|

Dink cinayeti Ergenekon'u aşan devasa bir örgüt işi

Hrant Dink'in avukatı Fethiye Çetin, Dink cinayetinin hazırlık sürecinde Ergenekon davasının tutuklu sanıkları Veli Küçük, Oktay Yıldırım ve Kemal Kerinçsiz'in rol aldığını belirterek, “Bugüne kadar Dink cinayeti davası için bu isimleri çağırmak ve ifadelerini almak bile mümkün olmadı. Ben bu davada Ergenekon'u da aşan devasa bir örgütlenmenin varlığına inanıyorum” dedi

Burcu Bulut / İSTANBUL
00:00 - 15/01/2012 Pazar
Güncelleme: 00:14 - 15/01/2012 Pazar
Yeni Şafak
Dink cinayeti Ergenekon'u aşan devasa bir örgüt iş
Dink cinayeti Ergenekon'u aşan devasa bir örgüt iş

Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden tam 5 yıl geçti. Cinayet, 19 Ocak 2012'de 5. yılını dolduracak. 17 Ocak'ta ise davanın karar duruşması yapılacak. Karara günler kala, Hrant Dink'in avukatı Fethiye Çetin ile görüştük. Çetin, bize 2007'nin Mayıs ayında açılan davanın bugün hangi aşamaya geldiğini anlattı. “Dava 2007'de iddianame ile nasıl açıldıysa, bugün mütalaa ile aynı şekilde kapanacak” şeklinde kaygısını dile getiren Çetin, “Başlangıçta güçlü bir irade tarafından çizilen sınırdan bir adım ileriye gitmek bile mümkün olamadı. Demek ki bütün o çabalarımız buza yazılmış. Hepsi eridi gitti. Bu dava açıldığı gibi bitirilmek isteniyor” dedi. Çetin'in açıklamaları şöyle:

Dink davasında nereye geldiniz?

Dink davası 2007'nin Mayıs ayında 18 sanıkla açıldı. Aradan 5 yıl geçti. Gerçekten çabaladık, elimizden geleni yaptık. 5 yılın sonunda geldiğimiz nokta ne biliyor musunuz? Sadece sanık sayısı 18 iken 20 oldu.

Kimler eklendi listeye?

Elde ettiğimiz bulgularla Coşkun İğci de sanık yapıldı. Yasin Hayal'in kardeşi Osman Hayal'in cinayet günü İstanbul'a olduğu tarafımızca tespit edildi. İğci ve Hayal'le sanık sayısı 20'ye yükseldi. 5 yılın sonuna geldiğimizde savcı bir mütalaa hazırladı.

Ne vardı o mütalaada?

Savcı İğci ve Hayal için beraat, 18 kişi için ceza istiyor. Yani dava 2007'de iddianame ile nasıl açıldıysa, bugün mütalaa ile aynı şekilde kapanacak.

Delil niteliği taşıyacak, ulaşmak isteyip de ulaşamadığınız neler var? Cinayet günü sabahtan öğlene kadar olan görüntülerde Akbank Pangaltı Şubesi güvenlik kamerasının kayıtları yok! Bunu hemen talep ettik. Suç duyurusunda da bulunduk ama henüz bir sonuç alamadık. Elimizdeki görüntülerde son derece şüpheli insanlar gördük. İki kişiden bahsedebilirim.

Kim bu iki kişi?

Bunlar, Ogün Samast'ın arkasından yürüyüp onun kaçışını güvence altına aldıktan sonra bir inşaat kapısının içinden girip ortadan kayboluyorlar. Biri cinayet öncesi, çeşitli noktalarda telefon görüşmeleri yapıyor. Telefonla görüştükleri noktalar belli olduğu için baz istasyonlarından kimliğine ulaşabilmek için 2008 yılından beri TİB kayıtlarının peşindeyiz.

Cinayet mahalihde sanıklarla telefonla görüştüğünü tespit ettiğiniz 5 kişi hakkında ayrıntılı bilgi alabilir miyiz?

Sanıklardan Mustafa Öztürk, Salih Hacı Salihoğlu ve dosyadaki başka isimlerle irde irtibatları var. Diğer 14 kişiyi de böyle tespit ettik. Savcıya sunduk. Ama onlarla ilgili bilgi toplamak bizim işimiz değil! Belki de o 5 kişiden birinin telefon irtibatı tamamen tesadüfen olabilir ya da cinayetle alakasız bir nedeni vardır. Deşifre etmek büyük bir sorumluluk olur. Bu telefon numaralarını ve irtibatları savcı araştıracak.

Ama siz şüpheli olarak o 5 kişiyi tespit ettiniz, öyle değil mi?

Biz kendi olanaklarımızla çok kısa bir zaman aralığında gerçekleşen telefon görüşmelerinden bu sonuçlara ulaşabildiysek, o iki günde gerçekleşen görüşmelerden kim bilir neler çıkar! Şüpheli şahsın kimliğini ve telefonunu ortaya çıkaracak olan listeyle ilgili de HTS (cep telefonuyla yapılan görüşmelerin geriye dönük kayıtları) kayıtları ile ilgili 5 yıl doluyor. Bu kayıtlar silinecek. Derdimiz önce silinmesini engellemek. Yaptığımız araştırma ve bulgular savcıya gitmiş durumda. Buna diğer 14 kişi de dâhil! Savcılık bununla ilgili hemen harekete geçti.

Bu 5 kişinin şirket sahibi oldukları söyleniyor?

Zaten biz 'bu 5 kişi kesinlikle suçludur' demiyoruz ki! Bu irtibat şirket olur, iş olur her şey olabilir.“İrtibatını tespit ettik” diyoruz oysaki emniyet “hiçbir irtibat yoktur” diyordu. Ayrıca, bu telefon numaralarının şirkete ait olduğunu kim söylüyorsa ve bu bilgileri kim yayıyorsa soruşturmayı daha başından sulandırmaya, boşa çıkarmaya, yönünü değiştirmeye çalışıyor. Ogün Samast İstanbul'da yardım almadan tek başına bu cinayeti işlemiş olamaz! Belli ki burada da bir organizasyon var.

Peki Dink cinayetinin Ergenekon davasının bir uzantısı olduğu yönündeki iddialara ne diyeceksiniz?

Hrant Dink cinayeti devletin derinliklerinde planlanmış ve uygulamaya konulmuş bir cinayet! Ve bu cinayetin belli bir hazırlık süreci var. Hazırlık sürecinde rol alan Veli Küçük, Oktay Yıldırım, Kemal Kerinçsiz gibi birtakım isimler var. Bu isimleri biz Ergenekon davasının sanıkları arasında görüyoruz. O yüzden defalarca “araştırın” dedik. Çünkü bir merkezden yönetildiği ve planlı bir eylemin parçası olduğu çok açık.

Araştırıldı mı peki?

Bugüne kadar Dink cinayeti davası için bu isimleri çağırmak ve ifadelerini almak bile mümkün olmadı. Bu nedenle savcının Ergenekon davası ile ilişkilendirdiği mütalaası da havada kalıyor. Savcı da “Bunları söylüyorum söylüyorum ama kayıtlar imha edilmiş delillendiremiyorum” diyor. Bu çok acı. Ben bu suikastta ve davada Ergenekon'u da aşan devasa bir örgütlenmenin varlığına inanıyorum. Biz sadece tetikçiler ile muhatap oluyoruz.

Gerçekten Ergenekon ile bir bağlantının söz konusu olduğu tespit edilirse davanın seyri nasıl değişir?

Tabii o zaman bağlantılar kurulur ve yeni bir dava açılır. Bunu yapacak olan yine savcıdır.

17 Ocak'taki son celse görülecek. Mesajınız ne olur?

Bu ülkenin siyasilerine, savcılarına şunu söylemek istiyorum: Lütfen bu davayı çözün! Bu bizim ve çocuklarımızın geleceğini ilgilendiriyor. Demokratik bir ülkede yaşamak önümüzün aydınlık olmasını istiyorsak şifreler elimizde ve açık, bu şifreleri çözelim! Herkes için hukuk güvenliğinin sağlandığı demokrasiye ancak bu şekilde ulaşırız.


Yasin Hayal'in iddiaları için ne diyeceksiniz?

Yasin Hayal'in duruşmadaki açıklamalarını şöyle okuyorum. Yasin Hayal hâlâ görevini yapıyor. Biz hem jandarma hem de emniyetin sorumluluklarından bahsediyoruz ama Hayal jandarma ile ilgili tek bir isim bile telaffuz etmiyor. Emniyet ve emniyet içinde sadece bir grubu suçluyor. Hayal, başından beri jandarma ile olan ilişkisini saklıyor. Son derece politik bir duruş sergilediğini düşünüyorum. Ve bir yerlere mesaj gönderiyor.

*Ne diyor mesajında?

“Ben hâlâ görevimi yapıyorum ama beni korumuyorsunuz” diyor. Çünkü büyük olasılıkla Hayal'e “sizi kısa sürede çıkaracağız” şeklinde vaatlerde bulunuldu. Bence o yüzden davanın sonuna geldiğinde isyan başlattığını söylüyor. “Türkiye Cumhuriyeti devletidir sorumlu olan, devlet beni kullandı” diyor.

Devlet Hayal'i nasıl kullanmış oluyor?

Biz bu soruyu birkaç defa sorduk. “Kim kullandı seni?”dedik. Verdiği isimler Erhan Tuncel, Ramazan Akyürek ve Yahya Öztürk oldu. Peki “Erhan Tuncel'in devlet görevlisi olduğunu biliyor muydun?” diye sorduk. “Bilmiyorum” diyor ama kendisini kimlerin kullandığını çok iyi biliyor.

Yasin Hayal bu arada gerçekten öldürülürse ne olur?

Yasin Hayal öldürülürse “konuşmaması” için öldürüldüğü düşünülecek. Biz kendisine bunu da hatırlattık. “Eğer can güvenliğinin sağlanmasını istiyorsan konuş o zaman” dedik. Ama o “Bildiklerimi anlattım” dedi. Daha önce de dövüldüğünü söylemişti. Oradaki savcılık araştırdı. Böyle bir şey yok! Bence onun amacı sadece mesaj göndermek!


Davada istediğiniz hızla yol alamamanızı neye bağlıyorsunuz?

Maalesef bu davaya karşı güçlü bir direnç var. Savcı “Trabzon'daki kayıtlar imha edildiği için ben oradaki hiyerarşik yapıya ulaşamıyorum” diyor. Bu kadar açık bir itiraf var ortada. Bu direnç nasıl kırılır? Ancak ve ancak siyasi iradenin olaya müdahil olup, bununla ilgili ne gerekiyorsa, önünü açmasıyla gerçekleşebilir.

Dink cinayetinden dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz ve istihbaratta görevli olan 7 asker suçlu bulundu. Jandarma ile Dink cinayeti arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?

Trabzon Pelitli, tetikçilerin bir araya geldiği, birtakım planların yapıldığı bir yerdir. Burası aynı zamanda jandarma bölgesidir ve jandarmanın sorumluluğundadır. Dink cinayeti davası görülürken fark ettik ki o jandarma bölgesinde sorumlu olanların bu davanın tüm ayrıntılarından haberleri var ama önlemek, engellemek için harekete geçmiyorlar.

Akla hemen şu soru geliyor. İddia ettiğiniz gibi bir kasıt varsa, Dink'in ölümünden ne gibi bir fayda sağlayacaklar? Amaç ne olabilir?

Hrant Dink demokrat bir insandı, barışçıldı, toplumlararası diyaloğu savunurdu ama aynı zamanda bir Ermeni'ydi! Bütün bu çatışmalı süreçte kurtarılabilirdi. Bazı kişiler hayatları tehlikede olduğu halde bir biçimde kurtarıldılar.


Suikastın nedeni Dink'in Ermeni olması mı?

Bu devlette siyasi cinayetler geleneği ve bir de Ermeni düşmanlığı geleneği var. Hrant Dink cinayetinde bu iki gelenek kesişti. Siyasi cinayetler geleneği ve Ermeni düşmanlığının kesişme noktasına Hrant Dink cinayeti oturdu. O yüzden konu Dink olunca başlar öbür tarafa çevriliyor.

Ermeniler yüzyıllardır bu topraklarda Türklerle dostça birarada, sorunsuz bir şekilde yaşadılar. Siz nasıl bir Ermeni düşmanlığından bahsediyorsunuz?

Ben İttihat Terakki'den gelen iki gelenekten söz ediyorum. Halklardan bahsetmiyorum. Halklar arasında elbette sorun yok! Fakat ne yazık ki yüzyıl önce başlayan bu gelenek günümüze kadar sürdü. Bugün bu gelenekle bir biçimde hesaplaşılıyor ama Türkiye'nin demokratik bir devlete dönüşümünün kilit noktası ise Hrant Dink davasıdır. Çünkü bütün o geleneğin şifrelerini içinde barındırıyor. Çözdüğünüz anda hepimizin şikâyetçi olduğu o gelenekten tamamıyla kurtulmuş olacağız.


Mesela kimler?

Örneğin Orhan Pamuk'un hayatı tehlikedeydi. Hayatının tehlikede olduğunu gören emniyet birimleri ona koruma sağlanması için başvurdular. 2005 yılında talebi olmaksızın koruma verildi. Ve bence listedeki bir numaralı isim de Orhan Pamuk'tu. Mehmet Ali Birand da açıklama yaptı, kendisi de hedefler arasındaymış, onu koruyan da MİT Müsteşarı olmuş. Ama Hrant Dink için hiç kimse kılını kıpırdatmadı.





12 yıl önce