
AK Parti Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Şeref Malkoç, cemaatin üst yönetimi ile CHP arasındaki ittifakın meşru olmadığını söyledi. Malkoç, ''Adeta muta nikahı yaptılar. 28 Şubat'taki tavırlarından bile daha olumsuz bir noktadalar'' dedi.
17 Aralık operasyonu, hazırlıkları daha önceden başlamış ve bizzat AK Parti'yi hedef alan bir girişimdi. 7 Şubat hadisesinden sonra paralel yapının böyle bir operasyon yapacağı bekleniyordu. Fakat dershane tartışmaları, bu yapının hesapladığı tarihten önce harekete geçmesine yol açtı.
Hatırlarsınız, Hasan Iğsız'ın Genelkurmay Başkanlığı'nın önünü açmak için kuvvet komutanlarının ve Genelkurmay Başkanı'nın istifası karşısında Sayın Başbakan hemen yerlerine atamaları yapmış, Sayın Cumhurbaşkanı da bu atamaları onamıştı. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi, operasyonun hemen ardından Başbakan'ın İstanbul Emniyet Müdürü'nü zaman kaybetmeden ataması ve bizzat kendi uçağıyla İstanbul'a göndermesi, paralel yapının girişimini akamete uğratmıştır.
Bu operasyonun siyasete, ekonomiye ve toplumsal barışa verdiği zararlar var. Henüz tam bir hasar tespiti yapılamadı. Ama hem Gezi olayları, hem de 17 Aralık ile başlayan süreç, Türkiye'ye dışarıdan ve dışarıdan destekli bir operasyon gerçekleştiğinde milletimizin demokrasiden yana tavır aldığını gösterdi.
28 Şubat'ta devletin içinde yuvalanmış bir grup, devleti ele geçirmeye çalıştı. O günün asker cuntasının yerini, bugünün emniyet ve adalet cuntası aldı. O gün cuntacılık yapanları meşru irade tutup mahkeme önüne çıkardı. 17 Aralık ve 25 Aralık girişimleri için de aynısı olacaktır. Bu er geç tecelli eder.
Teorik tartışma da yapılabilir. Ama neticeye, olan bitene bakmak lazım. Siyasetçilere 'Gidip milletten yetkiyi alın ama devleti ben yöneteceğim' demek cuntacılıktır. Paralel yapının söylediği de budur. İster kasetle, ister dava dosyasıyla, ister tankla yapılsın; darbe, darbedir. Bu arada eğer 28 Şubat'ın sermaye, yargı ve medya ayakları ortaya çıkarılabilseydi, bu olaylar gerçekleşmeyebilirdi.
7 Şubat'ı iyi takip ve tahlil edenler için 17 Aralık şaşırtıcı olmadı. Benim zamanlamayla ilgili tahminim, bu operasyonların Mart ayında gerçekleşeceği yönündeydi. Allah bu millete yardım etti ve paralel yapı erken harekete geçmek zorunda kaldı.
Cemaat bugüne kadar meşru ve makul faaliyetleri ile bilinirdi. Bugün cemaatin bazı yöneticileri, AK Parti'ye karşı bir intihar saldırısında bulunuyor. Ama neticede kendi meşruiyetleri ortadan kalkıyor. Meselâ, 17 Aralık öncesinde Fethullah Gülen'e bakış ile 17 Aralık sonrasındaki bakışı çıkıp millete sorun, bu bakış çok değişti. Cemaatin yöneticileri, tabanını CHP'ye oy vermeye nasıl ikna edecek. Bu sosyolojik olarak mümkün değil. Cemaatin üst yöneticileriyle ve CHP arasındaki ilişki meşru bir ilişki değildir, gayri meşrudur. Adeta muta nikahı gibidir. 28 Şubat'taki tavırlarından bile daha olumsuz bir noktadalar.
Millî iradeye karşı yapılan bütün darbeler kendilerine masum kılıflar arar. 28 Şubat'ta, 12 Eylül'de, 12 Mart'ta ve 27 Mayıs'ta bunları hep gördük. Yolsuzluk yapan varsa, hukuk ve devlet cezasını verir. Devletin kayıtlarına giren evrak kaybolmaz ve muhatapları karşılığını alır. Ama burada yolsuzluk, bir darbe girişiminin kılıfıdır.
Devlet ele geçirilmez, devlet yönetilir. Türkiye, çadır devleti değildir. Devletin belli konumlarında biraz güç devşiren her grup, devleti kendisinin zannetmeye başlıyor. Bu devletin verdiği maaşla iş yapan memurlar, bu milletin ve devletin aleyhine çalışamazlar. Bu yanlıştır ve bu yanlışı işleyen herkes hukuken hesabını verecektir.
Bu yapı, yargıda ve emniyette çok önemli bir yekûn teşkil ediyor. Öne çıkan bazı isimler olsa da, asıl o isimlerin arkasındaki derin odakları, planlayıcıları bulmak gerek. Paralel yapıya yönelik soruşturma daha derinlere gidecektir, gitmelidir. Çünkü görüntü, derin bir yapılanma olduğunu göstermektedir. Fakat bunu ortaya çıkaracak olan savcılık makamıdır.
28 Şubat darbesini yapanlar da hukukun kendilerine verdiği yetkileri kullandıklarını söylüyorlardı. Bugün de benzer iddialarla hareket edenler var. Ama bu mazeretler, yapılan işin darbe girişimi olduğu gerçeğini değiştirmez.
30 Mart ve peşinden gelecek seçimler, Yeni Türkiye hedefine yönelik tarihi olaylardır. Türkiye'de her şey tartışılır ama bugüne kadar seçim sonuçları hiç tartışılmamıştır. Çünkü seçimler her zaman yargının yönetiminde ve denetiminde tarafsız olarak yapılmıştır. Sandıkta önemli olan, oyun sandığa sağlam girmesi ve oradan sağlam çıkmasıdır. YSK da bunun için önemli adımlar attı.
YSK bu seçimde Havelsan ile anlaşarak bütün İlçe Seçim Kurullarına birer tarayıcı koyuyor. Sonuç tutanakları gelir gelmez taranıp bütün partilere gönderilecek. Türkiye'deki 200 bin sandığın sonuçları böylece kısa sürede partilere ve kamuoyuna ulaştırılacak.
Seçim sonuçlarıyla ilgili ile ilgili en ufak kuşkumuz yok. Çünkü millet AK Parti'yi ve Başbakan'ı sonuna kadar destekliyor.
28 Şubat'ta Refah Partisi, bugünün AK Partisi kadar güçlü değildi. O günlerde Refah Partisi'nin kapatılmasını Çevik Bir isterdi, bugün ise bazı gazeteciler parti kapatmaktan söz ediyor. 28 Şubat'ın generallerinin yerini bugün bazı gazeteciler ve akademisyenler almış görünüyor.
Mümtaz'er Türköne'nin içine biraz Çevik Bir, biraz da Sabih Kanadoğlu kaçmış sanki. Aklen, mantıken, hukuken ve siyaseten söylediklerinin uygun tarafı yok. Bu ülkede kimin, nasıl iktidara geleceği ve iktidardan gideceği bellidir. Bu sözler, yok hükmündedir. Sadece, bu sözü söyleyenin siciline bir leke olarak düşer.
Bugün sıradan olan birçok özgürlük, geçmişte Türkiye'nin utancıydı. Bu ülkede başörtülü olarak hizmet almak bile mümkün değildi. ÖYM'lerin kaldırılması, 30 yıllık çatışmanın durdurulması çok önemli... Paralel yapı, bunların hazzını bize yaşatmıyor. O yüzden bu millet onların yakasına yapışacaktır.
Kimin ne yaptığı biliniyor. Kamuoyu, 'Bu iş iddianameye dökülsün ve paralel yapı ortaya çıksın' diyor. Ama acele etmemek, kötü niyetlileri samimi olanlardan tefrik ederek hareket etmek lazım. Hükümetin yaptığı da budur. Ama emin olun ki, yargı ve emniyet içinde yuvalanmış bu darbeci damar hukukun önüne çıkacak.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.