|

Fasıl iptali çözüm sürecini hedef alır

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Gezi'de 'oynanan oyunun Tayyip Erdoğan'i kontrol et, edemiyorsan tasfiye et projesi olduğunu' söyledi. Bağış Almanya'nın engellemek istediği faslın, çözüm sürecindeki önemine dikkate çekerek 'Bu fasıl bölgeler arasında gelir dağılımını azaltacağı için bizim için önemli' dedi.

Murat Aksoy
00:00 - 24/06/2013 Pazartesi
Güncelleme: 22:21 - 23/06/2013 Pazar
Yeni Şafak
Fasıl iptali çözüm sürecini hedef alır
Fasıl iptali çözüm sürecini hedef alır
Gezi Parkı protestoları sadece iç siyaset değil dış siyasette de önemli kırılmaların yolunu açacak görünüyor. Gezi Parkı sürecinde yaşananlar son aylarda üç yıl aradan sonra yeni bir fasıl açma aşamasına geldiğimiz AB ile ilişkilerin de gerilmesine yol açtı. Yeni faslın açılması için iki gün sonraya randevu verildi. Ancak Almanya'dan gelen haberler fasıl açılışının ertelenebileceği yönünde. Peki son durum nedir? Son gelişmeleri en yetkili isimle AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'la konuştuk.
Geçen haftanın en çok konuşulan isimlerinden birisiniz. Önce son gelişmelerden yani açılmaya karar verilen fasıldan başlayalım. Açılacak olan hangi fasıl?

Şu ana kadar tüm hazırlıklarını yaptığımız ve açılış töreni için 26 Haziran'da Brüksel'e davet edildiğimiz fasıl açılabilecek üç fasıldan biri olan 'Bölgesel Politikalar Faslı'. Bu fasıl Fransa'da başkan olan Hollande'nın daha önce Sarkozy'nin koyduğu engelin kaldırılması ile açılır hale geldi. Biz her fasıl yarın açılabilecekmiş gibi çalışmalarımızı sürdüğümüz için hazırlıklarımızı tamamladık. Gerek AB Bakanlığımız gerek Kalkınma Bakanlığımız tüm çalışmaları yaptı, eylem planı hazırlandı, bu AB tarafından kabul edildi. Ve 26 Haziran'a resmi açılış için Brüksel'e davet edildik. Yani açılışın önünde teknik ve siyasi bir sorun yok.

Bu faslın özelliği nedir?

Bu fasıl siyasi bir fasıl değil teknik bir fasıl. Ve teknik bir faslın açılmasına karşı siyasi mazeretler üretilmesi açıkçası sorunlu bir durum. Bu fasıl, kurulan kalkınma ajansları aracılığıyla Türkiye'nin farklı bölgeleri arasında gelir dağılımdaki makasın kapanması ve bu farklılıkların giderilmesiyle ilgili çalışmaların yapılmasıyla alakalıdır. O yüzden bu faslın açılmasını çözüm sürecinin desteklenmesi adına da çok önemsiyoruz.

AÇILACAK FASIL BÖLGESEL FARKLILIKLARI GİDERECEK
Nasıl yani?

Bölgeler arasındaki farklılıkların giderilmesi ve ekonomik olarak gelir farkının kapanmasına katkı sunacaktır. Bu faslın engellenmesi hem çözüm sürecine olumsuz yaklaşımın ve vatandaşlarımızın zenginleşmesine olumsuz bakışın ifadesi olur. Bu faslın açılmasını engellemek çözüm sürecine de aslında darbe anlamında değerlendirilir. Türkiye'nin demokratikleşmesinde, şeffaflaşmasında, zenginleşmesinde, kalkınmasında, özgüvenini artırmasında çok önemli bir platform olan AB sürecine de zarar verir. Aynı zamanda bunu engelleyen ülkelerle ikili ilişkilerimize de zarar verir. Türkiye bu kadar güçlüyken fasıl açılmayacak da ne zaman açılacak? AB artık bizi oyalamayı bıraksın. Kimse kendini kandırmasın Avrupa'nın panzehiri Türkiye'dir.

Sizin Merkel'le ilgili açıklamanız diplomatik krize mi yol açtı?

Kimse havadan nem kapmasın. Ben AB'nin Türkiye'den sorumlu bakanı değilim, Türkiye'nin AB'den sorumlu bakanıyım. Ülkemin milletimin çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ederim, ona göre demeç veririm, ona göre düşünürüm, ona göre çalışırım, ona göre bir reaksiyon ortaya koyarım. Türkiye üç yıl aradan sonra AB faslını açmak için bu kadar hummalı bir çaba ortaya koymuşken son dakika ortaya çıkarılan bazı engellerle bu faslın açılmasına mani olmak yakışmıyor.

Üyeliği askıya AB değil biz alabiliriz
En kötü senaryoyu düşündüğümüzde fasıl açılışı ertelenir ya da askıya alınırsa?

Biz Türkiye'nin bu faslı açmak için gerekli koşulları yerine getirdiğini biliyoruz. Faslın açılışına davet edildik. Fasıl açılınca bizim boyumuz uzamayacak herhangi yeni bir şey kazanmayacağız. Biz bunun gibi 12 faslın daha açılış kriterlerini yerine getirmiş durumundayız. Faslın açılmaması dünyanın sonu olmaz; Türkiye büyümeye devam eder. Türkiye gelişmeye devam eder. Türkiye Avrupa'ya rağmen AB değerlerini standartlarını yakalamaya bu konuda reformlarını yürürlüğe geçirmeye devam eder. Faslın açılmaması AB'nin eksikliğidir, AB'nin ayıbıdır. AB'nin buna bir çare bulması gerekir.

Üyelik müzakerelerinin askıya alınması söz konusu olabilir mi?

Eğer AB böyle bir şey düşünüyorsa bunu ancak 27 üyenin ortak kararı ile alabilir. Ben onların böyle bir adım atabileceklerini düşünmüyorum. Ama bu yönde bizim atmamız daha kolay olabilir. Ama bizim için üyelik kadar önemli olan sürecin kendisi. Sürecin kendisi bizi AB ülkelerindeki standartlara taşıyacaktır. İnanın Türkiye biraz zayıf olsaydı, bu kadar güçlü olmasaydı, şimdi süreci çoktan askıya almışlardı. Bugün İngiltere'nin dahi birlikten ayrılma sinyalleri verdiği bir dönemde Türkiye'nin uzattığı eli tutmamak akıl karı bir iş değildir.

Türkiye AB üyeliğinde kararlıdır fakat AB'nin gönülsüz tavırlarından da bıkmıştır.Türkiye gönüllü olarak AB'ye kabul edilecek. Türkiye fasıl açılsa da açılmasa da büyüyecektir.

Erdoğan'ı tasfiye operasyonu
Korkuyorlar mı güçlü Türkiye'den?

Türkiye'nin bu yükselişinden rahatsız olan çevreler mutlaka vardır ama kimlerdir derseniz onu ben bilemem, onu siz değerlendireceksiniz. Mayıs 2013 gerçekten Cumhuriyet tarihimizin zirve ayı. IMF'ye borç kapatılmış borç vermek için müzakereler başlamış.

Türkiye Başbakanı hiçbir Türk siyasetçiye gösterilmeyen bir hüsnü kabulle Beyaz Saray'da ağırlanmış, Obama ile çok kapsamlı bir görüşme gerçekleştirmiş. Terör bitme sürecine girmiş, 3. Havalimanı ve 3. Köprü ihaleleri yapılmış. Devlet milyarlarca dolar gelir elde etmiş. Türkiye kalkınıyor, büyüyor. İçeride de dışarıda da bundan rahatsız olanlar olabilir. Ama verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileyecek değiliz. Tüm bunlar olurken bakıyorsunuz birden olaylar çıkıyor. Bunlar hiç masum değil. Türkiye bir 3. Dünya ülkesi olsa, diktatörlükle yönetilse ve özgürlüklerin yaşanmadığı bir ülke olsa bu yapılanları anlamak mümkün olurdu. Fakat Türkiye tam tersine Cumhuriyet tarihinin en özgür, en şeffaf, en güçlü dönemini yaşamaktadır. Oynanan oyun tamamen bir Tayyip Erdoğan'ı kontrol et, edemiyorsan tasfiye et projesidir. IMF gitti, terör bitti Türkiye'nin büyümesi birilerine battı. Denklem bu kadar basit.

Demokles'in kılıcı gibi olmasın
Faslın açılmasına Almanya neden karşı?

Faslın açılmasına uydurulan gerekçeler teknik. Teknik bahaneler uyduruluyor ama bir somut delil de yok. Faslın şu açılış kriterine yönelik şu eksiğiniz var deseler eyvallah diyeceğim ama o da yok. Henüz faslın açılması için gerekli olgunluğun yakalanmadığı dillendiriliyor. Burada kastedilen olgunluk nedir belirtilmiyor? Fasılların Demokles'in kılıcı gibi başımızda sallanmasına izin vermeyeceğiz.

AB GEZİ'DE SAMİMİYSE FASILLARI AÇSIN
Gezi olaylarında yaşananlar kastediliyor sanırım…

Ona da gelelim ama şunu ifade etmem lazım. Türkiye hiçbir ülkenin iç iç politikası yapılamaz. Bakın Sarkozy benzer şeyleri yaptı, seçimi kaybetti. Dediğimiz budur. Eğer Almaya ve AB gerçekten bizim üyelik konusunda olgunluğumuzu test etmek istiyorsa; AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle'nin söylediği siyasi fasıllar olan 23. ve 24. Fasılları açalım. Söylesinler bize bu fasılların açılış kriterlerini bildirsinler, gerekli yasal değişikleri ve eksikliklerimizi giderelim ve fasıllar açılsın. Türkiye üç yıldır fasıl açmamıştır ama AB üyelik hedefinden hiçbir şekilde vazgeçmemiştir. Üç yıl sabreden Türkiye, altı ay daha sabreder. Bizim herhangi bir ülkeye karşı tavrımız da olmaz bizim AB değerlerine karşı tavrımız da olmaz. Bu değerler bizim 1959'dan bu yana uğruna birçok reformları gerçekleştirdiğimiz, birçok çabayı ortaya koyduğumuz değerlerdir. Biz Türkiye'de hukukun üstünlüğünün, demokrasinin, ifade özgürlüğünün genişlemesini istiyoruz. Gezi olayları bahane sanki…

Neye bahane?

Bakın Gezi meselesinde ortaya çıkanları değerlendirebileceğimiz ifade özgürlüğüdür, toplanma özgürlüğüdür, gösteri yapmadır, bireysel haklardır, hukuktur, yargı sürecidir, savunma hakkının kullanılmsıdır, tutukluluk süreleri konularıdır. Bu başlıklar 23. ve 24. Fasıllardır. Bu fasıllar öncelikli fasıllar olduğu halde açılmamış fasıllardır. Gezi konusunda hassas olan ülkeler bu fasılları açmaya öncelik vermeli ki bizim eksikliklerimizi eleştirebilsinler. Bu fasılların açılması için en doğru zaman şu andır. AB şu anda samimiyet testindedir. Engel koyan Fransa bile bunu kaldırmışken Almanya'nın bunu engelliyor olması Sayın Merkel'in geçmişte verdiği sözlere bir kere tezat oluşturmaktadır.

Eylemler 6 ay önce planlanmış
Gezi olaylarında polis orantısız şiddeti kullandı mı?

Dünyada toplu gösterilerin yapıldığı tek ülke Türkiye olmadığı gibi toplu gösterilerde kamu düzenini sağlamakla yükümlü güvenlik güçlerinin yetki sınırlarını zorladıkları hatta aştıkları tek yer de Türkiye değil. İçişleri Bakanımız bu süreci bizzat kendisi takip ediyor. Burası demokratik bir hukuk devleti, demokratik bir hukuk devletinde her şey kuralı ile işler. Hata yapanlar cezasını çeker.

SOYAL MEDYAYA YASA ŞART
Siz Gezi olaylarına nasıl bakıyorsunuz?

Farklı farklı konular var. Önce sosyal medya konusundan başlayayım. Geçen hafta ABD'de bir ABD vatandaşı twitter üzerinden Başkan Obama'yı tehdit ettiği için bir yıl hapis cezası aldı. Dünyanın birçok ülkesinde twitter üzerinden yapılan tehdit, şantaj, entrika, kara propaganda ve yalan bilgi ile ilgili kısıtlamalar var. Şu anda Türkiye'de twitter ile ilgili hiçbir mevzuat yok. Yaşanan olaylar Türkiye'nin bir kör noktasını keşfetmemizi sağladı. Bu kör noktayı bir an evvel aydınlatmamız gerekiyor. Bunun için demokratik ülke standartlarında bir düzenleme düşünüyoruz.

Referans alınacak ülke neresi?

Kimse bizden Çin ya da İran'daki gibi bir düzenleme beklemesin. Bizim bu konudaki referansımız demokratik AB'dir, Batı'dır. AB Bakanlığı olarak bu ülkeleri inceliyoruz ve Bakanlar Kurulu'na bir çalışma sunacağız. O rapor çerçevesinde ihtiyaç olduğu konusunda bir kanaat oluşursa Adalet Bakanlığımız ile çalışırız bir yasal düzenleme getiririz. Bundaki amacımız da Türkiye'deki herkesi korumaktır.

Bir çalışma yürütülüyor...

Evet. Tabii Gezi'nin bir de büyük resmi var.

Çadır yakmak yanlıştır
Gezi'de büyük resim var dediniz. O resimde ne var?

Bizim hükümet ve ilgili birimlerimizin çalışmalarının ilk verileri Gezi'nin sıradan bir protesto olmadığı yönünde. Çok önceden çok profesyonelce planlanmış bir operasyonun parçası. Bu operasyonun başlaması terör örgütünün Türkiye topraklarından çekileceğini ilan etmesi, çözüm sürecinin artık çok farklı bir aşamaya gelmesi ile başladı. Yani altı ay önceye gidiyor. O zaman açılan iki yüz binden fazla sahte twit hesabı ile Türkiye'nin önde gelen sanatçılarına, sporcularına, akademisyenlere, entelektüellerine sanki Türkiye'de her şey kötü gidiyormuş gibi bir intibanın verilmeye çalışıldığını, bu yönde mesajlar atıldığını tespit ettik. Bir tür PR çalışması gibi.

SİSTEMATİK PROPAGANDA YAPILDI
Kim yapıyor bunları?

Yurtdışından 20 farklı IP adresi kullanılarak özel bazı yazılımlar kullanılarak açılan 200 bin adresten bahsediyorum. Kimin açtığını bilmiyorum. Sistematik bir şekilde hedeflenen bu kişilere verilen mesajlarla bir dezenformasyon kampanyası yürütülmüş. Sanki Türkiye'de her şey çok kötüye gidiyormuş gibi, bireysel özgürlüklerin kısıtlandığı, Türkiye'nin yasakçı bir dikta rejimi tarafından yönetilen bir ülkeymiş intibasının verilmeye çalışıldığını görüyoruz. Gezi'de çadırlara yönelik yakma girişimi de bir kıvılcım oldu. Burada ilginç bir nokta da çadırların yakılması.

Nesi ilginç?

İlginçliği şu. Bizim ne zabıtamızın ne de güvenlik güçlerimizin standart prosedürleri içerisinde çadır yakmak yoktur. Bugüne kadar hiçbir toplumsal eylem içerisinde bir çadır yakılma örneği görülmemiştir. Çadır toplanılır, biber gazı sıkılır, tazyikli su kullanılır, gözaltılar olabilir, polisin bazen yetkisini aştığı şiddet kullandığı olabilir ama çadır yakma bir ilk. Bu eğitimlerinde bile yok. Bu bile tek başına zaten çok ciddi bir şüphe uyandıran bir şeydir.

SLOGANLAR DA TWİTLER DE AYNI
Yani bir provokasyon mu?

Olabilir. Bunu araştırıyoruz. Çadırın yakılması daha önce hazırlanan düzeneği harekete geçirdi. Ertesi gün Türkiye'nin 70 küsur ilinde, dünyanın 30 değişik şehrinde biz toplumsal gösteriler düzenlendiğine şahit olduk. Daha da enteresanı hepsinde kullanılan sloganlar, pankartlar, verilen mesajlar, twitterda kullandıkları cümleler bile aynı. Oradan anlıyorsunuz ki bu iş organize bir iş. Bu organize işin diğer bir ayağı da dış basın. Başta CNN, BBC, El Cezire olmak üzere hepsi ağız birliği yapmışcasına bunu Türk Baharı başladı diye verdi.

Korku ve endişeler haksızsa bunu nasıl anlatacaksınız bu insanlara?

Bu konuda bir çalışma başlatıldı. Biz 76 miyonun hükümeti olarak tüm vatandaşlarımızı mutlu etmekle mükellefiz. Elbette herkes bizim icraatlarımızdan memnun olmayabilir. Mart 2014 seçimleri bunu ifade etmek için bir fırsat.


11 yıl önce
default-profile-img