Bugünkü koşullarda parti olarak AK Parti daha şanslı. Çünkü, İstanbul hala yoğun şekilde geç alan bir şehir. Ve İstanbul'a gelen nüfus AK Parti'nin oylarını arttırıyor. Yani İstanbul'a göç edenler ağılıklı olarak CHP değil, AK Parti seçmeni. Bunlar Karadeniz'den, İç Anadolu'dan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan göç edenler. Yani İstanbul potansiyel olarak AK Parti seçmenlerinin arttığı göç şehri. Bu açıdan ben parti oyları bakımından AK Parti'yi daha şanslı görüyorum. Ama Sarıgül'ün de zorlayacağı kesin, elbette seçime daha 5 ay var benim söylediklerim bu gün için geçerli.
Yapılan büyük altyapı projelerine, metro, metrobüs hatlarına rağmen İstanbul'un en büyük sorunu hala trafik. İstanbul'da yaşayan bir vatandaş olarak insanlar çıldırma noktasında artık. Bence bu konuda özel projesi olan aday bir adım öne geçebilir.
Kadir Bey yapılan tüm araştırmalarda AK Parti'den adaylığı söz konusu olan isimlerin hep bir adım önünde çıkıyor. Bunda bugüne kadar yaptığı icraatları ve uzlaşmacı görünümü ve tavrının etkili olduğunu düşünüyorum. Yani ılımlı bir isim olarak görülüyor diğer partilerin seçmenlerince de. Bugünlerde yapılan kamuoyu araştırmalarında Kadir Topbaş'lı AK Parti şanslı görünüyor. Ancak biraz önce de ifade ettiğim gibi daha 5 ay var. 5 ay sonraki yarışın galibini bugünden kestirmek mümkün değil.
Kabul edelim ki, yerel seçimlerde Sarıgül sıradan bir aday değil. Şuradan başlayayım. Yaptığımız pek çok araştırmada Türkiye'de inanılmaz bir siyasi kutuplaşma olduğunu görüyoruz. Özellikle, AK Parti ile CHP arasında seçmen geçişliliğinin çok az olduğunu da yine bu araştırmalarda görüyoruz. Sarıgül'ü farklı kılan nokta burada ortaya çıkıyor. Sarıgül bu polarizasyonu, bu kutuplaşmayı kıracak adaylardan biri. Sarıgül'e sadece CHP'den değil, AK Parti içerisinde de, MHP tabanında da hatta zaman zaman BDP tabanı içerisinde de sempati ile bakan seçmenler var.
Evet. İstanbul'da parti ismi ile sorduğumuzda AK Parti ile CHP arasında yaklaşık 20 puanlık bir farktan bahsetmek mümkün. Ama aynı soruyu aday isimleri ile sorduğunuzda yani Sarıgül'le sorduğumuzda bu makasın o kadar açık olmadığını görüyoruz. Özetle Mustafa Sarıgül aday gösterdiği taktirde CHP, İstanbul'da yarışa ortak olur, zevkli ve kıran kırana bir mücadele olur.
Sarıgül ile CHP arasında bir fark var. Bu siyasi değil algı farkıdır. CHP, halktan kopuk, halktan uzak, daha akademik bir kadroymuş görüntüsü içerisinde iken Sarıgül daha halk tipi, halkın içinde, halka yakın, onlara dokunan bir figür. İkinci olarak son on yıllık süreç AK Parti ile CHP arasında bir rekabet, son aylarda da bir kutuplaşma var. Sarıgül'ün bir farkı da bu kutuplaşmanın dışında kalmayı başarmış olmasıdır. Bu açıdan Sarıgül farklı seçmen tabanlarından oy alabilmektedir. Elbette tersi de var.
Var ve neredeyse iki haftada bir yeniliyoruz. Bunlar müşterilerimize özel. Bence seçimlere bu kadar zaman kalan yapılan anketler yanıltıcı hatta dezenformasyon amaçlı bile olabilir. Sadece kamuoyu bilgilensin diye çarşaf çarşaf internette anketler yayınlanamaz. Parasını kim veriyor veya niye veriyor bunu da açıklamak lazım. Buna şiddetle karşı çıkıyorum. Diğer taraftan bugünlerde yapılan araştırmaların doğru olmayacağını düşünüyorum. Çünkü aday isimleri belli olmadan yapılan araştırmalar yanıltıcı olur.
Seçmeni üç kabul edersek, her üç seçmenden biri ideolojik nedenlerle oy veriyor. Yani kutuplaşma nedeniyle oy veriyor. Yarımı veya biraz fazlası ise ya kazanmasını istediği ya da kazanmasını istemediği adayın karşısındaki adayın etrafında birleşerek oy veriyor. Bunda da kutuplaşmanın etkisi var ama bunun yanında ebette ki oradaki yerel yönetimin icraatları başarısı aday etkisinin de olduğunu unutmamak lazım. Özetle sadece parti yetmiyor aday ve icraatlar da yerel seçimlerde belirleyici. Odunu koysam kazanırım refleksiyle aday gösterilenlerin nasıl kaybettiğini yerel seçimlerde görüyoruz. Tabii en önemlisi halk, hizmet edenle etmeyeni de ayırıyor. Yani seçmenlerin tamamı sadece kutuplaşma ile tercih yapmıyor.
Birincisi sizin de yazılarınızda sık sık ifade ettiğiniz CHP son iki-üç yıldır iki ileri bir geri bir değişim süreci içinde. İkincisi de parti yeni yönetimi kutuplaşmanın CHP'ye yarar değil zarar verdiğinin farkına vardı. Başörtüsüne karşı çıkmak toplumun bir değeri ile kavga etmek demek. Bugün araştırmalarda kadınların yüzde 60'ından fazlası sokağa çıkarken başlarını bir biçimde örtüyor. Örtünme bu toplumun bir gerçeği buna karşı çıkmak bu yüzde 60'dan fazlasıyla çatışma demek. Ben yeni CHP yönetiminin bu gerçeği gördüğünü düşünüyorum.
CHP bir değişim içinde. CHP klasik her şeye itiraz eden bir parti olmaktan çıkıp, Türkiye ile ilgili Türkiye'nin sorunları ile ilgili projeleri olan, Avrupalı anlamda bir sosyal demokrat parti olma yolunda adımlar atmaya çalışıyor. Ama bu o kadar da kolay değil. Ağır bir yükü var. 90 yıllık bir partiyi kısa sürede dönüştürmek, değiştirmek de kolay değil. Araştırmalarda tüm CHP'liler böyle düşünüyor da değil elbette.
Tabanın büyük bölümü bu değişimi destekliyor. Ulasalcı seçmenlerin bir bölümü ise itiraz ediyor. CHP eleştirileri göğüsleyerek doğru bildiği yolda devam etmeli çünkü bu hem CHP'nin hem de Türkiye'nin hayrına. Güçlü bir ana muhalefet partisinden sadece o parti değil, iktidar, halk özetle herkes faydalanır.
Bir kere Gezi süreci AK Parti'nin oylarını olumsuz anlamda hiç etkilemedi. Hatta AK Parti'nin oyları arttı. İlk günlerde belki partinin oyu birkaç puan düşmüş olabilir. Ama Taksim Meydanı'na bölücü örgüt afişlerinin asılması, Taksim'in trafiğe kapatılması süreçleri tabanı birleştirdi. Oyları arttı.
Demokratik açılımla AK Parti'ye oy veren milliyetçi taban AK Parti'den biraz uzaklaştı. Gezi süreci bu algının terse çevrilmesine yol açtı. Ve sadece AK Parti'den uzaklaşan oylar değil, milliyetçi tabandan da oylar geldi. Burada Başbakan'ın mitingleri söylemleri safların sıklaşmasına parti sadakatinin artırılmasına neden oldu.
CHP'de Gezi olaylarından olumsuz etkilendi demek yanlış olur. Gezi olayları CHP'ye birkaç puan olumlu katkı yaptı.
Tüm bu süreçler kararsızları azalttı. AK Parti ve CHP oyları bu yüzden arttı.
Seçimlerde de ekonominin belirleyici olacağını düşünüyorum. Bir de Türkiye'nin siyasal iklimi. Örneğin Suriye ya da çözüm süreci politikalarının etkileri de önemli olacaktır. Koşullar bugünkü gibi olursa AK Parti pek çok ilde başarılı olacaktır, koşullar değişirse seçmen tercihleri de değişir.
İstanbul bir simge, burayı kaybeden çözülür, kazanan güçlenir. Burada alınan 5-6 puanlık oy Türkiye geneline 1,5- 2 puan katkı sağlıyor.
Birincisi BDP, HDP aracılığı ile biraz daha Türkiye partisi olma yolunda adım atmaya çalışıyor. Diğer taraftan örgütle bağlarını biraz daha zayıflatmak -ne derece koparabilir bilmiyorum- istiyor ve kamuoyundaki bu yöndeki algıyı kırmak istiyor. Diğer taraftan HDP'nin, CHP'nin rakibi olacak bir sol, sosyal demokrat parti olma hedefi var. Ki bence doğru bir hedef. Özetle bu hem partinin geleceği açısından olumlu, hem de Türkiyesiyaseti açısından sağlıklı bir gelişme.