|

Mahir Kaynak: Hedef Erdoğan'ın tasfiyesiyle Türkiye'nin frenlenmesidir

Mahir Kaynak; “Kapatma davası iyi hazırlanmış bir operasyondur. Erdoğan Kürt sorununu çözmek istedi, 70 yıldır süren devlet-millet çatışmasını bitirmeyi hedefledi. Bunlar Türkiye'yi kendi başına bir 'odak ülke' haline getirecek hamlelerdi. Erdoğan'ın yasaklanmasıyla partinin rotasında ve Türkiye'nin dünyadaki yerinde önemli farklılıklar oluşur” diyor.

Mehmet Gündem
00:00 - 7/04/2008 Pazartesi
Güncelleme: 02:17 - 7/04/2008 Pazartesi
Yeni Şafak
Mahir Kaynak: Hedef Erdoğan'ın tasfiyesiyle Türkiy
Mahir Kaynak: Hedef Erdoğan'ın tasfiyesiyle Türkiy
Ya biz de kullanılıyorsak…

İnsan duygu, düşünce ve eylemlerinden sorumludur. Aklının çapı ve idrakinin boyutları oranında elbette yapıp ettiği şeylerin sonuçlarından da sorumludur. Her durumda sorumlu bir varlıktır insan.

Bu gün Türkiye'de bazıları daha büyük bir sorumluluk altındadır. Bulundukları konum, birikim, makam ve mevkileri onlara göstermeleri gereken bir “üstün sorumluluk” yüklüyor.

Mahir Kaynak; Türkiye'nin akıllıca planlanmış bir operasyonla karşı karşıya olduğunu, içeriden bazılarımızın da bu operasyona alet olduğunu, farkında olmadan kullanıldığını söylüyor; operasyonun hedefine işaret ediyor, laiklik hassasiyeti kullanılıyor, yakın hedef Erdoğan'ın tasfiyesi, asıl ve büyük hedef Türkiye'nin geleceği diyor.

Ne dersiniz, Türkiye'yi koruduğuna inandığımız hassasiyetlerimiz, ideolojimiz, duygu, düşünce ve eylemlerimiz Türkiye'nin geleceğini karartacak bir operasyonun çarkını çeviriyor olmasın... Biraz sonuçlara bakalım...


AK Parti'ye kapatma davasının kabul edilmesinin ardından “Operasyon” diye bir yazı yazdınız…

Bunun iyi hazırlanmış bir operasyon olduğu ortada. Bu gerçeği anlamak için partinin kapatılmasının hangi sonuçları doğuracağını irdelemek gerekir.

Nasıl bir operasyon?

Operasyonun iki amacı var; birincisi Türkiye'nin dünya üzerindeki konumunu değiştirmek. İkincisi, AK Parti'nin Güneydoğu'da güçlü oyu var, bu da demek oluyor ki, Erdoğan Kürt sorununu çözebilir. Bunun engellenmesi için AK Parti'nin kapatılması gerekiyor.

ERDOĞAN 'KÜRT NE DİYOR' DİYE SORDU

AK Parti'nin bölgede 22 Temmuz'da aldığı oy parçalanma senaryoların karşı cevap olarak değerlendirilmişti.

Bugüne kadar Kürtlere karşı yürütülen politika; onları yabancı ve sürekli ayrılmayı düşünen bir tehlike gören bir zihniyet vardı. Problemler görmezlikten gelindi ve sürekli itham edildi. Hiç kimse Kürt ne diyor diye sormadı. Erdoğan Kürt ne diyor, diye soruyor.

Yani “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” bahane?

Evet, ama davayı açanların bu operasyonun içinde olduğu iddiasında değiliz.

Kim bu operasyonun sahipleri?

Operasyonu telkin edenler var. Bir kademeye kadar davayı telkin eden ve açanlar esas itibariyle Türkiye'nin gidişatından ve laikliğin zaafa uğramasından şikayetçi olabilir ama daha üst kademede bu uluslararası bir olaydır. Kürt meselesinin çözülmesi büyük güçler tarafından hoş karşılanmaz.

Erdoğan AB'nin ikircikli tavrıyla sık karşılaşıyor…

Tayyip Bey'in pozisyonu zor. Türkiye AB hedefinden vazgeçtiğinde farklı bir hedefi oluşacak. Beliren durum Türkiye'nin kendi başına odak olmasıdır.

'ODAK ÜLKE' İHTİMALİ VAR

Bu mümkün mü?

Bence en mümkün olan durum bu. Türkiye'nin çevresine karşı hasmane tavır sergilememesi, onları yabancı telakki etmemesi ve bütün projelerini bölgesel olarak yapmasıyla mümkündür. Buna şartlar çok müsait. Bu bölgede ABD geldi ve iki trilyon dolar harcadı ama başarılı olamadı. Çünkü bölgeye yabancıydı. Türkiye ABD'nin yapmak istediği fonksiyonun daha iyisini yapar, hem de bu ağırlıkta bir bedel ödemezdi.

Dış dünya Türkiye'yi kendi haline bırakır mı?

Bir müttefik arayacaksınız. ABD bölgede Türkiye'yi müttefik olarak görmeye razı. Onlar dünyada, biz bölgemizde büyüğüz.

Kapatma AK Parti iktidarına son vermez diyorsunuz...

Aynı kadroların kuracağı yeni parti, muhtemelen yeni katılmalarla, eskisinden daha güçlü biçimde iktidarını sürdürür.

Erdoğan'sız bir AK Parti…

Erdoğan'ın yasaklanması partinin yönünde ve Türkiye'nin dünyadaki yerinde önemli farklılıklar yaratır.

Ne gibi?

Tayyip Bey'in siyaseti Türkiye'de devlet-millet zıtlaşmasının önüne geçiyor. Türkiye'nin 70 senelik yönetimi devlet-millet zıtlaşmasına dayanır, buna tahterevalli siyaseti diyorum, biri devleti kurtarır kazanır, diğeri millet iradesi der kazanır. Bu tür bir yönetim de belli istikametlere yönlendirilir. Tayyip Bey bunu gördü ve bu ayrılık yanlıştır dedi, karşılıklı yakınlaşmaktan söz etti. Devletin ordusuna saygım büyük, laiklik ilkesine tavır almayacağım, siz de halkın taleplerine sırtınızı dönmeyin, halka rağmen bir yönetimin kurulamayacağını görün dedi. Dolmabahçe mutabakatı sanki bunun bir simgesiydi.

İki taraf da eleştirdi bunu...

Laikler “Genelkurmay Başkanı siyasete teslim oldu” dediler, öbür taraf ise “askere teslim oldun” dediler.

LAKİLİK HASSASİYETİ KULLANILIYOR

Operasyonu dışarıdan kurgulayanlarla içeriden katılanların hedefleri farklı ama bir noktada ittifak ediyorlar…

Türkiye'de çatışmalar bugüne kadar hep ideolojik temelde yürütülmüştür ama sonuçları siyasi olmuştur. 1980 darbesi solcularla sağcıların çatışması şeklinde görüldü, halbuki proje Türkiye'nin ekonomik olarak batı ile bütünleşmesiydi ve Batı bu hedefine ulaştı. Bizde insanlar bu projenin aleti olduğun farkına bile varmadılar. Bu gün AK Parti'yi kapatmak isteyenleri itham etmiyorum, ülke için daha iyi olur diye inandıkları davanın savunuculuğunu yapıyorlar. Ama operasyonun sonuçları onların beklediği şeyleri getirmeyecektir.

9 Mart 1971'deki solcu cuntanın bu süreçte de izlerini görüyor musunuz?

O fikrin uzantısını görüyorum. Esas itibarıyla sol görünmekle beraber o dönemde sol bir hareket söz konusu değildi, yukarıdan aşağıya başlatılmış bir hareket vardı. Asıl amacı siyasiydi. Bugün de öyle. İnsanlar solcu, İslamcı oluyor bir de bakıyorsunuz aynı şeye hizmet ediyorlar. Analizleri ideolojik değil siyasi yapmak gerekir.

ABD bir operasyonla Türkiye'nin kendinden kopmasına seyirci kalır mı?

Kalmaz… 12 Mart'ta da böyle oldu, ABD karşı güçle uzlaştı. Herkes kendi payını aldı ve uzlaştılar. Şimdi de ABD geri çekilir ve belli bir pozisyonda pazarlıkla uzlaşabilirler. 9 Mart'ta sol cuntacılar egemendi. 12 Mart'tan sonra egemen olan iktidarlar sol cuntanın yarı yarıya ortak olduğu iktidarlardır. Sol cunta taraftarları hiçbir zaman tasfiye edilmedi.

İNÖNÜCÜLER ATATÜRK'E KARŞI DARBE YAPTI

Bizde darbe ve muhtıralar birbirinin devamı niteliğinde mi?

Öyle görünüyor. İki güç var, bu 1960'ta da böyleydi. Herkes sanıyordu ki Atatürkçüler muhafazakârlara karşı darbe yaptı. Bu doğru değil, İngiltere ABD'nin Türkiye üzerindeki etkisini kırmak için 1950 darbesini tezgâhladı. Darbe Celal Bayar'ın liderlik ettiği partiye karşı yapıldı. Celal Bayar, Atatürk'ün son Başbakanı'ydı. Ya Atatürk davasına ihanet edecek adamı Başbakan yapacak kadar öngörüsüzdü ya da İnönücüler Atatürk'e karşı darbe yaptı. Bence ikincisi doğru.

Bu süreçte CHP ve MHP'yi nereye koyuyorsunuz?

Geçmişten bakalım, Gül Başbakan oldu hükümeti kurdu, CHP Erdoğan'ın yasaklarını kaldırmaya onay verdi, Siirt seçimleri iptal edildi. Tayyip Bey adeta zorla Meclis'e sokuldu. Bunda CHP'nin büyük payı var. İdeolojik olarak saçma geliyor ama siyasi açıdan bakıyorum, CHP Gül'ün temsil ettiği siyaseti istemiyordu. MHP milliyetçi ama Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesinde başrol oynadı. Sonra parti kapatmayı zorlaştıralım ama odak olmayı sağlayan kişilere siyaseti yasaklayalım dedi. Bu yaklaşımın hedefinde sadece Erdoğan var.

Operasyon ne zaman başladı?

MHP'nin türban konusunu gündeme getirdiği tarihte.

Devlet içinde nasıl bir çatlak var; bizim adamlarımız, onların adamları gibi mi gözüküyor…

Her oyuncu kendi ideolojisini ön plana çıkarmak üzere kendi yandaşlarını topluyor. Bur operasyonda ilgi çekici olan ideolojik olarak birbirinin tam zıddı olan unsurlar siyasi olarak aynı istikamette olabiliyorlar.

Operasyona AK Parti içinden katılan var mı?

İçeriden de destek bulur ama bunlar operasyonu desteklemek için değil, çıkarları örtüşenler, yeni ümitler besleyen o tarafta yer alabilirler.

AK Parti kapatılırsa kamuoyu duruma nasıl bakar?

Siyasete müdahale olarak algılar. Son tahlilde halk mağdurların yanında yer alır.

HEDEF LİDERLİĞİ ELE GEÇİRMEK

Operasyonun mantığı nedir?

Örgütün ideolojisiyle uğraşma, yönetimini ele geçir ve aynı ideolojiyi hedeflerine uygun yorumlayarak kendi siyasi hedeflerine ulaş.

Herkes bir adım geri atsın, uzlaşalım çağrıları buna mı işaret ediyor…

Çağrıyı yapanların bir kısmı operasyonun farkında bir kısmı değil.

Medya nereye yakın?

Önemli bir bölümü küresel sermayeye yakın. Başlangıçtan itibaren kendilerin yakın olmadığı halde AK Parti'yi desteklediler.

Son altı ayda ne oldu da uzaklaştılar?

Türkiye AB'den uzaklaştı ortaklık sona erdi.

Fakat medya AB'yi hükümetin daha çok gündemde tutması yönünde çaba harcamadan hızla bir çatışmaya girdi…

Ya düzeltmeye çalışırsın ya da bunu en iyi yapacak kadroları başa getirelim dersin…

Kapatma davasına kadar kimsenin aklından geçmezdi bu süreçte AK Parti'nin alternatifinin olabileceği...

Turgut Özal'ı götürürsün, Mesut Yılmaz'ı getirirsin tam ters istikamete gider parti. Türkiye'nin hastalığı, siyaseti ideoloji zannetmesi, hangi taraftansın dediğinde size ideolojisini söylüyor. Farklı ideolojiler aynı siyasi hedefe yönelebilirler.

Sağ-sol zaten göreceli…

Siyasal birliktelik önemli, siyasi hedefi görmek lazım. Hayatım ülkeme yönelik tüm operasyonların gerçekleştiğini görmekle geçti. Darbeler Türkiye'nin dünya üzerindeki konumuyla ilgiliydi. Bütün darbeleri bu çerçevede düşünmek lazım.


Analizleri ideolojik değil siyasi yapın herşey netleşir
Siz ne zaman operas-yonları böyle okumaya başladınız?

1971'de muhtıra verildiğinde istihbarat görevi yaparken bunun Avrupa'nın operasyonu olduğunu gördüm. Solcuların sözleri bana komik geliyordu, tam bağımsızlık istiyorlar ama Türkiye o tarihte tam bağımsızdı, çünkü dış ticareti sınırlıydı. Sovyetler'den yardım alan bir ülke ve solun bağımsızlık için mücadele ettiğini Türkiye yedi. Hiç kimse olayı siyasi açıdan analiz etmiyor, hep ideolojik bakıyor. Operasyon başarılı olursa Türkiye'de marjinal bir kesim hariç kimse doğacak siyasi sonuçtan memnun olmayacak.

Şimdiki durum ne?

Kafalar karışık. Türkiye'nin yönü konusunda da belirsizlik var. Birileri sabahtan akşama milli egemenlik diyor, halk seçerse en iyisini seçer diyor. Halk seçer de halka kim seçtirir bunu soran yok?

Halka kim seçtiriyor?

Medya. Ayrıca operasyonlar yapılır. 2001'de kriz yarattılar iktidar gitti. Şimdi de yaparlar iktidarın tozu bile kalmaz.

Darbe dönemlerinde 'nöbet cetveli' hazırlayan komutanları biliyoruz. Bugün durum nasıl?

Türkiye'ye yönelik operasyonları kapatma davası etrafında yürütüyorlar. Darbeci eğilimler kontrol altına alındı, bir şekilde siz kenarda durun dendi.

Laiklik tehlike altında iddiasına rağmen asker bu sessizliği kabullendi mi?

Öyle…

O da sonuca mı bakıyor?

Hayır, darbe yapmanın maliyeti yüksek bunu dışarının desteği olmadan yürütmek mümkün değil. Destek almazlarsa darbe yapma ihtimali sıfır.

Operasyonu Avrupa yapıyor dediniz. Kastınız?

Avrupa'nın içinde en çok operasyon yapan ülken İngiltere'dir. Çünkü küresel sermayenin yönetim merkezi Londra'ya taşındı. Bu operasyonlar Londra üzerinden yapılıyor.


Operasyonlar başarısız olacak
Bu operasyon siyasi olarak okunabilirse engellenebilir mi?

Evet, Türkiye'ye operasyonun mahiyetini anlatmak lazım. Laikliği koruduklarını zannedebilirler ama sonuç onları da memnun etmeyecek.

Yani kullanıldıklarını görmeliler…

50 yıllık tarih bunu gösteriyor. Bir sürü adam “bizi kullandılar” diyor. Yaratacağınız sonuçları görün, Türkiye'nin geleceği neredeyse hep beraber orada uzlaşın diyorum.

Kanaatiniz nedir?

Erdoğan ve Gül operasyonun farkına varıyorlar, nasıl bir Türkiye'nin hedeflendiğini yargı ve egemen güçler de fark edecekler, parti kapanmayacak ve operasyon başarısızlığa uğrayacak.

Kim egemen güçler?

Türk Silahlı Kuvvetleri…

Medya ve patronlar farkeder mi?

Fark ettirilir. Kendi başlarına hareket etmezler. TSK'nın farkında olması o cepheyi güçlendirir, operasyon yapanlar da TSK'yı karşısına almak istemezler. Büyük medyayla asker arasında hiçbir sürtüşme olmamıştır.

Erdoğan kalır, Kürt sorunu çözülür, devlet-millet çatışması sona ererse.

Bu ülke üzerinde operasyon yapmak güç hale gelir, Türkiye'nin dünya üzerinde ne kadar büyük potansiyeli olduğunun farkına varırız.

Tayyip Bey ne yapmalı?

Sert reaksiyon göstermesin, kendisini kurtarıyor izlenimi veren düzenlemelere girmesin, Türkiye'ye durumu anlatsın, bunun irtica-laiklik kavgası olmadığını, Türkiye'nin kaderinin değişeceğini söylesin ve yapacağınız hata geleceğinizi tehlikeye düşürür desin. Eğer problem anlaşılırsa mesele Tayip bey meselesi olmaktan çıkar, Türkiye meselesi olarak görülür. Anayasa Mahkemesi'ndeki 11 üye de bu gerçeği görür.






16 yıl önce