|

Osmanlı'nın Arjantin'e attığı 'Turco' imzası

Son dönemdeki kapitalizm karşıtı seçilmiş yönetimler, sosyalist devrimler ile zulme karşı duran liderleriyle Doğu insanlarıyla gönül ve fikir yakınlaşması yaşayan Latin Amerika ülkelerinde neler oluyor? Bu toprakların gündemi neden önce futbol? Türkler için ne düşünüyorlar, Ortadoğululara neden 'Turco' diyorlar? Sernur Yassıkaya bu toprakları yıllardır karış karış dolaşan 'futbol kadını' Aslı Pelit ile konuştu.

Sernur Yassıkaya / Yenisafak.com.tr
00:00 - 8/10/2012 Pazartesi
Güncelleme: 18:07 - 8/10/2012 Pazartesi
Yeni Şafak
Osmanlı'nın Arjantin'e attığı 'Turco' imzası
Osmanlı'nın Arjantin'e attığı 'Turco' imzası

Ünlü Latin Amerikalı yazar Eduardo Galeano kendisini 'iyi futbol dilencisi' olarak tarif eder. Gazeteci-Yazar Aslı Pelit (@brefootcontessa) de hem uzun yıllardır Arjantin'de sürdürdüğü yaşamı hem de futbola olan sevdası ile bu tanımı hak edenlerden. Kendisiyle Latin Amerika ve futbol üzerine kısa ama doyurucu bir söyleşi yaptık.

Uzun yıllardır Latin Amerika'dasınız, bu kıtayı nasıl bir çerçeve içinde anlamalıyız?

Latin Amerika dünyanın en eski uygarlıklarını barındırmış, ardından yaklaşık 500 yıl boyunca Avrupa'nın kolonisi olarak varlığını sürdürmüş ve son 150 -200 yıldır bağımsız devletler haline gelmiş, bir yandan çok genç bir yandan da bir o kadar eski bir kıta. Bu zengin doku ve kültür onları bazı bakımlardan biz Türklere çok benzetiyor. Ekonomik anlamda ise başta Brezilya olmak üzere şu anda dünyada en hızlı ve çabuk gelişen ülkelerini barındırıyor. Doğal kaynaklar zengin, özellikle herkesin peşinde olduğu su bu Kıta'nın daha da önemli bir hale gelmesine sebep oldu.


Dünya'nın adeta arka bahçesi muamelesi gören Latin Amerika'da 2000'li yıllarla sol hareketlerin yükselmesini ve iktidara gelmesini neye bağlıyorsunuz ve sizce Latin Amerika'yı nasıl bir gelecek bekliyor?

Bu terim daha çok 'Amerika'nın Arka Bahçesi'dir aslında, çünkü Latin Amerika ülkeleri İspanya'dan bağımsızlıklarını kazandıktan hemen sonra ABD'nin bu kıtayı kontrol edebilmek için hazırladığı Monroe Doktrini ve takiben imzalanan Platt Anlaşmaları ile yaklaşık yüz yıl boyunca bir çok ülkeyi bir neo-koloni olarak dış ve iç islerine karışmak suretiyle idare etti diyebiliriz. Özellikle 60'lı ve 70li yıllarda Güney Amerika'da solun yok edilmesi için yapılan sistematik faşist oluşumlar sonucunda da o günlerde umutla bakılan sosyalist devletler ve bir jenerasyon darbelerle yok edilmişti. 80'li ve 90'lı yıllarda oldukça tek düze ve uzun süreli baskı sonrası yaşanması normal karşılanabilecek, apolitik insanlarla dolu bu ülkeler, ikibinli yılların başında özellikle ekonomik sebeplerden dolayı sağ görüşlü hükümetlere karşı güçlenen sol görüşlü muhalefet partilerinin demokratik seçimlerle başa geçmesi, ABD'nin kıtaya uygulamaya çalıştığı FTAA (Free Trade Agreement of the Americas) a karşı başlayan direnişin toplumun neredeyse tüm kesimlerinden destek görmesi sayesinde sol bir kez daha Latin Amerika'da güçlendi. Bazı örnekler dışında bu sol görüşlü hükümetler ekonomik gücü ellerinden tutan endüstriayilistlerle işbirliği yolunu seçerek (Brezilya) çok da başarılı oldular.

Arjantin'de bütün Ortadoğululara 'Turco' diyorlar

Arjantin'de ikamet ediyorsunuz. Arjantin genelde Türkiye'ye benzetilir ve Osmanlı bakiyesi özellikle Ermeniler orada yaşıyor. Benzerliklerimiz ve farklılıklarımız nedir?

Osmanlı'nın son günleri, Birinci Dünya Savaşı öncesi ellerinde Türk pasaportları ile imparatorluğun dört bir yanından yeni dünyaya göç edenlerin sayısı fazla, bunların bir çoğu da İtalya üzerinden Arjantin'e gelmişler, o yüzden de bütün Ortadoğululara Arjantin'de 'Turco' diyorlar. Bunun dışında gelen göçmenlerin çoğu İtalyan ve İspanyol, tahmin edersiniz ki bu Akdenizlilik bugün bile bana kendimi evimde hissettiriyor. Aile yapısı, arkadaşlık, dostluk, yardımlaşma, adeta Türkiye'de geçen çocukluğumdaki gibi! Bizim maalesef kaybettiğimiz birçok değeri hala ellerinde tutuyorlar. Orada yasayan Ermeni ailelerin bana gösterdikleri ev sahipliği, yardımlaşma ise kelimelerle anlatılamazdı, daha ilk ziyaretimden beri İstanbul'dan yıllarca önce Arjantin'e göç eden aile dostlarımız zor günlerde beni hiç yalnız bırakmadılar.


Sizin Futbola olan yakın ilginiz malum, Arjantin ve elbette Latin Amerika denince futboldan bahsetmemek olmaz. O coğrafya'da futbolun ruhunu ve toplumla ilişkisini nasıl tanımlarsınız?

Futbolsuz bir hayat düşünemiyorum orada! Her şey futbolla bağlantılı! Yemek, politika, aşk.. Aklınıza ne gelirse bir şekilde içinde futbol oluyor. Aileler kurulurken bile takımlara göre seçilen eşler olduğunu biliyoruz, düşünün artık!


Latin Amerika'da izlenmesini tavsiye edeceğiniz futbol müsabakaları diye sorsam?

Boca Juniors-River Plate

Flamengo-FLuminense

Racing-Independiente

Corinthians-Palmeiras?

O kadar çok maç var ki gidilmesi gereken büyüklü küçüklü, benim tavsiyem eğer maça gidebiliyorsanız mutlaka gidin, ne maçı olduğu önemli değil, atmosfer genelde hep çok çok güzeldir.

12 yıl önce