüsünü kaybetmek istemiyor. Bir şekilde müdahale edecek gerekçe buluyorlar, başörtüsü diyor, laiklik diyor, o olmazsa Kıbrıs'ı satıyorsunuz diyor, o olmazsa Türklüğe hakaret ettirmem diyor. Bütün araçlar bitince orduyu göreve çağırıyor. Ordu zaten CHP ideolojisiyle oluşturulmuş. Esas amaç statükonun devamı. Bunu 60'ta başardılar, 71'de, 80'de, 97'de yine başardılar. Geçen yıl 27 Nisan'da tekrarladılar. Baktılar halktan tepki gelmiyor, bir kere daha niye denemesinler?


CHP politikaları Atatürk'le çelişiyor
Solda gözüküp de solla hiç alakaları yok...

CHP hiçbir zaman sol parti olmadı. Sosyal demokratlık lafı 1960'da TİP'in ortaya çıkışından sonradır. Bugün ise en iyi ihtimalle muhafazakar milliyetçi bir parti. Sosyalist Enternasyonal CHP'yi neden atmıyor şaşırıyorum. Bu yüzden Sosyalist Enternasyonal'e saygım kalmadı.

CHP, Mustafa Kemal'in muasır medeniyeti hedefini temsil etmiyor ama onun karizmasından güç alıyor...

AB ile ilişkilere ulusalcılık, ırkçılık, içe kapanmacılıkla cevap veriyorlar. Kürt politikasında küçücük bir adım atılsa ortalığı velveleye veriyorlar. Mustafa Kemal yaşasaydı CHP'nin izlediği politikaların hiçbirini izlemezdi, çünkü son derece pragmatikti.



Statükoculuğu satın alan bir kitle var
AK Parti'nin lider kadrolarının devlet partisi CHP siyasetiyle, statükocu kadrolarıyla başa çıkma şansı nedir?

AK Parti bu raundda dayak yiyecek gibi görünüyor. Çünkü karşı taraf olayı 'ölüm-kalım' meselesi haline getirdi. Hala CHP'nin statükocu ideolojisini satın alan bir kitle var. Kaybedeceklerini anlarlarsa rahatlıkla bizden sonra tufan diyebilirler. Bana yar olmayan kimseye olmasın misali. Ordu bu sefer ne yapar bilmiyoruz. 'Ne yapalım, yüz yıl geriye gideceğimize, 20 yıl geriye gidelim' diyenler var. Bu, 'bir darbeyi daha kaldırırız' demek. AK Parti'nin riskleri iyi hesaplaması gerekiyor. Esnek ama ilkeli ve tutarlı bir çizgi takip edilmezse bu devlet yer onları...

16 yıl önce