|

Sola düşen süreci desteklemek

Birikim Dergisi Genel Yayyın Yönetmeni Ömer Laçiner, çözüm sürecinde MHP tabanının devlet desteği olmadığı için sokağa inemeyeceğini söyledi. Laçiner CHP'de 'Ya AK Parti bu sorunu çözerse korkusu' olduğunu ifade edip ekledi; 'Partisi barışa destek versin dediği için Genel Başkan Yardımcısı'nı istifa ettiren partiye ben sol, sosyal demokrat diyemem' dedi

Murat Aksoy
00:00 - 22/04/2013 Pazartesi
Güncelleme: 23:42 - 21/04/2013 Pazar
Yeni Şafak
Sola düşen süreci desteklemek
Sola düşen süreci desteklemek
Çözüm süreci CHP'de görüş ayrılığını derinleştiriyor. 'Parti tabanımız süreçte daha aktif olmalı' açıklamaları nedeniyle Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç'ın istifa ettiği CHP yeni krizlere gebe. Önceki gün İzmir'de 'Bayrak Mitingi' yapan ve sürece kategorik olarak karşı çıkan MHP, eleştiri dozunu yükseltiyor. AK Parti'nin taşıdığı süreci Meclis'te destekleyen tek parti BDP. Süreci, solu, siyasi partilerin durumunu Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner ile konuştuk.
Çözüm sürecine solun tepkisi son dönemde çok konuşuluyor. Siz de sosyalist olarak solu yakından bilen isimlerden birisiniz. Nasıl görüyorsunuz?

Belki oraya gelmeden, çözüm sürecinden başlayayım. Bir kere hükümet Kürt sorununun çözüm sürecinin hızlanmasının ilk adımlarından biri olarak PKK'nın silah bırakmasını istiyor ki; bu yanlış bir şey değil. Devlet otoritesini tanımayan elinde silah olan bir güç dağda oldukça devletin bu yokmuş gibi davranması mümkün değil. Gelinen aşmada Türkiye'de bulunan PKK'lıların sınır dışına çekilecek olması devletin otoritesinin tanınmaya başlaması demektir. Aynı şekilde devletin Öcalan'la görüşerek gayriresmi de olsa PKK'yı muhatap alması anlamına gelmektedir. Şunu da ekleyelim…

Buyrun…

Artık her iki taraf açısından şu görüldü ki, şiddet var oldukça sorun çözülmüyor. Geride kalan 30 yıl, maddi kaybın dışında ağır manevi bir yük bıraktı. Bu yükün hafiflemesi, acıların unutulması için bizim bir sürece ihtiyacımız vardı. İşte çözüm süreci bize o fırsatı verdi. Yakalanan fırsat bugüne kadar birikmiş gerilimin boşalması açısından önemlidir. Bu süreç, toplumda büyük bir depremi önlemiş, biriken gerilimi boşaltmış ve olası depremi önlemiştir. Bu yüzden süreç, herkes tarafından desteklenmelidir. AK Parti sağ bir partidir, muhafazakâr bir partidir. Sınırları olan bir partidir. Ama bu sorunu çözme yönünde göstermiş olduğu kararlılık önemsenmeli ve desteklenmelidir.

ENDİŞELER DESTEĞİN ÖNÜNE GEÇMEMELİ
Ama desteklenmiyor…

Eğer kan ve şiddetten beslenmiyorsanız bu süreci prensip olarak desteklemelisiniz. Siyasi parti olarak sürece ilişkin eleştiri, eksiklik ve endişeleriniz olabilir. Bunların hepsi mümkün ama bunlar sürece karşı çıkmanızın meşruiyeti olamaz.

MHP karşı, CHP'nin kafası karışık...

Hata yapıyorlar. Şunu anlamakta zorlanıyorum. Sürece karşı olanlar, eksiklikler üzerinden değil varsayımlar üzerinden karşı çıkıyorlar. AK Parti niye şimdi çözüm istiyor, Başkanlığa karşı özerklik mi verecek, seçime şiddetsiz girmek istiyor vs. Bunların doğru olup, olmamasından bağımsız olarak; sola, sosyalistlere düşen bu süreci desteklemektir.

CHP SAĞ BİR PARTİDİR
CHP'de 'bu süreci desteklemeliyiz' diyen Genel Başkan Yardımcısı istifa etmek zorunda kaldı…

Bir Genel Başkan Yardımcısı barışı savunuyor, partisi barışa destek versin dediği için istifa ettiriliyorsa siz o partiye sol, sosyal demokrat diyebilir misiniz? Ben diyemem, demem de zaten. Bir de sol denilince akla CHP gelmesini de yadırgıyorum. Dahası bunun sol düşünceye de haksızlık olduğunu düşünüyorum. CHP'nin solla tek ilişkisi 1970'lerdeki performanstır. SHP bunu 1980'lerde denedi ama 1992'de yeniden açılan CHP, bu sol, sosyal demokrat kadroları tasfiye ederek özüne döndü.

Özü derken?

CHP kim ne derse desin, sağ bir partidir, sağcı bir partidir. CHP'yi sol etiketi altında sunmak, sola haksızlıktır. Barışı savunan Genel Başkan Yardımcısı partiden ayrılmak zorunda kalıyor. Bu partinin bir üyesi çıkıp Türk-Kürt eşit olamaz diyor. Aslında bu söylem Türkiye'deki milliyetçilerin ortak tezi ve itirazıdır. Onlara göre Türk-Kürt eşit değildir.

YA AK PARTİ ÇÖZERSE KORKUSU VAR
Açabilir misiniz?

Kürt sorununun çözümü dediğimiz şey, etnik kimlik olarak Kürtlerin Türkiye'de tüm farklı kimliklerle eşit olma durumudur. Ama milliyetçilik de bu eşitliğe itiraz eder. Türk-Kürt eşit olamaz der. 'Şimdi biz Türk diyemeyecek miyiz' gibi sorular sorarlar. Üstelik bunun gerçek olmadığını bile bile. Burada zorluk şu; 30 yılımızı mal olmuş, 40 bin insanın kaybedildiği bir soruna siyasal parti çıkarı ekseninde bakılması.

Süreci AK Parti yürüttüğü için mi?

Evet. CHP'nin sürecin karşısında durması, AK Parti tarafından yürütülmesinden gelmektedir. Şöyle düşünüyorlar muhtemelen; 'AK Parti bu sorunu da çözerse, biz hiç iktidar olamayacağız. O yüzden sorun çözülmemeli'.

Değişme şansı var mıydı CHP'nin?

Kılıçdaroğlu'nun gelmesi ile böyle bir şans doğdu ama Türkiye o kadar hızlı değişiyor ki, CHP bu hıza yetişemedi. Tarihsel ağırlığı bu değişimi mümkün kılmadı. Türkiye büyük bir değişim yaşıyor. CHP ise farkında ama değişime cesaret edemiyor. CHP'nin değişimi için zaman doluyor. Başaramazsa orta vadede küçülür. Çünkü CHP'yi bugüne kadar taşıyan sosyal sınıflar Türkiye'de giderek işlevsizleşip sahneden çekiliyor. Aslında…

ÖLMESİ GEREKEN BİR PARTİ
Evet…

Ben 1990'lardan beri yazıyorum; CHP neden var olmaya çalışıyor. CHP ölmesi gereken bir parti. Yatalak hastalar vardır ya, ölemezler. CHP öyle. Ölmüyor da, iyileşmiyor da. Bizim solcularımızın adam akıllı bir sol parti kuramama sebebi hala CHP'nin mirasından otlanmaya çalışmalarıdır. CHP'deki en ufak değişimde hemen partiye gitmeleridir. Bu CHP'nin fikri zenginliğinden olmadığına göre maddi zenginliğinden ve imkanlarından olabilir.

Çözümü Türkiye'nin orta sınıfı istiyor
Çözüm şansı nedir?

Bence çok fazladır. Çünkü Kürt sorununun çözülmesi için 100 yıl aradan sonra ilk defa sorunun tüm tarafları bir araya gelmiş ve çözüm için birlikte hareket ediyorlar. Konuşuyorlar, müzakere ediyor. Bu sorunu devlet bundan önce Kürtleri yok sayarak, güvenlik perspektifi ile çözmeye çalıştı ama olmadı. Şimdi ilk defa Türkiye'nin orta sınıfının zihnen kabul edebileceği çözümü deniyor. AK Parti'nin bu girişiminde tabanının önemli payı var. AK Parti sadece Türk orta sınıfın değil, Kürt orta sınıfın da en önemli temsilcisi. Bugün AK Parti'nin Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı vilayetlerde aldığı oyun büyük kısmı parti ile sosyo-ekonomik örtüşmesi olan kesimlerden geliyor. Daha önceki dönemlerde böyle değildi. Şu anda Kürtler içinde ciddi bir sermaye/mülk sahibi orta sınıf oluşmuştur ve bunlar AK Partilidir. Toplumsal destek açısından da büyük bir fırsat yakaladık ve sonuna kadar gitmeliyiz. Tarihsel bir dönemeçteyiz.

Ne gibi?

Bu topraklar yani Balkanlar, Anadolu ve Ortadoğu büyük imparatorlukların yeridir. Bu kadar çoğulcu bir yapının olduğu coğrafyada ancak büyük bir devlet olarak yaşanabilir. Bu geçmişte imparatorluktu, bugün o konseptte bir yapı tekrar olabilir. Adı farklı olabilir ama olur. Bu yapının baskın bir kimliği de olabilir. İçindeki farklılıklar özgürce yaşayabildikleri sürece bu sorun olmaz.

Son yıllarda Türkiye'nin bölgede merkez ülke olması, çekim merkezi olmasına yol açabilir mi?

Evet bu mümkün. Bu açıdan Kürt sorununun çözümü, PKK'nın silah bırakması bu süreçte çok önemlidir ve Türkiye'nin güçlenmesine katkı sunar. Kürt sorununun çözülmesi sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir sorunun çözülmesi değil; Irak, Suriye hatta İran'daki bazı gelişmelerin tetiklenmesine yol açabilir. Ortadoğu'da şu anda var olan sınırlar, burada yaşayan halka rağmen çizildi. Şimdi tarih terse döndü. Şimdi Ortadoğu kendi sınırlarını kendisi çizecek. Ama en önemlisi her ülke kendisi karar verecek buna.

BDP doğu'nun CHP'sidir
Sosyalistler çözüme karşı mı?

Ben kendimi sosyalist olarak tanımlıyorum ve çözüme de karşı değilim. Aslında sosyalistler Kürtleri ya da PKK'yı anlamıyor eleştirisi haksız bir eleştiridir. Bunun nedeni de kafa karışıklığıdır. İnsanların kafasındaki sosyalizm kavramı yanlış ve yanıltıcıdır. Sosyalizm bir akım, hareket ve mücadele olarak eşitlik-eşdeğerlilik arayışının gürleşmesi, boyutlanması ve giderek insani-toplumsal varoluşumuzun ekseni kılınmasından başka bir şey değildir.

Peki BDP sizce sol bir parti midir?

Anlaşılabilir nedenlerle başlangıçtan beri BDP, Kürt kimliği ekseninde siyaset yaptığı için sol parti gereklerini önceleyemedi. BDP şu anda Kürt milliyetçiliğinin daha hakim olduğu bir damarı temsil ediyor ve önümüzdeki 5-10 yıl daha bu devam eder. Sonra normalleşir. Kendi milliliğini önemseyen, bunu bir kıstas olarak eşitlik, hak, adalet, özgürlük, adalet gibi temel ölçütlerin önüne koyan birisi ne sosyalist ne de solcu olur. İlginçtir Türkiye'de CHP, AK Parti karşısında sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan nerede duruyor ise, BDP de Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da benzer pozisyonda.

Yani BDP bir anlamda Kürtlerin CHP'si mi?

Evet Kürtlerin CHP'si. Sosyolojik olarak öyle. BDP'nin taşıyıcılarına baktığınızda modernleşmenin getirdiği fonksiyonlar üzerinden statü sahibi olan avukat, doktor, mühendis vs. gibi 'meslek sahibi' bir orta sınıf kesimi görüyoruz. Aşiretlerden gelmiş olsalar da, bu böyle.

AK Parti farklı mı?

AK Parti'nin 'taşıyıcılar'ı daha çok iktisadi modernleşmenin yarattığı bir mülk ve sermaye sahibi kesim. BDP'nin taşıyıcıları siyasi ve kültürel modernleşmeyi temsil ediyorlar ve bu açıdan Türkiye genelinden konuşursak vaktiyle CHP'nin temsil eder sayıldığı bir eğilimle örtüşüyorlar. Onların PKK ile ilişkisi de CHP-Ordu ilişkisi gibi. Dolayısıyla Kürt sorununu hariç tutarsak BDP tabanının siyasal tercihi CHP'dir diyebiliriz. O nedenle BDP, AK Parti'yi siyasal rakip olarak gördüğü ölçüde, sosyolojik bir rakip olarak da görüyor. Tıpkı CHP'nin AK Parti'yi gördüğü gibi. Ama bugün Kürt sorununun çözülmesinde AK Parti ve BDP birlikte hareket ediyor.

AK Parti bölgede nasıl bir tabana sahip?

AK Parti ilk defa bölgede geleneksel güç odakları dışında orta sınıf üzerinden siyasetini örgütledi. Bu açıdan bölgede eğer siyasetten bahsedeceksek, bu AK Parti ile başladı diyebiliriz. Öncesinde tüm siyasi partiler geleneksel aşiret bağları ve toprak sahipleri üzerinden oldu. Bunu ilk defa AK Parti kırdı ve bölgede kendine girişimci otantik bir taban yarattı.

Devlet MHP'yi desteklemediği için sokağa inemezler
MHP için durum nedir?

Çok kaba bir genelleme ile söylersek; milliyetçilik bir 'düşman' varken anlamlıdır. Çünkü siyasetini düşman üzerine kurar. Türkiye'de milliyetçilik için düşman komünistlerdi, solculardı, Kürtlerdi. Şimdi Kürt sorunu çözülürse düşman kalmaz, dolayısıyla siyasal işlevi kalmaz. Bunun farkında oldukları için bu kadar sert Devlet Bahçeli. Önümüzdeki iki ay çok önemli.

Mayıs ve Haziran mı?

Evet. Bu tarihler PKK'nın çekilme dönemi olacak. Ve bu dönemde provokasyon ihtimali yüksektir. İkincisi milliyetçiliği köpürtmek isteyecekler MHP'yi ve tabanını da kullanabilir. Bazı küçük eylemler bile olabilir ama gerek hükümet gerekse BDP'nin bu konuda daha sağduyulu olacaklarını düşünüyorum.

MHP tabanı sokağa iner mi?

1970 ve 1980'lerden çok farklı bir konjonktürdeyiz. O dönemde MHP ve milliyetçilerin arkasında devlet olduğu için sokağa inebildiler. Bugün MHP gençliğinin kendi başına sokağa inebileceğini düşünmüyorum. Çünkü arkalarında devlet yok. Devlet çözümün tarafı. Eğer MHP buna rağmen sokağa inerse etkisi sınırlı olur. Çünkü karşısında devleti bulacaktır. Diğer yanda bugün sokakta görünen ve sürece karşı olan İşçi Partili, TGB gibiler de sokağa çıkmazlar.


11 yıl önce