Bölgede insanların çözüm sürecine desteğinin diğer bölgelerle kıyaslanamayacak düzeyde yüksek olduğunu gözlemledik. Neredeyse toplumun tamamında bu sorunun askeri ve silahlı yöntemlerle çözülemeyeceği konusunda bir mutabakat vardır.
Bölgenin bazı illerinde halkın aşırı politize olduğunu, keskin görüşlerin dillendirilebildiğini, Öcalan'ın etkisinin bilinenden çok yüksek olduğunu söyleyebilirim. Sözlerine dini vurguların hakim olduğu insanlarda bile kimlik vurgusu ön plana çıktığını gördüm. Bazı insanlar tüm bakış açıları kimlik ekseninde oluşabiliyor.
Bölgede bayram havası var. Ateşin düştüğü bir bölge olarak hangi kesimden olursa olsun herkeste coşkulu bir bayram havası var. Acıları en fazla çeken bölge insanları barışa susamış durumda. Burada çözüm süreci sonuna kadar destekleniyor. Herkes memnuniyetini ifade ediyor. Bu sürecin hayırla tamamlanması talebi her yerde dile getiriliyor.
Bölgedeki tepkilerden önce şunu ifade edeyim. Başbakanla yapılan toplantıda, akillere yönelik gelen tepkileri bütün gruplar değerlendirildi. Ortaya şu çıktı: tepkiler organize şekilde 15-20 kişi tarafından örgütleniyor. Ve çözüme karşı olmaktan çok salt tepki amaçlı. Ama toplumun genelinde olumlu bir hava var. Hırçın tepkiler sürece desteği daha da güçlendiriyor. Karşı çıkanlar herhangi bir alternatif çözüm önerisi de sunamamaktadırlar. Protestolar çözüm sürecine destek verenlerin hem kararlılığını artırmakta hem de tabanını genişletmektedir. Diğer deyişle protestolar karşı çıkanlara güç kazandırmamakta tam tersine güç kaybettirmektedir.
Verimli bir toplantı oldu. Başbakan toplantıya katılan bütün akil insanların değerlendirmelerini dinledi. Notlar aldı. Kendisi herhangi bir açıklama yapmadı.
Akil insanlar çalışmasına ne denli önem verdiğini gözlemlemiş olduk. Başbakan sabırla tam 7 saat boyunca akil insanları dinledi ve notlar aldı.
Nihai raporumuzda sayısal veriler (toplantı sayısı, katılımcı sayısı vb.), kullandığımız yöntem ve araçlarla ilgili bilgiler, akil insanların toplantılarda verdiği mesajlar, heyet üyelerinin gözlemleri, çözüm süreciyle ilgili tespitler ve gelen taleplerin dökümü, taleplerle ilgili heyet üyelerinin değerlendirmeleri yer alacak. Ara raporda herhangi bir değerlendirme olmadı ama nihai raporda değerlendirmeler ve öneriler de olacak.
İç ve dış dinamikler Türkiye'yi çözüme zorluyor. Türkiye artık değişiyor. 20. yüzyılın biriken sorunlarıyla uğraşmayı bir kenara bırakıp, sıçrama yaparak 21. yüzyılın vizyoner perspektifiyle büyümek ve küresel aktör olmak istiyor. Bu talepleri ve tabandan gelen değişim sürecini iyi okuyan siyasiler süreci yöneterek tarihe geçecekler, dışında kalanlar ise tarih olup unutulacaklar. En son saygın bir araştırma kurumunun araştırmasına göre çözüm sürecine destek oranı yüzde 81,3. AK Parti'nin oyu yüzde 50'lerde iken geriye kalan yüzde 30'u iyi değerlendirmek gerekiyor. Muhalefet partilerinin yönetimine rağmen o partilerin tabanı da çözüm sürecini destekliyor. Bu da çözüm sürecinin siyasi partileri nasıl etkileyeceğini çok bariz bir şekilde ortaya koyuyor.
Mevcut şartlara göre yeni anayasa belki yapılamayacak ama hiç olmazsa bir geçiş anayasası olabilir. Böyle bir anayasa eski Türkiye'nin son anayasası olacaktır. Bu anayasada dahi; vatandaşlık, ana dille yaşama, inanç ve vicdan özgürlüğü ve adem-i merkeziyetçilik/ulusal üstü ve yerel düzeyde dikey erk dağılımı konuları toplumsal taleplere uygun bir bakış açısıyla düzenlenmelidir. Ükemizin önünü tıkayan sorunların çözümüne imkân sağlayacak şekilde eşit haklı ve karar alma sürecine katılımcı yurttaşlığa dayanan düzenlemelere mutlak surette yer verilmelidir. Geçiş dönemi dense dahi yapılacak anayasada asla değiştirilmez maddeler olmamalı, darbeci anayasal zihniyet tümden tasfiye edilmelidir.
Geçtiğimiz günlerde Gaziantep'te bir çalıştay gerçekleştirdik. Toplumun her kesiminden insanlar katıldı. Tespitlerden en önemlisi şuydu: maalesef Ankara'daki süreç yeni bir anayasa çalışması değil. Bütün katılımcılar Ankara'daki anayasa revizyon çalışmalarının Türkiye'nin sorunlarını çözmeyeceğini, yeni anayasanın şart olduğu vurgulandı. Aslında halk TBMM'yi yeni anayasa yapması konusunda görevlendirmiştir. Bundan hiç kimse kaçamaz. CHP ve MHP maalesef yeni anayasa değil mevcut anayasanın revizyonunu istiyor.
Öyle görünüyor. Onlar var olanın revize edilmesini istiyorlar. Oysa artık eski anayasa tamamen kaldırılmalı, vatandaşı tanımlayan devlet merkezli anayasa yerine devleti tanımlayan toplum merkezli yeni bir anayasa yapılmalı
Yeni anayasa yapım süreci aslında doğru bir yöntemle başlamıştı. 2012 yılının Nisan ayı sonuna kadar Meclis, toplum merkezli bir anayasa yapabilmek için gerekli girişimlerde bulunmuş, halktan görüşler alınmıştır. Ancak 1 Mayıs 2012 itibariyle bu olumlu süreç rafa kaldırılmıştır.
Uzlaşma Komisyonu aşamasında özellikle muhalefet partileri yeni bir anayasa yapmaktan çok eskinin revizyonu konusunda diretiyorlar. Şu ana kadar uzlaşma olamadığı gibi bundan sonra da uzlaşma sağlanamayacağı açıktır.
Bizim önerimiz: TBMM, Uzlaşma Komisyonu'nun başarısızlığını kabul edip, lağvetmelidir. Meclis genel kurulunda yeni anayasanın usul ve esasları konusunda görüşme açılmalıdır. Bu karar alındıktan sonra partiler anayasa taslaklarını sunar. Tartışmalar yapılır. Bu, bir yeni anayasa olacağı için oylama usulleri de meclis tüzüğüne göre belirlenir. Sonra oylanan ve kabul edilen taslak halkoyuna sunulur. Yeni anayasanın yasalaştırılmasına ilişkin kurallar mevcut pozitif kurallardan tamamen bağımsız olarak TBMM tarafından belirlenmeli ve her durumda halk oylamasıyla yürürlüğe sokulması kararlaştırılmalıdır. Sivil ve yeni anayasa ihtiyacının karşılanması için parti siyasetini aşan bir siyaset tercih edilmelidir.
Tunceli siyaseti çok yakından takip ediyor ve siyasi bilinç çok yüksek. Coşkulu bir halk toplantısı yapıldı. CHP yönetiminin tavrı eleştirildi. Kılıçdaroğlu'nun söylemleri ve hele Kamer Genç'in Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin hakkındaki çirkin ifadeleri eleştirildi. Bu yaklaşımların Tunceli'yi yansıtmayan yaklaşımlar olduğu dile getirildi. Dersimliler ilk defa Dersim'den bir başbakan çıkacak umuduyla Kılıçdaroğlu'na oy verdiklerini ama böyle devam ederse Dersim'e gelemeyecekleri ifade edildi. Halk buluşmasının Dersim için tarihi bir an olduğuna dikkat çekildi.
Alevi kesim süreci desteklemekle birlikte özellikle Cemevlerine ibadethane statüsü tanınmasıyla ilgili taleplerini dile getirdiler. Aleviler çözüm sürecini destekliyorlar ama kendileriyle ilgili taleplerini de her fırsatta ifade ediyorlar.