|

Baasçı değil çeteci

Arap Baharı'nı 'facebookçu'ların özgürlük devrimi olarak tanımlayan MÜSİAD Ortadoğu ve Kuzey Afrika sorumlusu Gazi Mısırlı, ülkesi Suriye'deki rejimin de, çeteci olduğunu söyledi. Mısırlı, “Sadece Esat değil, yöneticiler de rejimin devamı için insanları öldürüyorlar” dedi

Murat Aksoy
00:00 - 24/09/2011 Cumartesi
Güncelleme: 00:58 - 24/09/2011 Cumartesi
Yeni Şafak
Baasçı değil çeteci
Baasçı değil çeteci
Uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin odağında olduğu sıcak gelişmeler devam ediyor. Başbakan Erdoğan geçen hafta Kuzey Afrika'daydı bu hafta BM toplantısında. İsrail ile gerilen ilişkiler Rum Yönetimi'nin Doğu Akdeniz'de sondaj çalışmaları ile iyice gerildi. Geçen hafta Başbakan'ın gezisine katılan MÜSİAD'ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika temsilcisi Gazi Mısırlı ile bu gelişmeleri konuştuk.
Ortadoğu ve Doğu Akdeniz ısındı. İsrail-Güney Kıbrıs işbirliği yapmaya başladı. Amacı ne?

Bir kere bölgeden petrol ya da doğal gaz çıkacak mı? Çıkacak olan gaz/petrol maliyeti karşılar mı? Bütün bunlar belirsizken yapılan bu girişimin amacı açıktır; Türkiye'nin yükselişinin önünü kesmek, Türkiye'ye mesaj vermektir. Üstelik bu girişimi Yunanistan ile birlikte Almanya ve Fransa'nın da desteklemesi bu amaçlarını açıkça göstermektedir. Hemen ekleyelim bu girişimlerin bir amacı daha vardır, Türkiye ile Arap Dünyası arasındaki ilişkilere gölge düşürmek. Bu girişimlerin Başbakan Erdoğan'ın Kuzey Afrika gezisinden sonra olması da tesadüf değildir. Ancak bölgedeki değişimi durdurmak mümkün değildir ve bu değişimde Türkiye önemli bir ülkedir. Bölgede Türkiye karşıtı yapay ittifakların sonuç vermesi beklenmez. Arap Dünyası da bir kez daha Batılı oyunlar gelmez.

Siz Başbakan'ın Mısır gezisine katıldınız. Arap Baharı'ndan sonra bu geziyi nasıl okudunuz?

Öncelikle bu tarihi bir ziyaret ve ben bu ziyaret heyeti içinde olduğum için kendimi şanslı sayıyorum. Müsiad'daki görevim gereği bu bölgelere çok ziyaret yaptım ama bu çok farklı idi.

Neden?

İlk olarak halktan şimdiye kadar hiçbir lidere karşı görmediğim büyük bir karşılamayı gördüm. Havaalanından başlayarak gittiğimiz her yerde oradaki halkın, Sayın Başbakanımıza ve Türkiye'ye çok yoğun sevgi ve ilgisine şahit olduk. İkincisi Başbakan yanında 9 bakan, çok sayıda milletvekili ve MİT Müsteşarı, Diyanet İşleri Başkanı, bürokrat ve 280 kişilik iş adamı heyeti ile büyük bir çıkarma yaptı. Türkiye bir anlamda orda gövde gösterisi yaptı. Yani ziyaret hem siyasi hem de ticari açıdan çok tarihi idi.

BEKLEDİĞİMİZ KADAR İLGİ GÖRDÜK

Mısır tarafı açısından bu ziyaret nasıl karşılandı?

Gerek bizi karşılama gerek ikili görüşmelere gösterilen ilgi, gerekse ticari görüşmelere beklediğimizin iki katını, üç katını gördük. Arap Baharı'ndan sonra Türkiye'nin yaptığı bu ziyaretin önemli olduğuna bir göstergesi de, bazı devlet adımlarının Türkiye'yi kıskanması ve bizden önce gidemedikleri ülkelere gitmeleri. İngiltere Başbakanının, Fransa Başkanı'nın apar topar Libya'ya gidişleri bunu gösterdi.

Ziyaretin somut sonuçları neler oldu?

Bu ziyaretin siyasi yönü ve sonuçları elbette önemlidir ama bence onun kadar önemli olan nokta ziyarette elde edilen somut sonuçlardır. Mısır'a bakıldığında tarih içinde çok önemli olduğu görülür. Mısır'ın Türkiye için ayrı bir önemi var. Öncelikle nüfus olarak, onlarla birlikte toplam nüfusumuz 150 milyon oluyor. İkinci olarak Mısır, Afrika'nın kapısı yani Afrika bir anlamda Mısır'dan başlıyor. Mısır'da yapılan bir anlaşma ile Afrika pazarına rahatça girebilirsin. Şu anda dünyada boş kalan pazarın Afrika olduğunu düşünürseniz bu gezinin ekonomik açıdan da önemini görürsünüz.

Mısır'la son yıllarda önemli anlaşmalarımız var. Ticaret hacmimiz 60 milyon dolar iken, geçen sene 3.2 milyar dolara kadar yükseldi. Türk yatırımcıları olarak dünyadaki en büyük yatırımımız Mısır'da. 380 firmamızla Mısır'dayız ve b ülkede 1.5 milyar dolarlık bir yatırımımız var. Tekstilden inşaata, otomotivden gıda alanına kadar her alanda yatırımlarımız var. Son yapılan anlaşmalarla hedefimiz 3,2 milyar dolarlık hacmi 5 milyar dolara çıkarmak ki, bunu kısa sürede başarabileceğimize inanıyorum.

Hangi alanda somut adımlar atılabilir ticari olarak?

Mısır'ın her şeye ihtiyacı var. Ülkenin alt yapısı var, alt yapısı olduğundan Türk firmalarla birlikte rahat bir şekilde ortaklık yapılır. İlk alan tabi ki turizm. İkinci alan inşaat. Türk müteahhitleri dünyanın her yerinde inşat yapıyorlar ve bu alanda çok başarılılar. Mısır'daki müteahhitlerinde Arap ülkelerindeki yeri çok önemli. Yani Türk müteahhitlerin şu anda giremediği Arap pazarına Mısırlılarla ortaklı kurularak pekala girilebilir.

MISIR'I KAZANAN ARAP DÜNYASINI KAZANIR

Başka alanlar var mı?

Üçüncü olarak tekstil. Şu anda Mısır'da Türk yatırımların çoğu bu alanda. Mısır'ın bu konuda ABD ile yapılmış bir anlaşması var. İkinci olarak Mısır'da işgücü çok ucuz. Vergiler düşük, enerji ucuz. Bunlar yeni tekstil yatırımları için uygun fırsatlar. Son olarak önemli bir alanda otomotiv. Bu alanda yatırımlar yapılabilir.

Peki ziyaretin siyasi anlamı nedir?

Bu ziyaret siyasi açıdan da çok önemli. Çünkü, Mısır Arap dünyasının lideri. Şu anda siyasi zaafları olsa da hala lider ülke konumunda. Arap Birliği'nin merkezi burada, Arap Dışişleri ve İçişleri Bakanlığının toplantıları hep Mısır'da yapılıyor. Türkiye son yıllarda bunu fark etti ve Mısırla siyasi ilişkilerini daha fazla geliştirme gayretine girdi. Ancak Türkiye'nin bu girişimini Mübarek yanlış anladı ve bu işbirliği çabasının rekabet amaçlı olduğunu sandı. Oysa Türkiye'nin Mısır'la yakınlaşması Mısır'ın yerini almak değil, onunla işbirliği yapmaktı. Bugün Ortadoğu'da üç ülke var; İran, Türkiye ve Mısır. Ortadoğu'daki değişim bu ülke hesaba katılmadan yapılamaz. İsrail faktörü önemli ama ekonomik ve siyasi güç olarak bu üç ülkenin çok önemli olduğunu bütün siyasetçiler biliyorlar.

Sevindirici olan şu ki, bugün Mısır'daki siyasi güçler Türkiye ile işbirliğine hazır ve istekliler. Mısır'ı kalkındırmak, özgürleştirmek için işbirliğine, Türkiye'nin deneyimlerinden faydalanmaya hazırlar. Bu açıdan Mısır ziyareti bence hem siyasi hem de ekonomik açıdan çok başarılı oldu.


Suriye'de neler oluyor?

Ben Suriyeliyim. Şu andaki Arap ülkeleri arasında en zor yönetim Suriye'de. En köklü, en akıllı Suriye. Aslında Türkiye Esad'a değişimin lideri olma şansı tanıdı ama o reddetti. Şu anda ölü sayısı 3000 deniyor ama daha yüksek olabilir. Ben Suriyeli akrabalarım, arkadaşlarımla konuşuyorum, onlar, “biz bu ışığın sonuna kadar gideceğiz, 500 bin kişi, 1 milyon şehit vermeye razıyız” diyorlar. Bir 40 yıl daha bu sisteme razı olmayacağız diyorlar.

Neden?

Çünkü mevcut sistem, devlet sistemi değil, çetelik sistemi. Bütün devletin yapısı çetecilik üzerine kurulmuş. İlk olarak her şey istihbaratın iznine bağlıdır. Basit bir bakkal dükkanı açmak için bile istihbarattan izin almanız gerekiyor. İkincisi rüşvetsiz hiç bir işinizi halletmeniz mümkün değil. Pasaport almaktan, evlilik işlemlerine kadar gündelik hayatta rüşvetsiz hiçbir şey yapmak mümkün değildir. Ne kadar çok rüşvet verirseniz işini o kadar çabuk oluyor. Bu çark sayesinde sistem ayakta kalıyor.

Çok mu yaygın?

Mesela siz buzdolabı istiyorsunuz, hiç dükkana gitmeye gerek yok, onların belirli kurumları var, diyorsunuz ben bir buzdolabı istiyorum. Piyasadaki fiyatı 5 bin lira mesela, onlar sana 4 bin liraya yabancı markalı getiriyorlar. Nereden, Lübnan'dan. İki gün içinde teslim ederler. Evinde teslim ederler, parayı alırlar.

Hatta sistem öylesine gelişmiş ki, gümrük kapıları devlet yöneticileri tarafından kiralanmaya başlanmış. Gündüz fiyatı farklı gece fiyatı farklı. Bir sorumlu en fazla iki saat kalabiliyor. Böyle bir çetecilik üzerine kurulmuş devlet bu dünyada devam edemez ama gelir o kadar büyük ki, Suriye'dekiler de bu sistemin devamını istiyorlar ve onun için sokakta insan öldürmek, şiddet onların hayatta kalmasının tek yolu. Hatta sistem o kadar çürümüş ki, batı medyasında gördüğümüz işkence görüntüleri bile görevliler tarafından medyaya satılıyor.

Arap baharı Batı'nın oyunu mu?

Bu Suriye'nin iddia ettiği şey. Böyle söyleyenlere şucevap veriyorum; 40 yıllık zulüm, 40 yıl daha mı sürsün istiyorsunuz. Bitti artık insanlar özgürlük istiyor. Batıdan mı Arap ülkelerinden mi Amerika'dan mı gelir destek önemi yok. Esas mesele özgürlük meselesi. Suriye 6 aydır iki şey diyor; bu ayaklanmalar Batının, İsrail'in, Amerika'nın oyunudur. Yalan ve yanlış bu. Halk özgürlük istiyor; başka bir şey değil.

Ne olacak?

Devam etmeyecek ama değişimi üzülerek söylüyorum biraz zaman alabilir çünkü Türkiye dışında kimse Suriye'deki sistemin değişmesini isemiyor. Bakmayın herkes değişim istediğini söylüyor ama bu samimi değil. Bakın İsrail bütün sınırları tel örgü ile çevriliyken Suriye sınırlarında son zamana kadar tel örgü yoktu.

Yani Batı istemiyor Suriye'nin şu anki yönetimin devrilmesini?

Kesinlikle. Sistem devrildikten sonra kimin geleceğini, ne olacağını garantiye almadan Esad'ın yönetimi orada kalacak. Libya'yı Suriye'den farklı kılan nedir? Libya'ya sivil ölümler gerekçesi ile müdahale edenler Suriye'ye neden etmiyorlar? Suriye'de daha mı az sivi öldü? Hayır. Demekki burada bir çifte standart var.


13 yıl önce
default-profile-img