|

Yasal düzenleme çözümü bitirir

Akil İnsanlar heyetinden Prof. Yücel Sayman, ''PKK''nın çekilmesine yasal düzenleme''nin çözüm sürecine darbe vuracağını söyledi. Sayman ''Bu silah üzerinden siyaset yapmakla eş değer. Kimsenin ''yasal düzenleme getirilsin'' deme lüksü yok'' dedi.

Burcu Bulut
00:00 - 7/04/2013 Pazar
Güncelleme: 21:44 - 6/04/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
Yasal düzenleme  çözümü bitirir
Yasal düzenleme çözümü bitirir

'Akil İnsanlar Heyeti' Kürt sorununun çözümü için harekete geçti. İlk buluşma Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleşti. Toplantının açılış konuşmasını yapan Başbakan Erdoğan, kimler listede olacak tartışmaları yerine heyetin misyonunun önemine dikkat çekti. Peki akil insanlar tam olarak ne yapacak? İki ayda, yapmak istediklerini gerçekleştirebilecekler mi? Milliyetçi kesim çözüme 'evet' diyebilecek mi? PKK'nın geri çekilmesi için yasal düzenleme gerçekten gerekli mi? Tüm bu soruları Akil İnsanlar Heyeti'nin Marmara Bölgesi temsilcilerinden ve İstanbul Barosu eski başkanlarından Prof. Dr. Yücel Sayman'a yönelttik. 'Doğu'yu ikna etmek Batı'dan daha kolay' diyen Sayman'ın, PKK'nın sınır dışına çıkması için yasal düzenleme istenmesine itirazı var: Önemli olan halkın çatışmaların bitmesini istemesi. Bugün kimsenin 'yasal düzenleme getirilsin' deme lüksü yok!'

Dolmabahçe'deki ilk buluşmanızda neler konuşuldu? Başbakan Erdoğan sizden ne istedi?

Heyete dâhil olan herkesin kafasında 'Başbakan'ın ne isteyeceği' sorusu vardı. Başbakan basına açık yaptığı konuşmasında esasında her şeyi söyledi ama kafasındaki soruları gidermek isteyen bazı arkadaşlar 'neyi, nasıl, nerede yapacağız?' şeklinde sorular yönelttiler. Kendi payıma bu sorulara verilen cevaplardan çıkan sonucu 'Bir çözüm sürecine girdik. İnisiyatif artık sizde! Nasıl bir yol izleyeceğiniz de tamamıyla sizin seçiminiz olacak. Biz sadece yardımcı olacağız' şeklinde özetleyebilirim. Alacağımız kararlar tamamıyla bize ait olacak, kararların içeriğini biz dolduracağız. Başbakan'ın ön gördüğü bir çerçeve olmayacak. Zaten böyle olması gerekirdi, diğer türlüsü ben dâhil pek çok kişiyi rahatsız ederdi.

Heyetin misyonu hakkında pek çok şey yazılıp çizildi. Tam olarak ne yapacaksınız?

Herkesin ne düşündüğünü bilemem. Türkiye yıllardır süren bir savaş var, sayısız insanımızı kaybettik. Çatışmalar, özellikle Kürtler ile Türkler arasında kırgınlık, kızgınlık bazense kin ve öfke yarattı. Tabiri caizse birlikte yaşamak zor hale geldi. İşte bu durumun çözüme kavuşturulması gerekiyor. Tabii bunun için de silahların artık susması, insanları ölmemesi lazım. Ancak o zaman birlikte yaşayabilmenin tohumları atılabilir.

TÜRKİYE BÜYÜK FIRSAT YAKALADI

Peki çatışma sürecinin biteceğine inanıyor musunuz?

'Çatışma bitti' demek çok iddialı olur ama o sürece girildi. Türkiye büyük bir fırsat yakalamış durumda. Özellikle Başbakan Erdoğan'ın bu yönde inisiyatifi ele alması, hükümetin bu konudaki kararlı duruşu, İmralı ile yapılan görüşmeler ve Öcalan'ın açıklamaları olumlu bir gidişat olduğunu gösteriyor.

Akil insanlar heyeti üslubunda özellikle nelere dikkat etmeli?

Kendi mahallemizden başlayarak her kesimden insanlarla toplantılar yapacağız. Bununla birlikte şayet barış sürecini koşulsuz olarak yerine getirmezsek bu yapılabilecek en büyük hata olur. Yani akil insanlar heyeti olarak 'şu koşullar olursa barış olur' demek lüksümüzün olmadığına inanıyorum. Silah bırakacak olan tarafın tabii ki çeşitli istekleri olabilir ama bizim böyle bir beklentimizin olmaması gerekir.

Sizin de söylediğiniz gibi tüm bunları yapmak için önünüzde iki ay gibi bir süre var. Bu sürenin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Tabii iki ayda yol kat edebilmek gerçekten zor. Yapabileceğimiz en büyük başarı çözüm sürecinde mümkün olduğunca fazla sayıda insana ulaşarak onları barışa destek verilmesi konusunda ikna edebilmek olur. İnanıyorum ki insanlar kafalarındaki soru işaretlerini bizlerle paylaştıkça barışa bir adım daha yakınlaşacaklar. Herhalde bugün en çok merak edilen PKK'nın sınır dışına çıkması ve bunun şartları... Bu konuda çok net olarak 'bunu hükümet halledecek, bu bizim görev alanımızın dışında kalan bir konu' diyeceğiz.

YÜZDE 81 ÇÖZÜM İSTİYOR
Herhangi bir provokasyon ile karşılaşma gibi bir endişeniz var mı?

Hükümet 'Heyetin güvenlik sağlanacak' diyor ama her zaman bir risk söz konusu olabilir. Saldırı olabilir ya da konuştuğumuz kişiler arasında hararetle savaşın devam etmesi gerektiğini söyleyenler olabilir. Zor bir iş ama herkes öyle ya da böyle ülkenin huzuru için elini taşın altına koymayı bilmeli.

Sizce Batı'yı mı yoksa Doğu'yu mu ikna etmek daha zor?

Hangi bölgede nasıl bir çalışma yapılacağı da önemli. Mesela Doğu'nun yüzde 81'i çözümden yana. Tereddüdü olan ise yüzde 11'lik bir kesim. Herhalde ikna edilmesi gerekenler de onlar olacak. Yani bana göre doğuyu ikna batıdan daha kolay. Bununla birlikte biz Türkler hep ilk tepki olarak 'hayır' deriz. Bu nedenle amacımız o 'hayır' üzerine insanların düşünmesini sağlayabilmek. Ama 'hayırın' gerekçelerini tartışmaya girerseniz kimse kimseyi ikna edemez. Esasında kimse 'savaş istiyoruz' demez. Fakat öyle şartlar sunarlar ki bu barışı geciktirmekten başka bir sonuç vermez.

Şart sunarak birleşilmez

İlk toplantı pazartesi günü. İki ay sonra da insanların taleplerini, sürece nasıl baktıklarını içeren raporu Başbakan'a sunacağız. Aramızda 'Bu olsun ama demokratik anlamda da şu adımlar atılsın' şartlarını öne sürerek kararlar alırsak, bu siyasi talep sınıflandırmasına girer. O zaman ortak bir çatı altında birleşebilmek mümkün olmaz. Aksi takdirde biz parti kuruyor olurduk. Önemli olan çatışmanın bitmesi ve siyaset alanının kullanıma açılması.

Çekilme için yasal düzenleme çözümsüzlük demektir
Prof. Ergun Özbudun geçenlerde çekilme sürecine yönelik hukuki önerilerini aktardı ve hukuki alt yapı önerisinde bulundu. Sizce çekilme sürecine yasal düzenleme getirilmeli mi?

Esasında bütün sorunlar burada başlıyor. Halkın büyük bir çoğunluğu, yüzde 60'a yakın bir kesim barışı istediğini açikça ifade ediyor, çözümden yana bir tutum sergiliyor. Bu kadar büyük çoğunluk barışa destek verirken; 'yasal düzenleme yok' diye 'PKK'lılara çıkamazsınız' mı diyeceğiz yani? Üstelik bunlar siyasetçilerin yapacağı işler. Diğer yandan tarihi bir süreç yakalandı. Siyasetçiler de böylesi bir arayış içine girerek sürece zarar vermekten çekinmeli.

Sizin hukukçu olarak görüşünüz nedir?

Bir hukukçu gözüyle ise geri çekilmeye yasal düzenleme getirmenin silah üzerinden siyaset yapmakla eş değer olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Meclis'e gidilirse o tartışmalardan bir çözüm çıkmayacağı da aşikâr. Yasal düzenleme çözümsüzlük demek. Önemli olan halkın çatışmaların bitmesini istemesi. Bunu artık hepimizin görmesi gerek. Bugün kimsenin 'yasal düzenleme getirilsin' deme lüksü yok!

AK Parti hayalim için fırsat veriyor
Özellikle batıda ikna edilmesi zor gözüyle bakılan milliyetçiler var. Bu kesime ulaşmakta, aynı dili konuşmakta zorlanacağınızı düşünüyor musunuz?

Düşüncesi ne olursa olsun eğer insanlar savaşı istemiyorlarsa aynı pencereden bakabileceğimize inanıyorum. Siyasetçiler ve halk arasında da fark var. Kameralar karşısında bazen siyasetçiler milliyetçi bir duruş sergileyebiliyor. Ama insanların bu kadar katı bir tutum içinde olduklarını sanmıyorum. Can alıcı soru da şu: 'İnsanlar ölsün mü yoksa ölmesin mi?' Bu topraklarda yaşayan hiç kimsenin 'Ben milliyetçiyim insanlar bu yolda ölsün' anlayışı ile hareket edeceğini sanmıyorum.

Heyetin toplumsal uzlaşı sağlanmadan oluşturulduğu yönündeki tartışmalara ne diyeceksiniz?

Eleştiri tabii ki yapılabilir mesela beni 'akil' tanımı rahatsız etti. Oysaki ben 'akil' falan değilim! Hatta bana bu teklif getirildiğinde 'akil' sıfatının değiştirilmesinin mümkün olup olmadığını da sordum. Pek çok kişiye teklif getirildiğini de biliyorum ama Türkiye'de insanların kafasında hep korku ve endişe de var: 'Girersem ben buna bulanırım ya da AK Parti'ye hizmet etmiş olurum' düşüncesi hâkim. Bana 'siz kullanılıyorsunuz' diyenler de oldu. Oysa barış yolunda ben AK Parti'yi kullanıyorum. Neden AK Parti beni kullansın? AK Parti sadece hayal ettiğim bir Türkiye yaratmak için bana fırsat veriyor. Önemli olan tek şey barışın sağlam temeller üzerinde inşa edilmesi. Siyasi olarak bu AK Parti'ye yarayacak diyenler de var. Süreci bu noktaya getiren, liderliğini yapan parti AK Parti. Bunun tersini kim iddia edebilir? Diğer partiler de başka fikirlerüretsinler, onlardan da yararlanalım. Önlerinde engel mi var?

CHP GEÇ KALMIŞ DEĞİL

Özellikle CHP'nin sürece dâhil olması gerektiğinin hemen herkes altını çizdi. Sizce CHP bunun için geç mi kaldı?

CHP hiçbir şey için geç kalmış sayılmaz. İleriki süreçte akil insanları davet edip 'Gelin bir toplantı da burada yapalım ya da halkla bir araya geldiğinizde biz de yanınızda olalım' diyebilir.

Öcalan'ı ikna etme sorumluluğumuz yok
Öcalan, akil insanlarla görüşmek istediğini çoğu kez dile getirdi. Süreç içinde akil insanlar heyetinin İmralı'ya gitmesi de söz konusu olabilir mi?

Öcalan'la yapılacak görüşmenin bir faydası olacağına inanmıyorum. Çünkü biz akil insanlar heyeti olarak taraf değiliz ya da Öcalan'ı ikna etmek, bir şey anlatmak gibi bir sorumluluğumuz yok. Böyle bir görevi kendimize vehmetmek de zaten komik olurdu ama olur da Öcalan'ın bu yönde özel bir talebi olursa ve hükümet de uygun görürse o ayrı. O zaman gidilip görüşülebilir. Şu çok net anlaşılmalı ki başlıca görevimiz halkta savaşın bitmesi yönündeki isteği, eğilimi artırmak.


11 yıl önce