Öncelikle Soma faciasında hayatını kaybeden herkese Allah''tan rahmet ve yakınlarına taziye diliyorum. 27 Mayıs, yakın tarihimizde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu olaydan sonra her şey farklı olmuştur. Bu darbe sadece sivillere değil, aynı zamanda askerlere de yönelik bir harekettir. Üstelik, bu darbeyi sadece askerler yapmamıştır. Bir ittifak söz konusudur. 27 Mayıs gerçek anlamda, devleti ayakta tutan kurumlara yapılmış bir darbedir. Bu darbe neticesinde yargı bozuldu ve askerin nüfuzu devam etti.
Bu darbe, ordu içinden bir cunta tarafından yapılmıştır. Bu cuntanın üyelerinin bağlantıları gerçek anlamda ortaya çıkmamıştır. Bu cuntada yer alanların farklı temayülleri olmuştur. Meselâ Türkeş milliyetçidir. Yine Haydar Tunçkanat var. KGB''nin kayıtlarına, ''kullanılmış kişi'' olarak geçen bir isim. 27 Mayıs, dış bağlantısı da iç bağlantısı da olan bir hadise. Muhalefetin teşviki ve üniversiteye sızmalar da var.
Bu durumu anlamak için Atatürk''ün vefatına gitmek lâzım. Atatürk''ün vefatından sonra bir kırılma yaşanmaya başlandı ve onun izleri silinmeye çalışıldı. Demokrat Parti''nin iktidara gelmesi, onun izlerinin yeniden canlandırılmasıdır. Celal Bayar, Atatürk''ün son başvekilidir.
Bunu anlamak için 27 Mayıs''ın iddialarına bakmak lazım. Meselâ Anayasa''nın çiğnendiği iddiası vardı. Tedbirler Kanunu gündeme getirildi. Halbuki bu kanun, darbe iddialarına karşıydı. Demokrat Partililer için bir çok iddialar ortaya atıldı. Haklarında tezvirat yapıldı. Bayar hakkında ''103 milyonu var'' iddiasında bulundular. Nitekim darbe oldu. Seçime gidileceğini Adnan Menderes İzmir mitinginde açıklamıştı. Tahkikat Komisyonu''nun görevini tamamladığı da ilan edilmişti. Buna rağmen darbe yapıldı.
Başvekil Menderes''in seçim ilânına rağmen darbe yapılması, cuntanın demokrasiye inanmadığının bir işaretidir. Hatta, Menderes''in seçimlere gidileceğini açıklamasından sonra darbe öne alınmıştır. Aslında cunta darbeyi daha ileriki bir tarihte yapmayı planlıyordu. Cunta ve destekçileri, Demokrat Parti''nin daha yüksek oy alarak gelmesinden korktular. Bu olursa da idareyi ele alamayacaklardı. Böyle yaparak rejimin temellerini sarsmış oldular.
Darbenin emareleri vardı, fakat daha önce örneği olmadığı için hiç kimse teşhis koyamıyordu. Türkiye''nin jeopolitik pozisyonu darbelere müsaittir. Nitekim 12 Eylül''den sonra Amerikalılar ''Bizim çocuklar yaptı'' demişlerdir. 27 Mayıs, bunun yolunu açan ilk darbedir.
Darbeyi hazırlayanlar, iftiraları da hazırlamışlar, dantela gibi işlemişler. Menderes''in kasası önceden açılmış. Daha önceden açıldığı için kasaya konan ve oradan alınanlar var. Hatta, o kasadan yüklüce bir meblağın bulunduğu zarf kayboldu. Bu durum Yassıada''da dile getirildi. Annemin kasası da açıldı ve babama Kurtuluş Harbi''nde verilen İstiklâl Madalyası''nın beratı alındı. O beratın izine bugüne kadar da rastlanamadı.
Akıl almaz şeyler peşinde koştular. Mesela Kumkapı''da bir kahvehanede bir grup Demokrat Partili, Yassıada''ya bakarak ''Bir tünel açıp oradakileri kurtarsak'' diye kendi aralarında konuşuyorlar. Sonradan o partililer hakkında soruşturma açıldı. Hatta Cemal Gürsel o dönem, ''Eğer adaya çıkarlarsa, et ve kemik yığını bulurlar'' dedi.
Yani, Demokratlarda bir kıpırdanma olursa, Yassıada''yı bombalayacaklarını, oradaki herkesi öldüreceklerini söylüyor. Öğrencilerin kıyma makinesine atıldığı, asfaltların altına gömüldüğü söylendi. Hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı.
O dönem Akis, Kim gibi dergiler yaptı özellikle bunu. Hatta, daha mahkeme başkanı bile belli olmadan Bayar''ı darağacında resmettiler. Bütün bunlar, darbenin altyapısının hazırlandığını gösteriyor. Cuntaya düşen ise hareket etmek oldu.
Hasan Polatkan''ın müdafaasından bir örnek vereyim. O sırada oradaydım. Hasan Polatkan müdafaasını yaparken celsenin kapanma saati geldi. Mahkeme başkanı müdafaayı ''Yeter artık'' diyerek kesti. İdam hükmü verdikleri bir kişinin müdafaasını bile dinlemediler. Yassıada''da hukuk çiğnendi. Bugün de yargılamalar yapılırken hukukun çiğnenmemesi lâzım.
Maalesef o günlerde darbeye en büyük desteği Halk Partisi yaptı. Demokrat Parti aleyhine ihbarlarda bulundular. İhbarlar o kadar çoğaldı ki, Halk Partisi teşkilatlarına ihbarları azaltması konusunda ihtarda bulunmak zorunda kaldı.
Adnan Menderes''ten hınçlarını alamayıp iki kez asıldığını idamdan yıllar sonra görevli bir kişiden duyduk. Ayrıca makaddan prostat muayenesi yapıyorlar. Bu da çok acı. Adnan Bey''in idamı öğlen günlük güneşlik bir vakitte oluyor. Babam ve diğer Demokrat Partililer de bir odada tutuluyorlar. Ve bir bulutun geldiğini, yağmurun yağdığını görüyorlar. Fatin Rüştü Bey de iskemleyi kendisi itiyor.
Bütün DP''liler ve hapistekilerin yakınları bir dram yaşadı. Müşterek acılardı bunlar. Aylar sonra bir yakınını ziyarete giden bir kişinin onunla konuşamaması, tek kelime etmeden geri dönmesi acı bir şey. Mahkemelerde bırakın konuşmayı, göz göze gelmeye bile mâni oluyorlardı.
Eşimi ilk kez görmek üzere Yassıada''ya gitmiştim. Onu görmek üzere çocuklarla birlikte bir barakaya girdim. Eşim, kantinden aldığı çikolataları çocuklara vermek istedi. Fakat yanımızda olan üç nöbetçi müsaade etmedi. Bunu hiç unutamıyorum. İşkenceler oldu, fakat hiç kimse açıkça ifade etmedi. Kimse kendi başına geleni anlatmıyordu.
İdam kararlarının verildiği gün, annem tam şu sizin oturduğunuz yerde oturuyordu. Yakınlarımız ve dostlarımız evdelerdi. Sonra avukatlar geldiler ve ''Maalesef'' dediler. Annem hiçbir şey söylemeden kalktı ve yukarıya odasına çıktı. Gece boyunca da kimseyle görüşmedi. Bunları kitabımda ayrıntılı bir şekilde de anlatıyorum.
O bunu söylediğinde evin etrafında bir manga asker vardı. Annem 27 Mayıs için aynı zamanda ''Memleket 50 yıl geriye gitmiştir'' tespitinde bulundu. Hatta onu da Yassıada''ya götürmeyi düşündüler. Fakat daha sonra bu plandan vazgeçildi.
Menderes babamın başvekiliydi. Mizaçları farklı olabilir, fakat çok saygılı bir kimseydi. Hiçbir zaman birbirlerine ters bir davranışları olmamıştır.
Berin Menderes ile Aydın Köşk''e geldiler. Sonra annem ve babam ile oturduk. Berin Hanım ''Adnan Bey de burada olsaydı keşke'' dedi. Babam ''Artık bunların vakti geçti'' dedi. O sırada şehirden babamı almaya gelen araçların motor sesleri geldi. Daha sonra babam silah çekmiş. Fakat o sırada biz orada değildik. Babam silahı çıkarıyor, onu tutuyorlar babam o esnada yere düşüyor.