|

CHP çakma sağ parti

'CHP, sola dönmek yerine sağa yanaşıyor; yapması gerekenin tam tersini yapıyor. Seçmen gerçek muhafazakar partiler dururken neden çakmasına oy versin ki!' diyen ANAR Genel Müdürü Uslu, 'bazen kötü bir MHP bazen de kötü bir AK Parti taklidi' olan CHP'nin bir türlü 'sol' olamadığına işaret etti. Uslu, paralel yapıyla mücadelenin, Başbakan Erdoğan'ın Köşk'e çıkması halinde de süreceğini vurguladı

Nil Gülsüm
00:00 - 21/04/2014 Pazartesi
Güncelleme: 22:16 - 20/04/2014 Pazar
Yeni Şafak
CHP çakma sağ parti
CHP çakma sağ parti
Türkiye, önemli bir dönüm noktasında. Gelecekte Türkiye siyasi tarihi yazılırken içinden geçtiğimiz dönemin büyük dikkatle ve ayrıntılı olarak ele alınacağına şüphe yok. Hassas ve belirleyici adımların atılacağı bu dönemi farklı kılan ise, tüm bu yeni tasarımın askeri veya sivil vesayet zorlamasıyla değil, bizzat halkın demokratik iradesiyle gerçekleşiyor olması. Bu bağlamda 30 Mart seçimleri, sonuçlarının önemi ve gerçekleşme şartları bakımından kapsamlı bir analizi fazlasıyla hak ediyor. Bu yüzden ben de sorularımı bu kez ANAR Genel Müdürü Dr. İbrahim Uslu'ya yönelttim. 30 Mart'ta AK Parti'nin elde ettiği tarihî seçim zaferinin bir algı yönetimiyle yeterince ele alınmaktan uzak tutulduğunu belirten Dr. Uslu, seçim sonuçlarını değerlendirmenin yanısıra CHP'nin evrildiği yeni hâl, paralel papının uğradığı hezimet ve yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak da önemli tespitlerde bulundu.
Yerel seçimin hemen ardından yoğun bir gündem oluştu. Seçimler yeteri kadar analiz edildi mi ve cumhurbaşkanlığı tartışmaları biraz erken başlamadı mı?

AK Parti, 30 Mart yerel seçimlerinde Türk siyaset tarihinde görülmemiş bir başarı kazandı. Seçimle ilgili bazı hususlar nazar-ı dikkatten kaçtı ve bilinçli bir şekilde AK Parti'nin kazandığı zaferin idrak edilmesinin önüne geçildi. Bunu birkaç şekilde yaptılar. İlki, daha seçim gecesinde seçim sonuçlarıyla ilgili şaibe oluşturmaya çalıştılar. Haberler yapıldı, itirazlar oldu; adeta bunun için bir kampanya yürüttüler. Seçimin ertesi günü büyük bir zaferin manşetleri atılacağına, bu başarı konuşulacağına, başka bir gündem oluşturdular. Hemen arkasından twitter tartışması ve bunun akabinde de cumhurbaşkanlığı tartışmaları gündem geldi. Türkiye'nin bu tarihi seçimi konuşması bir biçimde engellendi. Başarılı bir gündem yönetimi yaptılar. Muhalefetin 17 Aralık'tan bu yana yürütmeye çalıştığı gündem yönetiminde en başarılı oldukları yer de burası oldu. Bu kadar büyük bir zaferin görünmesini engelleyebildiler.

25 ARALIK'TA BİLE BAŞARISIZ OLDULAR
17 Aralık darbe girişimi başarısız oldu ama bu girişimin mensupları, ittifakı cumhurbaşkanlığı seçimine de taşımayı düşünüyor. Yeni hamleler gelir mi?

AK Parti, 17 Aralık sabahı gafil avlandı ama 25 Aralık'taki girişimler püskürtüldü. Bu örgüt sözde çok güçlüydü ama 25 Aralık'ı bile yapamadılar. AK Parti'nin en zayıf olması gereken an 25 Aralık'tı. Çünkü 17 Aralık'ta gafil avlanmış ve hırpalanmıştı. AK Parti'nin en güçsüz olduğu anda bile başarılı olamayanlar, bundan sonra da başarılı olamaz.

Bu seçimden Tayyip Erdoğan'ın muhtemel cumhurbaşkanlığı ile ilgili nasıl bir mesaj çıktı?

Bu seçimde Tayyip Erdoğan'ın siyaset dışına itilmesi veya itilmemesi kararına seçmenin nasıl tepki vereceği test edildi. Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı ile ilgili hangi kararı verirse versin, seçmen onu sonuna kadar destekleyecektir.

ERDOĞAN KÖŞK'E ÇIKMALI
Öngörünüz nedir? Başbakan Erdoğan, Köşk'e çıkar mı?

Doğru olan Sayın Erdoğan'ın köşke yönelmesidir.

AK Parti seçmeninin gönlünde ne yatıyor?

2007 yılında toplum Erdoğan'a 'Köşk'e çıkma, partinin başında kal' diyordu. Şimdi ise, 'Artık sen Köşk'e gitmelisin' diyor. Tabii halkın bu yönelimi bir talimat değil, ruhsat. Eğer Başbakan, 'Ben partimin başında kalacağım, koşullar bunu gerektiriyor' derse bunu da aynı şekilde destekler seçmen. AK Parti seçmeni Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı ile ilgili alacağı karara güveniyor. Dolayısıyla, ne karar verirse versin toplumca kabule mazhar olacaktır.

AK Parti, Özal'ın ANAP'ıyla özdeşleştiriliyor. Erdoğan, Köşk'e çıkarsa bu AK Parti için sonun başlangıcı olur mu?

Anavatan Partisi ile AK Parti arasında kurulduktan hemen sonra yüksek bir oy alarak iktidara gelmeleri dışında ortak bir nokta bulunmuyor. Anavatan Partisi daha birinci döneminde oy kaybetmeye başlamıştı AK Parti ise bırakın oy kaybetmeyi sürekli oylarını arttırdı. AK Parti'nin Türkiye siyasetinde başka örneği yok.

İLK TURDA SEÇİLİR
Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olması durumunda oy durumu nasıl olur?

En başından beri ilk turda seçileceğini söylüyorum. Hâlâ aynı kanaatteyim. Hatta şunu söyleyebilirim; başka bir isim aday gösterilecek olsa da AK Parti adayı ilk turda seçilir.

Ya CHP? Hezimet yaşamaya hep mahkum mu olacak, neden oylarını artıramıyor?

Son dönemde açılım diye yaptıkları iş muhafazakarlaşma oldu. Türkiye'de yeni bir muhafazakar partiye ihtiyaç yok. Zaten birkaç tane muhafazakar parti var ve bunlardan bir tanesi de çok büyük ve güçlü. Türkiye'nin bir sol partiye ihtiyacı var. CHP, sola dönmek yerine sağa yanaşıyor; yapması gerekenin tam tersini yapıyor. Seçmen gerçek muhafazakar partiler dururken neden çakmasına oy versin ki! CHP'nin sola benzemesi gerekiyor. Sağcılaşmak bir sol partinin yapabileceği en büyük hatadır. CHP, bazen kötü bir MHP bazen de kötü bir AK Parti taklidi oluyor ama sol bir parti olamıyor Tony Blair örneği ortada, geriye dönüp incelesinler. Görüyorsunuz CHP'ye akıl vermek bile bize düşüyor.

Cemaat kendini boğa zanneden kurbağa gibi
Cemaatin sandığa hiçbir etkisinin olmadığı görüldü. Bunun nedeni nedir?

Türkiye'de seçmen, tarihin hiçbir döneminde siyasete dışarıdan müdahaleye müsaade etmemiştir. Kenan Evren'in kalkıp da Özal için 'oy vermeyin' çağrısı, ANAP'ın oy patlamasını beraberinde getirdi. 2007'de de benzer bir durumu yaşadık. Siyasete müdahale oldu ve AK Parti oyunu yüzde 47'ye çıkardı. Ne zaman siyasete dışarıdan müdahale olmuşsa, seçmen bu müdahalecilerin istediğinin tersini yaptı. Bu seçimde de siyaset dışı bir cunta, örgüt siyasete dışarıdan müdahale etmek istedi ve sonuç önceki girişimler gibi oldu.

YAKINDA BALON PATLAR
Cemaat kendi gücünü çok mu mübalağa etti?

Bence 'cemaat' boğaya özenen kurbağa gibi. Ben başından beri Gülen örgütünün boğa değil kurbağa olduğunu söyleyenlerdenim. Nitekim öyle olduğunu da gördük. Cemaat, kimilerini boğa olduğuna ikna etmişti. Hikayede kendini hava ile şişiren kurbağa patlayıp ölüyordu. Şimdi patlamadıysa bile cumhurbaşkanlığı ve genel seçim sonrası cemaat de patlayacak. İktidarın gücünü iktidarın rızasıyla kullanıyor olmaktan kaynaklanan gücü, kendilerinin çok kudretli olmalarına vehmettiler. Artık AK Parti'nin kendi kitlesiyle kurduğu ilişkiye zarar verme olanakları kalmadı. Bundan sonra yine entrikaları olacaktır ama sonuçta hiçbir şey olamazlar.

Şapkadan yeni kaset ve 'tape'ler çıkarırlar mı?

30 Mart'a kadar yaptıkları hiçbir şeyde akıl yoktu. Agresif bir grubun saldırıları vardı. İrrasyonel oldukları için bize akıldışı ve saçma gelen her şeyi yapabiliyorlar. Nitekim yaptılar.

Mücadele sürer
AK Parti seçmeni Erdoğan Köşk'e çıkarsa paralel yapıyla mücadelenin sekteye uğrayacağını düşünüyor. Böyle bir risk var mı?

Türkiye'de siyasete yön vermek isteyen yapının 200 yıllık bir geçmişi var. Bu yapılar sadece isim değiştiriyor. Geçmişte bu yapıların farkına varanlar olsa da bir mücadele yürütülmedi. Bundan önceki hiçbir hükümet, devlet iktidarını milletten bağımsız olarak kullanmaya çalışan örgütlerle mücadele etmeyi göze alamadı. AK Parti, önce Ergenekon'la savaştı; şimdi de Gülen Örgütü ile mücadele ediyor. İlk kez bir hükümet bu yapılarla yüzleşti. Sayın Başbakan'ın Köşk'e çıkması durumunda da bu mücadelede bir gerileme olacağını düşünmüyorum.

Lider zaten belli
AK Parti'de lider değişimi neler doğurur?

AK Parti'de bundan sonra kimin genel başkan olacağının ehemmiyeti kalmadı. Lider zaten belli. Bundan sonra AK Parti'nin liderlik sorunu olmaz. Parti bir lider arayışında değil. AK Parti, 2011'den itibaren birçok yorumcunun anlamadığı bir şeyi yaptı; 2023 vizyonunu açıkladı. Daha sonra da 2071 vizyonunu... Parti kurumsallaşmayı 2012'de tamamladı. Erdoğan siyasetin içinde kaldığı sürece AK Parti'nin doğal lideridir. Eğer Başbakan, Köşk'e çıkacak olursa, AK Parti kendine yeni bir lider aramayacak. Partinin başına geçecek olanın işi daha kolay. Zaten bir lider var, partinin vizyonu ve hedefleri belli. AK Parti'nin bu devasa mekanizmayı başarılı bir biçimde yönetecek bir kişiye ihtiyacı var.

Kim olur peki bu isim?

Herkes olabilir. Çünkü yeni gelen kişi AK Parti seçmeninin lideri olmayacak. Bu kitlenin ve partinin genel başkanı olacak.

İSTİKAMET DEĞİŞMEZ
Emanetçi bir genel başkan mı?

Elbette ki yeni genel başkan partisini yönetirken bağımsız olacaktır. Ancak bu partinin Türkiye'nin iç ve dış politikası, demokratikleşme, ekonomi yaklaşımı ve ileriki yıllara ilişkin yol haritası Erdoğan tarafından çizildi. Yeni genel başkanın bu vizyonu ve yol haritasını değiştirmeyeceğini söylüyorum. Erdoğan, Köşk'e çıkınca vekil listesini, il yönetimlerini belirlemeyecektir elbette. Ama lider zaten bu değildir. Lider, vizyonu, felsefeyi, değerleri, usûlü oluşturan kişidir ve Erdoğan da bunu yaptı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu denklemin neresinde?

Bunu şu an kimsenin bildiğini düşünmüyorum. Sayın Başbakan'la Sayın Gül oturur istişare ederler. Sonunda hem kendilerini hem de AK Parti camiasını mutlu edecek bir karar alırlar diye düşünüyorum.

Acemi toplum mühendisleri
Başbakan'la ilgili ortaya atılan iddialar seçmen üzerinde niçin etkili olmadı?

İddiayı ortaya atanların kendi itibarları yok. İtibarsız insanların iddialarına AK Parti seçmeninin inanması mümkün değildi. Ne Doğan medyasına ne cemaat medyasına ne de cemaatin sözcülerine AK Parti kitlesi itibar etmediği için seçmen nezdinde bir etkisi olmadı. Bunlar acemi toplum mühendisleri. Türkiye sosyolojisini tanımıyorlar. Bu iddialar öncesinde AK Parti'nin yerel seçim oyları yüzde 42 olarak görülüyorken seçimlerde oy oranı 45'i geçti.

Böyle zafer dünyada yok
30 Mart seçimlerini AK Parti için zafer kılan nedir?

AK Parti, 80'den bu yana bir yerel seçimde alınan en yüksek oy oranına ulaşmıştır. Bu tarihi bir rekordur. Daha önce Adalet Partisi bu orana bir kez ulaşmış, ama o zaman büyükşehirler yok, seçim çevreleri farklı. Seçim Kanunu da 1980'den sonra değiştiği için 80 sonrasını baz alıyoruz. AK Parti'nin bu seçimde aldığı oy oranı, inanılmaz bir rekor ve bundan sonra da kolay kolay erişilemeyecek bir orandır.

Bu oy oranına ulaşmanın zorluğu nereden geliyor?

AK Parti'nin 4 bakanı isimleri yolsuzluklarla anıldığı için görev değişikliği yapılmış, doğrudan Başbakan'ın yolsuzluk yaptığını iddia eden montaj kasetler piyasaya sürülmüş ve bunların ardından yapılan bir seçimde AK Parti rekor seviyeye ulaşmış. Dünyanın hiçbir yerinde bu denli zor şartlar altında böyle bir zafer elde etmek mümkün değildir. Normal şartlarda ulaşılabilecek bir oy oranı değil. Bu oran, o yüzden çok değerli.

Bu şartlar altında bir genel seçim yapılsaydı AK Parti için durum nasıl olurdu?

Çok daha yüksek oy alırdı. Yüzde 50'lerin üstüne çıkması işten bile değildi.


10 yıl önce
default-profile-img