|

Çözüm süreci Kürtleri Türkiyelileştiriyor

AK Parti eski Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt, Erdoğan'ın kullandığı Kürdistan kavramının bölücü değil birleştirici olduğunu söyledi. Kurt; 'Kürt sorunu çözüldükçe, Kürtler daha fazla Türkiyeli oluyor. Son yıllarda sorunun çözülmesi için atılan adımlar bölgedeki Kürtleri daha fazla Türkiyelileştirmiş, daha çok Türkiye'ye bağlamıştır' dedi.

Murat Aksoy
00:00 - 25/11/2013 Pazartesi
Güncelleme: 22:44 - 24/11/2013 Pazar
Yeni Şafak
Çözüm süreci Kürtleri Türkiyelileştiriyor
Çözüm süreci Kürtleri Türkiyelileştiriyor
Diyarbakır'da gerçekleşen Başbakan Erdoğan ile Küzey Irak Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani buluşması geçen hafta tartışılmaya devam etti. Başbakan'ın kullandığı 'Kürdistan' kavramı MHP ve CHP tarafından eleştirildi. Cezaevleri boşalacak sözü af mı geliyor tartışmasını başlattı. Ziyaretin çözüm sürecine yeni bir ivme kazandıracağına kuşku yok. Bu ziyeretin bir diğer etkisi de BDP'de yaşanan ayrışmayı günyüzüne çıkarmış olması. Tüm bu konuları AK Parti Diyarbakır eski Milletvekili Abdurrahman Kurt ile konuştuk.
Diyarbakır buluşmasının yankıları ve tartışmaları devam ediyor. Sizce ne anlama geliyor bu buluşma?

Aradan geçen 10 güne rağmen hala olumlu tepkiler var. Siyaseten kar zarar hesabı yapmayıp, ülkenin iyiliğini önceleyen tüm kesimler bu buluşmayı olumlu karşıladı. Bunlar arasında CHP tabanından, MHP tabanından hatta BDP tabanından insanlar da var. Tüm bu tepkiler Türkiye'nin olgunlaşmasının ifadesi. Başbakan'a olan güvenin de bir yansıması. Öyle bir tarihi noktaya geliyoruz ki, Ortadoğu'da Türklerle Kürtlerin ittifakının ortak geleceği kuracağı bir döneme ilerliyoruz. Bu gerçeği görmek ve buna göre pozisyon almaktı. Türkiye'nin yaptuğı budur. Başbakan'ın yaptığı budur. Başbakan Erdoğan, ittifak halinde bir siyasete doğru yıllık bir paradigmayı, yüz yıllık tabuları kırma yolunda büyük adım atmıştır.

Nedir o paradigma?

Ulus-devlet yapısının bize empoze ettiği tek tipçi, asimilasyoncu mantık ve anlayış. Buna karşı çıkma ise ancak özgüven ile mümkündür ve Başbakan bu özgüveni göstermiştir. Buna Yeni Türkiye diyorlar. Buna İkinci Cumhuriyet diyorlar. Önemli değil. Önemli olan yüz yıllık arızların giderildiği, onarıldığı bir dönem olduğudur.

KÜRDİSTAN BÖLÜCÜLÜK DEĞİL
Başbakan'ın kullandığı Kürdistan kelimesi bölücülük mü?

Başbakan sadece bir hakkı teslim etmiş ve coğrafi olarak oranın adı neyse onu büyük bir özgüvenle söylemiştir. MHP ve CHP'nin Başbakan'ı bölücülükle şuçlaması abestir. Eğer burada bölücü aranacaksa bu partilerin aldıkları oya bakalım. Doğu ve Güneydoğu'da oy alabiliyorlar mı, milletvekili çıkarabiliyorlar mı? Ülkeyi MHP ve CHP yönetse ülke Meclis tablosu açısından bölünmüş olur.

KÜRTLER ARTIK DAHA ÇOK TÜRKİYELİ
Bölgede Başbakan'ın bu kavramı kullanmasına tepkiler nasıl?

Çok olumlu. Bir kere bu kavaramın Başbakan tarafından kullanılması o bölgedekileri daha fazla Türkiyeli yaptı. Şimdi Diyarbakırlılar daha fazla İstanbullu, daha fazla Çanakkalelidir. Başbakan konuşmasında coğrafi olarak tarihte o bölgenin adını kullanmış ve bir hakkı özgüvenle, hiçbir çekincesi olmadan teslim etmiştir. Kimse Başbakan Kürdistan dedi diye hadi devlet kuralım dememiştir. Halkın tepkisi 'Allah razı olsun Başbakan bizi olduğumuz gibi tanımladı, biz daha bir Türkiyeli olduk, daha fazla İzmirli, İstanbullu olduk' şeklindedir. Bu normalleşmenin işaretidir.

Diyarbakır buluşması çözüm için de iyimserliği arttırdı. Neler olacak bu aşamadan sonra?

AK Parti ve Başbakan sorunun çözülmesi için siyasi risk almıştır. Çözüm sürecinin sorunsuz biçimde devam etmesi için devlet olabildiği ölçüde dikkatli davranıyor. Demokratikleşme paketinde adımlar var. Ve bu adımların devamı da şartlar olgunlaştıkça adım adaım gelecek. Burada açık biçimde devletin ve hükümetin çözümü ilerletme yönündeki iradesi tamdır. Ama iradesi olmayan PKK'dır.

SÜRECİ TEK TARAFLI YÜRÜTEN DEVLET
Nasıl yani?

PKK silah bırakmaya hazır değil. Ve Suriye'deki gelişmelerden sonra daha ağırdan almaya çalışıyorlar. Yeni bir Silvan olması için elinden geleni yapıyorlar. Devletin kendilerine saldırması için pekçok provokasyon yapıyorlar. En son Barzani gelmeden önce ve sonrasında, yol kesmeler, şantiye basmalar vs. Bunların hepsi olumlu havayı ortadan kaldırmak ve buradayım mesajı vermek için atılmış adımlar. Ama devlet ve asker bu provokasyon girişimlerine prim vermiyor, vermemekte de kararlı.

Öcalan süreç tek taraflı yürüyor diyor ama…

Ben de ona şaşırıyorum. Bu tek taraf kim? Çekilmeyen PKK, provokasyon girişimlerinde bulunan PKK, her fırsatta tehdit açıklamaları yapan PKK. Ama Öcalan süreç tek taraflı yürüyor diyor. Evet süreç tek taraflı yürüyor ama yürüten PKK ya da Öcalan değil, devlet ve Ak Parti. PKK her türlü provokasyonu yapmasına rağmen askeri birlikler süreç için tedbirli olmakta kararlı.

Çekilmeyi durduran Rojava'daki gelişmeler mi?

Evet. PKK, PYD'nin Erbil Anlaşması'na rağmen tek taraflı ilan ettiği özerlik, kendisi dışındaki Kürtleri yok sayması ve şiddet üzerinden diğer Kürt gruplarını bastırmasıdır. Barzani'nin PYD'ye itirazı bundadır. Ancak PYD'nin orada bir biçimde güç olması PKK'nın iştahını kabartmış ve çözüm süreci yerine önceliği Suriye'deki gelişmelere vermiştir.

BDP'de ayrışma derinleşecek
AK Parti Diyarbakır'ı nasıl alabilir?

Bizim bölgemizin oyunu ben 'terbiye edici oy' olarak tanımlıyorum. Diyarbakır terbiye edici oy verir ve belirleyici olan bu oydur. Kimsenin kemik oyu değildir bu. Ve BDP bugün gerek izlediği politika, gerekse son dönemdeki iç gerilimleri en büyük zaaflarıdır.

Ne gibi bir zaaf var BDP'de?

Kürt meselesine insani perspektif ile hareket edenlerle, bunu kendi ideolojik emellerine alet edip bunun üzerinden ideolojik hegemonya peşinde koşanlar arasında bir ayrışma ve farklılaşma söz konusudur. Bölge halkının tercihi ilkinden yanadır. Ben bu farklılaşmanın önümüzdeki dönem Kürt siyasetinden belirleyici olacağını düşünüyorum.

Derinleşebilir mi bu farklılaşma?

Barzani ziyaretine BDP'nin verdiği tepki bunun olabileceğini söylüyor. Barzani ziyaretine verilen tepkiler, yapılmak istenen protestolar, açıklamalar, ziyarete ilişkin açıklamalar BDP tarafında bir tedirginlik olduğunu gösteriyor. BDP Kürt sorunu üzerinde kurduğu ideolojik hegemonyanın devamını istiyor. Buna halel getirecek hiçbir girişime de sıcak bakmıyor. Barzani'nin BDP'lere gösterdiği ev sahipliğinin çok azını bile Barzani'ye karşı parti olarak göstermediler.

Devlet aklı da çözüm istiyor
Kürtlerin Türkiyelileşmesi ne demek, açabilir misiniz?

Türkiye'de Kürt sorunu, Kürtlerin kimlik ve hakları uzun yıllar boyunca ulus-devlet paradigması içinde yok sayıldı. Son on yılda ise AK Parti olarak bu sorunun çözülmesinde her gün yeni bir adım atıyoruz. Kürt sorunu çözüldükçe, Kürtler daha fazla Türkiyeli oluyor. Ki zaten Kürtler en zor zamanlarda Türkiye dışına çıkmamış, Batı'ya Türkiye'nin içine gitmiştir. Kürtler hiçbir zaman Türkiye'yi küçültme tarafında olmamıştır. Son yıllarda sorunun çözülmesi için atılan adımlar bölgedeki Kürtleri daha fazla Türkiyelileştirmiş, daha çok Türkiye'ye bağlamıştır. Hatta şunu da ifade eydim…

Buyrun…

Bugün birileri çıkıp Türkiye'den ayrılmak istiyorum desin, ayrılmak istemeyenler bunun için mücadele eder. Türkiye sadece Kürt sorununda değil pekçok konuda bir evrim yaşıyor ve dönüşüyor. Türkiye'nin bu aşamada küçülme değil, büyüme sancıları vardır ve iktidarın sorumluluğu bu büyüme sancılarını iyi yönetebilmektir.

YENİ PAKET YOLDA
Çözüm sürecinde yeni paket var mı yolda?

AK Parti de, devlet de bu sorunu çözmek için hazır. Artık devlet aklı bu sorun çözülsün istiyor. 2009'daki Habur'dan bu yana istiyor. Bunun için pekçok çalışma, pekçok simülasyon hazırlandı. Adımlar ilerledikçe, şartlar olgunlaştıkça hazırlanan paketler devreye girecek. Başbakan bunun işaretini sürekli veriyor. Demokratikleşme paketi açıklanırken de ifade etti. Bu paket son olmayacak diye. Süreç derinleştikçe yani adımlar gelecek.

Yerel seçimler yaklaşıyor. BDP'den eşbaşkan Gültan Kışanak adaylık başvurusu yaptı. Sizin de adınız geçiyor. Aday mısınız Diyarbakır için?

Hiç bilmiyorum. Adım geçiyorsa da benim dışımda. Sanırım adım orada yapılan anketlerde çıkıyordur ama benim bu yönde bir girişimim yok. Ben 2011'de aday da gösterilmedim ama partiye katkı verebileceğim her çalışmanın içinde oluyorum. Bu benim görevim. Zaten bizde göreve talip olunmaz, görev verilir. Başbakan bu kadar büyük siyasi riskler almışken onu nerede olursa olsun yalnız bırakmak olmaz.

Peki Diyarbakır'da durum nedir, AK Parti'nin şansı nedir?

Araştırma yapanlar BDP'nin alacağını söylüyorlar: Ama ben öyle düşünmüyorum.


10 yıl önce