|

Özdemir Özok: İdeolojiden arınmış bir anayasa hazırladık

TBB başkanı Özdemir Özok; “82 Anayasası rant ve statüko nedeniyle korunuyor. Öyle bir anayasa yapalım ki artık Türkiye, ortak değerlerini tartışma konusu yapmasın. Birbirimize insan olarak bakmalıyız, öbür artılar ve eksiler senin artı ve eksilerindir. Bunun güvencesi çağdaş ve özgürlükçü bir anayasadır” diyor

Mehmet Gündem
00:00 - 12/11/2007 Pazartesi
Güncelleme: 00:29 - 12/11/2007 Pazartesi
Yeni Şafak
Özdemir Özok: İdeolojiden arınmış bir anayasa hazı
Özdemir Özok: İdeolojiden arınmış bir anayasa hazı

Tehlike nerede?

Yeni bir anayasa sürecinde, sahici bir tartışma bekleniyor bizden. Fakat ne iktidar ne de bu konuya duyarlı kesimler henüz ortak bir zemin oluşturamadılar. 25 yıldır da oluşturabilmiş değil. Çözüm isteyenlerin dağınıklığı, birbiriden habersizliğiyle, paylaşım kültürünün olmaması ve böylelikle güçlenen güvensizlik, her defasında statükoyu baskın kılıyor.

Bir kere daha deniyoruz, bir araya gelmeyi, kendi doğrularımızı ve ideolojilerimizi dayatmadan bu toplum için düşünmeyi, bizi bir yapan değerleri aşındırmadan ortak paydada buluşmayı. Kendini yok saymadan ve kendini dayatmadan düşünmek, tartışmak zorundayız. İdeolojik, kutsalları ve dokunulmazları çok olan değil, yaşayan, yaşatan bir anayasa lazım bize. Yenisini ortaya koyamazsak eskisine mahkûmiyetimiz devam edecek. 25 yılda onlarca değişiklik olmasına rağmen ruhu pek değişmiyor.

Şimdi yeni bir ruh lazım bize. Sözleşme ruhu, birbirini muteber görme ruhu, devleti toplumun hizmetine adama ruhu…

Tehlikeli olan düşünmek değil, düşünmemek-tartışmamak ve böylece statükonun çarklarına su taşımaktır.

Düşünenlerin her düşüncesine katılmasak da düşünce için gösterilen emek saygıya değerdir.

Yeni bir anayasa sürecinde sahici tartışma zemini arayan, ortaya tez koyan herkese de aynı saygı duyulmalı. Daha iyiyi bulmanın başka oylu yok.



82 Anayasası 25 yıldır tartışılıyor. 22 Temmuz sonrasında da yeni bir Anayasa hazırlığı gündemde. TBB de hazırladığı anayasa önerisini pembe bir kitapla sundu…

Türkiye'nin bir Anayasa sorunu var ama biz iyimseriz, olup bitene toz pembe bakıyoruz.

82 Anayasasının yetersizliği konusunda siyasiler, iktidarlar, sivil toplum, aydınlar hemfikir. Anayasa defalarca tadilata uğramış olmasına rağmen ruhu hala yaşıyor.

Hak ve özgürlükler bakımından bir yangın yerine dönen, binlerce insanın idama mahkum olduğu, on binlerin sakıncalı ilan edildiği, pek çok kişinin gözaltına alındığı, işkenceler gördüğü bir baskı rejiminden sonra kaleme alındı 82 Anayasası. Bu yangının ruhu 12 Eylül hukuku olarak anayasaya sindi. TBB 2-3 Ekim 1982'de olağanüstü genel kurul yapmış ve sadece 82 Anayasası gündemiyle toplanıp; bu Anayasanın topluma giydirilmiş bir deli gömleği olacağını, çağdaş değerlerle buluşmasını engelleyeceğini, ciddi sıkıntılar yaratacağını söyleyerek “hayır” çağrısı yapmıştı. Fakat yıllarımız o yangın ruhunun etkisinde geçti. 1995 ve 2001'de Anayasada kapsamlı değişiklikler yapıldı, bir ölçüde 82 ruhu sarsıldı. TBB de 1982 ve 2001'de Anayasa kurultayı yaptırmış ve bu konuya dikkat çekmişti.

Bu günkü taslak AKP'nin taslağına karşı mı?

Hayır, bizim ilk taslağımız 2001 yılında yapılmıştı, bu metin de onun güncellenmiş halidir. 2001'de ortada AKP hiç yoktu. İdeolojik ve siyasi bir çalışma değil bizimkisi… Dinin, laikliğin, Atatürkçülüğün birilerinin tekelinde olmadığını, insanların dinlerini de, laikliğini de, Atatürkçülüğü de, kendi kültürünü de rahatça yaşayabileceği bir toplumun olabileceğini düşündük. Bunun için illa silah alıp dağa mı çıkmak ya da dini ve Atatürkçülüğü kullanmak da gerekmiyor.

82 RUHUNU STATÜKO YAŞATIYOR

82 Anayasasında askerlerin katkısı kadar sivillerin de katkısı var…

Sivillerin etkisi daha çoktur.

Peki ne oldu da 25 yılda iktidarlar ve sivil toplum bir araya gelip yeni bir anayasa yapamadı?

Buna asker engel olmadı. Anayasayı değiştirelim diye ciddi bir çalışma da hiç olmadı zaten. Türkiye'de kimse kimseyi dinlemiyor aslında. Statükoyu korumak esas alınmış. Herkesin bu statükodan kendince bir rantı var. Yoksa 82 Anayasasını tümden değiştirmek için bir hareket olsaydı bütün sivil toplum örgütleri buna destek verirdi. 82 Anayasası tamamen statüko nedeniyle korunuyor.

Şimdi nereye doğru gidiyoruz?

İyimser bir yapım var ama bu dönemde karamsarım. Çünkü argümanlar değişti. Yani silahlar değişti, söylemler değişti. Belki iyi oldu. Biz sorunlarımızı insanca, hakça ve demokrasi içinde çözmek zorundayız ama bu kültürü, bu birikimi henüz yeterince yükseltemedik. Benim tek kaygım bu. Bir hesabı görmek için eskiden güç yetiyordu, ama artık güçlü olmak, haklı olmak, demokrat olmak mecburiyetindesin. Sorunu kendi kafanızdan çözemezsin. Karşındakini de dinlemek zorundasın. Ne Güneydoğu sorununu silahla, ne türban sorununu baskıyla çözemezsin. Türkiye'de dağınıklık, güvensizlik var ve bu bence en büyük sorun.

Renk mi değiştiriyorsunuz?

Hayır, ben pembeden vazgeçmedim, sadece zor olduğunu söylüyorum.

Hazırladığınız Anayasayı iktidarla paylaşma imkânınız oldu mu?

Olmadı. İktidar yanlış bir yol izledi, önce Ergun Özbudun ve arkadaşlarına bir metin hazırlattı, şimdi onun arkasında mı değil mi belli değil. İktidar kaçak güreşti.

İKTİDARIN METNİ YOK Kİ TARTIŞALIM

Adalet Bakanı, biz toplum Anayasa sürecini tartışsın istiyorduk, şimdi herkes bu tartışmaya katıldı, maksat hasıl oldu dedi.

Bence yanlış bu yöntem. Bir metinleri var mı belli değil.

İktidarın bir metni yoksa biz neyi tartışıyoruz?

Ben tartışmıyorum. Hiçbir yerde laikliği zayıflatacaklar, türbanı dayatıyorlar türü bir beyanatım olmadı. Çünkü ortada bir AKP metni yok ki yorum yapayım. Olmadığı halde tartışanlar oyuna geldi.

İktidarda kimi sivil toplum kurumlarına karşı bir güvensizlik mi var?

Öyle olduğu anlaşılıyor. Ama bu halk kimsenin hayal dahi edemeyeceği bir oyla sizi iktidara layık görmüş. Bizim AKP ideolojisiyle ilgili hiçbir önyargımız yok. Ama ortaya konulan eylem ve davranışlarda tutarsızlık gördüğümüzde bunu söylemek zorundayız. AKP eğer gerçek bir tartışma zemini oluşturabilse Türkiye'nin önemli sorunlarını rahat çözer.

AK Parti'nin içinde son derece enteresan isimler var.

Çok…

Mesela Zafer Üskül. 2001'de sizin anayasa komisyonunuzdaydı. 22 Temmuz sonrası açıklamalar 2001 taslağınızla örtüşüyordu. Fakat aniden Atatürk'ü Anayasadan çıkarmak isteyen biri haline getirildi. Zafer Hoca mı değişti, onu eleştirenler mi değişti?

Zafer Bey yıllardır belirli bir misyonu, çağdaş yaşam beklentisini sergileyen alanlarda mücadele verdi. Daha sonra dinsel motifi de olan AKP içinde yer alınca, sanki kamp değiştirmiş gibi algılandı ve bir refleks olarak, gittiği yerin sahiplerinin bile söyleyemeyeceğini söyleme gereği duydu.

Üskül'ün açıklamalarını siz de “Anayasadan Atatürk'ü silme” girişimi olarak mı gördünüz?

Bu ağır ithamı Zafer Hoca'ya reva göremem. Biliyorum ki, Zafer Hoca'nın kafasındaki ve yüreğindeki Atatürk algılaması birçok insandan daha derindir, daha saygındır… İnsan yıllardır karşı olduğu cepheye girdiği anda bir depresyon geçirebilir.

BİZ DE ATATÜRK'Ü KUTSAMADIK

2001 metninizle ilgili “TBB de Atatürk'ü Anayasadan çıkarmış” şeklinde haberler yapıldı. “Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan” ibaresi kaldırılmış. Atatürk ilke ve inkılaplarına gönderme yok.

2007'de de öyle.

Cumhurbaşkanı ve milletvekili yeminlerinde “Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma” kısmına yer verilmemiş. Bu Atatürk'ü Anayasadan çıkarmak anlamına gelmiyor mu?

Burada bir fark var, 2007'de Anayasanın başlangıç hükümleri metne dahil, 2001'de öyle değildi, yönlendiriciydi. Anayasa başlangıç hükümlerindeki ruh ve felsefeye göre şekillendirilir. Atatürk'ü her yerde söylemek yerine onun bize bıraktığı manevi mirası, akıl ve bilim ne diyor ona bakmak lazım. Ben bir doğma bırakmadım diyor.

Sizin Anayasa önerinizde Atatürk nasıl sunuluyor?

Değer olarak var, kutsanmış bir varlık olarak değil. Akıl ve bilim diye ısrar ediyorsa onu kutsayamazsınız.

GÜVENSİZLİK VAR

Neden sağlıklı bir tartışma zemini yok ve neden her çaba iktidara karşıymış gibi sunuluyor, Anayasa tartışma süreci provoke mi ediliyor?

Beklentiler ve karşı düşünceler bu ayrımı yapıyorlar. Özbudun'un tasarısına hiçbir şey söylemedim, konuşmuyorum ama Ergun Bey'in geçmiş dönemde söyledikleriyle çelişen hükümler var. Biz diyoruz ki, ortaya çıkan metin ne AKP'nin Anayasası olsun ne TBB'nin, bir uzlaşı metni olsun.

Siz kendi metninizi tartışmaya açtınız mı?

Üç bin tane bastırdık ve herkese yolladık. Sivil toplum örgütleriyle dirsek temasındayız. Sayın Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin başta olmak üzere bütün hükümet üyelerine de kitabı gönderdik.

Sizin metninizle hükümetin olup olmadığı belli olmayan Özbudun metni arasında örtüşen hiç mi bir şey yok?

Hiçbir şey yok, çünkü felsefe farkı var. Bir de yargıya, yasamaya, yürütmeye, hak ve özgürlüklere çok farklı bakıyor, taban tabana zıt. Özbudun'un tasarısı AKP'nin tasarısıysa felaket…

Hükümet Anayasa metni konusunda bir dayatmacılık içinde gözükmüyor..

Ne kadar güzel, ben buna çok sevinirim. Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin'i kürsüde dinlediğimde görüyorum ki, laiklik tanımları, Atatürkçülük söylemleri benden farksız. Samimi olduklarına inanıyorum. Geniş halk kitlelerinin isteği statükoyu korumaktır. Halk tutucudur, liderler halkın önünde yürümeli ve onu daha ilerilere taşımalı. Popülizme düşmemek lazım.

Anayasayı toplum mühendisliği olarak mı görüyorsunuz?

Gayet tabi. Öyle olsun ki artık Türkiye, ortak değerlerini, vatanın bütünlüğünü, dinini, laikliğini, Atatürkçülüğünü, birlikte yaşama düşüncesini, ulusalcılığını tartışma konusu yapmasın. Biz birbirimize insan olarak bakmalıyız, öbür artılar ve eksiler senin artı ve eksilerindir. Bunun güvencesi çağdaş ve özgürlükçü bir anayasadır.




YAŞ kararlarına yargı denetimi var mı?

Yönetimin bütün kararlarının yargı denetimine tabi olmasının doğal sonucu olarak YAŞ ve Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları da yargı denetimi içine alındı. Yeterli gıda ve temiz suya ulaşma hakkı yeni haklar arasında yer aldı. Meclise af yetkisi, süre ve ceza miktarına kısıtlama getirildi. Cumhurbaşkanının görevleri arasına Hakimler Yüksek Kurulu'na başkanlık etmesi eklendi. Seçim dönemi dört yıla indirildi. Ant metnine “başka hiçbir devletin Anayasasına sadakat borcu olmadığı” ibaresi eklendi. YÖK yerine Yüksek Öğretim Eşgüdüm Kurumu oluşturuldu. TBB'ye her alanda Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açma hakkı verildi.

MGK'dan jandarmayı çıkarmışsınız. Peki darbeciler yargılanacak mı?

Bir hukukçu olarak ben en ağır sorunların bile demokratik platformda çözülmesi gerektiğine inanıyorum. Bizde iki yere, cami ve kışlaya siyaset asla girmemeli.



Komisyonunuz içinde “Bu meclis anayasa yapamaz” diyen Batum da var.

Meclis Türk demokrasisinin mabedidir. İdeali yeni bir Anayasa yapmak için kurucu meclistir. Ama seçime, temsili demokrasiye inanmış biri olarak “bu meclis Anayasa yapamaz” diyemem. Uzlaşma aranmasında fayda görüyorum.

Kimine göre siyasi kimine göre de hukuksal bir sorun başörtüsü sorunu. Sizin metniniz nasıl bakıyor başörtüsü sorununa?

Bunun anayasada çözülmesinin mümkün olamayacağı kanaatindeyim. Yasalarla, yönetmeliklerle düzenlenebilecek bir konu. Türban meselesi kapsamlı bir konu, birkaç cümleyle geçiştirilemez. Kimi için inanç, kimi için siyasi simge. O kadar hassas bir konu ki, ben bu konuda rahat konuşamıyorum. İnancı gereği örtünenleri incitmek istemem. İnanan insana saygılıyım, bunu siyaset malzemesi yapanlara ise çok kızgınım.

Anayasa metni hazırlarken askeri danışman kullanmayı hukuka aykırı bulur musunuz?

Böyle bir şey hiç düşünmedik, ama bizim asker alerjimiz yok. Benim imam alerjim de yok, başım sıkışınca gider dinlerim.



Yeni olarak ne diyor sizin metin?

Ulusal devlet niteliği etnik çağrışım yapmayan “Türk ulusu, Türkiye yurttaşlarından oluşur” biçiminde benimsendi. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” kuralı aynı zamanda laiklik ilkesinin de ilke ve temel kurallardan biri olarak anayasanın değişmez hükümleri arasında yer aldı. Olağanüstü yönetim usullerine anayasa dışı rejim anlamı yükleyen düzenleme metinden çıkartıldı. Düşünce ve anlatım özgürlüğü ayrı maddeler olarak düzenlendi.

Yani 301 yok…

Hayır yok. Düşünceyle ilgili açılım ve sınırlamalar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, uluslararası metinler ve Türkiye'deki yargı kararları baz alınarak düşünüldü.

Sizin metne göre Orhan Pamuk yargılanır mı?

Bana göre Orhan Pamuk'un mevcut anayasaya göre de yargılanmaması lazımdı.

Yargıçlarla ilgili bir zihniyet problemi mi var?

Kuşkusuz… Olanaklarımız, yetiştirme tarzımız belli.

O halde metinlerin yoruma açık olmaması lazım..

Net olmalı ama bunu da tam olarak yapamazsınız. Yasa her şeye çözüm bulamaz, takdir ve değerlendirme konusunda yargıca güveneceksiniz. Yargıçlık en muteber meslek olmalı, iyi maaş almalı.

Dil talepleri nasıl karşılandı?

Türkçenin resmi dil olduğu benimsendi, resmi dil anlamını, etnik gerçekliği aşan ve Türkçenin herkese anadil olarak empoze edileceği izlenimi uyandıran 9. fıkradaki düzenleme yerine “resmi ve özel kurumlarda eğitim ve öğretim dili Türkçedir” kuralına yer verildi. Din eğitiminin devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı belirtildikten sonra din eğitimi kişilerin kendi isteği ve küçüklerin ise kanuni temsilcilerinin yazılı isteğine bağlı kılınarak 61 anayasası hükmü benimsendi. Milletvekillerini ön seçimle belirlenmesi zorunluluk olarak getirildi. Ülke seçim barajında üst dilim yüzde 5 olarak belirlendi. Hakimler Yüksek Kurulu, Savcılar Yüksek Kurulu şeklide iki kurul oluşturuldu.





16 yıl önce
default-profile-img