|

Esed otobanda son çıkışı kaçırdı

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Bozkır, 'Arap Baharı'ndan tedirgin olan Beşşar Esed'in Suriye'de demokratik dönüşüm yapmak yerine yanlış yola saptığını belirterek “Halkını katletti. Otobanda son çıkışı kaçırdı” dedi

Burcu Bulut
00:00 - 31/03/2012 Cumartesi
Güncelleme: 04:01 - 31/03/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
Esed otobanda  son çıkışı kaçırdı
Esed otobanda son çıkışı kaçırdı

Arap Baharı dalga dalga yayılarak, Ortadoğu'daki diktatörlükleri kurutuyor. Dikta rejimine son vermeye yanaşmayan ülkelerin ise bu akımın değişim rüzgârından kurtulmaları imkânsız gibi gözüküyor. Bu ülkelerden biri de Suriye. Eski büyükelçi, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır'a göre Arap Baharı, Suriye yönetimini korkuttu ve aynı akıbete uğrayacağı endişesiyle Beşşar Esed yanlış yola saptı. Artık halkını öldürmüş bir lider olarak görünen Esed'e Suriye'nin geleceğinde yer kalmadığını belirten Bozkır, 1 Nisan'da İstanbul'da yapılacak zirve ile muhalefetin tescil edileceğini söyledi.

AK Parti'nin 'sıfır sorun'la ifade ettiği çok yönlü politikanın çöktüğü yönünde eleştiriler var. İsterseniz buradan başlayalım.

AK Parti'nin iktidara gelmesiyle Türkiye uluslararası platformda hiç kimsenin beklemediği bir üst kategoriye ulaştı. Türkiye'nin dış politikası ülkelerle iyi ilişkiler ve dostluk üzerine kuruludur ve aynı politika değiştirilmeden yola devam edilecektir. Ana politikayı değiştirmek gerekmez ama ülkelerle iyi ilişkileri idame ettirebilmek için aynı şablonu uygulayamazsınız. Rusya'ya uyguladığınız politikalarla, Irak'ta veya başka ülkelere uygulananlar aynı olamaz. Mesela Ortadoğu'da yaşanan depremin ne zaman yaşanacağı belli değildi. Bütün diktatörlükler 30-40 yıl sonra bir anda yıkılmaya başladı. Türkiye, dost olduğu bu ülkelerle Arap Baharı sonrasında yeni bir ilişki sürecine girmek zorunda kaldı. Mesela Mısır, Tunus ve Libya'ya uygulanan politikalar aynı olmadı. Bugün o ülkelerin üçünde de yeni iktidara gelen yönetimler, Türkiye'ye dost yönetimler olarak geldi. Yanlış bir politika uygulansaydı, Türkiye'ye düşman yönetimlerle bugün karşı karşıya kalacaktık. Bu üç ülkede uygulanan politika nasıl değişik ise, Suriye'de de başka bir politika uygulamak zorundasınız.

Gündem Suriye. Şam yönetimiyle açılan beyaz yerini ilişkilerin kesilmesine bıraktı. Bu noktaya nasıl gelindi?

Beşşar Esed yönetimi devraldığında, kendisini Suriye için bir umut olarak gördük. Suriye'nin yıllarca teröre destek verişi de dâhil birçok olumsuz anı içeren sayfaları çevirerek yeni bir sayfa açtık. Beşşar Esed'ı batı ülkelerinin tenkitlerine rağmen uluslararası platforma çıkaran ülke Türkiye'dir. Arap Baharı olmasaydı Suriye ile ilişkilerimiz aynı olumlu çizgide devam edebilecekti. Ancak, Arap Baharı, Suriye yönetimini korkuttu ve aynı akıbete uğrayacağı endişesiyle Beşşar Esed yanlış yola saptı.

SURİYE'NİN GELECEĞİNDE YERİ YOK

Esed ne yapmalıydı peki?

Arap Baharı'nda, örneğin Ürdün Kralı Abdullah'ın yaptıklarını örnek alabilirdi. Reformlar, anayasa değişikliği, seçimler neticesinde bugün Ürdün bu olayların şimdilik de olsa dışında kalabildi. Halkın rahatsızlığı ortaya çıktığında Esed televizyona çıkıp, "Suriye'de daha fazla demokrasi sağlanması için yeni bir anayasa yapacağım. Seçimlere gideceğim. Halkımın dertlerini dinleyeceğim" diyebilseydi, bugün Beşşar Esed halkının sevdiği bir lider olarak hâlâ başta olurdu. Bunun yerine göstericilere ateş açarak, kendi insanlarını öldürerek, faili meçhul cinayetler işleyerek, halkını açlığa mahkûm ederek tabiri caizse otoyolda son çıkışı kaçırdı. Artık halkını öldürmüş lider sıfatıyla demokratik Suriye'nin geleceğinde ona yer kalmadı.


Suriye'deki krizin derinleşmesinin bir nedeninin 'bölgesel liderlik boşluğu' olduğu söyleniyor. Buna katılıyor musunuz?

Eskiden olsa ABD Başkan Yardımcısı bölgede yatar kalkardı ama şimdi Arap Baharı cereyan ederken Joe Biden ne Ortadoğu'da ne de ABD sahnesinde hemen hemen hiç gözükmüyor. Seçimlere giden ABD için Suriye öncelikli bir konumda değil. NATO da Ortadoğu'da sevilen bir yapı değil. AB'nin ise buralarla ilgilenecek hali kalmadı. Bölgede bir güç boşluğu var. Bu boşluğu da Türkiye dolduruyor. AK Parti ile Türkiye, Ortadoğu'da bölgesel güç haline geldi. Muhalefetin beğenmediği politikalar, Türkiye'yi bu konuma getirdi.


*CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu "Bizim Afganistan'da ne işimiz var?" demişti.

Sayın Kılıçdaroğlu, dış politika vizyonunu tekrar gözden geçirmesi gereken bir noktada. Kılıçdaroğlu'nun yanında meslek hayatlarının son gününe kadar AK Parti hükümetlerinin emrinde çalışmış çok değerli meslektaşlarım var. Onların hiç değilse meslek hayatlarında gördükleri vizyonu CHP'ye taşımaları gerekir. Türkiye'yi hudutları içine mahkûm kılmak, kendini izole ederek tehlike halinde kabuğuna saklanan bir kaplumbağa statüsüne sokmak, doğru bir dış politika vizyonu değildir. Eğer NATO ve G20 üyesiyseniz, "Neden Ankara'da oturmadın?" lafları çok yanlıştır. Bugün Afganistan'a 60 ülke dünya barışı için gittiler. Bu 60 ülke barış için görev yaparken, Türkiye'nin orada olmamasını telaffuz etmek söz konusu olabilir mi?

DİYALOG MEYVESİNİ VERDİ

Peki NATO ve ABD olmadan da Türkiye herhangi bir İslam ülkesine asker gönderir miydi?

Bir talep olursa, Türkiye orada faydalı olacağına inanırsa gönderir. Aynı kafa "Somali'ye Türkiye neden yardım yapıyor?" diye de sordu. Somali, 1955'te Ercüment Paşa tarafından Habeş Vilayeti'ne dahil edildikten sonra 1916 yılına kadar Osmanlı toprağıydı. Bunu dahi hatırlayamıyorlar. Orada açlık varken sessiz kalınması, yardım edilmemesi insanlığa sığar mıydı? Türkiye'ye yakışır mıydı?


İç politikada olduğu kadar dış politikada da önemli bir unsur olan terörle mücadelede sizce ne durumdayız?

Bundan önce terörle mücadeleyi sadece teröristlerle savaşmak olarak gören bir politika vardı. AK Parti'nin son seçim beyannamesinde de görüleceği üzere terörle mücadelede çok önemli bir strateji değişikliği oldu. Teröristle sonuna kadar mücadele edilecek ama eş zamanlı olarak kültürel boyuta da önem verilecek. Bölgenin ve özellikle kız çocuklarına eğitim imkânı arttırılacak, bölge kalkındırılacak. Güneydoğu, Türkiye'nin daha az gelişmiş bölgesi olmasa belki de o bölgede yaşayan insanlarımız çok daha farklı bir noktada olacaklardı. Güneydoğu statüko tarafından yetim bırakılması kararlaştırılmış bir çocuk gibiydi. Yıllar sonra bu yetim çocuk ilk defa öz evlat muamelesi görüyor. Eminim ki, bölge insanını, kadınını, erkeğini, çocuğunu eğitirsek, sağlık hizmetlerini ve refahı geliştirirsek o zaman tercihlerini de Türkiye Cumhuriyeti'nden yana yapacaklardır. Şayet bunu yapmazsak tercihleri terör örgütü olacaktır.


Esed rejiminin ciddi bir alternatifi var mı?

Suriye'de muhalefetin oluşmasına uzun yıllar fırsat verilmedi. Türkiye'nin bugün yapmakta olduğu hususlardan bir tanesi de Suriye'de olmayan muhalefetin oluşmasına ve Suriye'de bir değişim imkânı ortaya çıktığında orayı yönetebilecek kadroların kurulmasına yardımcı olmaktır. Suriye'de bir muhalefet oluşacaksa bu Fransa ya da İngiltere'de değil, Türkiye'de oluşmalıdır. 1 Nisan'da Türkiye'de gerçekleşecek Suriye zirvesi, muhalefetin birleştirilmesi, tescil edilmesi, gelecekle ilgili olarak neler yapılabileceğinin konuşulması bakımından çok önemli bir adımdır. Toplantı sonrasında Suriye ile ilgili ortak bir hareket oluşumu sağlanması mümkün hale gelebilecek. Şimdiki siyasi sınıfla Suriye'nin yönetilmesi mümkün değildir.








12 yıl önce