|

Kadına tokadın suç olduğunu bilmeyen polisler vardı

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkan Yardımcısı ve AK Parti Milletvekili Mesude Nursuna Memecan, kadına şiddeti önlemeye yönelik derslere katılan bazı polislerin, o âna dek 'tokat atmanın suç olduğunu bilmediklerini' anlattı

Burcu Bulut
00:00 - 16/12/2012 Pazar
Güncelleme: 00:56 - 16/12/2012 Pazar
Yeni Şafak
Kadına tokadın suç olduğunu bilmeyen polisler vard
Kadına tokadın suç olduğunu bilmeyen polisler vard
Birkaç gün önce Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 64. yıldönümüydü. Sizce Türkiye insan hakları açısından nerede duruyor?

Ne Türkiye'de ne de dünyanın herhangi bir başka ülkesinde hiç kimse insan hakları konusunda her şeyi yaptığını iddia edemez. İnsan hakkı, insan mutluluğu demektir; bu nedenle çalışmalar sürekli devam etmelidir. Türkiye'de de, Almanya'da da, İsveç'te de yapılacak daha çok iş var. Dünya değiştikçe, ilişkiler, beklentiler de değişiyor. Bu da insan haklarının çerçevesinin sürekli yenilenmesi anlamına geliyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'de insan haklarının uygulanmasında eksikliklerin olduğunu belirtmişti. Gül'ün kastı tam olarak ne? Bu eksiklikleri en çok hangi alanda hissediyoruz?

Kadın hakları, sosyal haklar konularında birçok kanun yaptık. İmkânlar sağladık ama bunlardan vatandaşın haberi olmadığı için sahip oldukları hakların bilinciyle hareket edemediler. Mesela kadına karşı şiddet konusunda Avrupa Konseyi'nin hazırladığı çalışmayı ilk biz tamamladık ve Meclis'ten geçirdik. Kanun olarak yaptık mı yaptık ama bu bir daha Türkiye'de kadına karşı şiddet uygulanmayacak anlamına gelmiyor ki! Maalesef şiddet kadına da, çocuğa da, yaşlıya da uygulanmaya devam ediyor. Bundan sonra yapılması gereken en önemli adım sanırım insanların haklarına vakıf olmasını sağlayacak eğitimlerin verilmesi ve kötü bir muameleye maruz kaldıklarında ne yapmaları gerektiğini bilmeleri olacak.

AVRUPA BU KONUDA CİDDİYETSİZ
Avrupa'daki durum için ne diyeceksiniz?

Maalesef Avrupa'da da kadına şiddet yüksek oranlarda. Bu nedenle kadına şiddet konusunda gerçekleştirilen konvansiyonun önemi büyük. Çünkü Avrupa'daki ilk ve tek uygulama bu. 47 konsey üyesini kapsayan bir çalışmadan bahsediyoruz. Diğer yandan Türkiye ile beraber şimdiye kadar 23 ülke imza-ladı. Bizden başka meclisinden geçiren bir tek ülke yok! 10 ülkenin meclisinden geçmediği sürece de mecburi sayılmayacak. Zannedersin ki İsveç gibi gelişmiş ülkeler hemen yürürlüğe koyacaklar ama maalesef ki Avrupa'da kadına şiddet konusu ciddiye alınmıyor.

MEMURLARIN AİLE HAYATI DÜZELDİ
Koca şiddeti nedeniyle koruma altına alınan pek çok kadın var. Ama bazen bu da yetmiyor. Nitekim Ayşe Paşalı da koruma altındayken, üstelik polis karakolunun önünde öldürüldü...

Şiddetin ne denli kötü olduğunun uygun bir şekilde anlatılması gerekiyor. Polise mağdur bir kadına ne yapması gerektiği öğretildi ama uygulama noktasında sorunlar çıkabiliyor. Bu nedenle eğitim önemli. Şimdiye kadar 45 bin polise, 500 bin ere 'kadına karşı şiddeti önleme' konusunda dersler verildi. Bunlar önemli adımlardı. Ders alan polislerle sonrasında görüştüm "Daha önce kadına tokatın suç olduğunu bilmiyorduk. 'Ne işimiz var? Şimdi bizi niye seçtiler?' diye sinirlenmiştik" dediler. Ama sonradan eşleriyle aralarının çok daha iyi olduğunu, kadın psikolojisinden daha iyi anlamaya başladıklarını söylediler. Bu dikkat çekici bir farkındalık.

Avrupalı geç anlıyor
Avrupa, Türkiye'yi insan hakları konusunda nerede görüyor?

2013 Ocak ayından itibaren (Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi) başkan yardımcılığım yeniden başlayacak. Diğer yandan Avrupalılar maalesef hayatın gerçeklerini geç anlıyorlar. Dünyanın içinde bulunduğu durumu anlamakta zorlanıyorlar. Değişime kolay ayak uyduramıyorlar. 50-60 yıl öncesinin demografisiyle yaşıyorlar. Kendi içlerindeki farklılıklara, mesela göçmenlere hâlâ adapte olamadılar. Türkiye'de de bir zamanlar insan haklarından söz etmek çok zordu. Darbe üstüne darbe yiyen, haklar üstüne vesayet konulan bir ülkeydik. Avrupa Konseyi'nin tanıdığını sandığı, eleştirdiği ülke o zaman ki Türkiye'ydi. Peki ama şimdi öyle mi? 10 sene içinde Türkiye'deki sistem çok değişti. Bireyin öne çıktığı, güçlü olduğu bir başka düzene geçiş yapıldı. Konsey içinde bu değişimi fark eden çok sayıda insan olduğu gibi idrak edemeyen eski kafalılar da var maalesef.

Fatma Salman büyük travma içinde
Eşinden şiddet gören isimlerden biri de AK Parti Ağrı Milletvekili Fatma Salman. Salman'ın durumuyla ilgili ne diyeceksiniz?

Yaşadıklarından haberimiz yoktu, Meclis'e geldiğinde gördüm, çok üzüldüm. Fatma Hanım büyük bir travma geçiriyor. Eşinden şiddet görmüş olmak ayrı bir acı durumken, göz önünde bir milletvekili olarak 'şiddet gören kadın' olarak anılmak inanın hiç kolay değil! Büyük bir baskı altında olduğunu söyleyebilirim. Destek önemli ama daha da önemlisinin bu olayın vatandaşa çok iyi anlatılması olduğunu düşünüyorum.

Nasıl anlatılmalı sizce?

Şiddet uygulayan caniler "Bir milletvekili kadın da dayak yiyorsa o zaman benim evdeki kadın hayli hayli dayak yer" şeklinde düşünmemeli. Bu algıyı oluşturmamak önemli. Bu nedenle şiddet bu olayı anlatırken çok dikkatli olmak gerekir. "Kimsenin kadına el kaldırmaya hakkı yok" mesajının verilmesi lazım.

Mağduru değil dayakçı kocayı rezil edelim
Türkiye'de kadına yönelik şiddette artış mı var?

Doğru ama bu demek değil ki daha önce olmuyordu da şimdi oluyor! Daha önce de oluyordu ama ruhumuz duymuyordu çünkü sıradan bir olay gibi algılanıyordu. Ama bugün 'eşini döven adama' farklı bir gözle bakılıyor. Çünkü şiddet uygulayan insanlar artık toplum tarafından dışlanıyorlar. Belki zaman zaman medyaya 'neden bu kadar şiddet içeren haberler veriliyor' diye sinirleniyoruz. Ama bunlar yayınlanacak ki iyi bir şey olmadığının farkındalığı yaratılacak. Tek rahatsız olduğum konu Ayşe Paşalı vakasında olduğu gibi, olayın şiddete maruz kalan kadının adıyla anılması. Ayşe Paşalı'nın kocası İstikbal Yetkin'inin adını kaç kişi bilir, kaç kişi hatırlar? Bu korkunç şiddet olayı 'Ayşe Paşalı' olarak değil, 'İstikbal Yetkin' adıyla ifşa edilmeliydi ki, onun gibi olan diğer hainler de utansınlar. Neden canavar ruhlu bu adam daha çok rezil edilmedi? Bununla ilgili bir kampanya yapılmalı diye düşünüyorum.


11 yıl önce