Türkiye'deki dört büyük dershane grubunun temsilcileri ve iki büyük sektör temsilcisi derneğin katılımıyla bir görüşme gerçekleştirdik. Bizim açımızdan da, Bakan Nabi Avcı'nın ifadesine göre bakanlık açısından da fevkalade olumlu bir görüşme oldu. Dershanelerin eğitim sistemine entegrasyonunu mümkün hale getirecek önerilerimizi kendilerine sunduk.
Türkiye'de 3 bin 640 dershane bulunuyor. Bu dershaneler içinde özel okula dönüşme imkanı olmayan dershaneler de çoğunlukta. Özel okula dönüşme şartlarına sahip olmayan yüzde 80 oranındaki dershanelerin Milli Eğitim içinde nasıl faydalı bir unsur olabileceğine ilişkin önerilerimizi paylaştık. Bakanımıza da bu kesim için üç öneride bulunduk. İlk önerimiz bakanlığımızın 'açık lise' dediği, bizim ise 'akademik lise' ismini önerdiğimiz özel statülü liseler konusuydu.
Eğer bu formül gerçekleşirse, var olan dershaneler akademik liseye dönüştüğü takdirde heba edilmemiş olacak. Akademik lise önerimizin altında birkaç öneri daha yer alıyor. Birincisi örgün öğretimin her kademesindeki lise öğrencilerinin nakillerini bu liselere aldırabilme imkanının olmasını talep ettik. Lise öğrencileri yaklaşık 40 saat ders görüyorlar. Akademik liselerde 'öğrenciler eğitimin yarısını yüz yüze, yarısını da uzaktan eğitim biçimi ile alarak diplomalarını, notlarını bu okullardan alabilmeli' önerisini sunduk. Bakanlık da zaten buna olumlu bakıyor, hemfikiriz.
Taleplerden biri, meslek liselerinin akademik liselerden kültür derslerini alabilmesiydi ki, bu önemli. Örneğin güzel sanatlar lisesine ya da sporla ilgili bir liseye giden öğrenci, bu alana yönelik kredileri kültür derslerine göre daha fazla alıyor. Dolayısıyla fen, anadolu ve normal lise öğrencilerinden daha az matematik, biyoloji görerek üniversite sınavlarına bu lisede okuyanlardan daha az avantajlı bir şekilde giriyorlar. Biz bu öğrencilerin kültür derslerini herhangi bir akademik liseden alabilmeleri talebinde bulunduk. Aldıkları notlar da e-okul sistemi üzerinden kendi okullarındaki puanlara işlensin ve kendi okullarından da mezun olsunlar önerisini getirdik.
Önerilerimizin hiçbirinde 'Bunu konuşamayız, bu teklife kapalıyız' şeklinde bir karşılık almadık. Bilakis Bakanımız 'İlk defa ayakları yere basan bir öneri demetiyle bize geldiniz. Çok mutlu olduk' dedi.
Türkiye'de orta gelir düzeyinde ve ortanın altında ekonomik imkânlara sahip olan ailelerin çocuklarını özel okullara gönderme imkânı bulunmuyor. Dershanelerde oluşmuş birikim ve tecrübe, okul sistemi içine entegre edilerek bu kesimden ailelerin çocuklarını da gönderebilecekleri özel okul statüsü oluşmuş olacak. Ücretler konu realize olduğunda belli olur. Ancak şunu söyleyebiliriz özel okul ücretleriyle kıyaslanamayacak kadar kaldırılabilir rakamlarda olur.
Net bir rakam ifade etmek şu an için mümkün değil ama hemen hemen o civarda olur. Özel okulların ücretleri ortalama 15-20 bin arasında değişiyor. Bu okullara belli gelir seviyesindeki ailelerin çocukları gidebiliyor ve onlar diğer öğrencilere göre daha avantajlı durumda oluyor. Dershaneler 'akademik lise' statüsü kazandığında ailelerin çocuklarını dershane ücretiyle özel okula göndermesi imkanı oluşacak diyebiliriz.
Bizim önerilerimize katılmayan, başka öneriler geliştiren arkadaşlarımız da olabilir. Önemli olan uzlaşma ve diyalog zeminin açık kalması. Çünkü bakanlık zaten tüm önerilere açık gözüküyor.
Bakanlıktaki görüşmede bu durumla ilgili olarak 'Özel okula dönüşemeyen, Akademik Lise (Açık Lise) de olamayan yapılara da ücretsiz olmak koşuluyla Etüt Eğitim Merkezi olma imkanı sunabiliriz. Kendilerinden de hizmet satın alabiliriz, zaten SODES kapsamında zaten çeşitli yerlerden hizmet alımı yapıyoruz' denildi.
Evet şimdiki öneri bu şekilde.
Buna 'dönüşüm' demek gerekir. Eğer kapatma olsaydı bizim önerilerimize ve formüllerime açık olunmazdı 'kapattık bitti' denilirdi. Ama ortada öyle bir durum yok, bakanlık hem önerilerle, alternatiflerle geliyor hem de sektör temsilcilerinden gelen önerilere açıklar. Zaten bu aksi bir yaklaşım doğru da olmazdı, reform da olmazdı.
Akademik liselerin hayata geçmesi durumunda dershanelerde öğretmenlik yapan 50 bin öğretmen Milli Eğitim'in sırtına yük olmadan eğitim sistemi içinde kalmış olacaklar. Dolayısıyla atanamayan öğretmen açısından da doğabileceği düşünülen adaletsiz durum ortadan kalkmış olacak. Öte yandan bu sektörde sadece öğretmenler yok. 25 bin civarında da müstahdem, kayıt kabul elemanı, güvenlik görevlisi gibi kişiler de var. Bu kesimin işsiz kalması ya da mağdur olması da gündeme geliyor. Akademik lise formülü uygulanırsa bu kesim de mağdur olmadan sistem içinde varlıklarını mağdur olmadan sürdürebilecekler.