|

Köksal Toptan: Demokrasilerde partileri sadece halk kapatabilir

Meclis Başkanı Köksal Toptan; “Diktatörlüklerde yanlışlık görülemez ve söylenemez. Yönetenin söylediği her şey doğrudur. Demokrasi ise yanlışlıkların olabileceği rejimdir. Yanlışları siyasi partiler de, partilerin yönetici ve mensupları da yapar. Yapacak ki rakibine sıra gelsin. Yapacak ki halk seçim geldiğinde onun hesabını, yanlışlığı yapandan sorsun” diyor.

Mehmet Gündem
00:00 - 30/06/2008 Pazartesi
Güncelleme: 23:25 - 29/06/2008 Pazar
Yeni Şafak
Köksal Toptan: Demokrasilerde partileri sadece hal
Köksal Toptan: Demokrasilerde partileri sadece hal
Siyaset de “teferruat” olursa…

Son dönemlerde “teferruat” kabilinden gördüğümüz şeylerde artış var. Lüzumlu ve değerli şeyleri de bu kategoride değerlendirir olduk.

Siyaset de bunlardan birisi.

Halbuki en büyük, en kapsamlı yatırımı siyasete yapmalıydık.

Peki siyasete yatırım nasıl yapılır?

Finansmandan ziyade vizyonlu bir siyaset kurumu nasıl inşa edilir?

O vizyonu sürükleyip geliştirecek, yol kazalarına uğratmayacak, ülkeyi hem bugün için mutlu edecek hem de geleceğe “iddialı” taşıyacak siyasi kadrolara nasıl zemin hazırlanır?

Bu görev kimin?

Elbette siyasilerin.

Büyük değişimler yaşandığı, toplumların taleplerinin çeşitlendiği bu çağda “siyasetsizliği” değil, siyaseti konuşmak ve ne pahasına olursa olsun siyasete sahip çıkmak tek çıkar yol.

Devlet ve kurumlar da, sınır ihlali yapmadan, her şeyin ve hepimizin “tek sahibi” kendisini görme yanılgısına düşmeden siyasete sahip çıkmalı.

Bırakın siyaset yaşasın ki toplum “teferruat” noktasına düşmesin…

Kurumların siyaseti değil, siyaset kurumunun güçlü siyaseti lazım bize.

Siyasetin alternatifi yine siyasettir.

Siyasetsiz kalan bir ülkede her şey “teferruat” olmaya aday…


* * *






Senato öneriniz hem hükümet hem de muhalefet çevrelerinde kabul görmedi.

Ülkemizin geçmişten beri yaşadığı bazı tartışmalara çözüm olabileceği düşüncesiyle tartışılması için gündeme getirdim, “hemen senato kurulsun” demedim.

Ne dediğiniz tam anlaşılmadı.

Yapılan değerlendirmeler ve eleştiriler ülkemizin yaşadığı senato tecrübesi üzerinde yoğunlaşıyor.

Önerinizi açmanızı istesem...

Anayasa Mahkemesi'nin görev alanını daraltmak amacıyla dile getirmedim. Ağır iş yükü altındaki mahkemeye taşınan ihtilafların çözümünde filtre görevini yerine getirsin diye senato önerisinde bulundum.

Senato konusunda ısrar edecek misiniz?

İyi niyetli bir öneri olarak sundum. Ancak tepkilere baktığımızda Türkiye'nin senatoyu değerlendirmesi için uygun ortamın olmadığı görülüyor. Bu nedenle önerimde ısrarcı değilim.

BAŞBAKAN'LA ARAMIZDA HERHANGİ BİR İHTİLAF YOK

Önerinizin Başbakan'la aranızda ihtilafa neden olduğu haberleri yansıdı?

Ne Sayın Başbakan'ın bir değerlendirmesi bana ulaştı, ne de bu konuda bir görüşmemiz oldu. Sayın Başbakan'ın bu konuya yaklaşımı farklı da olabilir ancak bu aramızda bir ihtilaf yaşandığı anlamına gelmez. İddiası doğru değil.

TÜSİAD'ın Anayasa Konvansiyonu önerisini nasıl karşıladınız?

Yapıldığı dönemin izini taşıyan Anayasamız'ın ülkemize dar geldiği ve yeni anayasa gerektiği konusunda geniş bir mutabakatın olduğunu görüyoruz.

TÜSİAD'ın çıkışı siyaseti devre dışı bırakma çabası olarak algılandı.

Yeni anayasayı birçok sivil toplum örgütü çalışmalarıyla gündeme getiriyor. Demokrasimiz için büyük önem taşıyan yeni anayasa konusundaki sivil toplum örgütlerimizin duyarlılıklarını ve gayretlerini takdirle karşılıyorum.

TÜSİAD İYİ NİYETLİ AMA ÖNERİSİNİ HAYATA GEÇİRMESİ ZOR

Ya TÜSİAD'ın önerisi…

TÜSİAD'ın önerisine meslek örgütlerimizden bazıları destek vermedi. Siyasi partilerden de çeşitli eleştiriler geldi. Meclis Başkanı'nın başkanlığında, parti temsilcilerinin ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla bir konvansiyon oluşturma önerisini iyi niyetli bir girişim olarak değerlendiriyorum. Ancak hayata geçmesi konusunda çok umutlu olduğumu söyleyemem.

Meclis varken bu yöntem doğru mu?

Elbette öncülüğü Meclisimiz yapmalı. Ancak başkan olarak adım atabilmem için ortada anayasa teklifinin bulunması gerek. Şu ana kadar Meclis'e ulaşmış teklif yok. Gelirse tüm kesimlerin katkı ve katılımlarına açık bir süreci işletme konusunda her tür gayreti gösteririm.

Meclis Anayasa değişikliği konusunda hızlı adım atmadığı için çok eleştirildi.

Toplumsal sözleşme niteliği taşıyan böylesine önemli bir çalışmanın uzlaşma zemini olmadan hayata geçirilmesi halinde mevcut Anayasa'ya yönelik eleştiriler yenisi için de devam eder.

YENİ ANAYASA İÇİN MECLİS'TE UZLAŞMA ZEMİNİ YOK

Bugünkü sorunlar darbe ruhunu taşıyan Anayasa'nın varlığına bağlanıyor. Meclis neden sivil anayasayı gündeme getiremedi?

Sivil toplum örgütlerinin yeni anayasa yapımı konusunda sağlayabildikleri mutabakatı siyasi partilerimizin arasında görmek çok mümkün değil.

DTP'nin ardından AK Parti için de kapatma davası açıldı. Bu tabloyu nasıl karşıladınız?

Diktatörlüklerde yanlışlık görülemez ve söylenemez. Yönetenin söylediği her şey doğrudur. Demokrasi ise yanlışlıkların olabileceği rejimdir. Yanlışları siyasi partiler de, partilerin yönetici ve mensupları da yapar. Yapacak ki rakibine sıra gelsin. Yapacak ki halk seçim geldiğinde onun hesabını, yanlışlığı yapandan sorsun. İşte zaten bunun için seçimlerin bir anlamı vardır.

Yani bırakalım kararı halk versin…

Çağdaş demokrasilerde partiler kurulur, kapanır ama çağdaş demokrasilerde partileri halk kurar, partileri yine halk kapatır.

MAKAMIN HASSASİYETİNİ DÜŞÜNEREK KONUŞUYORUM

Mahkemenin türbanı iptal kararı Meclis iradesine karşı yapılmış bir girişim olarak değerlendirildi…

Demokratik sistemimizi oluşturan erkler, Anayasa'dan doğan haklarını kullanırken kendilerini birbirinin yerine koyamaz ve olmayan yetki kullanamaz. Herhangi bir erk kendi görev alanı dışına müdahale edemeyeceği gibi, bu amaçla norm da ihdas edemez.

Yani?...

Erkler birbirlerinin görev alanlarına girmemeli, birbirine güvenmeli, saygı beslemelidir. Yüksek Mahkeme'nin vereceği kararın gerekçesini gördükten sonra bir değerlendirme yapmak daha doğru olur diye düşünmekteyim.

İktidar çevrelerinde Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini sınırlandıracak değişikliklerin yanısıra AB reformlarını içeren kapsamlı reform paketini sizin açıklamanız gerektiği konuşuluyor. Hazırlığınız var mı?

Böyle bir değişiklik paketi hazırlığım yok. Siyasi partilerimizin de böyle bir hazırlık yaptığı konusunda herhangi bir bilgiye sahip değilim.

Muhatap Meclis olduğu halde yasamaya yönelik bu yetki gaspına karşı gereken sert tavrın şahsınız tarafından konamadığı eleştirileri var.

Değerlendirmemi bulunduğum makamın hassasiyetlerine uygun şekilde, günlük siyasi tartışmaların dışında kalmaya özen göstererek dile getirdim.

İddianamenin ciddiyeti tartışılıyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tarafsız bir Meclis Başkanı olarak devam eden kapatma davasıyla ilgili yorumda bulunmam doğru değil.

Yargı siyasallaştı mı?

Yargı bağımsızlığı ya da siyasallaşması geçmişten beri ülkemizde tartışılan konulardan birisidir. Aslında yargı mensuplarının da rahatsız olduğunu düşündüğüm bu tartışmaların, kapsamlı bir yargı reformunun yapılmasıyla aşılabileceği kanaatindeyim.

Meclis'in vesayet altında kaldığını düşünüyor musunuz?

Hayır böyle bir ithamı kabul etmem mümkün değil. Hiçbir güç Meclisimiz'in millet adına kullandığı yetkisine bir vesayet gölgesi düşüremez.

HAKİMLER DEVLETİ DEĞİLİZ AMA EKSİKLİKLERİMİZ VAR

Birçok anayasa hukukçusu yaşanan sürecin Türkiye'yi yargıçlar yönetimine götüreceğini söylüyor.

Yaşadığımız, kuvvetler arasında bulunması gereken ahenkli, uyumlu ve karşılıklı işbirliğine dayalı çalışma anlayışı konusunda Türkiye'de hâlâ ciddi eksikliklerin bulunduğu gerçeğidir. Ancak bunun bir hakimler devletine dönüşebileceği fikrine katılmam.

Mahkemenin başörtüsü düzenlemesini iptal etmesiyle AK Parti'ye yapılan odak suçlamasının boşa düştüğü yorumları var.

Mahkemenin Meclis'in çıkardığı Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde değişiklik yapan hakkında yapılan başvuruyu değrlendirirken vermiş olduğu kararın kapatma davasını nasıl etkileyeceği konusunda net bir görüş belirtmem oldukça zor. Bu konuyu değerlendirerek kararı verecek olan Anayasa Mahkemesi'dir.

Liderleri toplayacaktınız…

Tansiyonu düşürmek için liderlerle bir araya gelmeyi düşündüğümü basın toplantısında açıkladım. Meydanlar ve basın aracılığıyla yapılan açıklamalar, yanlış anlaşılmalar, sert üsluplara dönüşebiliyor. Türkiye de bundan zarar görüyor.

Baykal böyle bir davete katılmayacağını açıkladı.

Henüz davette bulunmadan bu girişimin bir fayda sağlamayacağını ifade edenler oldu. Benim ve diğer liderlerin program yoğunluğu da liderler zirvesinin hayata geçirilmesini şu ana kadar mümkün kılmadı.

CHP, Cumhurbaşkanı gibi sizi boykot ediyor mu?

CHP'nin bir boykotu söz konusu değildir.

Ahmet İyimaya, Meclis'in Anayasa Mahkemesi kararlarını askıya almasını önerdi, içinde bulunduğumuz tabloda Meclis bunu yapabilir mi?

Meclisimiz'in hukuken tartışmalara neden olabilecek böyle bir düzenleme yapacağını düşünmüyorum.


Genel Kurul'daki tansiyonu düşürmek için Meclis Başkanlığı bir dizi önlem almayı tartışıyordu.

Genel Kurul'da zaman zaman tansiyon yükseliyor, bazen Meclis'e yakıştıramayacağımız sert tartışmalar, gerginlikler yaşanabiliyor. Parlamentoların doğası gereği eleştirilerin, tartışmaların olması normaldir. Ancak bazen karşılıklı saygı sınırları aşılabilen tatsız durumlar gelişebiliyor. Kendimize çok fazla da haksızlık yapmayalım. Çok şükür bazı ülkelerin parlamentosunda yaşanan kavgalar bizde olmuyor.

Fakat siyasal kriz bitmeden gerginlik de bitmeyecek gibi görünüyor.

Milletvekili arkadaşlarıma kuliste, birbirlerinin yüzüne bakamayacakları sözler ve davranışlar içerisinde olmamaları konusunda uyarılarda bulunuyorum. Ancak bunları tamamen sona erdirmek mümkün değildir. Fakat çalışmalarımız sürüyor. Siyasette kendisini gösteren gerginlikler topluma da yansıyor kuşkusuz. Kendimize çok büyük hedefler koyduk. Bu hedefe varma yolunda tartışmalar yapılması gerekirken, başka alanlarda enerjimizi kaybetmememiz lazım.


Mesut Yılmaz “ordu kışlaya dönemez” dedi. Sizce de öyle mi?

Milletimizin gözbebeği olan, ülkemizin içinde bulunduğu ortamda teröre karşı kararlılıkla mücadele eden, bölgemizde barış ve huzurun güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siyasi tartışmaların içerisine çekilmesini doğru bulmuyorum. Türkiye bunun sıkıntılarını geçmişten beri yaşayan bir ülkedir.

Devletin kurumları arasında karşılıklı güvensizlik izlenimi var. Devletin tepesinden bakınca bu tablo nasıl gözüküyor?

Tüm kurumların Anayasa'nın, yasaların, hukukun çizdiği çerçevede kendi görev alanı dışına çıkmaması, diğer kurumların yetkile-rine müdahale etmemesi ve uyum içinde çalışması büyük önem taşıyor.

Peki uygulamada böyle mi?

Milletimize en iyi hizmetlerin üretilebilmesi için karşılıklı uyumun, işbirliğinin olması he-pimizin ortak arzusudur. Ama zaman zaman kurumlar arasında yanlış anlaşılmaların, bazı ihtilafların yaşandığı görüntüsü oluşabiliyor. Ancak önemli olan demokratik sistem içerisinde bu sorunları uzlaşmayla çözebilme becerimiz ve gücümüzdür.

Bu beceri ve güç var mı?

Fazlasıyla olduğuna inanıyorum.

Taraf Gazetesi Genelkurmay'ın toplumu düzenlemeye yönelik planlarını yayınladı. Bu plan sizde neler çağrıştırdı?

Yayınlanan bu planlarla ilgili Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir açıklama yapılarak komuta katı tarafından onaylanmış böyle bir resmi evrak veya plan bulunmadığı belirtildi.

Medyada bu açıklama 'pasif kabul' olarak yorumladı.

Bu açıklamanın ardından bir yorum yapmaya gerek görmüyorum.


Bazı yazarlar “Abdüllatif Şener'den ümidini kesenler Köksal Toptan'a yöneldi” iddiasında bulundular.



AK Parti'nin kapatma davasıyla bağlantılı olarak bu tür asılsız iddialar zaman zaman gündeme getiriliyor. Siyasi geçmişim, çizgim ortadadır, bu çizgiyi bozacak bir girişimin içinde kesinlikle olmam. Siyaseti bıraktığım bir noktada Sayın Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine AK Parti'den milletvekili oldum, ardından da Meclis Başkanlığı gibi onurlu bir makama geldim. Sayın Başbakan'la siyaset dışında da hemşehriliğe dayanan bir yakınlığımız var. Benim bu tür senaryoların içinde olmam asla söz konusu değildir.





16 yıl önce