Ankara'da bir yılgınlığım yok. Ayrıca eleştirilerim olmakla birlikte Ankara siyaseti içinde yer almaktan da mutluyum. Ancak 'yerel' dediğiniz İstanbul. İstanbul ise 81 ilin bileşenidir. İstanbul'la ilgili çok önemli hayallerim var. Bunu 2009'da gerçekleştirmek istedim, o dönemin koşullarında olmadı. Şimdi bu hayallerimi gerçekleştirmek istiyorum.
Aslında tartışılması gereken noktalardan birisi de bu. Parti içi demokrasi için herkesin şansını deneyeceği bir ortam neden olmasın?
Destek değil. Ben Genel Başkan Yardımcısıyım. Siyasi nezaketi bilen biriyim. Genel başkanın adaylığımdan haberinin olmaması doğru olmazdı. Ben de böyle bir talebim olduğunu ve bunu kamuoyuyla paylaşmak istediğimi ifade ettim. O da son derece olumlu karşıladı. Yarın ne olur onu bilemem tabii. Siyasi bir süreçtir herkes bir karar alır ve onun sorumluluğunu da üstlenir.
Siyasi partiler en azından Acun'un (Ilıcalı) 'Yeteneksizsiniz' programı gibi bir kriteri bile kullansa yeter. Şimdi İstanbul'un birçok sıkıntıları var ve vatandaş adaylar hangisinin bu sorunları çözmekle ilgili projelerinin olduğunu nereden bilsin? Aslında tüm adaylara aynı şartlar sunulmalı, bu tüm partiler için geçerli. Ama bu ortam olmayınca kimin aday olacağı tombalaya kalıyor. Maalesef bu durum ortada yok. Hatta ben aday olduğumda bana bir sürü saldıran oldu.
Köşe yazarları, araştırma şirketleri… Mesela bir köşe yazarı 'Aday olmamalı' diye yazmış. Arkadaş sen kimsin, böyle bir şey olabilir mi? Sonra da dönüyorlar demokrasi diyorlar, böyle demokrasi olmaz.
Oraya girmek istemiyorum. Olabilir, herkesin ayrı bir yeteneği var.
Evet, tabii bu bir beceridir. Benim o yeteneğim yok, ne diyeyim. Medyaya kızdığım bir diğer konu da, İstanbul meselesinin, projelerin gündeme hiç gelmemesi. Sadece adaylar üzerinden bir polemik yürütülüyor.
Herkesin çok artıları var. Her şeye rağmen Sarıgül, başarılı bir başkanlık grafiği çizdi. Halkla ilişkileri de iyi.
O konuda hiç kimse bana fark atamaz. Ben yıllarca halkın içinde bulundum, her kesimden insanla birebir temas kurdum. İstanbul'un her semtinde korumasız bir şekilde insanların arasına karıştım.
Çok bir yakınlığım yok. En son da rahmetli annemin cenazesinde merhabalaştık.
Anadolu deyimiyle, çocuğunuz evlenmek ister, anne-baba ya da ağabey olarak itiraz edersiniz. Bu son derece normaldir. Ama çocuğunuz karar verince de karşı çıkılmaz. Ben itirazlarımı Sarıgül eve gelmeden önce söyledim. Eve geldikten sonra da bu eleştirileri söylemem, siyaseten şık bir durum değildir.
Hiç gerek yoktu bu kadar tantanalı işlere. Ki vatandaş da çok hoşnut değil böyle tantanalı durumlardan. Bu duruma eleştirimi yaptım.
Bir siyasetçinin hayalleri olabilir, buna saygı duyarız. O gün gelir, denemek ister, en doğal hakkıdır. Fakat CHP'de bir genel başkanlık sorunu yok.
Tabii ben raporu hazırlayan kişi değilim; içeriğini bilmiyorum. Bu iddialar kamuoyunda gündeme geliyor; ama bu raporun doğru olup-olmadığını bu ülkeyi yönetenlerin bilmesi gerekiyor. Belediyeler, İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır.
Bu konuda çok yorum yapmak istemiyorum. Burada gerçekten bir suç unsuru varsa, yargının bunun gereğini yapması gerekiyordu. Yapılmamışsa, bu saatten sonra bunları tartışmanın hiçbir anlamı yok.
Eski genel başkanımız Sayın Deniz Baykal'ın hiç kimseye tuzak ya da komplo kuracağı inancında değilim. Dosyanın içeriğini de bilmediğim için üzerinde konuşmak istemiyorum.
Yorum tabii. Herkes farklı yorumlayabilir. Sonuçta ev sahibi, evine misafir gelmişse, misafirperverlik yapacaktır. Buradan 'Gürsel Tekin'i, ya da diğer adayları yok saydı' anlamı çıkmaz. Ben Kılıçdaroğlu'nun hassasiyetlerini çok iyi bilirim. Eğer kendisi Kılıçdaroğlu Holdinge Genel Müdür alsa, hiç tereddütsüz Gürsel Tekin'i tercih eder. Ancak bir partinin genel başkanı olarak bütün ihtimalleri göz önünde bulundurarak İstanbul için öyle karar verecektir. Bu köşe yazarlarının ya da birilerinin demesiyle olmayacaktır.
(Gülerek) Onu bilemem, Kılıçdaroğlu'na sormanız lazım.
Gürsel Tekin 2009'dan bu yana aday adayı. Benim İstanbul'la ilgili hayallerim, projelerim bugün oluşmuş değil. Ben İstanbul'u ve sorunlarını çok iyi biliyorum. Bunları diyen yazarlar siyaset cahili. Ben 30 yıldır bu partiden başka bir yere gitmedim. Benimle dışarıdan bir insanı kıyaslayan köşe yazarlarına ben 'cahil yazarlar' diyorum. Ben CHP tarihinde hiç olmamış biçimde tek başıma İstanbul için iki kez aday adayı oldum. Bütün delegelerin oyuyla seçildim. Arkamda lobiler, sermaye yok ve ben hep kazandım.
Hayır, kabul etmem. Ben böyle bir şey istesem zaten bana kim engel olabilir?
Biz toplumsal meselelerle çok ilgilenemedik. Kurultaylar, iç kavga, 'o gitti, bu kaldı' tablosu büyük bir zaafiyet yarattı. Dünya o kadar hızlı değişiyor ki, siyaset olarak bunun gerisinde kalınıyor. CHP olarak bu özeleştiriyi yapmamız lazım.
Siyasi ve insani açıdan farklı değerlendirmek gerekir. Ama insani açıdan çok vefalı birisi olduğunu söyleyebilirim. Hatta ona ihanet edenlere bile sahip çıkmıştır. Siyasi yanı, çok beğendiğim bir tarz değil.
Marmaray Projesi, rahmetli Özal zamanından bu yana herkesin hayalinde olan bir projeydi. Başlatana da bitirene de teşekkür ediyorum, önemli bir projedir.