|

Mehmet Mir Dengir Fırat: Solculuk da AK Parti'ye kaldı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Mir Dengir Fırat: "Gelişmiş ülkelerde demokratikleşme, özgürleşme ve hukuk devletinin kurulmasında sosyal demokratların büyük etkisi oldu. Bizde sosyal demokrat yok, nasyonal sosyalist bir hareket var. Yaşadığımız darbelerin arkasında kendisini sosyal demokrat olarak nitelendirenlerin fikri ve fiziki yardımlarını gördük" diyor ve 2008'de Türkiye'ye sosyal demokrat bir hareket diliyor.

Mehmet Gündem
00:00 - 7/01/2008 Pazartesi
Güncelleme: 23:57 - 6/01/2008 Pazar
Yeni Şafak
Mehmet Mir Dengir Fırat: Solculuk da AK Parti'ye k
Mehmet Mir Dengir Fırat: Solculuk da AK Parti'ye k

Akıl karışıklığına ihtiyaç var…

Değişim ve dönüştürücü fikir, güç genellikle soldan gelirdi. Solun yapısında devrimcilik baskın bir figür olarak vardır, sağın karakteristik özelliği ise siyaseten muhafazakar olmasıdır. Fakat Türkiye son 5 yılda siyaset felsefesinde "akıl karışıklığı" oluşturacak düzeyde farklı ve özel bir tecrübeyi yaşıyor. Şablonlar ve statükocu söylemler sola demirlemiş, solu işgal etmiş durumda. Değişim, gelişme ve toplumu dönüştürme, kök salmış sorunları çözme iradesi ise sağda boy atıyor. Sağ en büyük sığınağı olan devletçiliği aşıp toplumcu bir kimlik ve vizyon kazanıyor. Bu yeni sağın elinde insan ve toplum en az devlet kadar muteber hale geliyor. Devlet ise vatandaşına hizmet götürebildiği, onu huzur, refah içinde yaşatabildiği, yeryüzü vatandaşlığına taşıyabildiği oranda anlam kazanıyor. Şimdi bu açıdan geçmişe dönüp sol, demokrasi ve terör arasında bir ilişki kurmaya ne dersiniz? Sorun üretenler ya da sorunlara göz yumanlar adları, mevkileri ne olursa olsun zamanla tasfiye oluyorlar.



Bu siyasete eksiklik olarak nasıl yansıdı?

Büyük eksiklik oldu. Gelişmiş ülkelerde demokratikleşme, özgürleşme, hukuk devletinin kurulmasında sosyal demokratların büyük etkisi var.

Yani Türkiye'de demokrasinin güdük kalmasında solun vebali var…

Maalesef öyle...

Nedir bizim sosyal demokratların esası?

Bizde sosyal demokrat yok, bizde nasyonal sosyalist bir hareket var. İsimleri farklı olsa da gerçek bu…

Türkiye ve AK Parti iktidarı muhalefetsizlik sıkıntısı yaşıyor mu?

Türkiye'ye genel olarak ortanın sağında yer alanlar ya iktidar oldular ya da muhalefet görevini üstlendiler. Türkiye'de soldan çıkmış gerçek bir muhalefet ve iktidar göremezsiniz. Sol partiler var ama tarihleri, söylemleri, ideolojileri sol demokrat olmadıklarını gösteriyor.

Siz muhalefetsizlikten mi şikayetçisiniz?

Ben bir vatandaş olarak bir sosyal demokrat hareketin olmayışına dikkat çekiyorum…

DARBELERİN ARKASINDA SÖZDE SOSYAL DEMOKRATLAR VAR

Bir sosyal demokrat hareket olsaydı ne değişirdi Türkiye'de?

Türkiye'de gerçek bir sosyal demokrat hareket olsaydı biz bugün sivil anayasayı, özgürlüklerin genişletilmesini, yasakların kalkmasını, insan haklarının tesisini, darbeleri, Türkiye'de yeniden bir demokratik sistemin kurulmasını konuşmuyor olacaktık. 1946'dan sonra demokrasi askeri darbelerle kesildi. Bu darbelerin arkasında kendisini sosyal demokrat olarak nitelendirenlerin fikri ve fiziki yardımlarını gördük.

Bu vebal sadece sosyal demokrat olamayan solun vebali değil ki…

Sağ siyasetçinin yapısında zaten bu var, onlardan zaten bundan fazlasını beklemedik. Biz bugün AK Parti olarak sosyal demokrat muhalefeti de oynamak durumunda kaldık.

Bu sosyal demokrat oyun, muhafazakar demokrasi kimliğinizi etkiliyor mu?

Biz dönüştürücü bir partiyiz ve bundan olumsuz etkilenmedik. Kendi değerlerimizi muhafaza ederek sosyal demokratların da boşluğunu dolduruyoruz.

İktidar sürecinde statükoyla değişim arasında gidip geldiğiniz olmuyor mu?

Aslında bir yandan çelişiyoruz ama yürüdüğümüz yolun zorluğu ortada. Biz kazanırsak Türkiye de kazanacak. Düşünebiliyor musunuz, Sosyalist Enternasyonal AK Parti'yi içine almak istiyor, kaç defa teklif geldi.

CHP bundan rahatsız değil mi?

Bilmiyorum ama rahatsız olması lazım. Şu anda Sosyalist Enternasyonal'in ikinci başkanlığını CHP yürütüyor...

GÜZEL BİR ÇOCUK DOĞACAK

Türkiye özgürlükçü ve dönüştürücü solunu üretemeyince, siyasetteki bu boşluğu AK Parti mi doldurmaya karar verdi?

Hayır, sosyal demokrat söylemlerimiz olabilir ama bu boşluğu AK Parti dolduramaz. Bu yanlışı toplumun kendisi düzeltecek, bizim statükocu solcular er geç, özgürlükçü, toplumu dönüştürücü gerçek sosyal demokrat zihniyete kavuşacaklar. Şimdilik solda olumsuzluklar konuşuluyor, düşünün ki sol bir siyasi parti kendi yandaşlarıyla, üst düzey yönetimiyle mahkemelik. Bu uzun sancılı süreçten mutlaka güzel bir çocuk doğacaktır.

Sol adına çok ümitlisiniz…

Aksi sosyolojik gelişmeye aykırı olur. Sol oyların giderek erimesi, kimi sol siyasetçilerin ve onların söylemlerinin tasfiye sürecidir esasında.

AK Parti de sağdaki tasfiye sürecinin sonucu değil miydi?

Tabii ki… Eğer sağlıklı bir yapı oluşturamazsanız o hastalık sağda da kendini göstermeye başlar.

Bu hastalık AK Parti'ye nasıl yansıyor, AK Parti zaman içinde renklerini kaybedip ideolojik bir kimliğe bürünebilir mi?

AK Parti'nin kendisi de dönüşüyor, çünkü kendisini yenileme çabası var.

Nedir buradaki sır?

Herhalde geçmişten ders almak, geçmişi okuyabilmek, geleceği de görebilmektir.

Bu sadece genel başkanla mümkün olmaz…

AK Parti bir kişinin etrafında oluşmuş bir siyasi parti değil. Tabiî ki genel başkan etkindir, lider vasıfları olan bir insandır, ama biz giderek kurumsallaşan bir siyasi hareketiz.

TÜRKİYE SOLA DA AÇIK

Türkiye'nin genel olarak sağ eğilimli olduğu söylenir. Solun iktidardan uzaklığı bu toplumsal yapıdan mı kaynaklanıyor, solun siyaset üretemediğinden mi?

Türkiye sağ eğilimlidir ama sorunlarına çözüm üreten sol siyasete hayır demez. Türkiye'de zaman zaman sosyalist, sosyal demokrat olarak nitelendiren hareketler oluşmuştur fakat bunlar dominant olan sol parti tarafından yok edilmiştir. Bugün solun tasfiyesini değil, kendini sol olarak nitelendirenlerin tasfiyesini yaşıyoruz.

Kendinizi ne kadar sosyal demokrat hissediyorsunuz?

Ben muhafazakarım, muhafazakar demokrat bir partinin yönetimindeyim. Sosyal demokratlarla çok benzeşen bir yapıdayız. Sosyal politikalarımız sosyal demokrat bir hareketi çağrıştırıyor ama ekonomide liberal ekonominin parametreleri, siyasi tartışmalarda da muhafazakar damarımız görülür.

PRAGMATİK BİR PARTİYİZ

Soldan tutun sağa kadar oldukça geniş bir yelpaze… Bütün bu değerleri muhafazakar demokrat dediğimiz alan içinde dönüştürerek aldık.

Pragmatik bir partisiniz…

Hiçbir zaman ideolojik bir parti olmadık…

Cemil İpekçi, başörtüsü sorunu çözülene kadar defile yapmayacağını söyledi, kendisini de 'muhafazakar eşcinsel' olarak tanımladı…

Bir kişinin cinsel tercihinin onun muhafazakarlığı veya solculuğuyla alakalı olduğu kanısında değilim. Eşcinsel muhafazakar da, sosyalist de olabilir, eşcinsel faşist de…

Siyasette giremediğiniz alanların olduğunu düşünüyor musunuz?

Ulaşamadığımız değil ama kendimizi doğru anlatamadığımız alanlar oldu…

Yerel seçimlerde hedefiniz nedir?

Hedefimiz yüzde 60.

Diyarbakır'da…

Diyarbakır, İzmir diye ayırmıyorum, ülkenin bütünü bizi ilgilendiriyor ve her yerde iddialıyız, Diyarbakır'da da İzmir'de de...

Her partinin zayıf halkası, kırılma noktaları vardır. AK Parti'nin neresini takviyeye muhtaç görüyorsunuz?

Her şeyden önce takviyeye muhtaç olan muhafazakar demokrasidir…

Hızlı büyümenin oluşturduğu boşluklar mı var?

Boşluklar var. Ayrıca bu partiyi oluşturan unsurların her biri farklı bir siyasi düşünceden geldi. Biz bunu giderek oturtuyoruz ve hepimiz kendimizi muhafazakar demokrasinin gerektirdiği parametreler içinde tanımlıyoruz. Fakat bazen muhafazakar demokrasinin dışında düşünmeler oluyor…

Oraya herkes sığabilir mi?

Herkesi içine alması mümkün değil...

DİN TEHLİKELİ GÖRÜLDÜ

n AK Parti'de din-siyaset ilişkisi nasıl, zaman zaman sorunlar çıkmıyor mu?

Cumhuriyet'in kurulduğu tarihlerde büyük bir değişim vardı. Bu değişim sürecinde nedense din daima bir tehlike olarak algılanmıştır. Maalesef biz laikliği de biraz ters kavrıyoruz, onu bir din gibi topluma dayatmak durumunda kaldık. AK Parti olarak şu kanıdayız; din öyle bir müessesedir ki hiçbir şekilde siyasetle bir araya getirilemez.

Mahalle baskısı söyleminin altında da dini baskı korkusu yatıyor.

Arkadaşlarımızın büyük bir kesimi inançlı, inancının gereklerini yerine getirir ama bu onun özel yaşamıdır. Bu hiçbir zaman parti kimliği olmamıştır, siyasetimizi belirlememiştir.

Bazı ulusalcılara göre Türkiye hızla el ve saf değiştiriyor...

Bunu kabul etmek mümkün değil. Türkiye kabile devleti mi ki el ve saf değiştirsin. Daha önce kimin elindeydi de el değiştirdi diye sormak lazım…

EMİR KİPİNİ İKTİDAR KULLANIR

"Emir kipini egemen güç kullanır" diyorsunuz.

Rektörler sen anayasa yapma diyorlardı. Bugün de bazı rektörler ve bazı kurumlar Meclis'e karşı emir kipini kullanmaya devam ediyorlar. 6. madde olduğu sürece bu durum değişmez.

Mevcut Anayasa kimleri demokrasi dışı güç olarak besliyor?

Kimi anayasal kurumları. Bunların içinde de RTÜK, YÖK, MGK hatta Alkol ve Tütün Üst Kurulu da egemenliği buz gibi kullanıyor. Bunlar hesap vermeden egemenliği kullanıyorlar. Hesap verilmeyen bir yetki kullanıyorsanız orada demokrasi yoktur. Sen Anayasa yapamazsın diyorlar, kim yapacak darbeciler mi?

Bu düşüncenin toplumdaki ağırlığı nedir?

Az ama etkin bir çevre tarafından dile getiriliyor. Türkiye uzun yıllar halktan yetki almayan, halka hesap vermeyen bir grup tarafından yönetilmiş. Nüfus içinde yüzde 1'i bile değil ama etkinler.


Kürt meselesinde PKK operasyonları sonrası için nasıl bir stratejiniz var?

Bizim Kürt meselesinin çözümüne dair operasyonumuz aslında bizim iktidarımızla başlamıştır. Askeri operasyon teröriste karşı yapılır ve terörle mücadelenin yüzde 15'ini oluşturur, yüzde 85'ini siyasetçi yapar.

Şimdi 85'in içinde ne yapacaksınız?

Sağlıkla, ekonomiyle, eğitimle, kültürle, bayındırlıkla yapıyoruz, daha da fazlasını yapacağız. AK Parti kurulana kadar bölgesel bir siyasi parti dışında hiçbir siyasi partinin orada varlığı yoktu. İlk defa AK Parti'yle biz o bölgeye girdik ve yüzde 24'ün üzerinde rey aldık. Ardından belediyeleri aldık, 22 Temmuz'da da yüzde 54'e çıktık. Bölge halkı ben Türkiye'nin ayrılmaz bir parçasıyım, bu ülkenin vatandaşıyım ama bana vatandaş gibi davranacaksın, beni seveceksin diyor. Bu etnik siyasetin bittiği anlamına da geliyor.

KÜRT SORUNU ÇÖZÜLÜYOR

AK Parti içinde DTP'den daha fazla Kürt milletvekili var, neden Kürt kökenli vekilleriniz temsil ve sorunun çözümünde öne çıkmıyorlar?

Biz bölgesel, yalnızca Kürt kökenli vatandaşlarımıza hitap eden bir parti değiliz. Arkadaşlarımız bölgeyle ilgileniyorlar ama bunu bağırıp çağırarak yapmıyorlar. İktidarız ve pek çok şeyi yapma gücümüz var ve çözüm için kalıcı adımlar atıyoruz. Bizimle, bölge insanında bu ülke bizim fikri pekişti, aidiyet hissi güçlendi. Türkiye yıllardır bu sorunla uğraştı ama cesaret edip problemin adını bile söyleyemedi.

Kürtler zamanla kendilerini "beyaz" hissetmeye başlayacaklar mı?

Eğer o imkanı verirseniz hissederler. Şimdi bizim kendi kendimizi sorgulamamız lazım. Türkiye bu problemi bir daha karşısına çıkmayacak şekilde çözme imkanına sahiptir bugün. Sorun çözüldüğünde Türkiye bütün gücünü kalkınmaya, refaha harcar.

DTP ne yapacak?

DTP dönüşmek zorunda. Yakında dağda da kimseyi bulamayacak.

Genelkurmay Başkanı "PKK Meclis'te" dedi, siz DTP'ye sahip çıktınız…

Ben hukuka sahip çıktım…

Genelkurmay Başkanı niçin siyasi açıklamalar yapıyor?

Bilmiyorum…

Bu sizi rahatsız etmiyor mu, Hasan Cemal, Büyükanıt'ın bir konuşmasını irdeledi, beş açıdan suç teşkil ettiğini yazdı…

Olmaması gereken şeyler bunlar. Belki bizim noksanlıklarımız da var. Norveç'te bir siyasi parti lideri 'ben demokrasi getireceğim' dese gülerler adama ama Türkiye'de hala demokrasi getireceğim söylemi pirim yapıyor.


Artık AK Parti'nin bir Anayasa taslağı var mı?

Parti taslağı var, yüzlerce taslaktan birisi. Türkiye'de 23 tane anayasa profesörü var, hepsi de bu çalışmaların içine girmiş. Biz bu işin ciddiyetini anlatabilmek için parti olarak anayasa sürecinin arkasında durduk ama anayasa hazırlayan bazı çevrelerde panik başladı.

Neden?

Çünkü oradan gıdalanıyorlar…

Bilim Kurulu'nun hazırladığı taslak üzerinde ne kadar oynadınız?

Çok büyük değişim olmadı. Değişmesini düşündüğümüz yerleri tespit ettik, bilim kurulunu çağırdık konuştuk, tartıştık ama biz kalem oynatmadık, değişiklikleri yine onlar kaleme aldılar. Yurttaşlık tanımı 1924 Anayasası'nda neyse aynısıdır. Cumhurbaşkanlığı konusunda 1961 anayasasına sadık kaldık.

Hesap sorulmayan kişi, kurum var mı?

Hayır yok, herkes hesap verecek. Cumhurbaşkanı da, Genelkurmay Başkan'ı da gerektiğinde yargılanabilecek.

Anayasa taslağı AB üyesi bir ülke olacağımız öngörüsüyle mi yapıldı, yoksa kendi özel şartlarımız devreye girdi mi?

AB'ye alınıp alınmama durumundan öte bu ülkenin demokrasiye ihtiyacı göz önüne alındı. Zaten bu sürece Ankara kriterleri dedik…




16 yıl önce