|

Ümit Fırat: Çözüme hiç bu kadar yaklaşmadık

Kürt aydını Ümit Fırat; “Kürt sorununa çözüm adımları hep engellendi. Derin devlet bazen PKK'yı sahte bilgi vererek eyleme çekti, bazen de hükümetlerin açılımlarını provoke etti. Bugün Kürt sorununu çözmek devlet politikası haline geldi, kurumlar ikna oldu, asker bile 'bu iş böyle gitmez' diyor, fakat yargı bu sürece ve hükümete direniyor” diyor.

Mehmet Gündem
00:00 - 24/08/2009 Pazartesi
Güncelleme: 03:37 - 24/08/2009 Pazartesi
Yeni Şafak
Ümit Fırat: Çözüme hiç  bu kadar yaklaşmadık
Ümit Fırat: Çözüme hiç bu kadar yaklaşmadık
Vicdanda çözmek…

Asırlık sorunlarımız var. Peki bu sorunlar kimin, kimlerin işine yarıyor?

Neden hem sorunların hem de o kişi, grup ve kurumların son kullanma tarihleri gelmiyor?

Çünkü bu iş bir düzene dönüşmüş, sistematik hale gelmiş işliyor.

Siyasette, bürokraside, toplumda, akademide, yazar-çizer dünyasında, sermaye sınıfında, sivil toplum kesiminde, sendikalarda…

Kendi varlıklarını yeniden üretip pekiştirmek için o sorunları muhafaza altına alıp ustaca kullanmışlar.

Bunlar kim derseniz, isim, adres ve eylemleri o kadar açık ki…

Gerçek bütün çıplaklığı ile ortada… Sorunları özenle besleyenler, sorunlardan beslenenlerdir.

Kürt sorunu da sorunlar zinciri ve beslenme yollarının başında gelenidir.

Kürtlerin sorunu değil, Türkiye'nin sorunu...

Aynı zamanda bir insanlık sorunu…

Aklı durmuş, vicdanı nasırlaşmış, istekleri bayağılaşmış, arzuları süflileşmiş, hislerini kaybetmiş, huzurdan uzaklaşmış, insanlığını yitirmiş sorunlu insanların sorunu…

Sorunumuz insan, çözümümüz de insanda.

Neyse ki sorunlardan beslenen bu kadar sahte insan arasında, insanın iyi hallerinden beslenen gerçek insanlar da var. Onlar sorunlardan, ölümden, huzursuzluktan değil, bizden, hayattan, mutluluktan yanalar…

Vicdanı çözülenler hiçbir sorunu çözemezler… İnsan ve işleyen bir vicdan varsa bütün sorunlar çözülür







* * *

İki yıl önce, "DTP sahici bir parti değil, Öcalan'ın talimatıyla kuruldu. PKK ile arasına mesafe koyamaz" demiştiniz. Hâlâ aynı görüşte misiniz?

Sivil hayat biraz daha güçlendi, örgütte Öcalan'ın talimatlarına aykırı gelmese bile Türkiye'nin değiştiği ve ayak uydurmak zorunda olduğu yönünde işaretler çıktı. Yine de Öcalan'ın otoritesine DTP ya da çevresinde herhangi bir kimse karşı duramaz.

Özal, Kürt sorununu çözmek için adım attı, öldü. Mayıs 1993'te Bakanlar Kurulu'nun gündeminde kapsamlı bir af vardı ama görüşülmedi…

Çünkü o gün derin devlet PKK'ya sahte bilgi verip 33 erin öldürülmesini sağladı. Ne zaman adım atılacak olsa savaş lobisi devreye giriyor.

Ergenekon'un 3. iddianamesinde Gaffar Okan'ı vurma emrini Levent Ersöz'ün verdiği söyleniyor.

Cumhuriyet gazetesini bombaladılar, Danıştay baskını düzenlediler, bir Alevi örgütünün liderini öldürmeye teşebbüs ediyorlar... Bu iddia ispatlanırsa şaşırmam. Oyun kurucu bir mekanizma var, pekçok şeyi iç içe kullanmış. Öcalan diyor ki; "Hapisteki Ergenekoncular 1994'te bana geldiler. Çiller'i öldürmek istiyorlardı, üstlenmemizi istediler, kabul etmedik." Öcalan'la yapılan bu tür diyalog herhalde tek değildir.

PKK'ya sahte bilgi veren derin devlet kim?

Ergenekon ve benzeri odaklar. Bu damar kolay kolay sinmiyor. Devlette güçlüler ama yasadışılar. Öcalan, "2000'de tüm birliklerimi ülkeden çıkaracaktım ama İmralı'ya gelen bir komutan bunu yanlış buldu" dedi. Hatırlayın, Erdoğan DTP'li Ahmet Türk ile görüşecekti, altı askerin cenazesi geldi, randevu iptal edildi. İki ay önce Genelkurmay Başkanı basın toplantısı yapacaktı, Lice'de 9 asker uzaktan kumandalı patlayıcıyla şehit edildi.

PKK İÇİNDE BAŞI BOZUK EYLEMCİLER VAR

Bunlar PKK'nın eylemsizlik kararı aldığı dönemde yapıldı...

Merkezi bir karar değil, başı bozuk bir eylem. PKK içinde bilinçsizce hareket edenlerin sayısı az değil. Birtakım yanlış istihbaratlar da, yönlendirmeler de etkili oluyor.

Kürt sorunu kimleri besliyor?

Askerin siyasi sistem içindeki ağırlığı yüzünden siviller devleti yönetemiyorlar ve siyasi sorunlara el atamıyorlar.

Sadece asker mi engel?

Başka odaklar da var. Ergenekon süreci bu fotoğrafı net bir şekilde önümüze koydu.

Erdoğan, 2005'te Diyarbakır'da 'Kürt sorunu vardır' dedi ama çözüm şimdi konuşuluyor. İktidar erteledi mi?

Adım atmak istedi ama yapamadı, çünkü devlet içi kurumlarla yeterli mutabakat sağlanamadı. Bugün Kürt sorununu çözmek devlet politikası haline geldi, son MGK toplantısı da bunu beyan etti. Kurumlar ikna oldu fakat yargı bu sürece ve hükümete direniyor.

Kürt sorunu nereye gidiyor?

Çözüm konuşuluyor, bir süreç başladı, artık aynı limana dönülmez.

Kimler bunun farkında?

Uluslararası camia, hükümet… İmralı ve Kandil de farkında, bu iş böyle gitmez diyorlar. Anladılar ki bu yöntemle süren mücadele uluslararası camia ve bölgenin konjonktürüne uygun düşmüyor. Bu sorunla Türkiye dünyada etkin bir ülke olamaz.

ÖCALAN DİKTATÖR

Öcalan ve çizgisine mesafeli bir tutum içindesiniz. Öcalan'la silahlı mücadele dışında temel farkınız ne?

Ben totaliter bir yapıyı içime sindirip orada yer alamam. Öcalan'ın hareketi totaliterdir. Stalinist bir yapıdır. Şefin iradesi tartışılmaz. Size ancak talimat verilir. Öcalan bir diktatördür, iç yapıda büyük acılar yaşandı. Türkiye'yi ya da Kürtleri yönetme imkanı olsa yine diktatör olarak yönetir, büyük acılar yaşatır.

Saddam gibi mi?

Diktatörler birbirine benzer. Mücadeleye başladığı zaman Stalinistti, ben Stalin karşıtıydım. Daha liberal çizgideyim, silahlı mücadeleyi de benimsemiyorum.

Kürt siyasal hareketi nerede hata yaptı, neden Öcalan haricinde başka anlayışlar güç kazanmadılar?

Türkiye'de özgürlükçü bir sistem olsaydı PKK bu boyutta olmazdı. Kürt halkı, daha ılımlı, liberal temsili pozisyonlara yönelebilirdi. Fakat Kürt siyaseti ile uğraşmak bir biçimde militanlık yapmayı gerektirdi. Bazı Kürt örgütleri silahsız militanlık yaptı. PKK ise silahlı militanlığı sürdürdü. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin kendine uygun gördüğü muhalefet etme biçimidir, "Bana karşı demokratik muhalefet yapamazsınız" tavrının sonucuydu, muhalefet etmek isteyeni yasa dışı görüp yerin altına zorluyordu. Sadece Kürtlere değil her kesime böyle davrandı. Devlet bu tür politikaları ile yüzleşmeden Kürt siyaseti toparlanamaz.

ÖCALAN KÜRTLERİN DOĞAL LİDERİ DEĞİL

Kürtler Öcalan'dan hangi noktada vazgeçerler?

Mağdur konumu bitmeden etik olarak vazgeçemezler. Kürtler yaşadıkları acının bedeli olduğunu düşünüyorlar. İyileşme, Kürtlerin normal hayata dönmesi, özgürlük ve demokrasiden yararlanması, refaha ulaşması arttıkça o etik kaygılar da ortadan kalkar, Öcalan'a vefasızlık hissinden kurtulurlar. Öcalan, Kürtlerin doğal lideri değildir.

Öcalan neden "Fethullah Gülen'i okuyorum, olumlu buluyorum" dedi?

Gülen hareketiyle ilgili aleyhte çok sert açıklamalar yapardı. Fakat şimdi Türkiye'de iyileşme olacaksa bunun Gülen hareketi ile gerilim yaşanarak olmayacağını biliyor.

AK Parti ve CHP'deki Kürt vekillerin sesleri neden yeterince çıkmıyor?

Kürt olduklarında şüphe yok ama Kürt siyasetinden gelmiyor o arkadaşlar.

DTP'de şahin ve güvercinler var...

DTP'de böyle bir ayrım yok. PKK'nın çizgisinden gelen var, bir de başka siyasi hareketlerden intikal etmiş olanlar var. Bunlar karar organlarında etkin değildir, orada memur olarak bulunurlar…

Ahmet Türk'ün durumu nedir?

Kürttür, 1973'de yaşını büyüterek DP'den vekil oldu. DP dağılınca CHP'ye geçti, 77'de CHP'den vekil oldu. 1987'de SHP'ye başvurup veto edileceğini görünce bağımsız aday oldu. Sonra tekrar SHP'den aday gösterildi, Meclis'e girdi ve 89'da partisinden ihraç edildi.

DTP'li Kürtleri ne kadar temsil ediyor?

PKK'nın itiraz etmediği, DTP tabanının uygun gördüğü konularda temsil eder. Türk, orada kendini ortaya koyamaz. Emine Ayna ile konuşmaları taban tabana zıt. Ayna DTP tabanındaki sesi yansıtıyor. Ahmet diplomatik dil kullanıyor. PKK politikalarına aykırı davranacak hali yok, terslik olursa gider. DTP mitinglerinde istemeseler bile Öcalan posterleri açılıyor, PKK sloganları atılıyor.

MHP'NİN OYU ÇATIŞMA ORTAMINDA YÜKSELİYOR

MHP, iktidarın açılım sürecine direniyor. Süreç çözüm yönünde işlerse MHP bundan nasıl etkilenir?

Grafik izlendiğinde MHP'nin silahlı çatışma dönemlerinde oy topladığı görülür. MHP 90'lardaki yükselişini 99'daki silahsız döneme geçişle birlikte kaybetti. 2004'te PKK eylemleri artınca MHP'nin de yeniden sesi çıkmaya başladı. 2007'deki seçim başarıları çatışmanın ardından geldi. Bugün de genç çocuklar ölüyor, bunu siyasi ranta dönüştürecek yegâne siyasi güç MHP'dir.

DTP ne olur?

DTP Kürt meselesinin bugünkü biçiminde sürmesinden varolan bir yapıdır. Sorun çözüldükçe daha ılımlı Kürt partileri ortaya çıkar.

CHP?

Taban Baykal gibi düşünmüyor.

Öcalan'la CHP lideri arasında benzerlik var mı?

Çok, ikisi de otoriter, uzlaşmaz bir noktayı hâkim kıldılar. Baykal partinin delegelerinin genel başkanı, kavgayla seçiliyor, hırçın bir politikacı. Öcalan daha pragmatik davranarak bu sürece ılımlı mesajlar veriyor.

ÖCALAN 'BENİ UNUTMAYIN' MESAJI VERİYOR

Öcalan nasıl etkilenir?

Demokratikleşme dönemine katkı verirse, toplumdaki öfkeyi biraz dağıtmış olur. Birkaç yıl sonra da cezaevinden çıkabilir, fakat burada yaşayamaz.

Kürt sorunu PKK ve Öcalan dışarıda bırakılarak çözülebilir mi?

Şu anda Kürt sorununun vazgeçilmez alt başlıklarından biri PKK'dır. Devlet, Kürt sorununa açılımlar getirirken PKK'nın da silahlı mücadele grubu olarak işe son vermesini hesaba katmak durumundadır. PKK'lıların hangi yolla bu sürece dahil olacaklarını devletin birtakım elemanları temasla sağlayabilir.

Böyle bir temas var mı?

1960'lı yıllarda dağlarda eşkıya olurdu. Bitlis valisi gidip eşkıya başı ile görüşür, inmeye ikna etmeye çalışırdı. Şimdi de devlet dağdakilerle gayri resmi olarak temas kurduğu zaman karizmasını çizdirmiş olmaz. Siz Meclis'te o kitle ile ilgili yasa hazırlayacaksınız, PKK adına ortada konuşan insanlarla görüşmek yerine PKK'lıların kendileriyle görüşmek daha mantıklıdır. Özal döneminde hem de Öcalan Şam'da yaşıyorken birtakım temaslar oluyordu. Bugün ortam daha müsait, birileri Öcalan'a gidip devlet şu adımları atıyor der...

Devletin görmediğimiz birimleri, İmralı'nın yol haritasına müdahale eder mi, yani "Süreci baltalayacak açıklamalar yapma, bize konuş devlet makul olanı yapıyor" derler mi?

Öcalan eskisi kadar serbest değil. Dili de değişti. Birkaç aydır gerek Cumhurbaşkanı'na, gerek Başbakan'a daha nazik bir dil kullanıyor. Bu birşeylerin değişmekte olduğunun göstergesi.

Devlet onu çözüm konusunda ikna etmiş gibi...

MİT'ten gittikleri zaman "Bu uslubu terket, artık generalleri ve hükümeti eleştirmek sana birşey kazandırmaz, topluma iyi mesajlar ver" demişlerdir herhalde. Öcalan, kendi lehine bir süreç sezdi, hapiste yatmak iyi bir hayat değil. Devlet açılımını olağanüstü bir gelişme olarak gördü. Kuşkusu, yumuşama sürecine girecek olsa örgüt bunu kabul eder mi?

Öcalan kendi üzerinden çözüm dayatıyor mu?

"Ben olmasam da olur" dese de örgüt üzerindeki etkisini boşuna oluşturmadı. İmralı'daki yalnızlığı tabanı nezdinde ona mistik bir anlam kazandırıyor. Öcalan kendisini de kapsamayan bir çözüme sıcak bakmaz.

Çözüm süreci bazı tehlikeleri de içeriyor...

Çözüm sürecini engelleyecek kesimler bugün daha zayıf, provakatif eylemleri tetikleyici kişiler ya tutuklu ya da zan altında. Yine de hükümete çeşitli tuzaklar kurulabilir. Pozitif havayı tersine çevirecek eylemler, katliamlar, siyasi suikastlar planlanabilir. 1993'te bunu yaptılar. Böyle eylemler olsa da geri adım atılmamalı.

Kürtlerin aklında ne var?

Devletin Kürt meselesine iyi niyetle yaklaşımı Kürtleri acılarından uzaklaştırır. Bugün demokratikleşmenin önünü kesen engeller büyük ölçüde kaldırıldı. Ergenekon ve bazı dosyaların açılması bu yapıları açığa çıkardı. Bu tür yapılar gizli olduğu ölçüde etkilidir. Kürtlere dönük eylemlerin yavaş yavaş kurcalanmaya başlaması Kürtler arasında umut yarattı.



Kürt aydını, Öcalan ve Kürt sorunu konusunda homojen mi?

Hayır, farklar var. Fakat Kürt aydınları çözüm sürecine genel anlamda olumlu bakıyorlar. Biz en azından PKK'ya karşı sert eleştirilerimizi yumuşattık, onu ekstrem noktalara itmek doğru değil. Aynı şekilde devleti de fazla tahrik etmemek lazım.

Siz umutlu musunuz?

Ben böyle bir süreci hiç yaşamadım, çok umutluyum. Cumhuriyet kuruldu kurulalı böyle bir fırsat oluşmadı. 1960'lı yıllarda herhangi bir gazetenin köşesinde Kürt kelimesi geçtiğinde onunla teselli buluyorduk, üstelik kastedilen Kürt biz değil Barzani'ydi. Bugün Kürt meselesi demokratik zeminde konuşuluyor.

Erdoğan'ın Kürt halkı üzerinde popülaritesi artıyor mu?

Diyarbakır'da büyük sempati var.

Diyarbakır'a gitse nasıl karşılanır?

Başbakan'ın konuşmaları benim de gözlerimi yaşarttı. Sokattaki herhangi bir insanın etkilenmemiş olması mümkün değil.


asıldır şu aralar Öcalan'ın psikolojisi?

Öcalan şimdi vereceği kararla örgütünün kendisine uyup uymayacağı konusunda endişe yaşıyor.

Öcalan yol haritasında ne diyecek?

Öcalan kendisinden önce dile getirilen talepleri tekrarlamaktan vazgeçmeli. Hükümetin önüne bir program koymamalı, PKK'nın önüne program koymalı. Bu çözüm sürecinde PKK'yı ne yapacak onun yol haritasını belirlemeli.

Kürtlerin devletle ilişkisinde kapanmayacak yara var mı?

Zaman içerisinde düzelir. Her toplumun olduğu gibi Kürtlerin de bir devleti olma hayali vardır ama bu şu şartlarda gerçekçi değil. Kürtler "Benim de devletim" diyebileceği bir devleti her zaman isterler. Bu Kürt devleti olabilir, Kürtlerin de ortak olduğu bir devlet olabilir. "Türkiye Türklerindir" sözünden vazgeçip "Türkiye hepimizindir" düşüncesi zihinlere yerleşmeli ki Kürtler de rahat etsinler.

Kürt hareketi özerk bir yapıda ısrar ederse ne olur?

Devlet bunu kabul etmez. Kürt tarafı kim? Kürtlerde PKK kendisi için bir taraftır, yani taraflardan birisidir.

PKK Kürtlerin ne kadarını temsil ediyor?

Yüzde 20 civarında.







15 yıl önce