|

Süreci hızlı bulanlar sürecin dışında kalanlar

''Sorunu çözecek son kuşağız'' sözüyle tanıdığımız Kürt siyasetçi Fırat Anlı, süreç hızına ilişkin eleştirilere cevap verdi. Anlı; ''Bu eleştirileri sürecin dışında kalmaya bağlıyorum. Hızlandı diyorlar, ortaya çıkan çözüm iradesidir. Bu sürecin dışında kalanlar, kendilerini çözümün merkezi zannedenlerin şikayetleridir'' dedi.

Murat Aksoy
00:00 - 25/03/2013 Pazartesi
Güncelleme: 23:02 - 24/03/2013 Pazar
Yeni Şafak
Süreci hızlı bulanlar sürecin dışında kalanlar
Süreci hızlı bulanlar sürecin dışında kalanlar
Siz, ''Bu sorunu çözecek son kuşağız'' demiştiniz. O noktaya geldik mi?

Evet, bizim kuşak bu sorunu çözecek. Hem devletin bir bütün olarak bu sorunu çözme iradesi hem de Kürt siyasetinde bütünlük bu sürecin çözüme gideceğini gösteriyor. Bizim kuşağımız ve bizden öncekiler bu sorununun dertlerini yeterince çektiler. Artık kimse daha fazla dağda kalmak istemiyor.

Nevruz milat mı?

Her açıdan. Meydana toplanan barış isteyennler ve Öcalan''ın barış çağrısıdır.

30 YILLIK KABUS BİTTİ
Öyle mi okudunuz bu çağrıyı?

Evet. Bu, sıradan bir Nevruz değildi. 30 yıllık kabustan uyanmanın ilk günüydü. Bu yüzden ben dahil herkeste bunun sevinci vardı. Türkiye bence bu barışı hak ediyor. Sadece Kürtler değil, Türkler de, Ermeniler de, Aleviler de ve Türkiye''deki tüm etnik ve dinsel kimlikler de. Türkiye bu büyük barışa ilk adımı Nevruz''la attı.

Devam eder mi?

Etmek zorunda. Çözüm sadece ülke içindeki sürecin değil aynı zamanda uluslararası ve bölgesel gelişmelerin de biz sonucu. Türkiye Ortadoğu''da demokrasi deneyimi, tarihi ve birikimleri ile bölgenin lider ülkesi. Biz de bu ülkenin vatandaşlarıyız. Öcalan''ın konuşmasında yapmış olduğu, İslam ortaklığı, tarih ortaklığı, kültürel ortaklık bizi geleceğe birlikte yürümemizi istiyor. İkincisi Misak-i Milli vurgusu sadece Türkiye değil, Türkiye dışındaki Kürtler için de bir mesajdır.

Nasıl bir mesaj?

Türkiye bu barışı sağlarsa Irak, Suriye hatta İran Kürtleri için de çekim merkezi olur. Kürtler yüzlerini daha çok Türkiye''ye, Türkiye deneyimine çevirirler. Bu büyük bir fırsattır.

BİR DÖNEM BİTTİ
Çağrıda genel bir çerçeve içine oturtulmuş silahlara veda demokratik siyasete merhaba var. Nasıl olacak bu?

Şunu ifade edeyim. Bir, artık silahla hak arama dönemi bitmiştir. Artık gelinen nokta, ve siyasal ortam, hak aramanın yolunun şiddet değil siyaset olduğu noktadır. Elbette bunun tam olarak sağlanabilmesi için yapılması gereken yasal düzenlemeler vardır ama bundan sonra bunun yolu şiddet değil demokratik zeminde siyasettir. Öcalan''ın çağrısı budur. Yani Nevruz ile birlikte PKK''nın şiddet dönemi bitmiştir. Bir devir kapanmıştır.

BARIŞ TOPLUMSALLAŞMALI
Peki sınır dışına çekilme?

Öcalan''ın çağrısına PKK''dan karşılık gelmiş ve süreç başlamıştır. Ama bu zaman alacaktır. Ama çözüm sadece Öcalan''ın sadece hükümetin sadece PKK''nın, yani bu işin taraflarının karar vermesiyle olacak bir şey değil. Bu sürecin tüm toplum tarafından sahiplenilmesi gerekiyor. Başarı barışı toplumsallaştırmakta. Ve en önemlisi barış bir süreçtir ve bunun sağlanması belli bir zaman alabilir. Silahlı unsurların geri çekilmesi önemli bir adımdır. Bu süreç sancısız sürer ve süreç tamamlanırsa barışa bir adım daha yaklaşmış oluruz. Bu sürecin en büyük ilacı karşılıklı güven ve zamandır.

AK PARTİ''YE GÜVENİYORUM
AK Parti''ye yönelik kuşkulara katılıyor musunuz?

Hayır ben katılmıyorum.

Peki süreç çok hızlı mı ilerliyor?

Çözüm istemenin hızı mı olur. Türkiye Kürt sorununu 30 yıldır konuşuyor. Çözümü, atılacak adımları az çok biliyoruz. Daha önemlisi bu sorunu tanıyan ve son yıllarda çözmek isteyen bir parti iktidarda ve adım atmaya çalışıyor. Kesintiye uğrasa da çözüm arayışı var. Örneğin MİT Müsteşarı defalarca bu çalışmanın içinde olmuş bakanlar hatta başbakanın kendisi çok önemli bir mesai harcamış. Yeni bir şey söylenmiyor onun için pratik adımlar noktasında ilerlemenin çok hızlı olduğunu düşünmüyorum, hatta zaman kaybedildi.

Neden bu eleştiriler?

Bu eleştirileri ben sürecin dışında kalmaya bağlıyorum. Hızlandı diyorlar, ortaya çıkan çözüm iradesidir. Bu sürecin dışında kalanlar, kendilerini çözümün merkezi zannedenlerin şikayetleridir bunlar. Bakın, biz ezberleri seven, onlarla konuşmaya alışkın bir toplumuz. Ama yeni bir dönem başladı. Şimdi eski ezberleri unutma ve yeniden öğrenme aşamasına geçtik.

BDP TÜRKİYE PARTİSİ OLACAKTIR
BDP ne yapacak?

BDP artık Türkiye''de bir siyaset damarı haline gelmiştir. Geçmişten gelen mirası da düşündüğümüzde yarın da BDP geleneği var olmaya devam edecektir. Yeni Türkiye''de, toplumun ihtiyaçlarına uygun siyaset ve projeler geliştirişe büyür, tersi durumunda ise küçülür. Ama BDP çözüm süreciyle birlikte büyük bir kadro yenilenmesi yaşayacak ve siyaset kalitesi yükselecektir. KCK davasındaki tutukluların serbest kalması, Avrupa''dan gelecekler BDP''yi bir anlamda yenileyecektir. Yani önümüzdeki dönemde bambaşka bir BDP ve BDP''liler göreceksiniz.

Ankara''daki hedefler özenle seçilmiştir
Süreci bekleyen zorluklar nedir?

Bu sürecin tek düşmanı provokasyon olacaktır. Geçen hafta AK Parti ve Adalet Bakanlığı''na yapılan saldırılar bunun örneğidir.

Bu saldırıların hedefinin süreç mi olduğunu düşünüyorsunuz?

Kuşkusuz. Seçilen iki hedefe baktığınızda bu açık. Başbakanlık Ofisi''nin bulunduğu katın ve sürecin en önemli kurumu olan Adalet Bakanlığı''nın seçilmesi tesadüf olmasa gerek. Biz bu coğrafyanın geçmişini biliyoruz kolay olmayacaktır ama halkın desteği sürdükçe yani Türkler Kürtler herkes bu sorunun çözümü noktasında irade ortaya koyarsa ben bu bariyerlerin aşılabileceğini düşünüyorum.

Yeni sisteme ihtiyaç var
Başkanlığa karşı özerklik eleştirisi var. Başkanlık hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye''nin mevcut rejimi Türkiye''deki muazzam gelişmeye değişime uygun değil. 90 yıllık bir Cumhuriyet rejimi, Kemalist ideoloji bu topluma yetersiz geliyor. Bence de Türkiye''nin hem idari mekanizmasının hem yönetim biçiminin hem de bir bütün anayasal çerçevesinin değişmesi gerekiyor. Bu başkanlık sistemi de olabilir. Ben bu tartışma ve eleştirinin iyi niyetli yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. ''Erdoğan Başkan olacak, diktatör olacak Kürtler de Özerk Kürdistan''da olacak, biz nasıl yaşayacağız'' söylemi klasik Kemalist, jakoben anlayışın topluma yaymak istedikleri çözümsüzlük şırıngasıdır. Buna dikkat etmek lazım.


11 yıl önce