|

CHP hayal kurmasın

Türkiye'nin önde gelen araştırma şirketi ANAR'ın müdürü İbrahim Uslu, CHP'nin İstanbul için 'hayalperest' olmamasını istedi. Uslu, 'Son seçime göre CHP 20 puan geride. Seçimin de matematiği var. Gerçekçi analiz yapmak lazım' diye konuştu.

Nil Gülsüm
00:00 - 16/10/2013 Çarşamba
Güncelleme: 20:52 - 15/10/2013 Salı
Yeni Şafak
CHP hayal kurmasın
CHP hayal kurmasın

2014 Mart'ında yapılacak yerel seçimlerin ardından cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere hazırlanan Türkiye, yoğun bir seçim atmosferine girmek üzere. Mart'ta yapılacak seçimin sadece yerel yönetimleri belirlemeyeceği, sonrasındaki iki seçimin akıbetine de doğrudan etki yapacağı üzerinde genel bir mutabakat var. Gündemin gittikçe seçimlere doğru kaydığı bir ortamda, seçim sonuçlarına ve seçmen davranışlarına ilişkin araştırmalarıyla öne çıkan ANAR Genel Müdürü Dr. İbrahim Uslu'ya yönelttim sorularımı. Uslu ile hem yaklaşan seçimleri, hem de Türkiye'nin gündeminde ağırlıklı yer tutan hususları görüştük.

Her seçimin bir gündemi olur. Sizce bu seçim hangi minval üzere cereyan edecek, öngörünüz nedir?

Ben önümüzdeki seçimlerde hiç olmadığı kadar katılımcılık, yönetişim, hesap verebilirlik gibi konseptlerin ön plana çıkacağını düşünüyorum. Ayrıca bu seçimlerde 'daha çok demokrasi'nin merkezde olacağı düşüncesindeyim. Demokratikleşme paketi ve çözüm sürecinin seçimin gidişatında ana dili belirleyeceğini öngörüyorum. Tabii bunların yanında her yerel seçimde olduğu gibi parklar, yollar gibi şehirleri ilgilendiren konular da gündemde olacaktır.

Siyasi partiler 2014 seçimlerine daha büyük bir önem atfediyor gibi bir izlenim var. Sizce de öyle mi?

Önümüzdeki seçim sadece bir yerel seçim olsaydı, bu kadar önemli olmayabilirdi. Ancak bir seçim maratonundan bahsediyoruz. Bu seçim, üç etaplı bir koşunun birinci etabı gibi ve ilk etapta iyi bir sonuç elde edemeyenler sonraki turlarda aradaki farkı kapatmakta zorlanabilirler. O yüzden her parti iyi bir çıkış yapmak istiyor. Ve önümüzdeki seçimlerde rekabet duygusunun, heyecanın yüksek olduğu bir seçim atmosferi olacak.

HALKIN İTTİFAKI PAKETTE

Seçimler yaklaşırken Türkiye'nin en önemli gündem başlıklarından birisi de, bizzat Başbakan tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi. Paketle ilgili sizin değerlendirmeniz nedir?

Bakıldığı zaman bu paketin birkaç ayağının olduğu görülmektedir. Mesela başörtüsü düzenlemesi, toplumun yüzde 75'inin ittifakının olduğu bir meseleydi. Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaşayanların da belli bazı talepleri vardı. Örneğin daha önce değiştirilmiş yer isimlerinin iadesi konusu, sadece o bölgeyi ilgilendiren bir husus olmakla beraber toplumun genelinde bir negatiflik yok. Burada ülkenin batısının tereddütlerinin olduğu alan anadilde eğitim meselesiydi. Ancak bu tereddütün de süreç içinde aşılacağını düşünüyorum.

Andımız ile ilgili düzenleme peki?

Biz bu konuyla ilgili daha önce çalışma yaptık. Sıkıntılı gibi görünüyor, ama aileler büyük ölçüde kaldırılmasına destek veriyorlar.

AK PARTİ AÇIK ARA ÖNDE
Yerel seçim denilince akla ilk olarak İstanbul, Ankara, Diyarbakır, İzmir gibi büyükşehirler geliyor. Partilerin son durumu nedir bu illerde?

İstanbul ve Ankara'da açık ara AK Parti önde.

AK Parti'nin İstanbul'da aday durumu ne peki?

AK Parti'nin aday gösterdiğinde seçimi kazanabileceği başta mevcut başkan olmak üzere en az on adayı var.

AK Parti Ankara'da durum nedir?

AK Parti'nin en zorlandığı seçim 2009 yerel seçimiydi. Orada bile Sayın Gökçek Ankara'da AK Parti'nin Türkiye ortalaması kadar oy almıştı. Bugün de AK Parti'nin oy ortalaması yüzde elli. Ankara oy ortalaması da yüzde elli. Ben Ankara'da seçim ittifakları gibi bir durum olması dışında AK Parti açısından bir risk görmüyorum.

Diyarbakır için ne dersiniz?

Diyarbakır'da büyükşehir için sürpriz bir durum beklemiyorum. Ancak AK Parti'nin Diyarbakır'da alabileceği çok sayıda ilçe var.

İLK TURDA CUMHURBAŞKANI OLUR
Başbakan'ın cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olması durumunda alacağı oy ile ilgili öngörünüz nedir?

Ben ilk turda seçileceğini düşünüyorum. 2010 referandum koalisyonu büyük oranda yerinde duruyor. Bu referandum koalisyonunun cumhurbaşkanlığı seçiminde yine kendiliğinden oluşacağını düşünüyorum.

Seçmenin zekasını küçümsüyorlar
Demokratikleşme Paketi'nde yer alan seçim sistemi ile ilgili de bir algı inşası oluşturulmaya çalışıyor sanki. Bu uygulamaların AK Parti'ye yarayacağı iddialar doğru mu?

AK Parti, bu pakette bir seçenek sunmadı; 'seçenekler sunarak bu konuyu tartışmaya açıyoruz' dedi. Bizim muhalefetimiz çok akıldışı ve seçmenin zekâsını da küçümseyen bir tavır içindeler. Aslında bu seçenekler içinde AK Parti'ye en çok yarayanı mevcut sistemdir. AK Parti diğer seçenekleri gündeme getirerek bu avantajlı durumdan daha ileri demokrasi için feragat edebileceğini söylüyor. Muhalefetin reaksiyonu çok garip.

BDP SÜRECİ BOZAMAZ

Çözüm sürecine destek ne oranda?

Süreç ilk başladığında bölgede yüzde 70'lerde olan destek şimdi yüzde 95'leri aşan bir noktada. Bunu BDP de biliyor. Diğer iki parti zaten bu sürecin dışında kalmayı tercih etti. Bu yüzden ne KCK, ne BDP bu süreci baltalamak istiyor. Bunun sebebi de bu sürece kendi tabanlarının büyük destek vermesidir. Aklı olan bu barış arzusunu iyi okur ve buna göre bir pozisyon alır. Ki bu konuda AK Parti, çok iyi bir toplum okuması yapıyor. Atadan babadan kalma yöntemle siyaset yapmak isteyenler, halkın taleplerini de yok sayanlar sandıkta bunun sonucunu görecektir.

Muhalefetin korkusu demokrasi
Seçim sistemi ile ilgili bir çekince de bölgelerin nasıl belirleneceği. Bölgeler oluşturulurken nasıl bir yol izlenecek?

Bu konu henüz netlik kazanmadı, ancak bunu daha demokratik hale getirmek de mümkün. Bence asıl mevzu, muhalefetin dar bölge uygulamasından korkmasıdır. Kendilerine rakip olan küçük partilerin varlık göstermesini istemiyorlar. Bağımsız isimlerin bile potaya girecek olmasından endişeleniyorlar. Ayrıca bu sistemde parti liderleri şimdiki kadar güçlü olup tepeden adaylar belirleyemeyecekler. Esas rahatsız oldukları konu aslında bu. Muhalefet lütfen demokrasiden korkmasın.

Demokratik açıdan en uygun sistem hangisi?

Barajın olmadığı dar bölge uygulaması. Seçim bölgesi ne kadar darsa, sosyal tabanın siyaseti belirleme oranı da o kadar yüksektir. En ideal sistem bu yöntemdir. Düşünün, en demokratik sistemi öneriyorsunuz ve muhalefet buna karşı çıkıyor. Bu sistemin kime avantaj getireceğini söyleyeyim; toplumun en çok sevdiği güvendiği isimleri hangi parti aday gösterirse bu sistem o partiye yarar.

Mecburen yetmez ama evet
Pakete sert eleştiriler de geliyor. Bu eleştirilerin kimi son derece yapıcı iken bazı eleştirilerde en küçük bir objektiflik gözükmüyor. Siz bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğru, paketin bazı eksiklikleri var. Zaten bizzat Başbakan'ın kendisi bu ilk de değil son da olmayacak dedi. Bu çalışmaların devam edeceğini belirtti. Aslında kendisi de 'Yetmez ama evet' diyor. AK Parti iktidara geldiği zaman olağanüstü hali kaldırarak reform hareketlerini başlattı. Bu çalışmaların hepsi 'Yetmez ama evet' şeklindeydi. Yeterli görülmediği için hep yenileri yapıldı. Bugün eleştiri getirenlerin dedikleri de bu pakette olsaydı, paket gene eksik olacaktı. Çünkü demokratikleşme noktasında hep daha ileri bir nokta vardır. Burada en önemli noktalardan birisi de yeni anayasanın yapılmasıdır. Çünkü hangi paketi çıkartırsanız çıkartın bazı değişiklikler, reformlar sadece yeni bir anayasa ile gerçekleşebilecektir. Yeni bir anayasa çıkmadan demokratik problemler hep yaşanacaktır. Yeni bir anayasa çıkmadığı sürece demokrat olanlar mecburen hep 'Yetmez ama evet'çi olacaklar.

PROFİL DEĞİŞTİ
Demokratikleşmenin hız kazandığı bir ortamda seçmen profili ne kadar değişti? Önümüzdeki seçimlerde nasıl bir kitle oy kullanacak?

Türkiye son yıllarda birçok anlamda önemli aşamalar kat etti. Özellikle ekonomik anlamda kişi başına düşen gelirin eskiye göre ciddi fark göstermesi seçmen taleplerinin de değişmesini beraberinde getirdi. Eskiden yapılması vaad edilen yollar, parklar seçmen üzerinde çok etkiliydi. Ancak artık bu konularda o kadar mesafe kat edildi ki, seçmenin talepleri de farklılaştı. Ak Parti iktidara geldiğinde ilk kez oy kullanan kişiler şimdi 29 yaşında ve orta yaş grubuna dâhil insanlar haline geldi. Bu kuşak ve onlardan sonra gelen 18'li yaşlarda olan geniş bir kesim eski Türkiye'yi bilmiyor bile. Öte yandan, bu insanlar eskiyle ilgilenmiyor ve daha çok geleceğe bakıyorlar. Türkiye'nin nasıl daha 'Yeni' olabileceğini düşünüp bu konuda vaatlerde bulunan adaylara ve partilere yöneliyorlar. Benim adaylara tavsiyem; sadece fiziki imar, inşa projeleriyle seçmen karşısına çıkmasınlar. Bunların yanı sıra kültürel ve demokratik tekliflerle seçmenin karşısına çıksınlar. Çok geniş bir kitleden bahsediyoruz. Seçmenin neredeyse üçte biri bu profilde.

CHP İstanbul hayali kurmasın
Bu partiler için yoktur elbette, ancak büyük partiler durum farklılık arz edecektir. Mesela Sarıgül CHP'den aday olursa bu nasıl bir etki yaratır?

Sarıgül'ün aday olması bir rekabet ortamı oluşturur, ama Sarıgül aday olsa bile 20 puan geriden geliyor. Son seçimlerde AK Parti'nin ve CHP'nin aldığı oy oranlarına baktığımızda yaklaşık 20 puanlık fark var. Sayın Sarıgül önce CHP'nin bütün oylarını alacak; bu yetmiyor, MHP'nin bütün oylarını alacak; bu da yetmiyor, BDP'nin bütün oylarını alması gerekiyor, bu da yetmiyor parlamentoda temsil edilmeyen partilerden de oy alması gerekiyor; yine yetmiyor, biraz da AK Parti'den oy alması gerekiyor ki seçimi kazansın. AK Parti ise sadece kendisine verilen oyları muhafaza edecek. Dolayısıyla CHP'nin İstanbul adayı kim olursa olsun büyük bir dezavantajla başlıyor. Aradaki makas kapanabilir mi? Evet, Kılıçdaroğlu örneğinde olduğu gibi biraz kapanabilir. Ki o zaman da, arada yedi puanlık bir fark vardı. Yedi puan da İstanbul gibi bir yerde çok büyük bir oya tekabül ediyor. O kadar büyük bir kitleyi ikna etmek çok zor. Hayalperest olmamak lazım. Sonuçta ortada rakamlar var. Ve seçimlerin de bir matematiği var ve gerçekçi analiz yapmak lazım.

Muhalefet masadan kalkmak istiyor
Liderlerin pakete muhalefetleri, bu paketi olumlu karşılayan seçmenle partileri arasında bir kırılmaya yol açar mı?

Anayasa ile ilgili çalışmalara baktığımızda hiçbir partinin masadan kalkmaya cesaret edemediğini görüyoruz. Ben bu partilerden bazılarının tutumlarına baktığımda aslında masayı dağıtmak istediğini düşünüyorum. Fakat masayı ilk terk eden partinin seçmen tarafından cezalandırılacağını gördükleri için masadan kalkmaya cesaret edemiyorlar.

10 yıl önce