|

Petrol fiyatları düşecek

Türkiye'nin demokrasi sayesinde kalkındığını belirten Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 'Bunu dünyada çok az ülke gerçekleştirebilir. Türkiye'de zengin olan da kazandı, ama alt gelir düzeyinde olanların durumunda çok ciddi olumlu gelişme yaşandı' dedi. Yılmaz, İranla ticari ilişkilerin gelişmesinde Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinin önemine dikkat çekti.

Nil Gülsüm
00:00 - 5/12/2013 Perşembe
Güncelleme: 22:47 - 4/12/2013 Çarşamba
Yeni Şafak
Petrol fiyatları düşecek
Petrol fiyatları düşecek
İran'la nükleer anlaşmanın gerçekleşmesi elbette dengelerde bir takım değişiklileri de beraberinde getirecek. Bu anlaşmanın Türkiye'ye etkileri, siyasi ve ekonomik açıdan bölgeye ve iki ülke arasındaki ilişkilere muhtemel yansımasını Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'la konuştuk. Atılan adımın çok önemli olduğunu ifade eden Yılmaz, bu gelişmenin siyasi ve ekonomik bir takım gelişmeleri de beraberinde getireceğini söylüyor. İşte Cevdet Yılmaz'la Yeni Şafak için yaptığımız röportaj:
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin ve Almanya'nın İran'la nükleer konusunda uzlaşması dünya kamuoyunda geniş yer tutuyor. Bu gelişmenin etkileri ne şekilde olacaktır?

Siyasi açıdan değerlendirecek olursak nükleer konusunda Türkiye öteden beri çok net bir tavır koyarak bölgemizde nükleer silah istemediğini ifade etmişti. Nükleer teknolojiden de barışçıl bir şekilde herkesin yararlanabileceğine inanıyoruz. Türkiye net tavrını ortaya koyduğu gibi aynı zamanda bu sorunun müzakerelerle çözülmesi gerektiğini de ifade etmişti. Ve bu hususta önemli gayretler içinde de bulunmuştu. Aslında şu anda uluslararası camia, aşağı yukarı Türkiye'nin düşündüğü noktaya geldi. Gelinen nokta Türkiye'nin geçmişte takındığı tavrın ne doğru olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çok sevindirici bir durum. Henüz bitmiş bir süreçten bahsetmiyoruz. Öncelikle altı aylık bir süreç var. Bunun ardından kalıcı adımlar atılacak. Ülkeler arası ilişkilere yansımanın ne olacağını şimdiden öngörmek mümkün değil. Ancak atılan adım çok önemlidir ve bizim de ülke olarak desteklediğimiz bir süreçtir.

PETROL FİYATI NORMALE GELİR
Nükleer konusunda işin daha somut bir noktaya varması zaman istiyor. Lâkin iş dünyasında çok olumlu bir hava şimdiden oluştu. Bu anlaşmanın iş dünyasına ve ekonomiye yansıması hangi boyutta olur?

Ekonomik boyutunu ele alırken İran'ın dünyadaki en önemli enerji ihracatçısı ülkelerden birisi olduğunu iyi değerlendirmek gerekiyor. İran gerek petrol, gerekse doğalgaz konusunda önemli bir aktör. Petrolün fiyatını belirleyen en önemli unsurlardan birisi de arz-talep dengesidir. Arzı arttırıcı bir perspektif ortaya çıktığı için petrol fiyatları daha normal seviyelere çekilecektir. İkincisi de jeopolitik risklerdir. Petrol gibi uluslararası ürünlerde gerek üretim gerek taşımacılık anlamındaki riskler de fiyatları etkiler. Ortadoğu'da çatışma ihtimalinin azalmış olması da petrol fiyatlarını olumlu etkileyen bir unsur olacaktır. Türkiye'ye enerji ithalatçısı bir ülke olarak bu sorunun çözülmesinden faydalanacak ülkeler arasında yer alıyor. Bu durum da Türkiye ekonomisine olumlu yönde yansıyacaktır.

PİYASALARDA HAKLI SEVİNÇ
Piyasalarda oluşan sevinç dalgası haklı bir gerekçeden kaynaklanıyor o halde?

Evet, temelleri olan bir sevinç. Önümüzdeki günlerde bunun yansımalarını yakından göreceğiz.

Özellikle hangi alanlarda ve bölgelerde bir hareketlilik yaşanmasını bekliyorsunuz?

Ticari gelişmeleri en fazla Doğu Anadolu'da ve Doğu Karadeniz'de göreceğiz. Çünkü İran'la liman bağlantıları, ticari temaslarla olsun ticari ilişkilerimizde bu iki bölgenin önemli bir payı var. Bu iki bölgenin ekonomisiyle İran'la ilişkilerimiz çok yakından ilgili. Trabzon'un, Erzurum'un, Van'ın ekonomik geleceği büyük oranda İran'la yapılacak temaslara bağlı.

TÜRKİYE, EKONOMİK OLARAK BİR CAZİBE MERKEZİ
Türkiye dış politikayı hep önemsemiştir ancak son dönemde özellikle bölge ülkeleriyle temaslar sıklaştı. Bunun son bir örneği de Kürdistan ile varılan anlaşmalar. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu temasları?

Türkiye aslında büyüdükçe ekonomik olarak bir cazibe merkezi haline geldi. Türkiye son on yılda hem imkânlarını arttırdı, büyük bir pazar haline geldi ve tecrübesiyle de büyük takdir topladı. Çevremizdeki ülkeler de her iki sebepten dolayı Türkiye ile yakından ilgilenmeye başladılar. Öncelikle Türkiye'nin tecrübesini merak ediyorlar. Nasıl bu noktaya geldiğini merak ederek siyasi ve reform tecrübeleriyle ilgileniyorlar. Biz de tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Öte yandan ekonomik büyümesi, özel sektörünün dinamizmiyle, teknoloji ve sanayi altyapısıyla dikkatleri çekiyor. Bu yükselen ekonomi de doğal kaynaklara bağlı değil ve bu çok önemli. Avrupa'ya baktığımızda bütün ülkelerin başarılı olmadığı görülür. Ancak bir ülkenin yaşadığı dinamizm etraftaki ülkeleri de sürükler. Türkiye'de aslında bütün bölgeyi bu anlamda sürükleyici bir konumda. Tabi buna İran'ı, Suudi Arabistan'ı da katmak lazım. İşte bu değişim ve olumlu gelişmeler bütün bölgenin gelişmeye doğru sürüklüyor.

Çözümle bölge gelişecek
Çözüm süreci tamamlandığında bölgeye ve tüm Türkiye'ye nasıl kalkınma ve katkı sağlar?

Terör hadisesi, şiddet, çatışma bütün Türkiye'nin büyümesini aşağı çekti. Türkiye'nin uluslararası açıdan sıkıntılar yaşamasına yol açtı. İçeride göç meselesini doğurdu ve Türkiye'nin şehirleşmesine de zararları oldu. Ama en büyük bedeli Doğu ve Güneydoğu'daki insanlarımız ödediler. Orada devam eden şiddet neticesinde doktor, iş adamı, öğretmen gibi çeşitli meslek grupları bölgeye gitmek istemedi. Ayrıca birçok doğal güzelliği âtıl durumda kaldı, turizm gelişmedi. Şimdi bu havanın değişmesiyle birlikte öncelikle bölge çok ciddi anlamda kalkınma yaşayacak, hem de bu yük Türkiye'nin üstünden kalkmış olacak.

Devam eden sürecin yansımaları hissediliyor mu bölgede?

Doğu ve Güneydoğu'da biz kamu olarak şartlar ne olursa olsun son on yılda muazzam yatırımlar yaptık. Ama bir bölge sadece kamu yatırımlarıyla kalkınamaz. Türkiye geneline bakıldığında da yüzde 20 kamu yatırımı yüzde 80 özel sektör yatırımının olduğu karşımıza çıkar. Bu bölgede süregiden terör olayları bölgeye bu büyük özel sektör desteğinin gitmesine engel olmuştur. Başlayan Çözüm Süreci ile bölgede bir kıpırdanma görüyoruz, ama tabi bu yeterli değil. Çözüm süreci devam ettikçe, huzur ortamı oluştukça bölgeye özel sektör de ciddi yatırımlar yapacaktır ve bu çok hızlı bir gelişmeyi de beraberinde getirecektir.

Barzani'nin Diyarbakır ziyaretini Ortadoğu'daki bu değişim havasıyla birlikte değerlendirecek olursanız neler söylersiniz?

Bu ziyaret bir yanıyla da Ortadoğu'daki değişimin de bir sembolü aslında. Öte yandan bu sürecin de hızlandırıcısı. Demokratikleştikçe güçleniyoruz aslında ve bu demokratikleşmenin yumuşak gücü aslında.

Büyümeyi halkın tamamına yansıtıyoruz
Türkiye 11 yıllık AK Parti iktidarı boyunca çok önemli hamleler yaptı. Peki bu süre zarfında ekonomide ve kalkınmada neler yapıldı? Mesela yoksullukla mücadelede ya da işsizlik oranının azaltılması gibi konularda hangi çalışmalar yürütüldü?

Bu 11 yılda öncelikle ekonomiyi büyüttük. Kişi başına düşen gelirin arttırılması ve ekonomik anlamdaki hızlı ilerleme yapılanların bir boyutu. Elbette kalkınma sadece ekonomik bir anlam içermez. Bu işin sadece bir boyutudur. Ekonomik büyümenin ve kalkınmanın halka yansımasına baktığımızda da çok büyük bir başarı olduğunu görüyoruz.

'Kişi başına düşen gelir arttı ama bu sadece belli kesimlere yansıyor' şeklinde bir eleştiri de yapılıyor. Bu konuya açıklık getirir misiniz?

Gelir dağılımı yirmilik dilimler halinde ölçülür. Türkiye'de son on yılda en üstte olan en zenginlerin payında bir düşüş olmuş. Bundan on yıl önce gelirin yüzde elliden fazlası en üst gruptakilere giderken şimdi bu yüzde kırk beşlere düşmüş durumda. Ve diğer bütün dilimlerde olanların da gelirinde bir artış söz konusu oldu. Bu çok ciddi bir gelişmedir. Türkiye bir taraftan büyürken bir yandan da dar gelirlilerin gelirinde artış oldu. Bunu dünyada çok az ülke gerçekleştirebilir. Türkiye'de zengin olan da kazandı, ama alt gelir düzeyinde olanların durumunda çok ciddi olumlu gelişme yaşandı. Biz bunu başardık.

Kalkınmanın odağına insanı yerleştirdik
Sosyal politikalar açısından nasıl bir kalkınma ve ilerleme gerçekleşti?

Sosyal politikalara hiçbir hükümetin vermediği önemi verdik. Sosyal devlet son on yılda Türkiye'de çok güçlendi. İktisat ekmeği büyütür, sosyal politikalar bu ekmeği adil bir şekilde dağıtmaya yardım eder. İşte bizim çalışmalarımız da bu dengede ilerledi. Biz kalkınmanın odağına insanı yerleştirdik. AK Parti'nin de asıl başarısı burada bulunuyor.

10. Kalkınma Planı tamamlandı ve önümüzdeki yıl da yürürlüğe girecek. Muhtevası nedir bu projenin?

Dört eksenimiz var. Birinci eksenimiz de ekonomiden önce sosyal meselelere yer verdik. Bu Kalkınma Planı'nın ilk bölümü sosyal kalkınmayı içeriyor. Ve bu ilk kez olan bir durumdur. Daha önceki bütün planlar ekonomik politikalarla başlardı. Büyük vurguyu sağlık, sosyal güvenlik, temel hakların geliştirilmesi, adalet sisteminin iyi işlemesi gibi konularda yaptık. İkinci bölümde yenilikçi üretim başlığıyla daha fazla teknolojik büyüme hedefimiz var. Üçüncü sütunda mekânsal yenilikler yer alıyor. Şehirleşme, çevre faaliyetleri, doğanın korunması gibi konular var. Dördüncü bölümde de uluslararası ilişkilerin güçlendirilmesi yer alıyor. Bu da kalkınma işbirliğini bölgemiz başta olmak üzere tüm dünya ile işbirliğimizi ve tecrübe paylaşımımızı geliştirerek sürdürmek anlamına geliyor.

Enflasyon oranları ölçülürken ürünler neye göre belirleniyor? Hiç kullanılmayan ve tüketilmeyen ürünler üzerinden bir belirme yapıldığı iddiaları doğru mu?

Bu çalışmalar masa başında oturularak yapılmıyor. Doğrudan binlerce on binlerce hane halkına 'neler alıyorsunuz, neleri tüketiyorsunuz' diye soruyoruz. Biz enflasyon oranlarını belirlerken çok şeffaf bir sistem uyguluyoruz. Hangi sistemle çalıştığımız ve ortaya çıkan sonuçları da TÜİK'in sitesinde yayınlıyoruz.

Türkiye'de çeşitli vesilelerle 'orta sınıf'ın büyüdüğü ifade edilir. Bazı sosyolojik hadiseler bile bu sınıfın büyümesiyle ilişkilendiriliyor. Bunun önemi nereden kaynaklanıyor?

Öncelikle demokrasi açısından önemli diyebiliriz. Geniş bir orta kesimin olduğu toplumlar, demokrasi, bütünlük, tolerans ve toplumsal entegrasyon açısında çok önemli imkanlara sahiptir. Türkiye'de de son on yılda bu orta kesimde çok ciddi bir büyüme ve gelişme yaşanmıştır. Demokrasinin ve ekonominin geliştiği yapılarda orta sınıf büyüme yaşar. Çünkü orta sınıf büyüdükçe demokrasiye, ekonomiye, istikrara katkı sağlar. Türkiye son on yılda bunu yaşadı.


10 yıl önce