|

Genrich Dimitriyeviç Kuznetzov: Hayatımda kalıcı tek şey Rus-Türk okulu

Türk okulunu Moskova'daki bin 500 okuldan ayıran en önemli özellik, matematik, kimya, biyoloji gibi derslerin İngilizce verilmesi. Okula cebinde parası olan değil başında aklı olan girebiliyor

Mehmet Gündem
00:00 - 28/11/2006 Salı
Güncelleme: 03:10 - 30/10/2006 Pazartesi
Yeni Şafak
Genrich Dimitriyeviç Kuznetzov: Hayatımda kalıcı t
Genrich Dimitriyeviç Kuznetzov: Hayatımda kalıcı t
Moskova'da 'en uzun' on yıl

Türkiye'den on yıl önce elinde valiziyle çıkıp idealleriyle ısınan birkaç insanla temelleri atılmış Türk okulunun onuncu yıl kutlamalarına katıldım Moskova'da. Tabelada '56 No.'lu Moskova Uluslararası Okulu' yazılı olduğu halde 'Türk okulu' olarak ünlenmiş. Buraya, Rus sistemi tarafından benimsenmiş, devlet okulu statüsünde kabul görmüş bir 'Türk okulu' demek yerinde olsa gerek. Bu statü önemli bir ayrıcalık.

Moskova'da on yıl çok uzun bir zaman. Öğrencilerin yüzde 15'i Türk, diğerleri Rus. Altıncı dönem mezunlarını vermiş. Geldiği noktada Rus aileler tarafından tercih edilmesi yetmiyor, okul öğrenciyi seçiyor.

Öğrencilerin gözleri parlıyor, büyük başarılar mayalanıyor bu okulda.

Okul fikrinin ilk muhataplarından biri Genrich Dimitriyeviç Kuznetzov. Rusya Federasyonu Eğitim Bakan Yardımcılığı'ndan sonra, Moskova Hükümeti Eğitim Komitesi Başkan Yardımcılığı görevindeyken karşılaşmış Moskova'da Türk okulu teklifiyle. Önceleri direnmiş, sonra da “peki” demiş, “bir yıl dayanamaz giderler” endişesini de taşıyarak. Nedense o gün kıramamış karşısındaki gençleri. Türklerin bir yıl sonra Moskova'dan gitmediklerini görünce sevinmiş ve desteğini esirgememiş. Öyle ki, emekli olunca eğitim danışmanı olmuş, ardından üç yıl okulun müdürlüğünü yapmış. Şimdi de Mütevelli Heyet Başkanı olarak “Bu okul hayatımın en anlamlı yıllarını geçirdiğim, benden geriye kalacak tek şey” diyor.

Genrich Bey, Türklerle tanışınca öğrendim diyor: “Bir Türk mantalitesi olarak her şeyi sevmeyi.”

Moskova'da 'en uzun' on yıl herkes çok şey kazandırmış.

Etkin bir Rus'un hayatına Türk okulunun anlam katması ve kendi projesi gibi sahiplenmesi bana oldukça anlamlı geldi.

Türk okulu iki taraf açısından da bir prizma işlevi görüyor. Bu prizma üzerinden birbirlerine bakan iki taraf da gördüklerinden çok memnun.



***

56 No.'lu Moskova Uluslararası Okulu, Türkiye'den gelen eğitimci ve işadamları tarafından 1996 yılında kuruldu ve bugün okul on yılı geride bıraktı. Türklerin okul açma fikri ortaya atıldığında sizin ilk tepkiniz ne oldu?

Ben bu fikri desteklemedim. Ne zaman ki, bu teklifi getirenlerin ciddiyetini, eğitime gönül verdiklerini, bu işi çok iyi yaptıklarını gördüm, o zaman fikrim değişti. Rusya'ya dostça baktıklarını görünce tamam dedim. Türkiye'ye gittim, onları daha yakından tanıdım.

Rusya fen bilimlerinde, teknolojide, sosyal bilimlerde, felsefede, sanatta, edebiyatta sayılı ülkelerden birisiydi. Nasıl oldu da Türklerin burada eğitime girmesi size cazip geldi?

Sovyetler Birliği'nde eğitim sistemimiz dünyanın en iyi sistemlerinden sayılıyordu. Bugün bile sayısal bilimlerde dünyanın en iyileri arasındayız. Bana gelen Türklerin teklifi şuydu; Bu okulda Moskovalı çocuklar okusunlar, İngilizce ve Türkçe'yi de iyi öğrensinler. Sayısal dersleri İngilizce öğretme düşünceleri çok ilginç geldi. Moskova'da bin 500 okul var, okullarda dünya dilleri öğretiliyor. İngilizce, Fransızca eğitim veren pekçok okulun yanı sıra Hindistan, Çin, Japon, Kore, Ermeni okulları da var, onlar da kendi dillerini öğretiyorlar. Türkleri tanıyınca dedim ki, herkes kendi dilini öğretiyor, neden Türkler de Moskova'da Türkçe'yi öğretmesinler. Dil öğretimi aynı zamanda bir kültürün eğitimidir.

500 OKUL ARASINDA TEK
On yıl önce siz 'evet' demeseydiniz bu okul açılabilir miydi?

Belki sonraki yıllarda böyle bir okul imkanı olabilirdi, ama devlet bünyesinde, bu statüde bir okul olamazdı.

Öteki, Hindistan, Çin, Japon… okullarıyla karşılaştırdığınızda bu okul nerede?

Bu okulun çok önemli bir özelliği var ki, matematik, fizik, kimya, biyoloji, bilgisayar derslerinin İngilizce öğretiliyor olması okulu çok cazip hale getiriyor. Moskova'nın bin 500 okulunun hiç birinde bu özellik yok.

Rusya'da bir okulun on yılı geride bırakması ne anlam ifade ediyor?

Kendini ispat etmiş bir müesseseyle karşı karşıyasınız. Bu gün kimse 56 No.'lu Moskova Uluslararası Okulu'nu sorgulayamaz. Çünkü veliler, öğrenciler tarafından talep edilen, Moskova'nın önde gelen okulları arasına girmiştir.

ÖĞRENCİLER SEÇİLİYOR
Burayı kimler tercih ediyor?

Seçme derken, sadece verilerin okulu seçmesinden bahsedeme-yiz, okul yönetimi de öğrencileri seçiyor. Cebinde parası olanı değil, başında aklı olanı seçiyor okul. Akıllı aileler toplumun her kesiminde var. Rus oligarkların da büyük ilgi göstereceği günler uzak değil. Okul birçok kesim tarafından merak ediliyor, çünkü on yıl içinde velilerden okulun eğitim, öğretim kalitesine dair en küçük bir memnuniyetsizlik olmadı. Bu Rusya için çok önemli bir şeydir.

Rus sistemi Moskova Uluslararası Türk Okulu'na nasıl bakıyor?

Bu okulun değerini en iyi tartabileceklerden birisi benim. Rusya Federasyonu Eğitim Bakan Yardımcılığı, Washington'da eğitim yetkilisi, Moskova Hükümeti Eğitim Komitesi Başkan Yardımcılığı yaptım. Emekli olunca Türk dostlarıma eğitim danışmanlığı, ardından da üç yıla yakın açtıkları okulun müdürlüğünü yaptım. İki yıla yakındır da mütevelli heyet başkanı olarak katkıda bulunmaya çalışıyorum. 2000'de de Rusya Federasyonu'nda 'Yılın Öğretmeni' Ödülü'nü Putin'in elinden aldım. Sistem bu okulu benimsememiş olsaydı verilen diplomaya mührünü basmazdı.

Türk öğretmenler ne tür zorluklar yaşadılar burada?

Okulun konseptine o kadar kolay adapte oldular ki, eğitim açısından hiçbir zorluk yaşanmadı.

Mesleki uyuma rağmen Türk öğretmenlerle bir kültür çatışması yaşanmıyor mu?

Kültür çatışmasından kesinlikle söz edemem, çünkü burada karşılıklı birbirini anlamaya dayalı bir ilişki söz konusu. Bir çatışmadan söz edeceksem, buna ancak kuşaklar arası çatışma diyebilirim. Bu da çok normal değil mi?

Çoğu 20 ile 30 arasına sıkıştırılacak yaşlarda, Türkiye'den gelip giden pekçok öğretmen olmuş on yıl içinde. Bu geliş gidişlerin sizde bıraktığı iz nedir?

İnsan olarak gelenlere seviniyorum, gidenlere de üzülüyorum. Buraya Türkiye'den çok seçme bir kadro gönderiliyor. Arkadaşlarımın hepsi branşlarına hakimler, çocukları çok seviyorlar. Beni çok mutlu eden bir husus da hepsi Rusça'yı çok iyi biliyorlar. Öğretmenlik aynı zamanda velilere de bakan bir meslek, Türk öğretmenlerimiz velilerle de çok iyi iletişim kuruyorlar ki, bu da Rusların onları tanımalarını, anlamalarını kolaylaştırıyor.

TÜRK GENÇLERİYLE GURUR DUYUYORUZ
Rusya'nın diğer okullarında yaş ortalaması bu kadar genç başka kadrolar var mı?

Hayır, bu bizim büyük bir artımız. Kadromuzun genç ve erkek ağırlıklı olması herkesi şaşırtıyor. Neredeyse kadromuzun yüzde ellisi erkeklerden oluşuyor dersem orada büyük bir şaşkınlık yaşanıyor, gerçekten mi diyorlar. Çünkü öğretmenliği tercih eden Rus erkek sayısı yok denecek kadar az. Türk gençlerimizle gurur duyuyoruz. Onlar benim dostlarım.

Bu Türk gençlerin sizi hüzünlendiren bir tarafı yok mu?

Ülkelerinden, anne babalarından uzak yaşamaları bana da hüzün veriyor, ama onlar Moskova'da bulunmaktan mutlular. Ben onlara şart koştum, diyorum ki; her yıl iki ay tatilimiz var, Türkiye'ye gidin, sizin iyi olduğunuzu, ne kadar geliştiğinizi, anneniz, babanız, dostlarınız görsünler. Bu da bu okulun bir şartı.

Türk öğretmen sayısı nedir?

14 Türk öğretmenimiz var…

Sizi etkilediler mi?

On yıl önce, bu genç Türklerle tanışmadan, ben Türkiye'yi hiç tanımıyordum. Geri kalmış bir çöl ülkesi, herkesin çarşaflı geldiği, çok eşli yaşadığı bir yer zannediyordum. Moskova'ya gelen Türkleri tanıyıp, Türkiye'ye gidince 60'ından sonra Türkiye ve Türklerle ilgili fikirlerim değişti. Artık Türkiye ile gönül bağımız var. Edebiyatınızı bile Türkiye'den kaçmış bir Nazım'dan ibaret bili-yorduk, şimdi öyle değil her alandaki zenginliğinizi görmeye başladık. Bendeki en önemli değişiklik insanlara yaklaşımım değişti. Türkiye'de gördüğüm samimiyetten çok etkilendim. Buradaki arkadaşlardan aldığım bir Türk mantalitesi var; onların hayatında sevgi çok önemli bir yer tutuyor. İnsana sevgi, çocuğa sevgi, eşe sevgi, dosta sevgi… Bana göre bu derinlikte bir sevgi ancak bir Türk mantalitesidir.

Türk öğrenci oranı nedir?

Yüzde 15 kadar. Bu okuldan mezun olan Rus çocukları, Türkiye, Türk kültürü ve Türkçe aleyhinde hiçbir olumsuzluğu kabul edemezler. Bu okul Moskova'da parlayan bir yıldızdır. Moskova'ya gelen her Türk buraya uğramak zorunda.

Neden?

Bu okul Moskova'da bir Türk köşesidir ve Türkleri en iyi seviyede temsil ediyor. Ne yazık ki Rusya ve Türkiye karşılıklı olarak birbirlerini iyi tanımıyorlar. Burası sadece bir okul değil, aynı zamanda iki ülke ilişkilerinde de parlayan bir yıldızdır. Bugün Moskova'da acilen Rus aydını, sanatçısı, siyasetçisine hitap eden bir Türk Kültür Merkezi'ne ihtiyaç var. Bu boş alanları bugüne kadar bu okul doldurdu.

İki ülke arasında zaman zaman oluşan sorunlar okulu etkiliyor mu?

Politikacılar arasındaki sorunlar bizi, okulu da etkiliyor. Türkler ve Ruslar burada birlikte çalıyoruz, sorun olunca en iyimser haliyle geriliyoruz. Şükrediyoruz ki, şu an akıllı bir devlet başkanımız var, sizin de akıllı bir Başbakanınız...

Bu okulun bulunduğu Batı bölgesi belediye başkanı “Bölgemiz Rus tarihinde iki önemli olaya ev sahipliği yapıyor; uzaya giden Gagarin'e ve Türk okuluna” diyor.

Üniversitenin rektörü yıllar önce şöyle demişti: “İçinde bulunduğumuz binada yüz yıl içinde sadece bir tane Lomonosov yetişse biz yüzyıl boyunca boşa çalışmadığımızı anlarız”. Okul binasıyla, duvarıyla, bilgisayarıyla övünecek değildir, iyi bir okul mezunlarıyla övünür. Ben mezunlarımızın çok iyi bir yolda yürüdüklerini görüyor ve onların hem Rusya hem de dünya genelinde pekçok sahada çok başarılı olduklarını kısa zamanda duyacağımızı düşünüyorum. Çünkü sesleri geliyor artık. Putin'i mezun eden okul, onunla gurur duyuyor, bizim içinde bu tip gururlar olacaktır.

Yani model mi oluyor?

On yıl erken olsa da yaşanmış büyük başarılar var. Moskova'da çok iyiyiz, ama Rusya genelinde aynı noktaya gelmek biraz daha zaman istiyor. Bazı noktalarda Rusya'ya model olabiliriz. Olimpiyat başarılarıyla, öğretmenlerin eğitim alanında yaptığı çalışmalar ve yayınlarıyla şu an o yola girmiş bulunuyoruz. Örneğin kısa bir zaman önce Ekoloji Olimpiyatları'nda Rusya birinciliği çıkardık.


Ben sağlam bir ateistim
Türkiye'de eskiden “Komünistler Moskova'ya” diye tepki gösterilirdi. Ne zaman ki Moskova'da bir Türk okulu açıldı, o slogan da düştü. Bu okul üzerinden Moskova bize daha sıcak, daha gidilebilir bir yer halinde geldi.

Komünizm sizin için problemken ben komünistim… Daha önceleri bavul ticaretiyle, Antalya'yla, Mavi Akım'la Rus halkı Türkiye'yi tanımaya başlamıştı. Bu okulla da zenginliğinizi görmeye başladılar.

On yıl önce Moskova'ya okul açmak için size kim geldi?

25 yaşında bir genç, Mehmet Güler. O zaman Rusça bilmiyordu, zor anlaştık.

25 yaşında bir genç Türk öğretmen ne yaptı da bu kadar tecrübeli bir komünisti etkiledi?

Mehmet Güler geldiğinde ben komünist değildim, çünkü Rusya döneminde komünistlikten çekildim… Ben sağlam bir ateistim. Moskova Eğitim Komitesi'ndeyken aynı zamanda din işlerinden de sorumluydum. Ateist olduğum halde dinlere de toleranslıydım. Bütün dindarlara şunu söyledim; sizinle bizim ayrıldığımız nokta siz ölümden sonra hayata inanıyorsunuz, ben ölümden sonra hayata inanmıyorum. İnancım o ki, öldükten sonra geriye sadece yapılanlar kalır.

Hayatınızdan son on seneyi çıkartsanız geriye ne kalır?

Bunu düşünmek bile istemem, kimse yaşadığım son on yılı elimden alamaz. Çünkü hayatımın en anlamlı yılları onlar. On yıl öncesine gittiğimde bürokrat olarak yaptıklarım, verdiğim emirler, attığım imzalar hepsini kolayca yırtıp atabilirim ama son on yılı asla. Biliyorum ki 56. No.'lu Moskova Uluslararası Okulu benden geriye kalan tek şey olacak. Çünkü bu okul benim hayatım.

Mehmet Güler'in sizi nasıl etkilediği sorusuna cevap vermediniz?

O bana kimseyi öldürmeyi teklif etmedi ki bu kadar zor olsun etkilenmem. Yaşı küçüktü ama getirdiği projesi büyüktü. Tolerans Eğitim Kurumları ile Rus devleti arasında bir okul teklif etti. Belki biraz uğraştırdık ama sonunda doğru kararı verdik. Tolerans Eğitim Kurumları bu okulu tadilat, tamirattan geçirmeseydi, Türkiye'den bu eğitim kadrosunu getirmeseydi böyle bir okul olamazdı. Vaat ettiler ve fazlasıyla yerine getirdiler. Şimdi Ruslar da kendi çocuklarını onlara emanet ediyorlar.

17 yıl önce