|

Kıbrıs davasını Ergenekon çökertti

2003 Mart'ında çöktü Kıbrıs davası. O tarihte Annan Planı'nın referanduma götürülmesinin Kıbrıs Türk tarafınca reddedilmesi Ergenekon soruşturmasında adı geçenlere uzanıyor. Biz kaybettik o zaman. Şimdi, kaybedilmiş bir davayı yeniden kazanmaya çalışıyoruz.

Hatice Kılıç
00:00 - 6/12/2009 Pazar
Güncelleme: 23:40 - 5/12/2009 Cumartesi
Yeni Şafak
Kıbrıs davasını Ergenekon çökertti
Kıbrıs davasını Ergenekon çökertti

Nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Kıbrıs sorununu çözme umutlarının olduğunu söyleyen KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Rum tarafıyla varılan uzlaşma konuları ile Kıbrıs sorununun dünü ve bugünü hakkında Yeni Şafak'a önemli açıklamalarda bulundu.

Geçtiğimiz ay içerisinde iki kez Ankara'ya geldiniz. Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyaretinde Kıbrıs konusunun da önemli bir gündem maddesi olacağı tahmin ediliyor. Kıbrıs'ın AB ve ABD gündemine alındığı bu günlerde yeni bir sürece mi giriliyor?

Avrupa Birliği zirvesi kaçınılmaz olarak Türkiye'nin AB üyelik süreciyle ilgili bazı kararlar alma ihtimali nedeniyle önemli. Önemine binaen Türkiye'nin önünü kesmek isteyen de Türkiye'nin önünü açmak isteyen de bugüne odaklandı. Örneğin Kıbrıs Rum tarafı üye ülkelere mektuplar göndererek etkilemeye çalıştı. Aynı şekilde Türkiye'nin engellenmemesi gerektiğini düşünen dost ülkeleri de karşı çıkmak için harekete geçti. Dolayısıyla bütün bunları düşündüğünüzde bu tarih haliyle hareketli bir tarih haline geliyor. Sn. Erdoğan'ın ABD ziyareti, Sn. Davutoğlu'nun çok aktif, hareketli politikası ve ayrıca Atina ziyareti, bütün bunlar, bizi konuları daha bütünlüklü olarak değerlendirmeye sevketti.

Nisan'daki KKTC cumhurbaşkanlığı seçimlerin kadar çözüm ihtimali var mı? Halk seçilemezsiniz kanaatinde. Ne olur seçilemezseniz. Sizden sonraki liderin çözüm konusunda sizin kadar istekli olmayacağını kestirmek güç değil.

Seçimden önce çözüm olabilir. Nisan'a kadar epeyce zaman var. İki taraf da isterse olur. Seçilecek olan kişinin (Başbakan Derviş Eroğlu) eğilimleri sonraki süreçte etkili olacak. Misyon olarak kendime Kıbrıs sroununun çözümünü seçmiş birisiyim. Ama, bu göreve gelecek olan kişi aynı anlayışta değilse sorun olur. Bu da çok açık ve nettir.

Hayalinizdeki Kıbrıs nasıl bir yer? Ve Kıbrıs Türk halkının bugünkü talepleri nedir?

Kıbrıs Türk halkının en büyük isteği belirsizliğin ortadan kalkmasıdır. Halk yarın ne olacağını bilemiyor. En önemli sorun budur. Yani insanlar aç değildir, açıkta değildir ama en yoksul ülkenin vatandaşı kadar dahi geleceğini düşünemiyor, planlayamıyor. Benim hayalim Kıbrıs sorununun olmadığı bir Kıbrıs. Bir Kıbrıslı Türk folklor ekibi dahi bir ülkeye gittiğinde kendi ülkesinin bayrağını açamıyor. Ya da bir resmi takımımız Türkiye'de bile maç yapamıyor. Artık kendi ayaklarımız üzerinde durmak istiyoruz. Yani hayalimizde olan, tam bağımsız Kıbrıs. Türkiye'nin de olmadığı, bağımsız bir Kıbrıs.

Türkiye'deki Ergenekon meselesinin Kıbrıs uzantıları var mı?

Kıbrıs'ta da bağları var. Orada ismi geçen insanların birçoğunun Kıbrıs'la bir geçmişi var. O nedenle bir an önce açıklığa kavuşmasını bekliyoruz. Bir miktar belge Ergenekon'la ilgili geçmişte yayınlandı. Bizim elimizde zaten bilgi yok. Ergenekon örgütlenmesiyle ilgili burada (KKTC'de) bir soruşturma açılması konusu konuşuldu. Ergenekon'un Kıbrıs ayağını araştırmak için geçmişte mecliste bir de komite kuruldu. Ama bilgi, belge ve delillerin Türkiye'de aydınlığa kavuşmasıyla burada da bazı adımlar atılabilir. Bu, işin bir yanı. İkincisi orada adı geçenler, daha doğrusu Ergenekoncular, yapacaklarına gerekçe olarak Kıbrıs sorununu da kullandılar. O yüzden Kıbrıs sorunu çok ciddi bir darbe yedi ve çözüm konusunda adım atamadı Kıbrıs Türk tarafı. 2003 Mart'ında Plan'ın (Denktaş döneminde Annan planının referanduma götürülmesinin KKTC ve Rumlar tarafından reddedilmesi olayı kastediliyor) Lahey'de Kıbrıs Türk tarafınca reddedilmesinin bağı Ergenekon soruşturmasında adı geçenlere uzanıyor. Var bir şey. Görünürde var da bunu ortaya çıkarmak bizim bugünkü imkanlarımızla mümkün görünmüyor.

KKTC halkı “verilen sözler yerine getirilmedi” diyor. Ciddi bir hayalkırıklığı var.

Unutulmasın ki bu davayı 2002'de, 2003'de kaybettik. 2003 Mart'ında çöktü Kıbrıs davası. Biz kaybettik o zaman. Şimdi onu canlandırıp, şekil verip, uluslararası alana çıkarıp aleyhimize olmayacak şekilde sonuçlandırmaya çalışıyoruz. Yani kaybedilmiş bir davayı yeniden kazanmaya çalışıyoruz. 2002'ye kadarki yönetim bizim bilincimize sahip olsaydı çok şey değişirdi. Ya bugün Rumlar AB'de olmazdı ya da sorunu çözmüş bir şekilde birlikte olurduk.


Rauf Denktaş bugün Kıbrıs için ne anlam ifade ediyor?

Bir dönem Kıbrıs'a damgasını vuran kişi. Önemli bir kişi. Hep söylerdim eskiden, “Kıbrıs sorununu yaratanlar çözemez.” diye. (Denktaş)Yarattı. Rolü oldu yani yaratılmasında. Ve sonuçta çözemedi de. Ama kendi içerisinde, kendi yarattığı değerler içerisinde önemli işler yapmış, Kıbrıs Türkünün siyasal oluşumunda çok önemli roller üstlenmiş, ama bu rollerin yanında çeşitli yanlış politikalarıyla Kıbrıs Türkünü yanlış yerlere de götürmüş bir lider.


Hristofyas'la “Birleşik Kıbrıs” üzerine uzlaştığınız mı? Nasıl bir devlet, nasıl bir ülke Birleşik Kıbrıs?

Evet uzlaştık. Federal bir ülke Birleşik Kıbrıs. İki tane kurucu devleti olacak. Kıbrıs Rum Kurucu Devleti ve Kıbrıs Türk Kurucu Devleti. Dolayısıyla bugünkü tasarruflarımız, gerek bizim gerek Kıbrıslı Rumların, ortadan kalkacak değildir. Fakat yeni bir yapı olacaktır var olacak yapı. Dolayısıyla bu, yeni bir yapılanma, yeni bir politika, yeni bir dünya olacak Kıbrıslı Türkler ve Rumlar için.

Başkanı kim olacak?

O tartışma devam ediyor aramızda. Ama Dolayısıyla dönüşümlü başkanlık konusunda anlaşmaya varıldı. Önce kimin başkan olacağını henüz konuşmadık. Zaten modelinde de henüz tam anlaşmış değiliz. Örneğin seçim konusunda, yani başkanların nasıl seçileceği konusunu henüz bağlamadık. Bizim önerimiz başkanların senatodan seçilmesi. Senatonun başkanları seçmesi ve bunların dönüşümlü görev yapması. Rum tarafının önerisi halk oyuyla seçilmesidir. Ancak Kıbrıslı Rum başkanın seçiminde Kıbrıslı Tüklerin etkisi kadar Kıbrıslı Türk başkanın seçiminde Kıbrıslı Rumların etkisinin olması gerektiği düşünülmektedir. Yani eşit etki. Kıbrıslı Türklerin etkisi kadar Kıbrıslı Rumların etkili olması istenmektedir. Prensip olarak biz bunu şimdilik kabul etmedik. Bizim önerimizi de Kıbrıs Rum tarafı kabul etmedi. Yeni Birleşik Kıbrıs Devleti'nin ordusu olmayacak. garanti ve ittifak anlaşmalarında öngörülen dışında asker kalmayacak. Y

Bayrağınızı belirlediniz mi?

Olacak tabi. Ama henüz seçmedik. Daha önce Annan planında bir bayrak seçilmişti. Öyle bir yöntem uygulanabilir. Ve bir bayrak seçilir. Ulusal marş da lazım. Ama onu da konuşmadık. Şu anda Kıbrıslı Rumlar Yunan milli marşını, biz de Türk milli marşını kullanıyoruz. Dolayısıyla Birleşik Kıbrıs'ın ayrı bir ulusal marşı da olacak. Annan planında ulusal marş olmuştu. Dolayısıyla şimdi de olacak. Ayrıca pasaport tek olacak. Vatandaşlık, göç, sığınma vs konuları tamamen federal hükümetin yetkisinde olacak.


1 Aralık'ta, “yabancılar, göç, vatandaşlık ve sığınma” konusunu görüşmeye başladınız. Somut bir adım atıldı mı? Mülkiyet konusunda müzakerelerde gelinen aşama nedir?

Mülkiyet konusunda bir ilerleme oldu. Çeşitli mal kategorilerini belirleme konusunda anlaştık ve hatta belirledik. Ama birkaç kategorinin daha varolduğuna inanan Rum tarafı bazı öneriler daha getiriyor. Ama ciddi bir sorun yok orda yani kategoriler konusunda. Önemli olan bu kategoriler için nasıl çareler bulunacağı. Eksiğimiz odur. Dolayısıyla şimdi onu görüşmeye başlıyor temsilcilerimiz (2 Aralık itibariyle). Daha mülkiyette işin başındayız. Vatandaşlık konusunda tabi Kıbıs Rum tarafını rahatsız eden en önemli husus burada bulunan Türkiye kökenlilerdir. O konuyu anlattık. Rakamları ortaya koyduk. Ve Rum tarafının abarttığı gibi olmadığını izah etmeye çalıştık. Bunu daha devam ettireceğiz tabi.


İngiltere “barışa katkı sağlamak” için adadaki arazisnin yarısını devredeceğini açıkladı. Bunu neden yaptı?

Bu konu çeşitli şekillerde değerlendirilebilir. Bir yandan Rum tarafının çözümle ilgili ayak sürümesi, yani çok heyecanlı olmamasını, kırabilmek için, bir teşvik olsun diye yapılmış bir öneri gibi düşünebilirsiniz. Ama öte yandan İngiltere'nin, üslerini yeni düzende de garantiye alma girişimi olarak değerlendirebilirsiniz. Yani bir bonkörlük yapıyor, bir hediye veriyor Kıbrıslı Türklere ve Rumlara ama buna karşılık da o anlaşma metnine dercedilmiş oluyor. Ve üsler bölgesi bir anlamda yeniden tanımlanıyor. Ve böylece halk oyuna da sunuluyor. Ve çok sağlam bir şekilde İngilizler üslerini güvenceye alıyorlar. Yani böyle düşünün bir de olayı. Dolayısıyla İngiliz diplomasinin hangi amaç veya hangi amaçlarla bunu yaptığını tahmin edebiliyoruz.


Hristofyas 53. görüşmeden sonra şu açıklamayı yapmıştı: “Talat'la çözümün federasyon olacağı, tek vatandaşlı, tek uluslar arası teslimiyetli bir devlette, Birleşik Kıbrıs'ın askersizleştirilmesinde, Türk ordusunun ise asla olmayacağı konusunda anlaştık”

İddia derseniz daha doğru olur. Ben böyle bir şey söyleyeceğini sanmıyorum. Bizim anlaştığımız doğrudur. Adanın askersileştirilmesidir. Garanti ve ittifak anlaşmalarında anlaşılan, anlaşacağımız, anlaşılacak olan sayının dışında adada asker kalmamasıdır. Ama benim anladığım kadarıyla o gün Hristofyas'ın söylediği adanın, yerli askerlerden arındırılmasıdır. Yani güvenlik kuvvetleri ile Rum Milli Muhafız ordusunun karşılıklı olarak dağıtılacağıdır. Yani Yeni Birleşik Kıbrıs Devleti'nin ordusu olmayacak. Onu kastediyordu. Ve dediğim gibi garanti ve ittifak anlaşmalarında öngörülen dışında da asker kalmayacak.





14 yıl önce