Türkiye'ye savaş açmak için dünyanın en aptal insanı olmak lazım. Suriye'de iç savaş almış başını gidiyor bir de Türkiye'ye bulaşmak isterler mi hiç? İstemezler! Talimat kimden alındı bilemiyoruz ama akla gelen emri mahalli bir komutanın verdiği. Onların sabit talimatları vardır. Kanımca “nasıl oldu?” tartışması uzun süre devam eder. Ama iki nokta çok kesin. Varsayalım ki Türk uçağı Suriye karasularında vuruldu, hatalı olan yine Suriye olurdu. Muhakkak temasa geçmeli “Benim karasularımdasın çekil” demeliydi. Yani hangi şık kabul edilirse edilsin Suriye'nin hatası büyük.
Sanmıyorum, Esed'ın bu kadar çıldırmış olacağına inanmak istemiyorum ama gerçekten de gözünü bu kadar kararttıysa onun aptallıkta sınır tanımadığını söyleyebilirim.
Rusya çatışma, gerginlik istemiyor ama ağırlığının hissedilmesini bekliyor. Rusya'nın, Suriye'de üssü var, silah satıyor bu nedenle Suriye'yi destekliyor ama bu destek sadece ticari bir destek. Bugün Suriye savaşta ittifak kuracağı bir ikinci ülke bulamaz. Kaybetmeye mahkûm.
Kesinlikle. Bu çok ciddi bir adım demek ki Rusya'nın da artık canına tak etti. Suriye'ye “Çok ileri gittin, füzeleri bu şekilde kullanmamalıydın” dedi. Diğer yandan Suriye'nin bütün savunması da bu füzelere dayanıyor. Bu haber şayet doğruysa Suriye'ye büyük darbe olacaktır.
Başbakan Erdoğan konuşmasında “Senden bu işin intikamını alacağım. Fırsat çıkarsa memnuniyetle bir Suriye uçağı düşürürüz ” demek istedi ve bence çok doğru bir açıklama yaptı çünkü artık Esad ile ipler tamamen kopmuş görünüyor.
Suriye tarihi boyunca Türkiye'de ne kadar terör örgütü varsa hepsini destekledi. Hatta Öcalan'ı Şam'da misafir ettiler, sert çıkışımız karşısında da onu uzaklaştırmak zorunda kaldılar. Kürtleri devamlı olarak kullandıklarını düşünüyorum. Ayrıca PKK li-derlerinden bazılarının Suriye asıllı olduğu biliniyor. Bu da diyaloglarının etkinliği ile ilgili bize ipucu verebilir.
Bana sorarsanız, tam tersi. Teröre son vermek için Kürt sorununu çözmek lazım! Kürt sorunu maalesef zamanla daha karmaşık bir hale geldi. Cumhuriyet kurulduğundan beri bu sorun önümüzde öylece duruyor. Kürt sorunu cumhuriyetin büyük başarısızlığıdır. Kürtler zamanla daha bilinçli olmaya başladılar, “Ben Türkiyeliyim ama Kürdüm” demeleri de bunun bir göstergesi . Bugün çözüm için komisyondan bahsediliyor. Bu olumlu bir adım ama yeterli mi? Tartışmak lazım!
Bence takip edilmesi gereken yol ha-ritasının iki yöntemi olmalı. Birincisi Kürtlerle beraberce alınabilecek tedbirler, ikincisi Türk devletinin tek taraflı olarak yapacağı atılımlar. Esasında AK Parti çok iyi atılımlar yaptı. TRT'nin Kürtçe yayın yapması, Kürtçe'nin seçmeli ders olması gibi. Bunlar çok önemli. Aynı zamanda Kürtlere istedikleri takdirde özel okullarda Kürtçe eğitim de verilmeli. Mesela Galatasaray Lisesi'nde bir kısım dersler Kürtçe verilebilir. Ama tam eğitim Kürtçe olursa onlar da sıkıntı çekerler. Çünkü çalışacakları yer Türkiye. Sadece Kürtçe konuşan bir Kürt nasıl iş bulabilir ki? Türkçe'yi öğrenmeden olmaz. Öcalan'ın ev hapsi meselesi de bir ara konuşuldu. Böyle bir şey olamaz. O adam suçlu. İdamdan kurtuldu daha ne olsun? İmralı'da çok rahatsız bir hali de yok. Ve en önemlisi artık Kürt meselesinde zikzaklarımız olmamalı.
2009'da “demokratik açılım” denildi ve herkes çok heyecanlandı. Bu Kürt sorununun çözümü için önemli bir adımdı ama sonra birden bire geri adım atıldı. Habur'da yaşananlar bunda etkili oldu ama aynı şey oluşturulacak komisyonda da yapılmamalı. Komisyonun ilerlemesi ya da son bulması sadece Başbakan'ın elinde. Şu an bence Kürt sorununun çözümü için müsait bir ortam var.
Terörü bitirmek için tüm güçlerin el ele verdiği bir dönemdeyiz. Barzani'nin desteğini de unutmamak lazım. Barzani'nin samimiyetine inanılmalı. “Terörü ilk önce bitireyim ondan sonra çözüm gelsin” demek olmaz! İkisini bir arada yürütmek gerekir. Burada da Barzani'nin desteği oldukça önemli olacak.
PKK'ya yapılan dış desteğin sonu yok! Mesela Avrupa'daki Kürtlerin baskıyla diğer Kürt vatandaşlarımızı etkilediklerini biliyorum. Ve sadece terörle savaşarak bu işten kurtulamayacağımızın da farkındayım. Bunu artık herkesin anlaması lazım. Silahla Kürt sorunu bitirilemez! Kürt vatandaşın dağa gitmesini önleyecek bir formül bulmak lazım. Bu da ancak onları anlamaya çalışmakla olur. Başbakan'ın Leyla Zana'yı dinlemesi o yüzden çok önemli bir adım. Hükümet doğru bir yolda ilerliyor. Bunun başka çaresi yok!
Kürt sorununda AK Parti ve CHP'nin ortak hareket edeceğine inanıyorum ama bu birbirlerini eleştirmeyecekleri anlamına gelmiyor. Özellikle grup toplantılarında bunu yapmaya devam edecekler. Politika da zaten bu demek! İç politikada iktidar ağzıyla kuş da tutsa yaranamaz. Diğer yandan BDP lideri Demirtaş da barıştan yana bir siyasetçi intibası vermiyor. Çok sert çıkışları var. Ahmet Türk zamanında daha ılımlı bir yaklaşım içindelerdi. Demirtaş, bugün barış için çabalayan Leyla Zana'yı örnek almalı bence.
MHP'nin tek amacı kemikleşmiş tabanını mutlu etmekten ibaret. Zaten “Kürt sorunu yoktur” diyen bir partinin olumlu bir adım atması nasıl beklenebilir ki? Diğer yandan Ecevit zamanında iktidardayken, Kürt sorunu hususunda daha dikkatli bir tutum içindelerdi. İktidar olamayacaklarını bildikleri için de “bari varolan tabanımızı koruyalım” anlayışıyla hareket ediyorlar.