|

Veli Küçük emekli edildiği gün Ergenekon ilk yarayı aldı

Veli Küçük emekli olduğu gün bitti bu iş. Emekli olmayı hiç beklemiyordu. Kimse ona ulaşamaz, o istediği ile görüşür, “Paşa seninle görüşmek istiyor” denildiğinde itiraz eden çıkmazdı. Sivile geçince böyle olmadı, etki gücü azaldı... Ergenekon'un yeni dalgalarında eski Başbakanlar Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller ile eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın ifadesinin alınması gerekiyor. Yılmaz, Çiller ve Ağar kendi dönemlerini bize izah etmeliler.

Mehmet Gündem
00:00 - 20/01/2009 Salı
Güncelleme: 20:53 - 19/01/2009 Pazartesi
Yeni Şafak
Veli Küçük emekli edildiği gün Ergenekon ilk yaray
Veli Küçük emekli edildiği gün Ergenekon ilk yaray
Devlet Ergenekon'un neresinde?

Son operasyonların 'devlet çekirdeği'nin bilgisi ve mutabakatı tahtında gerçekleştirildiğini düşünmeye yetecek işaretler var. Bakın söz konusu kişiler hakkındaki gerek teknik takip gerekse adli sürece 'devlet çekirdeğinden' tepki gelmemiştir.

'Ordu göreve' diyenler susacak mı ki…

Bu durum “Vatan elden gidiyor çetesi”nin tetikleyeceği kimi anarşik/provokatif olaylarla silahlı kuvvetleri tahrik hesabı yapan 'devlet çekirdeği'nden dışlanmış odağa ümit bağlayanların hesaplarının boşa çıkışıdır. Bu sürecin en önemli yanı, bundan böyle kimsenin siyasete askerin müdahalesi üzerine kolay kolay hesap yapmaya kalkmayacağıdır.

Topluma, kurumlara işlemiş bir darbe kültürü vardı, kayboluyor mu artık?

Bu kültür öyle işlemiş ki kolay kaybolmuyor. Damar depreşiyor, kaşınıyoruz, bunun sağcılık, solculuk, demokratlıkla ilgisi yok. Darbe isteyenler yine olacak, yeni yeni oluşum çabaları hep sürecek, Türkiye bütünüyle temizlenemez, bir takım hevesler kolay kolay kesilmez. Nabi bir şiirinde diyor ki; Say ile gelen servete gına mı derim. Yani çalışmakla gelen servete servet mi derim. Biz havadan gelen çok açık bir toplumuz, uyuşturucu gelmiş önemli değil.

Türkiye'nin böyle zenginleri var mı?

Çok. Türkiye'nin en büyük zenginlerinin bir kuşak ötesine bakın, bir tanesinin babası bakkal, öbürünü hamal. Yunanlı armatör diyor ki ilk kazandığım bir milyonu sormayın, ondan sonrakilerin hesabını veririm…

Bugün vatan elden gidiyor mu, vatan elde kalıyor mu?

Kalıyor. Türkiye güçlü ve modern bir ülke noktasına gelene kadar bu mücadele sürecek. Fakat bu mücadele zordur, Atatürk bile dayanamadı tasfiye etti, Başbakanlığa Celal Bayar'ı getirdi.

ATATÜRK'E ÖRTÜLÜ DARBE
Ne oldu Atatürk ile İsmet İnönü arasında?

Atatürk'e tuzak kuruldu, yapılan şey Atatürk'e karşı gizli bir darbe teşebbüsüdür. CHP tüzüğüne göre CHP üç kişi tarafından temsil edilirdi, ebedi lider Atatürk (Cumhurbaşkanı), Genel Başkan İsmet Paşa (Başbakan) ve Genel Sekreter Recep Peker. Atatürk diyor ki; Batılılar bana geldi, “Siz diktatörsünüz” dediler. Çok üzüldüm fakat düşünmeden edemedim. Baktım ki hakikaten de ben diktatörüm. Şu parti yapısını değiştirelim, Avrupa'da bu işler nasıl oluyor bakın… Gidip geliyorlar, “Nasıl bir parti olmalı” diye 27 sayfalık bir rapor yazıyorlar. Raporun son sayfasına sıkıştırılmış bir cümle var: “Cumhuriyet Konseyi kurulmalı, TBMM'den çıkan kanunları Cumhuriyet Konseyi onaylarsa kanunlar yürürlüğe girecek” diye bir cümle var. Türkiye'de meclis var ve üstünde üç kişilik bir cunta var.

Konseyde kimler olacak?

Kendileri, başta İsmet Paşa var. Atatürk devre dışı... Hasta, zaten içiyor, bu kadar uzun bir metni okumaz, imzalar Atatürk'e bile tuzak kurulabildi bu ülkede…

ANAYASA MAHKEMESİ CUMHURİYET KONSEYİDİR
Peki şimdi devletin temizlenmesi noktasında sivil siyasete destek veren bürokratik güçler ortaya çıktı mı?

Var, ama sivil bürokrasi hep askere bakarak siyasete destek verir. Bakın Cumhuriyet Konseyi fikri o zihniyete çok parlak gelmiş olmasına rağmen kurulamadı. Vazgeçmediler, gün geldi amaçlarına ulaştılar. 27 Mayıs darbesinden sonra kurulan Anayasa Mahkemesi esasında İsmet Paşa ve ekibinin düşündüğü Cumhuriyet Konseyi'dir. Türkiye'nin Anayasa Mahkemesi gibi bir kuruma ihtiyacı yok ama kuruldu.

Neden?

Mahkemenin internet sitesinde kendini nasıl anlattığına bakın göreceksiniz. “1961 Anayasası, 1924 Anayasası'nın 'Ulusal Egemenlik' ilkesinden değişik bir egemenlik anlayışını kabul etmiştir” diye başlıyor, “Anayasa Mahkemesi'nin, siyasal kurumların, özellikle parlamentonun yetkilerini kötüye kullanması durumunda bir denge oluşturacağı ve bunu engelleyeceği düşünülmüştür” ile bitiyor.

Yani esas olan benim diyorlar…

İşte size Cumhuriyet Konseyi. Türkiye'nin başındaki sıkıntılardan birisi budur.

Ergenekon'un siyasi sonuçları olur mu?

Demokrasi bulaşıcıdır, her kuruma yansır, demokrasi her yerde aranılır hale gelir…

Baykal süreci nasıl yaşıyor?

Rahmetli Ecevit 12 Eylül'ün tek faydasının CHP'nin kapatılması olduğunu söylemişti. CHP başındaki lideri kendine benzetir. Ecevit yine 12 önce, CHP'nin halktaki imajını değiştirmek istedi. İşe altı okla başladı, DSP'nin güvercin olan amblemini çizip Abdi İpekçi'ye yayınlatmıştı Milliyet gazetesinde. Deniz beyin işi kolay değil, üstünde durduğu zemin onu da yutar.

MİT SAVCIYA BİLGİ VERİYORDUR
Ergenekon MİT'e de sızdı mı?

MİT kurumsal kimliğini korumak istiyor, geçmişte bir sürü pislik MİT'e de bulaşmış. İnkar etsen bir türlü, etmesen bir türlü. Biliyorsunuz, MİT'te de çok büyük tasfiyeler oldu. MİT bugün bir takım açıklamalar yapıyor, bazı şeyleri zımnen kabul ediyor ama herhalde savcıya daha açık ve başka bilgiler veriyor.

Tuncay Güney'in 2001 yılında verdiği ifa-dede aslında Türkiye'yi ayağa kaldıracak şeyler var ama hiçbir şey yapılmamış, neden?

Zamanı gelmediyse dokunamazsın. O gün de öyle olmuş, belli ki insanlar duyduklarından ürkmüş. Unutmayın TBMM Veli Küçük'e, 'gelip bilgi verir misin' dedi. Teoman Koman, 'siz kim oluyorsunuz' diye yazı yazdı.

Ergenekon'un yeni dalgalarında ne bekli-yorsunuz?

Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Mehmet Ağar… Hepsinin ifadesinin alınması lazım. Kendi dönemlerini izah etmeliler.

Ele geçen silahlara ne diyorsunuz?

İki boyutu var. Biri Güneydoğu'dan gelen askerimiz, polisimiz yanında ikramiye gibi silah, lav silahı, mermi getirir. Günün birinde birine lazım olur. Bir tanesinin parasıyla ev alırsın. Çatapat işler yapacaksak gömelim diyenler de var.

BASIN GÜCE BİAT EDER
Ergenekon'un medya, siyaset ve iş dünyasındaki uzantıları da merak ediliyor. Sıra bu ayaklara mı geldi?

Ne kadarını ortayı çıkarırlar bilemem. Bu tür yapılar, medya, siyaset, iş adamı, bürokrat, akademisyen gibi unsurlardan bağımsız düşünülemez. Yargının tepesindeki isimlerin mafyayla ilişkisine de tanık olduk. Ne kadar ortaya çıkarılabilir göreceğiz.

Yarbay Mustafa Dönmez'in ofisinde 51 nolu DVD'de bazı yargı mensuplarının uygunsuz görüntüleri bulunmuş.

Eğer yazılanlar doğruysa… Her yöntem var. Bu yapılanmayı kuranlar şantaj gerekiyorsa şantaj da yaparlar.

Ergenekon'un medyadaki uzantısını ne boyuttu tahmin ediyorsunuz?

Bizde medyanın bir huyu var. 22 Şubat ihtilali için Talat Aydemir Ankara'da radyoyu ele geçirdiğinde bir matbaada çıraktım. “Kahraman Albay” manşetinin atıldığı gazete bizim matbaada basıldı. Darbe başarısız olunca gazeteyi bir tek nüshası dışarı çıkmayacak şekilde imha ettiler. Çıkarken bizleri de iyice aradılar. Demek istiyorum ki bu yapılar Türk basınının zoru gördüğünde biat ettiğini bilir. Bu biatı sağlayacak bağlantı elemanları vardır. Geçmişteki bütün ihtilallerde böylesi kanallar işletildi.

Ergenekon ağırlığını merkeze medyaya kabullendirmiş gibi bir algı var…

Merkez medyanın bütün askeri darbelere destek verdiği, arka çıktığı ve zemin hazırladığı yönünde de bir algı var. Bu algının gerçeklik boyutu da var. Fakat bugün merkez medya tek sesli olmaktan çıktı. Bu süreç faydalıdır, medyayı da yerli yerine oturtacak bir gelişmedir.

Zincirbozan'ın senaryosunu siz yazdınız. Orada Kemal Türkler'i vuran silah ile Nihat Erim'i vuran silahın aynı olduğunu ima ettiniz…

Evet, bu öyle bir organizasyon ki aynı silah örgütler arasında dolaşırdı. Türkiye'de sol örgütlerin merkez komitesini polis müdürü Hüseyin Kocadağ tayin etti. İşte o dönemde de böyle oldu, Türkler ve Erim'i aynı silah vurdu. Örgüt ister sağcı, solcu, ülkücü, Maocu olsun, silah lazımsa örgüte silah veren bir yeraltı çarkı var. Kurulmuş bir komplo vardı sağdan soldan gençler buna alet oldular…

Bu komplonun adı Ergenekon mu?

Neden olmasın… 12 Eylül'den önce bu tür işlerin içinde yabancı istihbarat örgütleri de vardı. Biz nasıl gösteriliyorsa ona inanıyorduk, hiç sorgulamıyor, sağ-sol, laik-islamcı diye bakıyorduk. İlk defa kuşkularımız var. Ergenekon süreci gözümüzü açtı…

Ergenekon ne zaman yara aldı?

Veli Küçük emekli olduğu gün bitti bu iş. Emekli olmayı hiç beklemiyordu. Kimse ona ulaşamaz, o istediği ile görüşür, “Paşa seninle görüşmek istiyor” denildiğinde itiraz eden çıkmazdı. Sivile geçince etki gücü azaldı.

Başbakan ile Genelkurmay başkanı arasında bu süreçte nasıl bir ilişki var?

Olması gerektiği gibi. İkisi de kendi sınırlarına vakıf. Bu ilişki aşağıya yansır. Milletle ters düşmenin silahlı kuvvetlere zarar verdiğini herkes gibi onlar da gördü. Ordu içinde demokrasiye zarar veren zihniyet tasfiye sürecine girdi.


Yeni oluşum arayışları hiç bitmez

Terörün tırmanmasında Ergenekon'un etkisi var mı?

Bunun değil, 'esas Ergenekon'un vardır. Ergenekon askerin ve MİT'in içerisinde bir yapıdır ve Türkiye'de Ergenekon hiçbir şekilde tam olarak bitmez. Tasfiyelere rağmen yeni bir versiyonu oluşur.

O halde bu ülkede terörden geçinenler var ve hep olacaklar…

Bitirilemeyecek kadar büyük bir kazanç kaynağıdır terör. PKK üstünden dönen yılda bir milyar dolar. Bu işin cirosu çok büyük.

Bizim Ergenekon hem buradaki paradan hem de örtülü ödenekten mi geçiniyor?

Örtülü ödenek kısmı suçu siyasete de bulaştırmak içindir.

Öcalan size “Bu işi bitirirsem beni bitirirler” demiş…

Evet, Şam'da söyledi. PKK, Öcalan'ın veya bir genelkurmay başkanının, bir tek kişinin vereceği kararla bitecek bir iş değil. Bu işin silah tüccarları, siyasetçileri, askeri, güvenlik birimleri, dernekleri var. PKK için de bu böyle. Bir de uyuşturucu işi var.

PKK'yla mücadelenin finansmanında uyuşturucu parası kullanıldı mı?

Kullanıldı. Güneydoğu'dan Edirne'ye kadar cemselerin eskortunda uyuşturucu taşındı. Buna bulaşan insanlar bir süre sonra “Uyuşturucuyu paylaşmak, haraç almak varken ne diye PKK'nın içine girip JİTEM için istihbarat toplayayım da canımı tehlikeye atayım ki” dedi. Böyle çok insan var.

PKK ile Ergenekon arasında bir ilişki var mı?

Ergenekon'un ilişki kurmadığı yok. Bu yapı DHKPC ile, Hizbullah'la, PKK ile ve PKK'nın içindeki gruplarla da ilişki kurar. Barzani ile de kurar, Türkmen gruplarıyla da kurar. Bir eylem ister, onu kimin yapacağı önemli değil, eylemin yapılması önemlidir. PKK ile geçmişte çok iç içeydi. Bu ilişki sadece uyuşturucu işinde değil, eylem düzeyinde de var. “Siz de çok pısırıklaştınız. Bir iki çatapat yapın ki, bize ihtiyaç olsun” denebilir PKK'ya.

Kürt sorunu ile Ergenekon arasında da bir ilişki var mı?

Var. Problem odakları devam edecek ki sizin varlığınıza ihtiyaç olsun. Sorunlar sürüp gitsin ki sizin örtülü ödenekten para talep etmenizin gerekçesi ikna edici olsun. Ergenekon dediğiniz yapı bütünüyle devletin dışına çıkmış değil ki, içinde muvazzaflar da var, devletin bürokratları da var. PKK'nın bitmesini hiç istemezler. PKK'yı Öcalan bitirse de yeni bir PKK'yı kendileri kurarlar.



15 yıl önce