|

Nazmiye Yılmaz: Belki, kadın şüpheciliği avantajım olmuştur

Kanal 7 Haber'in patronu Nazmiye Yılmaz, detaycı olduğunu, çok eleştiren, yaptığı veya yapılan bir işe çok zor "tamam olmuş" diyen biri olduğunu söylüyor

Mehmet Gündem
00:00 - 12/03/2007 Monday
Güncelleme: 00:50 - 12/03/2007 Monday
Yeni Şafak
Nazmiye Yılmaz: Belki, kadın şüpheciliği avantajım
Nazmiye Yılmaz: Belki, kadın şüpheciliği avantajım

Orada neler oluyor?

Kanal 7 Haber son dönemlerde kendi kulvarında zirveyi zorluyor. Haberin patronu Nazmiye Yılmaz başta olmak üzere bütün ekip, özenle korudukları haber formatı, serinkanlı duruşu, haberi haber gibi veren üslubu, Erhan Çelik'in ekran yüzü ve Fehmi Koru'nun yorumuyla haber saatini bekliyorlar. Bu onlar için her gün tekrarlanan ve sarfedilen efor gittikçe artan bir maraton. Önce dünü yakalama, son bir deparla da dünü geçme mücadelesi. Zordur insanın kendisiyle yarışı. Çünkü orada sahici mazeret üretemezsiniz, yenildiğiniz her günün gecesi uzayıp gider de, siz gözlerinizi zor kırparsınız. Başkasını geçmek kolaydır, kendini geçmek zordur. Bilirsin potansiyelinin neye yettiğini ve yenildiğin, geride kaldığın her zaman bilirsin o potansiyeli ortaya çıkarmak için gereken çabayı göstermediğini. Kanal 7 Haber ekibi kendiyle yarışıyor, bu yarışın koçluğunu da Nazmiye Yılmaz yapıyor. Yılmaz, zor beğenen, sert eleştiren biri. Yarışı hiç bitirmiyor. Diyor ki; "Bugüne kadar 'Oh ya mükemmel iş çıkardık' diyemedim hiç. Bu konforu yaşayamadım, daha da kötüsü sanıyorum yaşatmıyorum da…" Nazmiye Yılmaz ile kendisini, haberi, Haber Saati'ni, bu meslekte başörtülü gazeteci olmanın ağırlığını, Kanal 7 ortamında bir kadının haberin patronu olmasını, bunun artı ve eksilerini konuştum. Ahmet Hakan sonrasını sordum. Nazmiye'yi kendini mesleğe adamış olarak görünce, orada neler oluyor dedim…


* * *


Uzun süredir Kanal 7'desin. Ahmet Hakan Sonrası Kanal 7 Haber'in patronu oldun. Yönettiğiniz haberler, son dönemlerde zirveye demirlemiş durumda. Nereden geldin buraya?

Mesleğe 1989'da Tercüman Gazetesi'nde başladım. 18 yıllık bir yoldan geliyorum.

Bu uzun yolculukta kimlerle çalıştınız, kimlerden etkilendiniz, neler kaptın?

Tercüman Gazetesi'ndeki 3 aylık zorunlu staj dönemiydi. İstihbaratta yaş ortalaması 35-40 olan deneyimli bir muhabir kadrosu vardı. Onlarla aynı atmosferi solumak bana iyi geldi. Ortaokuldan beri istediğim işi, ilk kez mutfağında test etmiş oldum. Orada "Tamam işte budur" dedim. Ardından gelen Günaydın Gazetesi benim için okul gibiydi. Geçtiğimiz yıllarda kaybettik, gazetenin Yazı işleri Müdürü Abdullah Aksak'tı. Çok iyi bir gazeteci aynı zamanda çok naif bir insandı. Gazeteciyseniz üstüne üstlük bir de yöneticiyseniz bu öyle, üzerinizde uzun soluklu taşıyabileceğiniz bir özellik değil. Ama şimdi anlıyorum ki Abdullah Bey istisnalardan biriydi. Ondan hem mesleki hem de insani olarak etkilendiğimi söyleyebilirim. Günaydın'dan sonra bir de İhlas Haber Ajansı dönemim var. Yani önce yazılı basın, iki yıl kadar ajans muhabirliği, daha sonra da televizyon geldi. Her dönemin bana farklı tecrübeler kazındırdığını düşünüyorum.

Tercüman ve Günaydın'da çalışırken de başörtülü müydün?

Evet, hep böyle çalıştım…

Kanal 7 Haber'de Ahmet Hakan öncesi ve sonrası diye bir ayrım var, bu ayrımı siz de yapıyor musunuz, Ahmet Hakan dönemini nasıl değerlendiriyorsun?

Böyle bir ayrım söz konusu değil. Kurulduğu ilk günden bu yana haber merkezindeyim. Şunu çok açık söyleyebilirim; haber algımız, anlayışımız, hatta dilimiz hiç değişmedi, nasıl başladıysak öyle devam ediyoruz. Değişen tek şey ekran yüzlerimiz oldu.

Ahmet Hakan ne kattı habere?

Ahmet Hakan çok iyi bir ekran yüzü. Ayrıca televizyon dünyasının en iyi soru soran birkaç gazetecisinden biri. Benim en önemsediğim özelliği budur. Ekranda çok doğal, bu da onun ekran sempatisini arttırıyor.

Kanalda Ahmet Hakan sonrası nasıl bir süreç yaşandı?

Ahmet Hakan varken haber dairesi başkan yardımcısıydım ama haber merkezinin idaresi bana aitti. Kurumsal olarak 13 yıl boyunca böyle bir görev dağılımı yapılmıştı bizim için. Bu yüzden süreçte yönetsel veya içerik anlamında herhangi bir değişim yaşamadık.

Kanal 7 Haber'in ne zaman patronu oldun?

Patron kelimesini sevmiyorum ama… 14 yıldır buradayım. Muhabir olarak başladım, 13 yılı yönetici olarak geçti. Haber müdür yardımcısı, haber müdürü, haber dairesi başkan yardımcısı ve 3 yıldır da haber dairesi başkanı olarak çalışıyorum. Titrim değişti ama yetki ve sorumluluk tanımım 13 yıl önce ne ise o. O zaman da haber merkezini yönetiyordum, şimdi de.

Bu koltuğa otururken endişeleriniz neydi?

Görev tanımım değişmediği için endişe duymamı gerektirecek bir durum yoktu.

Nedir seni motive eden?

Bunu heyecan ve istek kelimesi ile anlatabilirim. Size komik gelebilir ama ben evden hâlâ her gün üniversite sınavına giriyormuş gibi heyecanla hatta biraz panik çıkıyorum. Sabah işe 5 dakika geç kalsam kendimi kötü hissediyorum. Muhabirken veya şimdi… yıllardır çok da değişen bir şey yok yani.

Kadın olarak muhafazakar bir kanalda yöneticilik yapmanın artı ve eksileri elbette vardır. Bu anlamda neler yaşadın?

Şaşıracaksınız ama çok samimi söylüyorum, negatif bir durum hiç yaşamadım. Şanslıyım çünkü Genel Müdürümüz Zekeriya Karaman ve Genel Yayın Yönetmenimiz Mustafa Çelik cinsiyet ayrımcılığı yapmadılar. Sadece benim değil, tüm çalışanlar için geçerli bu. Erkek ağırlıklı haber merkezinde beni bu koltuğa onlar oturttu. Üstelik 13 yıl öncesinin şartlarından bahsediyoruz. Medyanın genel fotoğrafına ve kadın haber yöneticisi sayısına bakarsanız bunun ne kadar değerli bir tutum olduğunu anlarsınız. Diğer gruplarda çalışan hemcinslerimden daha şanslı görüyorum kendimi. Neden kadın haber yöneticisi yok denecek kadar az. Bence diğer medya patronları da kuruluşlarına bakmalı. Kanal 7'de cinsiyetiniz, kılığınız kıyafetiniz, dünya görüşünüz hiç önemli değil. Tüm çalışanlar için şartlar aynı. Konumunuzu sadece mesleki yeterliliğiniz belirliyor. Bir çalışan başka ne isteyebilir ki.

Sana karşı gelenekten beslenen bir erkek direnişi hiç mi olmadı?

Haber merkezinde mi?...

Evet…

Hayır olmadı, olduysa da ben bugüne kadar hiç hissetmedim.



Yönetici olarak hemcinslerine karşı nasılsın, sert mi, toleranslı mı? Nasıl yansıyor bilemem ama ben çalışırken nasıl cinsiyetimi hiç hatırlamıyorsam, ekibimi de kadın-erkek diye ayırmıyorum. Sertliğe gelince öyle bağıran çağıran bir yönetici değilim ama özellikle stresli anlarda, çekilmez olduğumu biliyorum. Çevremdekilerin mimiklerini görünce nasıl negatif bir elektrik yaydığımın farkına varıyorum. Laf aramızda bana iyi katlanıyorlar. Detaycıyım, çok eleştiren biriyim, yaptığım veya yapılan bir işe çok zor "tamam olmuş" diyebiliyorum. Haber müdürleri zaman zaman "Hiç bir şeyi beğenmiyorsunuz ama" diye serzenişte bulunmuyor değiller. Ortada sorun yoksa bu kez "Acaba daha iyisini yapabilir miydik" demekten kendimi alamıyorum. Bugüne kadar "Oh ya mükemmel iş çıkardık" diyemedim hiç. Bu konforu yaşayamadım, daha da kötüsü sanıyorum yaşatmıyorum da.

Habere yeni bir tarz getirdiğini düşünüyor musun?

Haberin yeni bir tarza ihtiyacı yok ki. Seçkinizi adam gibi yapın, haberi eli ayağı düzgün, sulandırmadan verin yeter. Reyting kaygısıyla ortaya çıkan tarz arayışlarının, televizyon haberciliğini nereye götürdüğü ortada. Haberin yeni bir tarza değil, ciddiyetle ve manipüle edilmeden alıcısına ulaştırılmaya ihtiyacı var.

AK Parti iktidarının sevmeyeceği haberleri girmekte sıkıntı çektiğiniz olduğunda ne yapıyorsun, oto sansür mü?

Böyle bir durum hiç olmadı. Haber neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz. İktidar veya muhalefet farketmiyor. Hak eden hak ettiği ölçüde bültende kendine yer buluyor. Önemli olan niyetiniz. Eğer art niyetli değilseniz ve en önemlisi yaptığınız olumsuz haberin nedenlerini ortaya koyabiliyorsanız oto sansüre falan gerek kalmıyor. Şanslıyım, haber merkezi bana emanet edildi ve daha da önemlisi özgür bir çalışma ortamı sunuldu.

Ne tür haberlerde zorlanıyorsun?

Duygusal anlamda soruyorsanız beni en çok dramatik insan öyküleri etkiliyor. Özellikle yaşlılar ve çocuklara dayanamıyorum. Her gün onlarca bu tür haber geliyor masaya. Mesela geçtiğimiz ay Mardin'den bir haber vardı. Özürlü torununu leğenle her gün okula taşıyan ninenin haberi. Görüntü öyle hüzün vericiydi, nine o kadar vakur görünüyordu ki anlatamam. Çok etkilendim o haberden. Nine ile torunun karne günü birbirlerine sarılarak gözyaşı döktüğü kareler hafızama kazındı, unutamıyorum.

Kurum içi dengeleri gözetmek kolay mı?

Kanal 7 kurumsallaşma sürecini yıllar önce tamamladı. Genel müdürden kapıdaki güvenliğe kadar herkesin çok net görev tanımı, yetki ve sorumlulukları belli. Kimsenin denge gözetmek gibi bir sorunu yok. Ama herkesin yetki ve sorumluluklarını yerine getirme zorunluluğu var.

Habere bakışta kadın olmanın avantajları var mı?

Söylediğim gibi ben çalışırken cinsiyetimi hiç hatırlamıyorum. Dolayısıyla bir avantaj var mıdır, doğru cevap veremeyebilirim. Genel anlamda kadınların daha şüpheci ve ayrıntıcı olduklarını düşünüyorum. Bu habere bir renk, artı bir katma değer olarak dönüyor olabilir. Belki bir parça da empati konusunda erkeklerden daha iyiyiz. Bu da bir avantaj olabilir.

Haberin okunması, algılanması ve nüansları cinsiyete göre farklılık oluşturuyor mu, tecrüben bu konuda ne diyor?

Kadın izleyici ve erkek izleyicinin beğenisinin kesiştiği ve ayrıştığı haberler var. Siyaset, ekonomi ve dış haberlerin alıcısı daha çok erkekler. Kadınlar, bünyesinde duygusal veya dramatik öğeler besleyen insan öykülerine, yaşam haberlerine ilgi gösteriyor. Ama ortada çok önemli, gündemi sarsacak bir gelişme varsa siyaset, dış haber, aktüel fark etmiyor. O habere herkes eşit ilgi gösteriyor.

Erkekleri de yönetmek feminen duygular oluşturuyor mu?

Feminist değilim, söylediğim gibi çalışırken ne kendi cinsiyetimin ne de çalışanlarınkinin ayırdında oluyorum.



Niye ekranda gözükmüyorsun?

Hiç düşünmedim, Allah korusun... Teyp, kamera, fotoğraf makinesi görünce ürkerim. Sanıyorum fobilerim var.

Kanal 7 Haber'in son dönemde yakaladığı başarıyı neye bağlıyorsun?

Sadece haber vermemize. İzleyici Kanal 7 Haber'i seçtiğinde "Bugün Türkiye'de ve dünyada neler oldu" sorusunun cevabını alıyor, yani bu en temel sorunun cevabını buluyor. Haberi dolambaçlı yollara sapmadan, sulandırmadan veriyoruz, özenli bir dil kullanıyoruz.

Özellikle belirtmeliyim bir başarıdan söz edeceksek bunda en büyük pay muhabir ve kameraman arkadaşlarıma ait. Onlar arazide özveriyle çalışıp, çok iyi iş çıkarıyorlar ve daha da önemlisi her gün kendilerini aşmaya çalışıyorlar. Haber yönetimindeki uyum da başarıya ciddi katkı sağlıyor. Ekran yüzümüz Erhan Çelik hazırlanan bülteni çok başarılı sunuyor. Arazi tecrübesi ona ekranda ciddi katma değer sağlıyor.

Fehmi Koru'nun bu başarıda etkisi nedir?

Fehmi Koru çok usta bir gazeteci. Deneyimini her akşam öyle güzel konuşturuyor ki. Gündemin en sıcak, çoğu zaman yoruma muhtaç gelişmeleri, onun çapraz, derinlikli, farklı bakışı ile daha doyurucu hale geliyor. Televizyon dili de en az yazı dili kadar kıvrak ve etkileyici. Bence Haber Saati izleyicisinde tiryakilik oluşturdu.

Senin haber felsefen nedir?

Bizim için en önemli nokta haberin doğruluğu. İzleyici ile aramızda oluşan ciddi bir güven bağı var. Ne olursa olsun izleyiciye sanal değil, gerçek bülten sunuyoruz. Bu soruyu 10 yıl önce sorsaydınız "İşte bu kadar" derdim. Ama şimdi aynı zamanda "haberi haber gibi, gereklerini yerine getirerek vermek" deme ihtiyacı duyuyorum.

Başörtüsü mesleğe engel mi?

Mesleki yeterliliğinizdir önemli olan, kostümünüz değil. Ama diyelim bir gazeteci üniversite binasındaki habere, başörtüsü yüzünden ulaşamıyorsa burada engel başörtüsü değil uygulanan yasaktır. Haber merkezinde çok başarılı başörtülü muhabir arkadaşlarım var. İçlerinden bazıları tek kişilik ordu gibi. Bir haber merkezinde sırf başörtüsü yüzünden çalışamayacaklarsa, bu onların kaybı değildir.

Nedir başörtülü olarak çekilen sıkıntılar?

Ben sıkıntı yaşamıyorum ama arazide çalışan başörtülü gazetecilerin karşılarına çıkan bir "kamusal alan duvarı" var. Bence mesleki yeterliliğe ve isteğe sahipseniz, adını ne derseniz deyin yasak veya sıkıntı, hiçbir şey başarıya engel olamaz.

Yapmak isteyip de başörtüsü nedeniyle yapamadığın ne var?

Hiçbir şey. Tam da istediğim işi yapıyorum.

Akreditasyona nasıl bakıyorsun?

Anlamsız. Bu ortamda akredite olmamayı daha itibarlı buluyorum, mesleki açıdan hiçbir eksiklik hissetmiyorum, bizi bir yerlere almıyorlar diye.



17 years ago