|

Online gençlikle diyalog şart

Gezi Parkı eylemlerini değerlendiren ünlü psikiyatrist Prof. Dr. Erol Göka, 'özgürlük talebiyle meydanlara çıkan, iyi eğitim görmüş' diye tarif ettiği 'online gençlik'le hükümetin diyalog kurması gerektiğini söyledi.

Burcu Bulut
00:00 - 9/06/2013 Pazar
Güncelleme: 18:34 - 8/06/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
Online  gençlikle  diyalog  şart
Online gençlikle diyalog şart

Gezi Parkı olayları tüm Türkiye'nin gündemine oturmuş durumda. Gösteriler, göstericilerden derken bir de onların psikolojisini anlamak istedik. Konuyu 'Türklerin Psikolojisi' kitabıyla toplum psikolojisini en iyi şekilde anlatan Kürt sorununu çözmek için oluşturulan 63 kişilik Akil Adam'lar heyetinde yer alan Psikiyatrist Prof. Dr. Erol Göka'ya sorduk. Marjinallerin gösterilere çöreklendiğini söyleyen Göka, 'online gençlik' diye nitelediği AK Parti'den başka iktidar görmemiş 18 yaş altı bir gençlikle doğru bir şekilde diyaloga geçmenin önemine de dikkat çekti. Prof. Göka'nın Yeni Şafak'a özel açıklamaları şöyle:

MARJİNAL GRUPLAR GÖSTERİLERE ÇÖREKLENDİ
Gezi parkı gösterileri barışçı bir şekilde giderken sorun yoktu. Sonradan 'marjinal' diye tabir edilen bir kısımın devreye girdiği ve sürecin bambaşka bir boyut kazandığı iddia edildi. Öyle mi oldu gerçekten de?

Öncelikle söylemeliyim ki, gösterilerin büyük ölçüde 'laik kimlik' dediğim toplumsal bir karşılığı olan bir kesime yaslandığı, iyi eğitim görmüş, yurt-dışını tanıyan, yabancı dil bilen bir takım elitlerin destek verdiğini ve 'online gençlik' dediğim AK Parti'den başka iktidar görmemiş 18 yaş altı bir gençlikten enerji aldığını düşünüyorum. Öncelikle bunu kaydedelim ve evet haklısınız, marjinaller diyebileceğimiz değer ve yaşama tarzı olarak toplumdan çok farklılaşmış bir kesim gösterilere çöreklendi, vandalizmden de bunların sorumlu olduklarını sanıyorum.

Olağan, normal yaşamda insanlar parklarda, sokaklarda, meydanlarda geçirmezler hayatlarını. Gösteriler boyunca özellikle, hafta sonları ve mesai sonrası zamanlarda pek rastlanmayacak bir durum ortaya çıktı; bazı insanların hayatlarında sokak önemli olmaya, 'eylem' adını verdikleri faaliyetler yapılmaya başlandı. Gösterilere katılan ve marjinal olmayan insanların hayatlarında çok istisnai olan bu durum, marjinaller için neredeyse kuraldı; onlar zaten olağan-olmayan koşullarda yaşıyorlardı, sokak hiç de yabancıları değildi. Sıradan insanların hayatlarındaki bu geçici hal, aslında marjinallerin evlerine bir süreliğine konuk gitmek gibiydi. Sokakların, evin dışının sahibi marjinellerdi. Yani marjinallerin eylem için oralara sızmalarından bahsetmek daha doğru gibi... Bilmediğiniz mekanlarda o kadar kalınca, bir süre sonra ev sahiplerinin düdüğünün ötmeye başlaması doğaldır…

LAİK KİMLİK DERKEN DEĞERLERDEN YOLA ÇIKIYORUZ
Göstericilerin laik kimlik denilen toplumsal bir kesime yaslandığını söylüyorsunuz yani…

'Laik kimlik' derken bu kimliğin içinde gördüğümüz insanlarla ilgili teolojik bir tanım yapmıyoruz, onların yaşama tarzlarından ve değerlerinden yola çıkıyoruz. 'Laik kimlik' derken, sonradan toplumsal yaşamımıza dâhil olmuş batılı bir yaşama tarzının etkisiyle toplumun diğer kesimlerinden farklılaşmış, buna uygun bir yaşama tarzı ve yeni değerler manzumesi ortaya çıkarmış insanlarımızı kast ediyoruz. Gezi parkı merkezli olay ve eylemlerin toplumsal zeminini, özellikle bu kesimin oluşturduğunu düşünüyoruz. Bu kesim içinde Ak Parti icraatlarını kalkınma, demokratikleşme, çözüm süreci gibi konularda doğru bulanlar, onaylayanlar olmakla birlikte esasen yaşama tarzlarına müdahalede bulunulduğu ya da eninde sonunda bulunulacağı gibi bir inanç ve şüphe vardır. Hükümet, birçok kez samimiyetle kimsenin yaşama tarzına karışmayacaklarını ifade etmiş olmasına rağmen, onların bu şüphelerini gidermeyi başaramadı.

EYLEMCİLER ARASINDA ELİT DENEBİLECEK KESİM DE VAR
Gezi Parkı eylemcilerinin özellikleriyle ilgili başka ne diyebilirsiniz?

Gezi parkı eylemcileriyle ilgili göze çarpan bir diğer husus eğitim düzeyleri göz önünde bulundurulduğunda onların içinde elit diyebileceğimiz 'yetişmiş' insanların önemli bir öbek oluşturdukları. Hükümetin laik yaşama tarzını ortadan kaldıracağı şeklinde bir algı yaratılması, ülkemizin dünyaya açılan yüzlerinden birisi olan bu elit kesim üzerinde de hatırı sayılır bir etki oluşturmuş görünüyor. Gezi parkı olaylarında bu insanların yer alması, olayın olumsuz bir biçimde dış dünyaya aktarılmasına yol açmasının yanı sıra, 'ulusalcı'ların ve meclis muhalefetinin eyleme sahip çıkmasının da önüne geçiyor; gerçekten de bu insanların onlarla hiçbir ilişkisi yok. Ayrıca yaşı 18'in altında olan gençlerin bu olaylar dizisindeki enerjileri ve katalizör rolleri dikkatlerden kaçmamaktadır. Enformasyon teknolojilerinin, online dünyanın, internet oyunlarının ve sosyal medyanın kucağında büyüyen bu genç insanların dünyalarını anlamak için akademideki bilginin yetersiz olduğunu itiraf etmeliyiz.

'Öfke kardeşliği' söz konusu
Sizin de belirttiğiniz gibi eylemcilerin geniş bir yelpazesi vardı. Bu geniş yelpazenin dayanışmasının neye dayandığını düşünüyorsunuz?

Başlangıçta Başbakan'ın 'otoriter'liği iddiasının altında tüm Ak Parti hükümetlerine karşı birikmiş bir öfkenin payı olduğunu görüyorduk, adeta bir 'öfke kardeşliği' söz konusuydu. Ama giderek tüm dayanışmacı dikkatler 'Başbakan'a karşı olmak' esasına göre işliyor. Bu hedef küçültme ve dayanışma cephesini genişletme, siyasi bir aklın devreye girdiğini, olayların dayandığı toplumsal psikolojinin sırtına basarak birilerinin güç devşirmeye çalıştığını gösteriyor.

Alkol kısıtlaması korkularını artırdı
Neden başaramadı peki?

Özellikle alkol kısıtlamasıyla ilgili hukuki düzenlemeler, tamamen batılı örneklere uygun olduğu halde, bu kesimin şüphelerinin doruğa çıkmasına neden olmuş, hükümetin eninde sonunda alkolü yasaklayacağı, giderek kılık kıyafete de el koyacağı gibi zaten nüve halinde bu kesimde var olan sağlıksız bir korkunun pörtlemesine vesile oldu. Daha önce ortak bir siyasi tavırda birleşemeyen bu kesimleri Gezi parkı olayları, önce 'ağaç' gibi nötr bir simgenin, ardından (otoriteye) duyulan tepkinin altında buluşma imkanı sağladı. Cumhuriyet mitingleri de laik kimliğe yaslanıyordu ama orada mağlubiyet psikolojisi ve ulusalcılık egemendi. Oysa Gezi parkı olaylarına laik kimliği taşıyan, Cumhuriyet mitinglerine katılmayan diğer laik kimlik sahipleri de destek verdiler.

Marjinallik tam olarak nedir?

Marjinallik toplumun çeperlerinde kalmış, herhangi bir toplumsal kesimde yer almayan kişi ve grupları tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Peki neresidir toplumun çeperleri? Nereden baktığınıza bağlı. Ekonomik bakımdan kimi zaman çok yoksullar kimi zaman çok zenginler marjinal olabilir mesela.

q Peki marjinallik ile borderline (dengesizlik-kişilik bozukluğu) kişilik arasında ne fark var?

'Borderline kişilik' dediğimizde kimlik algısı, duygu ve düşüncelerinde kararlılık sağlayamayan, zaman zaman gerçeklikten kopabilen, toplumsal değerlere uygun olmayan davranışlar gösterebilen bir kişilik organizasyonunu kast ederiz. Psikolojik problemleri olan insanların zaman içinde gerek ekonomik gerek değer sistemi olarak toplumun çeperlerine doğru sürüklenecekleri ihtimali bulunduğu da doğrudur. Fakat yine de her borderline kişiliğin toplumun marjlarına sürükleneceğini, her marjinalin psikolojik bir problemi olduğunu söylemek bilimsel değildir.

Komplolar deşifre edilmeli
Peki şu an bir basınç olduğunu düşünüyor musunuz? Düdüklü patlar mı? Ne yapmak lazım?

Olayların başlangıcında olan patlamanın en güçlü patlama olduğunu ama yatışacağını hem tahmin ediyor, hem umuyorum. Eğer var olduğu en yetkili ağızlardan söylenen komplolar daha iyi ortaya konabilirse, provokatörler deşifre edilebilirse olayların daha da büyümesi engellenecektir. Çözüm süreci gibi oldukça riskli bir siyasi projeyi bile göze alabilmiş bir iktidarın tez zamanda bu gösterileri doğru yorumlayarak, gerekirse Taksim projesi gibi konuları müzakereye açarak, kimlik meselelerine daha duyarlı yaklaşarak çözme iradesi göstereceğini düşünüyorum.

İKNA SÜREÇLERİNE ÖZEN

Yine aynı şekilde gençlere en fazla hizmet sunan bırakın seçmeyi, seçilme hakkı konusunda bile imkanlar vermeye çalışan hükümetin bu online gençlikle de eninde sonunda bir diyalog kurabileceğini sanıyorum. AK Parti hizmete dönük büyük icraatlar yapılırken ikna süreçlerine biraz daha özen göstermek gerekiyor. 'Online genç'leri bilmiyoruz dedim ama gençler için kimlik kazanmanın ne kadar önemli olduğunu göz önünde tutuğumuzda 'Gençleri asla küçümsememeli, küçük düşürmemeli ve kişiliklerini basite almamalı, tehdit etmemeli, iyi örnek olmalıyız' şeklindeki ana yaklaşım ilkelerinin hala geçerli olduğunu belirtmek durumundayım.

Amaçlanan Erdoğan'sız bir Türkiye

Siz bir psikiyatrist olarak mesajın içeriği ile ilgili ne diyeceksiniz?

İlk günlerde 'Ak Parti hükümetinin yaşama tarzlarımıza karışma ihtimaline karşı feryat ediyoruz denilirken, tablo giderek 'Başbakansız Türkiye' arayışına doğru döndürülmeye, bu talep biricik mesaj haline getirilmeye çalışılıyor. Gerek Sayın Cumhurbaşkanı'nın gerekse hükümet yetkililerinin, olayların başlangıcındaki mesajı doğru okuduklarını söyleyebilirim ama eylemciler her nedense dikkatlerini Sayın Başbakan'a çevirmiş durumda olduklarından başlangıçtaki mesajın anlaşılmış olması da artık bir işe yaramıyor. Sayın Başbakan'ın başlangıçtaki ve sonrasındaki mesajları gayet net algıladığını, olayların ne yöne evrileceğini tahmin ettiğini ve haklı olarak işin siyasi ve ideolojik boyutlarıyla daha çok meşgul olduğunu söyleyebilirim.

Teşhisiniz nedir? Nasıl bir tedavi öneriyorsunuz?

Mağlubiyet psikolojisine ilave olmuş kimlik yaralanması ve bunlara eklenmiş çarpık bir yaşama tarzlarının tehdit altında olduğu algısı ve henüz içeriğini tam anlayamadığımız online gençlik kalkışması… Çare ise, düzgün ve kararlı siyasi tavır, müzakere ve şefkat dili… Bunları bir arada uygulayabilmek oldukça zor biliyorum, o yüzden asıl çare bunları başarabilecek bir liderlik…


11 yıl önce