|

CHP'de başarı geçmişiyle yüzleşmeye bağlı

CHP'de 40 yıldır iktidar olamamanın yarattığı travma var. Şimdi bu travmadan kurtulmak istiyorlar. Arama toplantısı bunun ilk adımı idi, şimdi izlediğimiz ayrışma da sanırım ikinci adımı.

Murat Aksoy
00:00 - 8/11/2010 Pazartesi
Güncelleme: 01:03 - 8/11/2010 Pazartesi
Yeni Şafak
CHP'de başarı  geçmişiyle  yüzleşmeye bağlı
CHP'de başarı geçmişiyle yüzleşmeye bağlı

Türkiye çok yoğun bir haftayı geride bıraktı. PKK'nın ilan ettiği eylemsizliğin biteceği 31 Ekim Pazar sabahı Taksim'de yapılan canlı bomba eylemi, kafalarda soru işaretleri yarattı. 1 Kasım'da gerek Öcalan'ın görüşmelerin niteliğine ilişkin açıklamaları gerekse PKK'nın eylemsizliği Haziran'a kadar uzatması soru işaretlerini ortadan kaldırdı. PKK'nın 5 gün sonra TAK'ın üstlendiği eylem için yaptığı sert acıklama yeni bir dönemi işaret etmesi bakımından önemli. Şimdi Kürt sorunu konusunda daha cesur olma zamanı. Çünkü bu yeni dönemde bir başlangıç da CHP'de yaşanıyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun çıkışı ve Önder Sav'ı bir anda tasfiye etmesi Türkiye'nin normalleşmesine şüphesiz önemli bir katkı. Kemal Kılıçdaroğlu, referandum döneminde Tunceli'de yaptığı bir konuşmasında çatışmasızlık ortamında “siyasi affı” bile konuşabiliriz demişti.
Bu hafta Söyleşi-Yorum'da bu konuları iki özel konukla konuştuk. Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ile Taksim eylemini ve Kürt sorununu, CHP'nin bir süre önce düzenlediği arama toplantısında Gürsel Tekin'in ifadesi ile “CHP'yi döven hoca” Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Muhammet Çakmak ile de CHP'de yaşananları konuştuk.


CHP'de çok hızlı bir ayrışma oldu. Bekliyor muydunuz?

Tabiî ki bekliyordum. Bu kaçınılmazdı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliğinde gerçekleşen arama konferansının amacı da buydu. CHP'yi değiştirmek. Bence Kemal Kılıçdaroğlu ve yanındaki Gürsel Tekin, Umut Oran, Sencer Ayata, Hurşit Güneş gibi yöneticiler CHP'deki problemin farkındalar.

Nedir bu problem?

40 yıldır iktidar olamamanın yarattığı travma. Ve bu travma bir bilinç yaratmış. Ve şimdi bu travmadan kurtulmak istiyorlar. Arama toplantısı bunun ilk adımı idi, şimdi izlediğimiz ayrışma da sanırım ikinci adımı.

Siz o toplantıda böyle bir ayrışmanın havasını sezdiniz mi?

Evet o toplantıda bu hava hissedilebiliyordu. Bu yüzden ben bu yaşananları olumlu gelişmeler olarak okuyorum. Eğer başlayan bu tartışmayı Kemal Kılıçdaroğlu zayiat vermeden atlatabilirse CHP Türk modernleşmesinin ikinci büyük hamlesini başlatacak partiye dönüşebilir, Türkiye'nin önünü açabilir. CHP bugünkü hali ile kaldıkça Türkiye normalleşmesine tam anlamıyla katkı yapamaz. Kürt sorununa katkı vermiyor, Başörtüsü meselesinde, Aleviler meselesinde de öyle. CHP bugünkü statükocu hali ile normalleşmenin önünde engel. CHP'de değişim tartışmaları bu yüzden önemli ve anlamı.

Bu çatışmadan ne çıkar?

Partinin içyapısını çok iyi bilmiyorum. Ama bana gelen tepkiler olumlu ve bu değişim Anadolu'da çok büyük destek görecektir.

Bu, delegeleri de etkileyecektir…

Etkileyeceğini düşünüyorum. CHP'deki statüko parçalanmış gibi gözüküyor. Bu değişim ve CHP'deki normalleşme Türkiye'ye katkı yapacaktır. Çünkü, eski CHP, iktidar partisine de, iktidar olmak isteyen başka partilere de sonuç alma şansı vermiyordu. CHP başlayan bu tartışmalarla kendisinin de dönüşeceği bir alan yakalayabilir.

Peki CHP bundan sonra ne yapmalı?

Geçmişiyle yüzleşmelidir. Sonuçta 100 yıllık bir gelenekle yüzleşilecek. İyi ve kötü yanlar ortaya konacak ve bunlardan ders çıkarılarak yola devam edilecek. Bu aynı zamanda yeni bir dil demek. Yoksa reddetmenin çok sağlıklı olacağını sanmıyorum.

Yüzleşerek iyileşmek…

Tabiî ki. Yüzleşmek yanlışlarınızın temeline inmek sizi büyüten bir şeydir.


O toplantıda neden herkes sizi konuştu?

Arama toplantısında çok değerli akademisyenler vardı ve çok değerli görüşler sergilendi. Benim bu kadar konuşulmamı onların teveccühüne bağlıyorum. Ben bir akademisyen olarak bir sunuş yaptım ve dedim ki; “CHP'nin sorunu sosyolojik değil ontolojiktir.”

Nedir bu?

Ontoloji varlık bilimidir. CHP'de bizatihi Allah'ın yeryüzündeki eşref-i mahluk olarak yarattığı insana değen bir söylem geliştirilmelidir. İnsanı hedef alan bir söylem. CHP bu değeri kaybetmiş. Toplumun hiçbir kesimi ile irtibat kuramıyor. Toplumun her kesiminin dışında. İşadamı ile köylü ile Kürtler ile irtibatı yok. Sadece bir avuç seçkin Beyaz Türk'ün yani toplumun kreması bir grubun kendisiyle ilgili endişelerini sahiplenmiş bir parti olmuştu. Sadece toplumun bir kesimi ile ilişki kurmaya dayalı bu sosyolojik davranış biçimi sizi yok eden, tüketen bir şey. İşte ben CHP'nin insanı merkeze alan yeni bir ontolojik söylem geliştirmesini önerdim. Buna “ontolojik dil” dedim. CHP'nin bu yeni dili kurmasını gerektiğini söyledim.

Bazı ilginç öneriler olmuş onlara; CHP'nin duvarlarını yıkın diye. Bu metafor mu?

Toplumlar semboller ve şifreler üzerinden yürür. Dolayısıyla topluma bir sembol sunmalısınız. Yeni bir şifre. Toplum semboller ve şifreler üzerinden yürür. Topluma CHP üzerinden yürüyebileceği yeni semboller ve şifreler sunulmalıdır. İlk adımda, genel merkezi çevreleyen duvarların törenle yıkılmasıdır. Şifreli asansörler halkla buluşmayı engelliyor.

Bu yeni Türkiye'nin ve dünyanın dilini anlama meselesini gündeme getirdim. Türkiye son 10 yıldır olağanüstü hızla bir toplumsal değişim yaşıyor. Yeni sınıflar oluşuyor. CHP Türkiye'nin içine de dünyaya baktığı gibi ufuksuzlukla bakıyor. Dindarlar ve Kürtler işe yaramaz adamlar olarak niteleniyor. Bunları gidermesi lazım. Mesela çok tartışıldığı için başörtüsü konusunun hiç tartışılmaması gerekir dedim. Postmodern algının yaratıldığı bir çağda, kadınların nasıl giyineceğini erkeklerin belirlemesi insanlık dışı bir durumdur. Kadınlara nasıl giyineceğini dayatan yüzyılın en ilkel düşüncesidir. CHP çıkıp diyecek ki, 'Ben insanlığın bu rezil suçundan kadınları kurtaracağım ve onların teminatı olacağım.' Bu tartışılırsa o zaman geri kalmaya mahkum olursunuz. CHP, bunu demezse tarih dışına itilir.

Başka...

CHP dünyadaki değişim süreçlerinin de olağanüstü dışında kaldı. CHP'nin gündeminde ne Avrupa, ne Asya, ne Ortadoğu var. Hiçbiriyle ilgilenmiyor. Avrupalıdan ürküyor, Arapları küçümsüyor, Asya ve Balkanlar'dan uzak duruyor. ABD zaten öcü... Dünyanın hiçbir yeri ile ilgili fikri yok. Dış politikada çok önemli işler gerçekleştiriyor hükümet. CHP bu konuda ne diyor? Söyleyecek sözü var mı? CHP'nin bütün bu sorulara cevap bulması lazım dedim.

Bütün bu olumsuzlukların yanında CHP'nin önemli bir imkânından da bahsettim onlara.

Sizin konuşmanıza tepkiler ne oldu?

Sessizce derin bir sessizlik ve hayret ile dinlediler. Kimse kalkıp da bunlar saçma demedi. Kemal Bey, Gürsel Tekin, Umut Oran, Sencer Hoca hayranlıklarını ve tebriklerini ilettiler. Ben onlara ayna tuttum ve bir problem olduğunu söyledim.

Kabul ettiler mi?

Evet onlar da bir problemin varlığını kabul ettiler. Gürsel Tekin'in bir gaze-teye verdiği beyanatta; “Muhammet Hoca bizi dövdü, dayak attı” demesi benden etkilendikleri anlamını taşır. Hatta yaşanan bu değişimler bunun bir işareti. CHP'de değişimi başlatacak kadro hareketi ortaya çıkabilirse ben iyi şeyler olacağına inanıyorum.

Sizi kim davet etti?

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu. Doğrudan arayarak davet etti.




13 yıl önce